05 Kasım 2012

KUR'AN-I KERİM'İN KALBİ OLAN YÂSİN SÛRE-İ ŞERİF'İNİN TEFSİRİ VE ESRARI 25




KUR'AN-I KERİM'İN KALBİ OLAN YÂSİN SÛRE-İ ŞERİF'İNİN TEFSİRİ VE ESRARI 
25

Kendi Yaratılışını Unutan İnsan:
Allah-u Teâlâ zât-ı ulûhiyetine kulluk yapmanın gereğini, ehadiyetini belirten âfâkî delilleri zikrettikten sonra, enfûsî delilleri beyan etmek üzere şöyle buyurmaktadır:
"İnsan, bizim kendisini kerih bir nutfeden yarattığımızı görmüyor mu?" (Yâsin: 77)
Topraktan yaratılan Âdem Aleyhisselâm'ın zürriyeti de toprağın hülâsası olan nutfeden yaratılmaya devam etmiştir.
Düşünmeli ki bir nutfe (sperma) ne kadar değersiz bir sıvı, ne kadar güçsüz ve zayıf bir şeydir. Bu değersiz şeyden çok değerli bir insan yaratmak ne büyük bir kudrettir! Böyle bir yapıyı tanzim eden büyük kudret karşışında, düşünen insan iki büklüm olur.
Fakat insan aslını unutuyor da yaratıcısına karşı açık bir düşman oluyor. O'na karşı şirk koşmaya, mantık yürütmeye kalkışıyor.
"Böyle iken nasıl oluyor da apaçık bir hasım kesiliyor?" (Yâsin: 77)
Halbuki insan Yaratan'a karşı çıkmak için değil, O'na tapınmak ve kulluk yapmak için yaratılmıştır.
Câhil ve gâfil her insanın durumu budur.
"Kendi yaratılışını unutur da: 'Şu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?' diyerek bize misal vermeye kalkışır." (Yâsin: 78)
Harikulâde yaratılışını ve harikulâde bir şekilde ilk yaratılışını unutur. Allah-u Teâlâ'nın cesetleri ve çürümüş kemikleri yeniden yaratmasını uzak bir ihtimal görerek inkâr eder. Kendisini yoktan vârettiğini düşünmez. Düşünseydi bu sapıklığa düşmezdi.
Zorluk ve kolaylık insanlara göredir. "Pek kolaydır." demek beşerin anlayışına göre demektir.
Dilerse yeryüzündeki bütün insanları yok eder, siler süpürür de, hiç görülmedik bambaşka yeni bir mahlûk, tanımadığımız bir âlem yaratır.
O'nun bu azameti, insanların O'na olan ihtiyacının ve O'nun da ihtiyaçsızlığının bir tecellisidir.
Dağılmış, ufalanmış kemikleri bir araya getirerek, sonra da üzerlerini etle kaplamak; o kemikleri yoktan vâretmekten daha güç değildir.
Nitekim Allah-u Teâlâ: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diyen bir müşriğe karşı Âyet-i kerime'sinde şu cevabı vermiştir:
"De ki: Onları ilk defa yaratan diriltecek." (Yâsin: 79)
Mükevvenatı yaratan ilâhi kudret, elbette insanları ikinci defa yaratabilir. İlkin yaratmaya gücü yeten, yeniden yaratmaya da kâdirdir. Onun için daha büyük, daha küçük, daha zor, daha kolay diye bir şey düşünülemez.
"O her türlü yaratmayı hakkıyla bilir." (Yâsin: 79)
Cesetler yok olduktan sonra onları diriltmek O'na güç gelmez, hiçbir şey O'na gizli kalmaz.
Öldükten sonra dirilmenin misalleri âlemde ne kadar çoktur. Kurumuş otlar ilkbaharda nasıl canlanıyor? Kış uykusuna yatan bazı hayvanlar yaz gelince nasıl hareketleniyor?
Bu hususu biraz daha açıklığa kavuşturmak için mütebâki Âyet-i kerime'de insanın nutfeden yaratılmasından daha harikulâde bir hadiseyi anlatmaktadır:
"O ki, sizin için yeşil ağaçtan ateş çıkardı. Siz de ondan ateş yakıyorsunuz." (Yâsin: 80)
Bu öyle benzersiz bir hârikulâdeliktir ki, yeşil bir şeyden ateş çıkmaktadır. Su ateşi söndürdüğü halde, ateş su ihtiva eden yeşil şeyden çıkıyor.
Zıtları bir araya getiren Allah-u Teâlâ bu ilâhî beyanı ile ağaçtaki odun ve kömürün yanıcılığını değil, sürtme ve temasla yeşil ağaçtan meydana gelen hararet ve tutuşmayı haber vermektedir. Bu ise şimdi bildiğimiz bir elektrik hadisesidir. Âyet-i kerime aynı zamanda elektriğe işaret etmektedir.
Ağaç anılırken yeşil sıfatına yer verilmesi, yeryüzünü kaplayan bitki tabakasının durmadan yakıcı madde olan oksijen neşrettiğini, yanmanın oksijenle gerçekleşebileceğini belirtmektedir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...