söz ve gül
Söz ile nicesini yiğit gördük âlemde.
Meydana çıkamadı, çoğu kaldı kalemde.
“Kalemde, kalemde, aşk sâdece kalemde!
Ey Allah’ım lûtfeyle, âşık görek âlemde!”
Diye duâlar edip, yalvarırken gün gece,
Bir ses duyuldu: Leylâ! Aşk dediğin tek hece!
Şaştım ya, sevinmekte pek acele etmedim.
Diğerleri gibi mi, başka mı bilemedim.
Korkum ümitlerime hücum etti hep, gördüm.
Gönlümün kapısına, endişeden ağ ördüm.
Lâkin cesurdum, kalbim, bir kahraman kalbiydi!
Nice cengin ardından, sanki bu aşk celbiydi.
Korkuyla bile olsa, yaklaştım civârına.
Vâkıf olmak istedim bu sesin esrârına.
-İns misin dedim, cin mi, kimsin hele söyle bir!
Açıkla da bilelim, derdin, niyetin nedir?
Gözleri gök gibi bir asil çıkıp, dedi ki:
-Ben senim, aynalarda baktığın yüz benimki.
Dünya ile derdim yok, sancım ve devâm Hak’tır.
Niyetim pak, alnım da, elhamdülillah aktır.
İki cihan sürûrun olmak için tâlibim.
Allah’ın lûtfu ile nefsime de gâlibim.
Belâ diyenlerdenim bezm-i ezelde, belâ!
Hem vallâhi görmedim, senden âlâ bir belâ!
Malım mülküm yok; ama yiğitliğim var benim.
Harama meyletmedim, iftihârım ar benim.
-Ben, dedim inanırım, çabuk kanarım söze.
Hem üstelik hayrânım, Hakk’a adanmış öze.
Bana ne lâzım ise, belli ki sende o var.
Lâkin pek çileliyim, her yanımda bin gam var.
Ne hüznüm biter ne de kendim için yaşarım,
Hem yarama faydam yok, hem hizmete koşarım.
Bir yolun yolcusuyum, düşe kalka çok gittim,
Yorgunum, ara sıra sanıyorum ki bittim.
Hem zayıfım hem ağır, terâzim ince tartar.
Fakîrim ya, yemeğim, muhtaçlar için artar.
Bana kuvvetli omuz, fedâkâr bir er gerek!
İcâbında yoluma konulacak ser gerek!
Kalıbım çeliktir ya, özüm tam bir sırçadır.
Çok darbe yedi kalbim, bil ki paramparçadır.
Sözlerimi dinleyip, cân-u gönülden, sessiz,
Dedi: - Duâlarının kabûlü benim, ey giz!
Bitecek kışın, güzün, bahara ereceksin.
Boş değil bu sözlerim, şüphesiz göreceksin.
Bundan sonra biz varız, sen ve ben kalmaz ayrı.
Geçmişi seyredip de, ağlamak yasak gayrı!
Güldür, gülmektir senin iki cihanda hakkın.
Hem ihtiyacı var bak sana ihvânın, halkın!
Yoluna fedâ olsun, mecnun ettiğin serim!
Bundan böyle Allah’tan uzun ömür isterim!
O böyle söyleyince, büyüdü umutlarım.
Sabaha döndü gecem, ağardı bulutlarım.
Hem Allah’ın velîsi, candan onay verince,
Nikâhınızı elbet, kıyacağım deyince,
Daha kime söz düşer!? Çok şükür söz verildi!
Kalmadı tek endişem, güller aşkla derildi.
Ekmeğim, suyum, aşım, dedim ona, aşk olsun!
Leylâ gayrıya haram, tek sana helâl olsun!
Bir niyete baş koyduk! Bu öyle kolay değil!
Şimdi saat vuslata kaç kaldı belli değil.
Zaten gönüllerimiz, hasrette vuslat buldu.
Edep ile beklemek, kutlu vazîfe oldu.
İkrâmını tamâma, erdirir elbet Allah.
O güne dek diyecek tek söz kaldı: Eyvallah…!
..............
*Sağlam bir niyete ve azîze hürmeten...
Neslihan Nur TÜRK