KUR'AN-I KERİM'İN KALBİ OLAN YÂSİN SÛRE-İ ŞERİF'İNİN TEFSİRİ VE ESRARI
8
YALANLAYICILAR VE FECİ SONLARI
Ey Hasret!:
Allah-u Teâlâ insanları uyarmak, beşeriyeti nurlandırmak için ilk peygamber Hazret-i Âdem Aleyhisselâm'dan itibaren asırlar boyunca gönderdiği elçileri yalanlayanları Âyet-i kerime'lerinde haber vermekte, gelecek nesillerin ibret ve ders almaları için öğütlerde bulunmaktadır:
"Ne yazık şu kullara!" (Yâsin: 30)
Hasret, pişmanlığın ileri derecesidir. Bu gibi kimseler gerçekten hasret çekmeye ve hasret çekenlerin hasretine lâyık kimselerdir.
Onların kendi nefislerine yapmış oldukları zulüm o kadar büyüktür ki, kendilerine kurtuluş imkânı verildiği halde ondan yüz çevirirler. Gözlerinin önünde geçmişte helâk olan inkârcı kavimlerin kıssaları okunup durduğu halde düşünüp ibret almazlar, yanlış yollardan dönmezler. Zaman zaman uyarıcılar göndererek rahmet kapılarını kendilerine açtığı halde Rabb'lerine yönelmezler. O büyük fırsatları kaçırarak, dünya saâdetinden ahiret selâmetinden mahrum olurlar.
Her zamanda ve her mekânda inatçı münkirlerin, hakikatleri yalanlayıcıların âdeti böyledir.
"Kendilerine hangi peygamber gelse, onu hemen alaya alırlardı." (Yâsin: 30)
Hakk tarafından gönderildiğini kabul etmiyorlar, onunla gönderilmiş olan hakikatleri inkâr ediyorlar, yola gelmek nedir bilmiyorlardı.
Zamanımızın beyinsizlerinin Rabbânî dâvet karşısındaki tutumları, ilâhì hükümlere gözü yumuk bakmaları, güneş gibi parlak hakikatler karşısında put kesilmeleri de aynı hasrete şayandır.
"Görmüyorlar mı ki, kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik." (Yâsin: 31)
Elçileri yalanlayanların daha önce nasıl helâk edildiklerinden ibret almıyorlar mı?
"Onlar artık kendilerine dönemezler." (Yâsin: 31)
Helâk olup gidenler tekrar dünyaya döndürülmüyorlarsa, bu onların zamanı gelince hesaba çekilmekten kurtulmuş olmaları demek değildir. Onlar ahiret azabından yakalarını hiçbir zaman kurtaramayacaklardır.
Helâk olmuş bu kimselerin bir daha geri dönmeyecek şekilde yok olup gittikleri gibi, aynı şekilde bunlar da yok olacaklar ve bir daha geri dönemeyeceklerdir.
Bu ilâhî beyan, her asırda ortaya çıkan zındık tenâsühçülerin ruhların dönüp durdukları görüşünü gayet açık bir şekilde reddetmektedir.
"Onların hepsi elbette huzurumuza getirileceklerdir." (Yâsin: 32)
Geçmiş ve gelecek bütün milletler, hesap ve ceza için kıyamet günü hâkimler hâkiminin huzuruna toplanıp sevk edileceklerdir. Bu hesap sonucunda müminler ilâhî iltifatlara mazhar olurlarken, kâfir ve münafıklar horlanacaklar, hasretler içinde kalacaklardır.
Bugün pişmanlık duymayan kullar için orası pişmanlık duyulacak yerdir.
Allah-u Teâlâ diğer bir Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz ki Rabb'in, onların her birinin amellerinin karşılığını tam olarak verecektir." (Hûd: 111)
Müminlere tasdiklerinin mükâfatı olarak cennetleri ihsan buyuracak, inkârcıları da tekziblerinin cezâsı olarak cehennem ateşlerine atacaktır.