Atom Zamanı
Evrende durağan hiçbirşey
yoktur. Çok uzun süreler içinde çok küçük değişimler gözlenir. Bu nedenle zaman
ölçümlerinde değişmez ve dönemli bir başka olay seçilerek zaman ölçümü için
kullanılmaktadır. 1967'de toplanan Uluslararası Ağırlıklar ve Ölçüler Genel
Konferansı'nda zaman ölçümünde kullanılmak üzere saniye tanımı yapılmıştır. Bu
tanıma göre ;
1 saniye = Sezyum 133 (Cs 133) atomunun temel enerji
düzeyinde, iki çok ince düzey arasındaki geçiş süresinin 9192631770 katına
karşılık gelen zaman aralığıdır.
Gökolaylarının oluş sıraları,
değişimleri atom saatlerine göre incelendiğinde, Yer'in ekseni etrafındaki dönme
hızının azalmakta olduğunu göstermektedir. Yer'in Güneş çevresinde bir kez
dolanması için geçen süre olarak tanımlanan bir yıl içindeki ortalama güneş
saniyelerinin sayısı da azalmaktadır. Ancak bu azalmalar çok çok küçük
değişimlerdir.
Julien Tarihi
(Julien Gün Sayısı)
Gök bilimciler tarafından kullanılan özel
bir gün sayımıdır. Her gün bir tam bir sayı ile belirtilir. Günün herhangi bir
saati de günün kesri olarak bu tam sayıya eklenerek belirtilir. M.Ö. 4713 yılı 1
Ocak başlangıç olarak seçilmiş ve ondan sonra gelen günler ardı ardına sayılarak
bu sayıya eklenmiştir. Birim olarak ortalama gün, gün başlangıcı olarak gece
yarısı değil gün ortası (öğlen zamanı) seçilmiştir. Herhangibir tarihe karşılık
gelen Jülien Gün Sayısı çizelgeler halinde astronomi yıllıklarında verilir.
Güneş Merkezli Zaman
Gökcisimlerinden bize gelen bilgilerin hepsi onların
gönderdikleri ışınım yoluyla gelir. Belirli bir yıldızı gözlereken onun
ışınımının gözlemciye ulaşırken aldığı yol önemlidir. Duyarlı zaman gerektiren
gök olayları, yıl boyunca bir kaç kez gözlenecekse, Yer'in yörünge hareketi
nedeniyle gözlemci-kaynak arasındaki uzaklığın ve ışığın bu uzaklığı katetme
zamanının değiştiği dikkate alınmalıdır . Bir gök cisminden gelen ışık ışınları,
geldiği doğrultuya bağlı olarak Yer'e, Yer'in yörüngesi üzerinde bulunabileceği
bir başka noktaya göre en fazla 8 dakika daha erken veya geç ulaşır.
Şekil 1.50'de görüldüğü gibi bir gök olayını Yerküre yörüngesi üzerinde
( 2 ) noktasında iken gözlersem, ( 1 ) noktasında gözlediğimden daha sonra
göreceğim demektir. ( 1 ) noktasında olayı gören gözlemcinin verdiği zaman, aynı
olayı gözleyen ( 2 ) noktasındaki gözlemcinin verdiği zamandan daha önce
olacaktır. Yer’in yörüngedeki yerine göre farklı tarihlerdeki gözlemler için bu
farklar değişim gösterecektir. Bu farklılık gözlenen yıldızın doğrultusuna da
bağlıdır. Bu durumu düzeltmek için gözlemler sanki Güneş merkezinde yapılıyormuş
gibi varsayılarak, tüm gözlem zamanlarına indirgeme uygulanır. Gözlenen gök
olaylarının zamanları “Güneş Merkezine İndirgeme” uygulanarak verilir.
Şekil 1.50 Güneş merkezine indirgeme
işlemi.
Şekil 1.50 incelendiğinde
görüleceği gibi gözlenen aynı yıldıza ilişkin bir olay için;
( 1 )
noktasında ölçülen zamana, O noktadan Güneş merkezine olan r1 uzaklığına denk
gelen gelen t1 zamanı ( ışığın r1 yolunu alması için geçecek zaman ) eklenir.
( 2 ) noktasında ölçülen zamandan, 2 noktasından Güneş merkezi
hizasındaki B noktasına kadar olan r2 uzaklığına denk gelen gelen t2 zamanı (
ışığın r2 yolunu alması için geçecek zaman ) çıkartılır.
( 3 )
noktasında ölçülen zamana, 3 noktasından Güneş merkezi hizasındaki A noktasına
kadar olan r3 uzaklığına denk gelen gelen t3 zamanı ( ışığın r3 yolunu alması
için geçecek zaman ) eklenir.
Yörünge üzerindeki bu uzaklıklar ve bu
uzaklıklara karşı gelen düzeltme miktarları, yıl içindeki tarihe ve yıldızın
konumuna bağlı olarak hesaplanır.
Zaman Dönüşümleri
Türkiye’nin heryerinde
kullanılan zaman, kolumuzdaki saatin gösterdiği zaman, bölge boylamına göre
tanılana zaman olduğunu öğrenmiştik. Buna göre ;
Bölge boylamının
doğusunda bir kentte gözlenen Güneş’in batışı kolumuzdaki saat ile 18:00 de ise,
aynı gün Güneş Batıya doğru olan illerde daha sonraki saatlerde batacaktır.
Böylesi olayların farklı kentlerde oluş zamanı farkı, yaklaşık olarak bu iki
kent arasındaki boylam farkına eşit alınabilir. Aynı enlemlerde boylam farkına
eşit olur ancak enlemler farklı ise biraz daha farklı olacaktır. Ülkemiz için bu
fark çok büyük değildir. Duyarlı hesap yapılmayacak ise boylam farkı, olayların
oluş zamanı farkı olarak alınabilir.
Örneğin ; Kayseri ile İzmir’in
enlemleri aynı sayılır. Boylamları arasındaki fark yaklaşık 11 derecedir. 1
derecenin zaman karşılığı 4 zaman dakikası olduğuna göre, doğma batma vb olaylar
Malatya da gözlendikten 44 dakika sonra İzmir de gözlenir demektir. Güneş,
Kayseri’de saat 19 da batıyorsa, İzmirde aynı gün 19:44 de batacak demektir.
Gökatlaslarında verilen doğma-batma vb olayların zamanları bölge
boylamına uygun verilmektedir. Herhangi bir kent için o kentin boylamı ile bölge
boylamı arasındaki farka karşılık gelen zaman gökatlaslarında okunan zamandan
çıkartılır (bölge boylamından doğudaki kentler için) veya eklenir (bölge
boylamının batısındaki kentler için).
Takvimler
Takvim, zamanın gün, ay ya da yıl
gibi uzun süreli dönemlere bölünmesi ve bu bölümlerin belirli bir düzen içinde
sıralanmasına yönelik düzenlemelere denir. Takvimlerin kullanılmaya başlanması
çok eskilere dayanır. Takvim, yaşamın her alanında büyük önem taşır. Tarımla
uğraşan insanların Güneş'in yıllık hareketine ilişkin Güneş takvimleri
kullandıklarını görüyoruz. Bunun yanısıra çöl yaşamı süren toplumlarda gece
Ay’ın varlığı önem taşır ve kullandıkları takvimler Ay’ın görünümü esas alınarak
düzenlenmiş Ay Takvimidir.
Hemen tüm takvimlerin zaman birimi gündür.
Gün doğal olarak bir zaman bölümüdür. Ancak yılın 7'şer günlük haftalara günün
24 saate bölünmesi yapaydır.
Yıl tanımlarında Güneş veya Ay’ın
yörüngeleri üzerinde seçilen başlangıç noktalarından ardı ardına iki geçişleri
arasındaki süre esas alınır. Bu süreler günün tam katları değildir. Onun için
takvimin Ay'ın evreleriyle ve mevsimlerle düzenli uyum içinde olabilmesi için
belirli aralıklarla düzeltme uygulanmalıdır (Her dört yılda bir Şubat ayına bir
gün eklenmesi gibi).
Ay takvimleri yanında ay-güneş takvimleri de
kullanılagelmiştir. Eski Romalılar bir yılı 12 kavuşum ayı olarak, yani 354 gün
almışlar. Ayrıca yılı mevsimlere bölmüşlerdir. İki yılda bir on ikinci ayın
sonuna bir ay ekleyerek takvimlerine bir düzeltme uygulamışlardır. Çin'liler,
Hint'liler, Eski Yunanlılar ve İbraniler de bu türden takvimler kullanmışlardır.
Bir takvimin bilimsel bir nitelik taşıması için onun kullandığı yılın
uzunluğu, başlangıcı, alt bölümleri ve gün sayım düzeni bilinmelidir. Ortalama
güneş gününden sonra ikinci derecede önemli zaman birimleri, ay ve yıldır. Ay ve
yıl süreleri, Ay ve Güneş'in bir başlangıç noktasından noktalarından ardı ardına
iki geçişleri arasındaki süredir. Seçilen başlangıç noktalarının da zaman içinde
çok küçük yer değiştirmeleri nedeniyle ay ve yıl süreleri seçilen başlangıç
noktasına göre farklılık gösterir. Bu nedenle farklı adlandırılan aylar ve
yıllar vardır .
Çizelge 1.3 Farklı yıl ve ay
tanımları. Tanım cisminin yörüngesi üzerindeki başlangıç noktasından ardı ardına
iki geçişi arasındaki süre.
Türkler önceleri düzeltilmiş İslâm
takvimini, daha sonra 1926 yılına kadar "Osmanlı takvimi" olarak
isimlendirdiğimiz Rumî takvimi kullanmışlardır. 1926 yılından bu yana Türkiye'de
Milâdî takvim kullanılmaktadır.
En Çok Kullanılan Takvimler
I. Julien
Takvimi
M.Ö. 45 yılında İmparator Juliüs Caesar (Jül Sezar)
mevsimlere uygun düşen iyi bir takvimi İskenderiyeli gök bilimci "Sosigenes" e
hazırlattı. Sosigenes, ay takvimini bırakarak yerine 365.25 gün uzunluğundaki
Güneş yılını temel aldı, ve aşağıdaki özellikleri sağlayan bir takvim ortaya
çıktı:
1. Bir yıl P = 365.25 gündür (Julien yılı)
2. 4 ile
bölünebilen yıllar 366 gün (artık yıl), bölünemeyenler (normal yıl) 365 gündür.
3. Artık yıllardaki fazla gün Şubat ayına eklenir.
4. Yılbaşı
Mart yerine 1 Ocak'ta başlar. Yıl yine 12 aydır ve ayların süreleri Ocaktan
başlayarak; 31, 29, 31, 30... gündür. Bu takvime Julien takvimi denmiştir.
II. Greguar Takvimi (Milâdi
Takvim)
Julien takviminin de hatalı olduğu ilk bakışta
görülmektedir. Çünkü dönencel yılın süresi 365.2422 gün iken Jülien yılı 365.25
gün alınmıştır. Bu fark Julien takviminin yılda ΔP=-0.0078 gün kadar
gerilemesine neden olur. Bu fark, kısa zaman aralıkları için önemsenmeyebilir;
ancak, uzun zaman aralığında hesaba katılmalıdır. Örneğin bu fark 400 yılda 3.12
gün eder. Bu fazlalık için takvimde düzeltme gerekir. Caesar'ın koyduğu
kurallara göre 400 yılda 100 artık yıl vardır. Artık yıl sayısı 3 eksik alınırsa
Julien takvimi 3 gün ileri götürülmüş olur ve hata da olduça küçülmüş yani 400
yılda 0.12 güne düşmüş olur.
Böyle bir düzeltme, 1582 yılında Papa XIII.
Greguar tarafından yapıldı. Hırıstiyanların kutsal günü olan Paskalya'nın
belirlenmesinde güçlükler vardı. M.S. 325 yılında İznik'te toplanan Hırıstiyan
ruhani meclisi paskalya günü olarak 21 Mart gününü seçmişti. O günden 1582 ye
kadar 1257 yıl geçmişti. Bu süre sonunda Julien takvimi 1257 x ΔP = -9.8046 gün
yani yaklaşık 10 gün geri kalmıştır. Bu hatayı gidermek için yapılan düzeltme
tüm Hırıstiyan dünyasına duyurulmuştur. Buna göre ;
1. 4 Ekim 1582 den
sonra gelen gün 05 Ekim yerine 15 Ekim 1582 olarak alınacak ( böylece biriken 10
günlük hata düzeltilmiş oluyor),
2. Bu tarihten sonra uygulanmak üzere,
son iki rakamı (00) olan yıllardan 4 ile bölünmelerine karşın sadece 400 ile
bölünebilenler artık yıl olarak alınacak. (böylece 400 yıl sonunda fazla gelen
3.212 günün 3 gün fazlalığı giderilmiş oluyor.)
3. Takvimin başlangıç
yılı olarak İsa'nın doğum günü alınacak.
Bu takvim de hatasız değildir.
400 yılda 3.12 günlük gerileme yerine 3 günlük gerileme için düzeltmeler
yapılmış, 400 yılda -0.12 günlük gerileme hesaba katılmamıştır. Bu, 4000 yılda
1.2 gün eder. 4000 yılını artık yıl yerine 365 günlük normal yıl olarak alırsak
bu sapma da giderilmiş olur:
Greguar takvimi gönümüzde dünya ölçeğinde
kullanılmakla birlikte her yerde kolayca kabul görmedi. Roma Katolik
devletlerinin büyük bir bölümü bu sistemi 1587 de kabul etti. Öbür ülkeler daha
sonraları bu takvime geçtiler: Almanya 1700 İngiltere 1750, Japonya 1873, Rusya
1918, Yunanistan 1923, Türkiye 1926. Günümüzde Greguar takviminin dışında
kullanılan bir kaç başka takvim daha vardır. Arap ülkelerinin önemli bir
bölümünde halen Hicri takvim kullanılmaktadır. Geleneksel Hint ve Yahudi
takvimleri de dini amaçlarla kullanılmaktadır.
III. İslâm Takvimi (Hicrî Takvim)
Bu takvimde ayın
günleri Ay'ın gösterdiği evrelere göre belirlenir: Ay çok ince bir hilâl hâlinde
görüldüğü zaman ay başıdır. Yüksek tepelerde bekleyen gözcüler Ay'ın çok ince
bir hilâl oluşunu gözleyerek ay başı gününü halka duyururlardı. Ondan sonra
gelen günler ise ardardına sayılırdı.
Ay'ın evrelerini esas alan bir
takvim olduğu için buna ay takvimi de denir. Ay yılı da günün tam katları
değildir. Yıl uzunluğu bu takvimde 354 gün olarak alınmıştır. Buna "1 Istilahî
yıl " denir. Bir yılda 12 ay vardır. Ay süreleri ardardına 30 ve 29 günlük
uzunluklara bölünmüştür. Bu takvim için başlangıç tarihi Hazreti Muhammed'in
Mekke'den Medine'ye göçtüğü gün (Hicret) M.S. 622 yılı 15 Temmuz alınmıştır.
Onun için bu takvime Hicri takvim ve buna göre belirlenen tarihlere de " Hicrî
tarih " denir. Hicret'ten önce (H.Ö.), Hicret'ten sonra (H.S.) deyimleri
kullanılır. Ay takvimi, geçmişte günlük faaliyetlerin gece yapıldığı, Ay
evrelerinin kolay izlenebildiği sıcak ülkelerde kullanılmıştır. Bugün birçok
islâm ülkesinde hâlâ kullanılmaktadır.
Hicri takvimin de düzeltilmesi
gerektiği açıktır, çünkü ıstılahî yıl gerçek ay yılına göre yılda ΔP=0.3671 gün
daha uzundur. O halde Hicri takvim gerçek ay takvimine göre 30 yılda yaklaşık 11
gün ileri gider. Bunu düzeltmek için zamanın takvim yapımcıları ardardına gelen
her bir 30 yıllık dönemlerin; 2, 5, 7, 10, 13, 15, 18, 21, 24, 26 ve 29 ncu
yıllarını artık yıl olarak 355 gün almışlardır. Bu takvim, düzeltilmiş islâm
takvimi olarak bilinir.
İslâm takviminin mevsimlerle hiç bir ilgisi
olmadığı açıktır. Güneş ve mevsimleri temel alan Miladi takvim ile
karşılaştırıldığında , ay takviminde herhangi bir ayın ilk günü ( örneğin
Ramazan başlangıcı) bir önceki yıla göre 11 gün (365-354) ya da 12 gün (366-354)
ya da 10 gün (365 -355) önceye kayar. Ay takvimine göre belirlenen dini bayram
günleri de her sene bu süre kadar önceye gelir.
IV. Osmanlı Takvimi (Rumi Takvim)
Julien
takviminde yapılan birkaç ufak değişiklik ile oluşturulan bir takvimdir.
M.S.1840 (=H.S.1256) yılında İslâm takvimi yerine bu takvim kullanılmaya
başlanmıştır. Rum ülkelerinden alınma bir takvim olduğu için bununla belirlenen
tarihe Rumi tarih denmiştir. Bu takvimde yıl uzunluğu 365 veya 366 gün alınarak
yıl yine 12 aya bölünmüş, ay süreleri Greguar takvimdeki gibi alınmıştır.
Başlangıç olarak Rumi 0 yılı Mart 0 = Milâdi 584 Mart 13 alınmıştır. Milâdi
tarihten 13 gün geri olması ΔP =-0.0078 gün/yıl- dan ileri gelmektedir.