ACZ
Bir nesneye gücü yetmemek, kudreti olmama durumu, güçsüzlük,
kifâyetsizlik. Bu sıfatları üzerinde bulunduran kimseye de âciz denir. Acz,
kudretin zıddıdır. Bir şeyi yapmaya gücü yetmeyen kimse ondan âcizdir.
İslâm'da mükellefiyet (yükümlülük)'ler kudrete bağlıdır. Bir
şeyi yapmaktan âciz olan onunla mükellef* değildir. Allah hiç kimseyi gücünün
yetmeyeceği bir şeyle yükümlü tutmaz. Allah kullarının âciz kaldığı konularda
onlar için bazı kolaylıklar getirmiştir. Meselâ su bulamayan ya da kullanmaktan
âciz olan kimse teyemmüm eder. Namazda ayakta durmaktan âciz olan kimse namazını
oturarak kılar, oturmaktan da âciz ise işâretle kılar. Ramazan orucunu
tutamayacak kadar hasta ve âciz olan kimse yer, sonra iyileşince kaza eder.
Hacca gitmeye kudreti olmayana hac farz değildir .
Acz, ehliyet* ârızalarındandır. Bir işi yapmak için insanın ona
ehil olması gerekir. Buna edâ ehliyeti diyoruz ki iki kısma ayrılır:
1- Ehliyet-i Kâsıra: Kudreti noksan olanların ehliyetidir.
Çocukların ve delilerin akılları eksik olduğundan kudretleri de noksandır. Bu
gibi kimselerin fiilleri namaz ve oruç gibi Allah hukuku ile ilgili ise edâsı
sahîh ve muteber olur, kul hakkıyla ilgili ise yapılan işin cinsine göre üç
durum söz konusudur:
a- Hibe ve sadaka kabul etmek gibi kendileri için faydalı olan
şeyler geçerlidir.
b- Borç vermek ve bağışta bulunmak gibi, kendileri için zararlı
olan hususlar sahih değildir, geçersizdir.
c- Alışveriş gibi olan şeyler ise velisinin iznine
bağlıdır.
2- Ehliyet-i Kâmile: Aklı tam olanların ehliyetidir. Ergenlik
çağına gelmiş ve aklı yerinde olan kimselerin ehliyeti gibi. (Ömer Nasuhi Bilmen
Hukuki İslâmiye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, I, 228)
Durak PUSMAZ