03 Mart 2013

ORTA ASYA'DA PEYGAMBER AİLESİNDEN BİRSAHABi KUSEM B. ABBAS





ORTA ASYA'DA PEYGAMBER AİLESİNDEN
BİRSAHABi KUSEM B. ABBAS
Dr. Hasan KURT
Kusem b. Abbas tarihin tozlu sayfalan arasında kalmış, hakkında
pek fazla Qilgi bulunmayan bir sahabidir. Halbuki bu zat, Türklerin anayurdu Orta Asya 'mn bağnnda yattığına inanılan ve bölge halkı tarafından
çok sevilen bir kişidir. O aynı zamanda Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yakınlanndandır. Buna rağmen, onunla ilgili bir çalışmaya rastlayamamaktayız.
Bu durum muhtemelen hakkında kaynaklarda oldukça dağınık ve az bilgi
bulunmasından kaynaklanmaktadır. Biz de özellikle .tarihimiz açısından
önem taşıyan ve anayurtta oldukça büyük ilgi gören Kusem b. Abbas'ın
hayatını incelerneyi gerekli gördük. Böylece onu halk arasında anlatılagelen efsanevi şahsiyetinden öte, tarihi kişiliği ile tanıma imkanına sahip
olacağız.
1. Ailesi, Doğumu, Çocukluğu ve Gençliği
Kusem, Resulüıı,ah (s.a.s.)'ın amcası Abbas'ın oğludur. Annesi
Lübabel
bt. Hans el-Hilaıiyye olup, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in hanımı
Meymllne'nin kızkardeşidirı. Bu durum Kusem b. Abbas'ın Hz. Muhammed (s.a.s.) ile hem baba, hem de anne tarafından akraba olduğunu göstermektedir. Aynca kaynaklarda Hz. Hatice (r.a.)'den sonra İslam'ı kabul
eden ilk kadının Kusem' in annesi olduğu belirtilmektedir3

1. Halife b. Hayyat, Kusem'in annesinin adını Lübabetü's-Suğra şeklinde kaydetmektedir. Bkz. Halife b. Hayyat, Kitabu't-Tabakôt, thko Süheyl Zekkaı, Beyrot, 1993,
29.
2. BellizAri, Ensabu'l-Eşraj, thko Muhammed Hamidullah, M~~ır, 1959,1,446 vd.; İbn
Kuteybe, el-Maarif, thko Servet Ukklişe, Kahire, trz.121; ümer en-Nesefi, el-Kand
fi Zikri Ulemdi Semerkand, tkd. Nazar Muhammed el-Faryabi, el-Memleketti'lArabiyyeti's-SuOdiyye, 1991, 529. '
3. İbnü'I-Esir, Osdü'l-Giibefi Mç(rifeti's-Sahiibe, thk . ve tlk. Muhammed İbrahim elBenna, Muhammed Ahmed AşAr, M.~hmud Abdulvlihib Fayid, Dliru'ş-Şa'b, trz.,
LV, 392; Zehebi, Tarıhu'ı-Jsldm, thko ümer Abdüsselam Tedmüri, Beyrot, 1989, IV,
287, Siyer-i A'wmi'n-Nübela, thko Muhammed Naim; Me'mun Sağırcı, Beyrot,
1985, ןil,440.566 HASANKURT
Dedesi Abdülmuttalib'in de onunla aym adı taşİyan bir oğlu bulunmaktaydı4
• Kusem b. Abbas'ın, adım bu amcasından almış olması muhtemeldir. Fadl, Abduııah, Ubeyduııah, Ma'bed, Ma'ruf, Abdurrahman ve
Ümmü Habib onun anne ve baba bir kardeşleridir5
• Temmam, Kesir,
Hans, Safıyye, Amine veya Ümeyne ise farklı annelerden doğan kardeş-
leridir. Bunlardan Ubeyduııah, Kesir, Temmam gibi Kusem'in de soyu
devam etmemiştir,
Hz, Muhammed (s,a.s.)'in torunu Hüseyin (r.a.), Kusem'in annesi
Lübabe tarafından emzirildiği için onun süt kardeşidir6
• İbn Hacer, elfsabe adlı eserinde Kusem'in süt kardeşini Hasan, Tehzfbü't-Tehzfb adlı
eseri~de ise Hüseyin olarak kaydetmektedir7
• Bu nede~le ikinci eserindeki bilgidiğer kaynaklarca da teyit edildiği için birincisinde geçen ifadenin
baskı veya istinsah hatası olması kuvvetle muhtemeldir. Kusem b.
Abbas'ın doğum tarihi kaynaklarda yer almamaktadır. Fakat Hz. Hüseyin
süt kardeşi olduğuna göre, onun doğum tarihinden .hareketle Kusem'in
yaklaşık olarak ne zaman doğduğunu tespit edebiliriz. Şöyle ki, Hz. Hü-
seyin'in doğum tarihi olan 5 Şaban 4/11 Ocak 626'yı8
aynı zamanda
Kusem için de yaklaşık olarak kabul edebiliriz.
Babası Abbas, onu çok sever ve çocukken şöyle diyerek oynatırdı:
~~i <:,:ı ~ l:! .~"JI ~"Jı ı:ı l:!.~L:! ~ ~
"Kusem, Kusem, yiğit burunlu, akıllı ve cömert Kusem,,9',
Onu Hz. Peygamber (s.a.s.) de severdi. O, bir defasında Arafat'tan dönerken bineğinin arkasına ağabeyi Fadl'ı, önüne ise Kusem'i bindinnişti.
Yine bir gün Kusem, çocuklarla oynadığı sırada buradan geçen Hz. Pey-
4. BelazOn, Ensdbu '/-Eşraf, I, 90; Kalkaşandi, Subhu '/-A 'şa li Slndati'l-Inşa, Şerh ve
tlk. Muhammed Hüseyin Şemseddin, Beyrut, 1987, I, 413.
5. BelazOri, Ensdbu'/-Eşrdj. 1,446 vd.
6. Mus'ab b. Abdullah ez-Zübeyn, Kitdbu Nesebi Kureyş, tsh. ve tlk. E. Levi Proven-
çal, Kahire, trz., ~5-28; Belazun, Ensabu'I-Eşr/ij. thko AbdUlaziz ed-DOn, Mısır,
1978, III, 22, 65; Ömer en-Nesefi, 529; İbn Hazm el-Endelüsi, Cemheretü Ensdbi'/-
Arab, Beyrut, 1983, 18; Zehebi, Tarihu'/-Isltim, IV, 288, Siyeri A'ltimi'n-NübeM,
III, 440; Nevevi, TehzfbU'I-Esm/i ve'I-Lugdt, Mısır, trz., 1:2159.
7. Bkz. İbn Hacer el-Askalani, eı-Is/ibe if Temyfzi's-Sahdbe, Beyrut, trz., III, 218,
Tehzfbü't-Tehzib, Beyrut, 1326, VIII, 362.
8. Taben, Tdrfhu'r-Rusül ve 'I-Mü/ak, thko Muhammed Ebu'I-Fadl İbrahim, Kahire,
trz., n, 555; Zehebi, Siyeri A '/ilmi'n-Nübebd, ın, 280.
9. İbn Sa'd, ~ kelimesinin yerinde ~,BelazOri ve Zehebi ise ~. kelimesini kullanrruştır. Bu durumda buradan "cömert yapılı" anlamı çıkmaktadır.
Bkz. İbn Sa'd, et-Tabakô.tü'I-Kübrd, Beyrut, 1985, IV, 17; BelilzM, Ensdbu'I-Eşrlif,
III, 65; Zehebi, Tlirfhu'l-lsldm, n, 438.KUSEM B. ABBAS 567
gamber (s.a.s.) diğer çocuklardan, kardeşi Ubeydullah'ı bineğinin önüne,
onu da arkasına bindirmesini rica ettilO.
Abdullah b. Abbas'a dayandınlan bir rivayette Kusem, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in cesedinin yıkanması esnasında onu sağa sola çeviren ve
defin işlemleri sırasında mezanna inenlerden birisi, hatta oradan en son
çıkan kişi olarak nakledilmektedirıı
. Fakat bir diğer kaynakta Abdullah b.
Abbas'ın, mezardan en son çıkan kişinin Kusem olduğuna itiraz ettiği belirtilmektedirl2
• Birbiriyle çelişen bu iki rivayetten sadece birisinin doğru
olması mümkündür. Bu nedenle yukanda belirttiğimiz gibi Kusem yakla-
şık olarak 4/626 yılında doğmuş olduğuna göre, Hz. Muhammed (s.a.s.)
vefat ettiğinde (Rebiülevvel ll) 7 yaşında bulunmaktadır. Bu durumda
onun Hz. Muhammed (s.a.s.)'in cesedini sağa sola çeviren ve mezanna
inenler arasında yer alması pek mümkün görünmemektedir. Böyle bir kanaat onun Hz. Peygamber' e yakınlığından kaynaklanmış olabilir.
Yine amcasının oğlu Hz. Ali, kardeşleri Abdullah ve Ubeydullah ile
birlikte onun, babası Abbas'ın cenazesini yıkayan ve mezanna inenler
arasında yer aldığı nakledilmektedirl3
• Abbas b. Abdülmuttalib 32/653 yı-
lında vefat ettiğine göre 14, bu dönemde yaklaşık 28 yaşında bulunan
Kusem'in, mezara inenler arasında>bulunması mümkündür.
Nevevi, bazı kimselerin Kusem'i tabiinden zannettiğini belirtmektedir. Onun da belirttiği gibi bu doğru değildir. Kusem, en son sahabidir.
Belazuıi en son sahabinin Kusem'in kardeşi Temmam, İbn Hişam ise,
Muğice b. Şu'be olduğu yönünde bir rivayet nakletmektedirlS. Fakat her
halukarda onun bir sahabi olduğu kaynakların verdiği bilgilerden anlaşılmaktadır.
2. Valiliği ve Hac Emirliği
Kusem b. Abbas, Hz. Ali'yi çok sever ve onu kendine tercih ederdi.
Kusem'e "sizler dururken, neden Ali halife oldu?" diye sorulunca, onun
bu işe daha layık bulunduğu ve babası Abbas'tan daha önce İslam dinini
10. Buhari, et-Tarıhu'I-Kebır, Beyrut, tn., VII, 194; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I,
205; Ömer en-Nesefi, 529; İbn Hacer el-Askalani, eı-lsô.be ii Temyızi's-Sahiibe. III,
219.
ıı. Belazuri, Ensabu 'l-Eşraf, 1,569,577; İbn Hişam, es-Sıyretü'n-Nebeviyye. thkoMustafa es-Seka, İbrahim. el-Ebyari, Abdulhafiz eş-Şibli, Beyrut, trz. IV, 312 vd.;
Taberi, III, 211 vdd.; Ibnü'l.Imad, Şezeratü'z-Zeheb ii Ahbilri men Zeheb, Kahire,
1358,I, 61; İbn Sa'd, II, 291.
12. EI-Kurtubiel-Maliki, el-İstıab, Beyrut, tn., III, 262..
13. BelazOri,Ensabu'[-Eşraj, lll, 22; ıbn Sa'd, IV, 33; Ibnü'l-Esir, el-Ktimilji't-Ttirıh,
Beyrut, 1965,II, 332.
14. Taberi, IV, 307..
15. BelazOri,Ensabu'l-Eşrllf, 1,578; İbn Hişam, IV, 315; İbn Hacer el"AskaHini,ellsabeji Temyızi's-Sahiibe. III, 218, Tehzıbü't-Tehzıb, VIII, 362; Nevevi, 1:2159.568 HASAN KURT
i
kabul ettiği cevabını verirdi. Hatta Kusem; Resulullah (s.a.s.)'inyanında .
onun, babası Abbas'ın sahip olamadığı önemli bir konuma sahip bulundu-
ğunu belirtmiştir'6
• Kusem ile Hz. Ali arasındaki bu samimi ilişki onun
hilafeti döneminde çok belirgin biçimde görülmektedir.
Hz. Ali, 36/656 yılında Kusem'i Medine valisi tayin etmiştirJ7
, O bu
sırada 32 yaşlarında bulunmaktadır. İbn Hacer, Hz. Ali'nin şehadetine
kadar Kusem'iıi Medine valisi olarak görev yaptığı yönünde bir rivayet
nakıetmektedir. Fakat onun da belirttiği gibi, bu rivayet zayıftırl8

Kusem çok kısa bir süre, belki bir iki ay kadar Medine valiliği yaptıktan sonra, Hz. Ali tarafından aynı yıl EbO Katade el-Ensari'nin yerine
Mekke valisi atanmıştır. Bu atama işlemi Hz. Ali'nin Cemel Vak'ası öncesinde Hz. Aişe, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvam'ın Hz.
Osman (r.a.)'ın kanını talep etmek için Basra'da bir eylem girişiminde bulunduğu sırada gerçekleşmiştir'9
• Hem bu hadise, hem de Abdullah b.
Amir'in Mekke'de etkinlik kazanması Ebu Katade el-Ensari döneminde
meydana gelmişti. Bu nedenle Hz. Ali, EbO Katade'yi azlederek yerine
Kusem b. Abbas'ı atamıştır20
• Kusem'in, Taif'in de bağlı bulunduğu,
Mekke valiliği Muaviye tarafından 42/662 ~ılında buraya Halid b. elAs'ın tayin edilmesine kadar devam etmiştir2
• Bu sırada o, 38 yaşlarında
idi.
Hz. Ali, Kusem'i Mekke valisi tayin ettiğinde ona bir mektup yazmıştı. Bu mektupta o, Kusem'den hac emirliği yapmasını, Allah'ın geç-
miş kavimleri nasıl cezalandırdığım halka hatırlatmasım, gece-gündüz
onların meselelerini halletmek için vazifesine devam etmesini, herhangi
bir konudagörüş soranlara cevap vermesini, bilgiden yoksun olan Mekkelileri aydınlatmasını, "ister mukim, ister misafir hacı olsun, bütün in-
, sanlar için onu eşit kıldık.,,22ayetinden dolayı, şehrin sakinlerinden vergi
al
. k d' 23
" mamasım ısteme te ır .
16. İbnü'I-Esir, Osdü'I-G/lbeji Ma 'rifeıi 's-Sahllbe , IV, 392. ,
17. Taberi, IV, 445; İbnü'I-Esir, el-Kamil /i't-Tarih, III, 204, 222; Nüveyri, Nihllyetü'lEreb fi Funünj'l-Edeb, thko Muhammed Rif'at Fethullah ve ıbrahim Mustafa, Kahire, 1975, XX, 26; Zehebi, Tarihu'ı-jslam, IV, 288; Nevevi, 1:2/59; İbn Hazm elEndelüsi,18.
18. İbn Hacer el-Askahlni, Telızibü't-Tehzib, VIII, 362.
19. Taberi, IV, 455; İbnü'I-Esır, el-Kamil/i't-Turih, III, 222; Nüveyrı, XX, 42.
20. Abdülhalik Bakır, Hz. Ali Dönemi, Ankara, 1991.58.
21. Taberi, V, 92, 132, 155, 172; İbnü'l-Esır, el~Kamil /i't-Tarih, III, 350, 374, 378,
398; BelazOri, Ens/ibu'l-Eşraj, III, 65; Halife b. Hayyat, Tarih, Beyrut, 1993, 152;
Ya'kObi, Tarih, Beyrut, 1992, II, 179; EI.Kurtubi el.Maliki, III, 363 vd.
22. Hacc SOresi, 25.
23. Ömer en-Nesefi, 53 i.KUSEM B. ABBAS 569
Kusem b. Abbas'ın hac emirliği yapıpyapmadığı veya yaptıysa
bunun hangi yıllarda gerçekleştiği konusu ile ilgili bilgiler kaynaklarımızda bir hayli karışık vaziyettedir. Muhammed b. Habib, Kusem'in 38/659
yılında hac emirliği yaptığı hakkında zayıf kabul ettiği sadece bir rivayet
nakletmektedir24
• Bu durumda ona göre, sözkonusu yılda dahi Kusem'in
hac ernirliği yapmış olma ihtimali. zayıftır. Ya'kObi ise, Kusem b.
Abbas'ın 37/658 yılında hac emirliği yaptığını, 38/659 yılında ise bu gö-
revi Ubeydul1ah b. Abbas 'ın, yürüttüğünü kaydetmektedir25
• Bunların dı-
şındaki kaynakların önemli kısmı, Kusem'in 38/659 yılında hac ernirliği
26 yaptığını vurgulamaktadır . .
BelazAn'ye gelince o, Kusem'in Hz. AU tarafından 39/660 yılında
hac emirliğine tayin edildiğini nakletmektedir27
• Fakat onun naklettiği bu
rivayet, yukarıda kaydettiklerimizden farklı gözükmekte ve Kusem'in
ikinci defa hac emiri olarak atandığı ihtimali ortaya çıkmaktadır.
BelazOn, Kusem'in bu tayinini. Muaviye'nin Yezid b. Şecere erRehavi'yi Şam'dan hac emiri olarak ve kendi adına biat alması için göndermesi ile.ilişkilendirmektedir. Bu rivayete göre Kusem, Mekke'de hac
için biraraya toplanmış olan halkı Muaviye' nin gönderdiği Yezid' e karşı
mücadeleye davet etmiştir. Halkın bu davete iltifat etmediğini gören
Kusem, hac emirliğinden çekilip yalnız başına ibadetini yapmıştır. Halk
ise, Kusem'in yerine Şeybe b. Osman b. Talha el-Abderi'yi seçerek ibadetini tamamlamıştır. Belazuri'nin bu rivayeti kendisinden naklettiği
Hişaıri b~el~Kelbi, bu yılki hac emirinin Abbas'ın oğullarından Ubeydullah, Ma'bed veya Temmam olduğunu iddia edenlerin hepsinin yanıldığını
savunmaktadır28
• .
Taben ve İbnü'l-Esir de' 39/660 yılında29 Muaviye tarafından
Yezid'in Mekke'ye gönderildiğini teyit etmektedir. Fakat bu müellifler,
Kusem b. Abbas 'ın o yıl hac emiri olduğunu zayıf bir rivayet olarak kaydetmektedir. Hatta İbnü'l-Esit, hac emirliği ile ilişkilendirmeksizin
Mekke'de, Kusem b. Abbas ve Yezid b. Şecere er-Rehavi arasında geçen
olayı detaylı bir biçimde anlatmaktadır. Buna göre Muaviye, taraftarları ndan Yezid b. Şecere'yi yanına çağırarak ona şöyle dedi: "Halka hac emirliği yapman ve Mekke'de benim adıma biat alıp Ali'nin valisini oradan
kovman için seni bu şehre göndermek istiyorum." Yezid onun bu teklifini
24. Muhammed b. Habib, Kitdbu'l-Muhabber, Beyrut, trz. 17.
25. Ya'kObi, II, 213.
26. Bkz. Halife b. Hayyat, Tarıh, 149; Taberi, V, 132; İbnU'I-Esir, el-Kdmil ji't-Tdrfh,
III, 374; Mes'Odi, Muracu'z-Zeheb, thko Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Beyrut, trz., IV, 397.
27. BelazOri, Ensdbu 'l-Eşraf, III, 65.
28. BelazOri, Ensabu'l-Eşraf, III, 65 vd. .
29. Mes'Odi, bu hadiseyi 37 yılında vuku bulmuş gibi nakletmektedir. Bkz. Mes'Odi, IV,
397.570 HASANKURT
kabul etti ve üçbin süvariyle Mekke'ye doğru yola' çıktı. Bu sırada Hz.
Ali'nin Mekke Valisi Kusem b. Abbas, Muaviye'nin planladığı olayı
haber alıp halka bir konuşma ya~tı. O bu konuşmasında; Şamlıların şehre
doğru yürüyüşe geçtiğini bildirerek, halkı onlara karşı savaşa çağırdı.
Fakat Kusem'in çağrısı karşısında Şeybe b. Osman el-Abderi'nin haricindekiler sessiz kalmayı tercih etti. Bunun üzerine Kusem, şehrin dışında
karargah kurmayı ve vaziyeti Hz. AIi'ye yazılı olarak bildirmeyi düşündü. Zira o, Hz. Ali'nin askeri yardım göndermesi durumunda Şamlılarla
savaşmak niyetindeydi. Fakat EbU Saıd el-Hudri onu Mekke'yi terketme
ve böyle bir yola başvurma kararından vaz geçirdi. Bu arada Şamlılar ter-
, viyeden iki gün önce (6 Zilhicce) şehre girdi; ancak hiç kimse ile mücadeleye girişmedi. çünkü Muaviye'nin komutanı Yezid b. Şecere, onlara
"bizimle savaşmadığınız ve Jartışmaya girmediğiniz sürece emniyet içindesiniz" diyerek güvence veroi. Yezid bu sırada EbO Said el-Hudrl'yi yanına çağırarak onun aracılığıyla, Kusem'den halka imamlık yapmaktan
vazgeçmesini, halktan da kendilerine bir başka imam seçmesini istedi.
Kusem'in onun bu isteğine uyması üzerine, Şeybe b. Osman halka imamlık ve hac emirliği yaptı. Kusem'in gelişmeleri bildirmesi üzerine Hz.
Ali, Zilhicce ayının başında Mckke'ye aralarında Reyyan'b. Damre elHanefi ve Ebu't-Tufeyl'in de bulunduğu bir askeri birlik sevketmişti.
Fakat hac vazifesi tamamlanınca Yezid şehri terkettiği için, Hz. Ali'nin
gönderdiği birlik Mekke' de onlarla karşllaşamadl30
• ,
Kusem b. Abbas'ın Yezid b. Şecere ile arasında böyle bir olayın geç-
mesi için ayrıca hac emiri olmasına gerek yoktur; çünkü o, zaten Hz. Ali
tarafından tayin edilmiş olan Mekke valisidir. Yani onun Muaviye tanifından biat almak ve hac emirliği yapmak maksadıyla gönderilen Yezid'e
bu denli sert tepki göstermesi için Mekke valisi olması yeterlidir. Sonuç
itibariyle BelazOrl'nin ravısi Hişam b. el-Kelbl'nin hac emiri konusunda
yanıımış olabileceği kanaatine varabiliriz. Ancak İbnü 'I-Esır'in geniş olarak anlattığı rivayette-bir eksiklik sözkonusu değilse- hac emirliği elinden alınan kişinin,tepkisinin, hatta kimliğinin bile belirtilmemesi, dahası
hac emiri ve imarnın aynı kişi olduğu gibi bir ihtimalin bulunması, Hişam
b. el-Kelbl'nin iddiasını teyit eder mahiyettedir. Bu nedenle 39/660 yılında hac emirliği yapan kişinin Kusem olabileceği ihtimali kuvvet kazanmaktadır.
Ya'kObı, Hz. AIi'nin katili Haricı Abdurrahman b. Mülcem'i yakalayan kişinin Kusem b. Abbas olduğunu mikletmektedir3'
. Fakat Mes'Odı ve
Nüveyri katilin yakalanmasından bahsederken Kusem'in adından hiç söz
etmemektedir. Onun rivayetine göre, Hemedanh birisi İbn Mülcem'in
30. Taben, V, 136; İbnü'I-Esir, el-Kiimilji'ı-Tii,ıh, III, 377 ydd.
31. Ya'kabi, II, ııı.
\KUSEM B. ABBAS 571
ayağına vurup onu tökezletmiş, Mugire b. Hakem b. Haris b. Nevfeeı
ise
suratına bir tokat atıp onu yere yıkmışve Hz. Hasan'a götürmüştür33

Kusem b. Abbas'ın, bu dönemde Mekke valisi ola,rak görev yapması nedeniyle, KOfe'de vuku bulan bu olaya şahit olma ihtimali oldukça zayıftır.
3. Maveraünnehr SeferineKatılması ve Ölümü
Muaviye döneminde ise Kusem, 56/676 yılında Said b. Osman kumandasındaki bir ordu ile Maveraünnehr'e yapılan sefere katılmıştır34

Emevi yönetimi ile arası iyi olmadığı için bu seferde ancak bir asker olarak yer alabilmiştir. Çünkü o, tiilafet mücadelesinde Muaviye'nin karşı-
sında Hz. Ali'nin tarafını tutmuş, hatta onun valisi olarak Mekke'de'
görev yapmıştı. Said b. Osman, Emevilerden olmakla birlikte, ordusu
içinde yer alan Kusem'e son derece izzet ve ikramdab,ulunup onu yanından ayırmamıştır35.
Son derece mütevazi ve hakkına nza gösteren bir insan olan Kusem,
Hz. Peygamber (s.a.s.)'eyakınlığı nedeniyle kendisini diğer insanlardan
ayncalıklı görmemiştir. Nitekim bir rivayete göre; Said b. Osman ona
"elde edilen ganimetierden size bin pay mı verilecek?" diye sorunca,
"hayır beş pay" şeklinde karşılık vermiştir. Arkasından da "önce diğer insanların hisselerini verin, daha sonra benimkini düşünürüz" demiştir36

Böylece o, kanaatkarlığını ve olgunluğunu gayet net bir biçimde ortaya
koymuştur.
Yukandaki bilgiyi Narşah! sayılar bakımından farklı nakletmektedir.
Ona göre, Said Buhara'ya varınca Kusem'e izzet ve ikramda bulundu,
sonra da "herkese birer pay, size ise bin pay vereceğim" dedi. Bunun üzerine o, "şeriatta olduğu gibi, herkese ne kadarsa, bana da o kadar" şeklinde ikazda bulundu37
• BelazArI'ye göre ise, Said'in "sana yüz veya bin
pay vereyim" teklifine Kusem, "bir hisse bana, bir (veya iki) hisse de
atıma ver" şeklinde karşılık vermiştir38
• Rivayetler farklı da olsa, onun ne
denli peygamber ahlakı ile ahlaklandığı ve çevresindeki insanlardan kendisini farklı değerlendirmediği açıkça görülmektedir.
32. Mes'Odi, sözkonusu ismi Mugire b. Nevfel olarak kaydetmektedir. Bkz, Mes'Odi, II,
424.
33. Mes'Odi, II, 424; Nüveyn, XX, 209 vd.
34. Zehebi, Siyer-i A '/{jmi'n-Nübeld, III, 441; Ya'kObi, II, 237.
35. Ömer en-Nesefi, 529. .
36. Zehebi, Tar/hu 'ı-Islam, IV, 288.
37. Narşahi, Tar/hu Buhara, thko Emin Abdülmecid Bedevi" Nasrullah Mübeşşir etTıı'azi, Mısır, trz, 64 vd.
38. BelazOn, Fütuhu'l-Bu/dan, tre. Mustafa Fayda, Ankara, 1987,599; Ensabu'l-Eşral,
thkoAbdiilaziz ed-DOri, Mısır, 1978, III, 66.572 HASANKURT
Bu güzide şahsın öldüğü yer ve zaman konusunda kaynaklar muhtelif bilgiler vermektedir. Bu bağlamda Muhammed b. İsmail el-Buhari'nin
et-Tarfhu's-Sağfr adlı eserinin bir yerinde, Kusem b. Abbas'ın 37/657 yı-
lında Büsr b. Ebi Ertat tarafından Yemen'de öldürüldüğü belirtilmektedir.
Fakat aynı eserin bir başka yerinde, Muaviye döneminde (41-60/661-680)
Semerkand'da öldüğü kaydedilmektedir39
• Aşağıda görüleceği gibi diğer
kaynaklarda yer alan bilgilerden ve kendi içinde düştüğü çelişkiden Büsr
tarafından öldürülmesi ile ilgili bilginin bir istinsah hatası olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu eserin tahkikini yapan Mahmud ~rahim Zayid dipnotta Büsr b. Ebi Ertat tarafından Yemen'de öldürülen kimsenin Ubeydullah b. Abbas'ın oğlu Kusem olduğunu belirtmektedir40
• Nitekim
Tabeli de bu olayı 40/660 yılı hadiseleri içinde kaydetmekte ve Büsr'ün
öldürdüğü çocuğun Ubeydullah'ın oğlu Kusem olduğunu nakletmekted
.41
ır.
Bir kısım kaynaklar Buhara'nın fethini müteakip Kusem'in Said b.
Osman'dan ayrılarak Merv'e döndüğünü ve orada öldüğünü belirtmekte;
onun na'şının EbOHurma mahallesinde bulunan mezarlığa defnedildiğini
söylemektedir. Diğer bir kısmı ise Said'le beraber sefere devam edip 57/
677 yılında Semerkand'da veya buranın fethinden sonra Usruşana'ya
doğru ilerlerken Sirkes denilen yerde şehid düştüğünü kaydetmektedir42

İşin zor tarafı bu rivayetlerin her iki grubu da önemli isimler tarafından rivayet edilmektedir. Bu nedenle onlar arasından birini tercih etmek olduk-
ça zor görünmektedir. Rivayete göre, bunlardan HamdOye b. el-Hauab,
SelmOye EbO Salih, Yahya b. Main, Abdullah b. el-Mübarek, Abdülaziz
b. Ebi Rezme, Ahmed b. Said b. Ma'dan onun Merv'de öldüğü ve burada
defnedildiği kanaatindedir. Salih b. Muhammed el-Bağdadi, EbO Reca,
Muhammed b. İsmail el_Buhari43
, Ahmed b. Seyyar, Muhammed b.
Eslem el-Kadi, Muhammed b. Abdurrahman ed-DeğOli, EbO İbrahim elBab Kissi ve Mus'ab b. Abdullah ise onun Semerkand'da şehit edildiği
ve burada toprağa verildiği görüşündedir: Hatta kardeşi Abdullah'ın
"doğduğu yerle öldüğü yer birbirinden ne kadar uzak! Mekke'de doğdu,
39. Bkz. Buhari, et-Tdrihu's-Sağır, thko Mahmud İbrahim ZAyid, Kabire, 1976, I, 86,
142.
40. Bkz. Buhari, et-Tarihu's-Sağır, I, 86, not. ı.
41. Taberi, V, 140. .
42. Mus'ab b. Abdullah ez-ZUbeyri, 27; Buhari, et-Tdrıhu'l-Kebır, VII, 194; Muhammed b. Habib, 107; İbn Kuteybe, 122; İbnu'l-İmad, I, 61; İbn Hibb1in, Kitabu
Meşahıri Ulemili'l-Emsar. Wiesbaden, 1959,9 vd., 61; Nevevi, 1:2159; İbn Hacer
el-AskaHini, el-lsabeji Temy1zi's-Sahdbe, ın, 218 vd., Tehzibü't-Tehzıb, vın, 362;
Narşahi, 65; BelazOri, Fütahu'I-BuUMn. 599; Ensdbu'l-Eşrdf, .lll, 66; Ömer enNesefi, 529; İbn Sa' d, IV, 6; Halife b. Hayyat, Kitabu't-Tabakat. 404; İbn Hazm elEndelüsi, 18; İbnü'l-Esir, el-Kdmilfi't-Tarıh, lll, 512; İbn Hibb1in, Kitabu's-Sikat.
Haydarabad, trz., lll, 337; Zehebi, Siyer-i A 'Mmi'n-Nübeld, lll, 442.
43. Buhari, bu ironuyla ilgili rivayet i J~ "deniliyor" ifadesiyle nakletmektedir.
Bkz. Blihari, et-Tarıhu's-Sağır, 1,142.KUSEM B. ABBAS 573
fakat Semerkand'da öldü." diyerek onun haline üzüldilğü rivayet edilmektedir. Yine tefsir müeıı~fi EbO Salih'in: "biz hiç bir ananın çocukları-
nın kabirlerini, Abbas'ın Ommü'l-Fadl'dan olan çocuklarının kabirleri
kadar birbirinden uzak görmedik. Fadl Şam'da, Abdullah Tdifde, Ubeydullah Medme'de, Kusem Semerkand'da, Ma'bed ise Afrika'da öldü." dediği belirtilmektedir 44 •
Kusem'in .mezarının Semerkand'da bulunduğu kanaatine sahip olanlardan biri deJbn Battita'dır. O kendi döneminde (1304-1369) mezarın
bulunduğu yerden, özelliklerinden ve çevresinde yapılan törenlerden bahsetmektedir. Buna göre, Kusem b. Abbas'ın kabri Semerkand'ın girişindedir. Bu zat, şehrin alınışı sırasında şehit olmuştur. Şehir halkı her pazartesi ve Cuma gecesi onun kabrini ziyaret eder. Tatarlar da burayı ziyarete
gelerek öküz, koyun ve para gibi adaklarda bulunur. Bu adakların hepsi
gelen gidene ve orada bulunan zaviye ile kabrin bakıcılarının ihtiyaçları-
na harcanır.
İbn Battim'nın tasvirine göre, kabrin üstünde 'dört ayaklı bir kubbe
bulunur. Her ayak iki mermer sütun üzerine oturtulmuş olup, bu sütunlann kimi yeşil, kimi siyah, kimi beyaz, kimisi de kırmızıdır. Kubbenin içi
altın yaldızlı mermerlerle süslenmiştir. çatısı ise kurşunla kaplanmıştır.
Kabrin üzerinde murassa ve köşeleri gümüşle kaplı abanos tahtalar bulunmakta; baş tarafında ise, gümüşten yapılmış üç kandil asılmaktadır. Türbenin içi yün ve pamuk sergilerle döşenmiştir. Civarda akan büyük bir su,
türbenin yanındaki zaviyenin içinden geçer. Suyun her iki yanı ağaçlarla
kaplıdır. Zaviyede dervişlerden başka misafirler de kalır. Tatarlar müslü-
man olmadan önce de bu kutsal yere asla dokunmamış, bilakis gördükleri
bazı alametlerden dolayı ondan manevi bir destek beklemiştir 4S.
Babür devrinde (933-937/1526- 1530) de, Ahenın kapısının dışarısında olan bu kabire hürmet devam etmiş ve "Mezarşah" (Şah'ın mezarı) adı
verilmiştir 46. Barthold, buranın İslam öncesi devirlerde yerli halk tarafından kutsal sayılan birisinin kabri iken, daha sonra Kusem'e nispet edilmiş
olabileceği ihtimali üzerinde de durmaktadır47
• Yukarıdaki rivayetlerden
onun mezarının Semerkand'da olduğuna işaret edenler doğru değilse,
Barthold'un sözünün doğruluk ihtimali kuvvet kazanmaktadır. Ancak elimizdeki bilgiler bunu sonuçlandırmak için yeterli değildir. Fakat Merv'de
bulunduğu ile ilgili rivayetler Semerkand'da olduğu ile ilgili olanlar
kadar tefeerruatlı değildir. Bu durum Semerkand hakkındaki rivayetin de-
ğerini biraz daha artırmaktadır.
44. Muhammed b. Habib, 107; Ömer en-Nesefi, 528; İbn Sa'd, IV, 6.
45. İbn Bataıa, ıbn Batuta Seyahatnamesi. Üçdal neşriyat. İstanbul, 1983, I, 268.
46. Babur, Babur,wme, haz. Reşid Rahmeti Arat, Ankara, 1985,69.
47. Barthold, Mogol Isti/asına Kadar Türkistan, haz. Hakkı Dursun Yıldız, Ankara,
1990.96.
•574 HASANKURT

İbn BatOm tarafından belirtildiği gibi,' 57/677'de ölen Hz. Muham-,
med (s.a.s.)'in amca oğlu Kusem (r.a.Yin 1350'lerde bile yöre halkından
yakın ilgi gprmesi dikkate şayandır. Barthold'a göre, onun mezan Abbasi
soyundan gelen akrabalarının hükümdarlığı devrinde, muhtemelen onlann da desteğiyle İslamı bir kült merkezi haline gelmiştir 48. Fakat böyle bir
destek olsa bile, Kusem'e karşı gösterilen bu sevgi ve saygının
Abbasllerin dayatmasıyla gerçekleştiğini sanmıyoruz. çünkü sevgi bir
gönül işidir; dayatmalarla ayakta duramaz. Hz. Muhammed (s.a.s.)'in yakını olması ve kısa süren, üstelik savaş şartlarında gerçekleşen Semerkand-Bl;lhara çevresindeki halkla birlikteliği, onların gönlünde taht kurması için yeterli olmuştur. Hatta bu durum asırlarca tazelik ve canlılığını
korumuş ve günümüze kadar sürmüştür. Onun bu başansının peygamber
ahlakıyla ahlaklanmış olmasından kaynaklandığı inkar edilemez bir ger-
çektir. Bu hal maneviyatın maddiyata nasıl hükmettiğinin apaçık bir göstergesidir .
Kusem'e gösterilen ilgi ve sevgi, halkJn dini bilgisinin seviyesine paralel olarak zamanla onun hakkında çeşitli efsanelerin ortaya çıkmasına
yol açmıştır. Bu bağlamda halk arasında Şah-zinde (yaşayan şah) olarak
bilinen Kusem'in öldürülmediğine ve kafirlerin elinden kaçıp, mucizevi ,
bir şekilde önünde açılan bir kayaya girdiğine, arkasından da kayanın kapandığına inanılmıştır. Günümüzde olduğu gibi, daha V.IXII. asırda bazı
önemli kişiler Kusem'in türbesi yanına defnedilmiş; burada bir de onun
adımtaşıyan bir medrese yapılmıştır49

4. Kültürel ve Ahlilk; Şahsiyeti
Kusem b. Abbas'ın, son zamanlarında da olsa Hz. Muhammed
(s.a.s.)'in devrinde yaşamış ve sahabenin ileri gelenleriyle sohbet etmiş,
onlardan hadis dinlemiş bir şahsiyet olduğunda şüphe yoktur. Fakat haya~
tının büyük bölümünü ileri gelen sahabenin yatağı -olan Mekke' de geçirdiği için adı,pek fazla ilmi literatüre girmemi~tir. Etrafında pekçok tanınmış şahsiyetin yer alması onun varlık göstermesine engelolmuştur.
Kusem'in hocalan arasında babasının, Talha'nın ve ağabeyi Fadl'ın
adlannı sayabiliriz. Hani b. Hani, Abdülmelik b. Muhammed b. Amr b.
Hazm ve EbOİshak es-Sebii ise onun öğrencilerindendir50

Kusem, Rası11üllah (s.a.s.)'den az da olsa bazı hadisler nakletmiştir.
Bunlardan ikisi şöyledir: Nebi (s.a.s.) Ca'fer b. Ebi Tiilib'e şöyle dedi:
48. Barthold.96.
49. Barthold, 96. .
50. İbn Ebi Hatim, Kitabu'l-Cerh ve't-Ta'dfl, Beyrut, 1952, VII, 145; İbn Hacer elAskalani, Tehzibü:t-Tehzib, VILI. 362; Zehebi, Siyer-i A 'ldmi'n-Nübeld, III, 440 .KUSEM B.ABBAS 575
- Allah beni peygamber olarak göndermeden (bi'set) önce sahip olduğun dört özellikten dolayı sana teşekkür ettiğini bana vahyetti. Bunlar
nedir?
- Ya RasOlallah! anam babam sana feda olsun. Allah sana benim
hakkımda bunları bildirmeseydi, haberdar olamazdım. Ben herhangi bir
fayda ya da zararlarını görmediği m için putiara tapmaktan hoşlanmazdım.
Aklıma zarar vereceğinden içki içmeyi sevrnezdim. çünkü bana aklımı
güçlendirmek, ona zarar vermekten daha güzel gelmiştir. Bana yapılması-
nı istemediğim için zinadan nefret ederdİm. Seviyesizce birdavranış biçimi olarak gördüğüm için yalan konuşmayı sevrnezdim.
Kusem, Rası1lullah (s.a.s.)'dan yine şöyle bir hadis rivayet etmektedir: "Fazilet ve iyiliği Allah'ın kullarından merhametlilerde arayın ki, onların himayesi altınğa yaşayabilesiniz."sı Kusem'in rivayet ettiği hadislerden hiçbiri Küfübü Sitte içinde yer almamıştırs2
.
Kusem b. Abbas'ın siyasi yönden fazla etkin olamayışının arkasında
da bazı nedenler yatmaktadır. Bunlardan biri Kusem'in, Hz: Muhammed
(s.a.s.) ve ilk üç halife döneminde çocukluk ve gençlik yıllarını yaşamış
olmasıdır. 0, Hz. Ali'nin hilafet yıllarında ancak valilik görevİ alabilmiş,
fakat bu dönemde de karışıklık ve isyanlar dolayısıyla kendini ispatlayabilme fırsatı bulamamıştır. Çünkü Mekke gibi siyasi mücadelenin dışında
tutulan bir yerde valilik yapmıştır. Nitekim Hz. Aişe, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam gibi siyasi mücadeleye katılmak isteyenler Harem
hudutları içinde yer alan Mekke'nin dışına çıkmıştır. Muaviye'nin hilafet
yıllarında 'ise, kendisi Hz. Ali'nin taraftarlarından olduğu için görev alamamıştır. Bu dönemde Said b. Osman'ın ordusunda sadece bir nefer olarak bulunabiimiştir. Fakat buna rağmen yüksek ahlili ve Hz. Muhammed
(s.a.s.)'e yakınlığı nedeniyle Orta Asya halkı tarafından kendisine büyük
değer ve itibar gösterilmiştir. Nebi (s.a.s.)'e çok benzeyenler arasında
kaydedilen Kusem'in, son derece vera sahibi ve faziletli bir insan olduğu
hususunda kaynaklar ittifak etmiştirs3
. Rivayete göre, o güzel koku sürünmeyi çok sever, hatta insanlar evinden mescide giderken yayılan kokudan
onun geçtiğini anlarlardıs4
• Kusem'in şahsiyet ve karakterini Ömer enNesefi'nin ondan naklettiği şu sözler de ortaya koymaktadır:
51. Ömer en-Nesefi, 530.
52. Zehebi, Siyer-i A 'idmi'n-Nübela, 111,441. L
53. Vakıdi, Kitabu'l-Meğazf; thko Marsden Johns, Beyrut, 1989, 11, 704; BelazOn,
Ensabu'I-EşraJ, 1,539; Muhammed b. Habib, 46; Ya'kObi, 11,117;Zehebi, Tarfhu'lIslam, IV, 288, Nevevi, 1:2/59; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-NiMye, Kabire, 1933,
VI11,85.
54. İbn Sa'd, IV, 17;BelazAri,Ensabu'I-EşrdJ, III, 65; Zehebi, Tarmu'l-lslam, II, 438.576 HASANKURT
"Mükafatını veremeyeceHimhiç;bir kimse düşünemiyorum. Ancak
evinden çıkıp pekçok engeli E;şarakbana ulaşan ve bana ihtiyacını. arzeden ya da meclisime katılan kimsenin rnükafatını vermeye gücüm yetmez."
Kusem' in yine arkadaşlık anlayışını yansıtan aşağıdaki iki beyiilik
şiiri söylediği nakledilmektedi r.
41,., .,ra..ıJ i 4J c.~ rJ ..,>oJ\.:J i:.,..
L..:,')' ..:J~ jj; ,).J-Ai .:.4Lc.
~.....ı....:.ii ô.~i .:ıl,!.:ıJ1 ..:J~i
.~.:ıl,!.:ıJ4..:J~i~J
"Senin dostun başına bir sıkıntı gelince ona üzülen kimsedir. Yoksa
senin dostun işlerin ters gittiğinğe seni sürekli kınayan kişi değildir."
Kusem'in cömertliğini ortaya koyabilmek içinÖmer en-Nesefi şöyle
bir olay nakletmektedir: Hişam b. !sam el-Kilabi anlatıyor: "Sık sık
Kusem b. Abbas b. Abdülmuttalib'in yc:.nınagider ona bazı şiirler okurdum. Yine bir gün onun yanı,ıa gittiğimde, üzerinde yüz dinar değerinde
olduğunu tahmin ettiğim işlemeli bir kaftan gördüm. Hemen antreye çekilip dört beyidik bir şiir yazdıın ve yanına girip kekleyerek konuşmaya
başladım. Bunun üzerine aranıızda şÖYlt~biı konuşma geçti:
- Neden kekeliyorsun?
- Dün gece bir rüya gördüm; kafara onunla meşgul.
Kusem, gördüğümrüyayı merak etmeye başlayınca ona aşağıdaki şiirimi okumaya başladım:
t.c '.).ı .y-jA.lI ;;.. ı.F'W;
t.c L...Ji~ ..?~ Jli.:ı
t.c ~ .rA..ıJ ius: ;;.. ,.,
t.c~1 ,.,~I..:JJ Jl:H
rL:J.I ~ ~ 4i ~i.)
~ı- ~ ..:Jlj ..:J~
.ı.:J i....i....J.a ~ı.ii . .
'! _"".............. ı..J-"
'" oai ')'J __ ii Jü ,.,
~ . ~~.
. Rüyamda EbOCa'fer'in, yüksek makamdan bana bir kaftan giydirdi-
ğini gördüm. Hemen arkadaşımdan bu rüyayı tabir etmesini istedim. O da
devrin kendisinden faydalandığı çok cömert bir Haşimi tarafından pek ya-KUSEM B. ABBAS 577
kında bana birkaftanın verileceğini söyledi. Arkadaşım, bu Haşimi'nin
cömertliğe 'bana karşı gelme' dediğinde, ondan 'baş üstüne' cevabını alan
kimse olduğunu belirtti."
Hişam b. İsam sözüne devam ederek şöyle demektedir: "Kusem, şüri
okurken kaftanının yenine işaret ettiğimi görünce, onu bana verdi. Bir de
ne göreyim alttan elli dinar değerinde bir de entarl çıktı. Ona:
- Allah bana, senin yoksulluğunu göstermesin; rüyada entarl de
vardı, fakat ben unuttum.
Kusem bunun üzerine yerlere yatacak şekilde kahkaha attı. Hizmet-
çisine iki,tane adi aba getirtip onları giydi ve kaftanla birlikte entarlyi de
bana verdi. Tekrar ona:
- Allah bana, seninyoksulluğunu göstermesin; rüyayı tabirin, verdi-
\ ğin mükafatlardan daha hoştur.
- Ne demek bu?
- Her ne zaman bir rüya görsem, kalkıp sana tabir ettireceğim.
- Sübhanallah geceleyin rüya görüyorsun, sabahleyin kalkıp beni soyuyorsun; böyle yaparsan, ne Şam ne de Irak'ın dokumacıları sana elbise
yetiştirebilir. Fakat sen illliki bu rüyayı göreceksen, onu bir yazın bir de
kışın gör. Kaldı ki, sen görmezsen bile, biz senin için senede iki defa bu
rüyayı görebiliriz.""
Kusem yine bir başka sözünde şöyle demektedir: "Cömert, kendisinden birşey istendiği zaman büyüklük yaparak ônu veren ve şahsiyetini ortaya koyan kimseden daha üstün olduğunu bilen kimSedir."s6
Hz. Muhammed (s.a.s.)'in amcasının oğlu Kusem b. Abbas hakkında
olduğu tartışmalı olan bir şiir daha bulunmaktadır. Mus'ab b. Abdullah
ez-Zübeyn ve Belazarı bu şiirde sözü edilen kişinin Kusem b. Abbas b.
Ubeydullah b. Abbas b. Abdülmuttalib; yani üzerinde durduğumuz
Kusem'in kardeşi Ubeydullah'ıntorunu olduğunu savunmaktadır.
Belazun, onun Halife el-Mansur döneminde (136-158/754-775) Yemame
Valisi olduğunu belirtmektedir. Fakat el-Kurtubı el-M!Uikı, el-Müberred
tarafından da kaydedilen bu şiirin Kusem b.Abbas b. Abdülmuttalib;
yani Hz. Muhammed (s.a.s.)'in amcasının oğlu olduğunu kaydetmektedir.
Bazı kelimelerin muradifleri kullanılmış olmakla birlikte, her üç kaynakta
da yer alan şiir aynı muhtevaya sahiptir. Kusem b. Abbas'ın cömertliği
konu edilen bir şiir şöyledir:
55. Ömer en-Nesefi. 53 ivd.
56. Belazur!. Ensiibu'1-Eıraf.1II.66.578
~. . - . - ., -L:. L.
r--- ~ ~~ 4,).'" _
r.ıaJI ..:.ıL." ~t L:J ,,~~
~ ~ . '.11 .. .
~ ~..)""""' ~J)~
.~. ~ ..,el:..LIJ ~LU
HASANKURT
4.hJ ~,,~ ~ ..:.ı~
i~ 4.:'."iil: ~!d:a!
""Ey deve! beni Kusem'E: yaklaştınrsan, durup kalkmaktan (dönüp
dolaşmaktan) kurtulursun. Yann beni ona ulaştınrsan, bolluk içinde
yaşar; kıtlıktan kurtuluruz. Çünkü o nur yüzlü yiğit burunlu eli bol bir kii
şidir. O 'oj' yı (hayır)'ı bilmez, sade:ce' '~' yı (kesinlikle evet)'i
bilir, fakat onu da kullanmaz; yerine ':..Lı' (evet) der.,,57
i .
Yine Kusem b. Abbas'a ait oldu~;u konusunda ihtilafa düşülen ve
onun cömertliğini konu alan bir başkaşiir ise şudur:
r~I"~IJu~~II"
~~ ..:.ı1~1 ~ ~ .!J,,~~
~'u..J ~~.' •.••,;-L' ,!lJi LA
L':"JL...:." '-:"',,~ ~ tJL...:. rS
"Mekke yöresi onun, üzerinde dola:jtığını bilir. Beytullah, harem bölgesi ve çevresi de onu ta~lr.
Nice sıkıntıya düşmü.~ertek ye kadın sana 'Hayır babası ey Kusem'
diye çağınr." J
EI-Kurtubi bu şiirin ilk b(~ytininKusem b. Abbas hakkinda söylendi-
ği hususunda ihtilaf bulunduğunu belirtmektedir. Ona göre, bu beyit ikincisi ile aruz ve kafiye yönünden uyuşluitu için Kusem b. Abbas hakkında
dil
. . S8
zanne mıştır.
Her iki şiir de Kusıem'in cömeıtliğini vurgulamak için söylenmiş
olup, yukarıdaki bilgilere ters düşmeme:ktedir. Sözkonusu şiirler Kusem'e
ait değilse bile, bütün bu rivCl.yelleronun cömert bir kişiliğe sahip bulun- '
duğunu anlamamız için yeterlidir. '
57. Bkz. Mus'ab b. Abduııah ez-Zi.ibeYr!. 33~ BellizOri, Ensdbu 'I-Eşraf, m, 60 vd.; elKurtubı el-MaIiki, ILI. 264 "d.; el-Mi.ibcrred. el-Kamil, thko ve tık. Muhammed
Ahmed ed-Dalı. Beynıt. 1993,773. '
58. el-Kurtubı el-Maliki, III, 265 vd.KUSEM B. ABBAS 579
Sonuç itibariyle yaklaşık olarak 53 'yaşında vefat eden Kusem b.
Abbas, büyük siyasi karışıklıkların cereyan ettiği bir dönemde 'yaşamıştır .
.Hz. Peygamber (s.a.s.)'in amcasının oğlu olmasına ve valilik gibi birtakım önemli görevlerde bulunmasına rağmen, siyasi sahada kendini yeterince ispatlabilecek bir zemin bulamamıştır. Yine Kusem'in Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sağlığında daha çok küçük bir çocuk olması ondan hadis
rivayetinde bulunmasını zorlaştırmıştır. Aynca onun valilik yapması ve
cihad merakı Hz. Peygamber (s.a.s.) ile uzun süre birli~.te bulunan diğer
sahabilerden hadis dinleyip' nakletmesini engellemiştir. Oyle ki, Muaviye
ile arasının açık olması, Kusem'in cihad merakının önüne geçememiş ve
onun ordusunda sıradan bir nefer olarak Maveraünnehr seferine katılabilmiştir. Fakat onun sahip olduğu güzel ahlak ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'e
yakınlığı şöhretinin günümüze kadar ulaşmasına yetmiştir. Onun türbesi
Orta Asya Türklerinin bir ziyaret merkezi olmuştur. Onların gözünde
Kusem b. Abbas efsanevi bir şahsiyete dönüşmüştür.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...