NİYET VE BAHANE ALDATMACASI VE ISLAH
9 Tevbe suresi,
115-“Allah, bir halkı hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını(takvalı davranacakları) kendilerine iyice açıklamadıkça sapkınlığa düşürmez.
Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir.”
115-“Allah, bir halkı hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını(takvalı davranacakları) kendilerine iyice açıklamadıkça sapkınlığa düşürmez.
Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir.”
57Hadid/14-“O gün (münafıklar) onlara: Biz
sizinle beraber değil miydik? diye seslenirler. (Müminler) derler ki:
Evet, ama siz kendinizi fitnelediniz (başınızı belaya soktunuz: ilahi
buyrukları çiğnediniz; kural ihlali yaptınız); gözleyip beklediniz (her
konuda beklemede kaldınız, ileri adım atmadınız); şüpheye düştünüz
(sözlerin ve yapılanların doğruluğundan veya yanlışlığından emin
olamadınız) ve kuruntular (bahaneleriniz, sizin anlaşılamadığınız, size
haksızlık yapıldığı gibi duygular) sizi aldattı (oyaladı/ zaman
kaybettirdi/ doğru olduğunuz vehmine kaptırdı). O aldatıcı, Allah (bazı
konularda doğru işler yaptınız veya bazı konularda yanlış işler
yapmadınız diye) ile sizi aldattı (oyaladı). Nihayet Allah’ın emri gelip
çattı!”
4Nisa/119-“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları boş
kuruntulara (hayallerin, niyetlerin, bahanelerin, kurtuluş yeterli
olmayan gerekçelerin arkasına sığınmaya) sürükleyeceğim…”
Niyetler üzerinden hesaplaşmak ne kadar gerçekçi?
Kronik
yanlış yapan ve doğru yapan kişinin niyetini açığa vurması olumlu
karşılanabilir bir durum değildir. Yanlış yapan kişi niyetini dile
getirmekle yaptığı işin üstünü örtmeyi, böylelikle muhatabını aklı sıra
kandırmayı düşünmektedir. Doğru yapan kişi de niyetini dile getirmekle
işi şova dönüştürmekte, kendini ön plana çıkarmaya çalışmaktadır. Allah
ve kişi dışında kimsenin kesin olarak bilemeyeceği niyetin ne olduğunun,
ne düşünüldüğünün, nelere inanıldığının anlatılmasına gerek var mı?
Bazen de kendi düşüncelerinin yanı sıra bizim ne düşünmüş olabileceğimiz
söylenmektedir. Kendi içinden neler geçtiğinin yanı sıra, bizim
içimizden de şunların ve bunların geçtiğine inandığının kehanetinde
bulunmaktadır. Kısaca o, insanın bildiği gözlem alanıyla değil
görünmeyen gayp alanıyla ilgilenmektedir. Niyetler üzerinden
hesaplaşmadır bu. Her kötülük yapanın kendisine sığınabileceği masum bir
bahanesi, niyeti vardır. Bir Türk filminde İlyas Salman, nişanlısıyla
hem de kendisine nöbet tutturarak aldatan Şener Şen’in üzerine hiddetle
gidince, Şener Şen: “Evet, yaptım! Ama bir sor bakalım neden yaptım.
Neden yaptığını sorunca, o ve nişanlısı, İlyas Salman’ı neredeyse ikna
edecek güya masum bir gerekçe öne sürmüşlerdi.
Niyetler delil olarak kullanılır mı?
Niyeti
dile getirmek kişiye güvenilmediğinin de bir göstergesidir. Bununla
kendisine güvenilmesini istemektedir. Bu durumda niyet bir çeşit
yemindir. 5/89 Çünkü buna karar verilmiş, kalp bunu kazanmıştır. Aksi
takdirde içten geçirilen herhangi bir istektir, bunun gibi onlarca istek
daha olabilir. Hangisinin daha güçlü istek olduğunun ölçümünü
yapamadığımız gibi bununla kişi hakkında bir sonuca da varamayız.
Biz
insanların niyetlerini kesin olarak hiçbir zaman bilemeyiz. Niyetlerini
kendileri ve Allah bilir. Bizim hiçbir zaman bilemeyeceğimiz bir alanla
karar vermemiz doğru olmaz. Diğer taraftan insanların niyetlerini
yanlışlarına gerekçe olarak getirmeleri onlara güvenmemizi gerektirmez.
Çünkü bu geçen süreç içinde konuyla ilgili kişi onlarca niyet ve karar
sahibi olabilir. Diğer taraftan niyet, daha önceden açığa vurulmadı veya
kayda geçirilmedi ise, zor durumda onu açığa vurulan niyetin gerçek
niyet ve karar olduğundan emin olamayız. Niyetler bir çeşit kararlılık
girişimleridir.
Yaptığı yanlışı göremeyen o yanlıştan nasıl kurtulur?
Yanlış
yapma durumunda olması gereken mazeret getirmek değil yapılan yanlışı
görmektir. Bu yanlışın, kendisine neleri kaybettirdiği veya
kaybettirebileceği görülmelidir. Yanlış yaptığına inanan bundan
rahatsızlık duyar. Bu konumdaki insan eğer doğru işler yapmış olsaydı
neleri kazanabileceğini de düşünebilir. Hatta bu konuda kendisini
değiştirmenin yanı sıra çevresindeki insanları bu tip sorunlar
karşısında bilinçlendirmeye çalışmalı ve onlara karşı duyarlı ve sorumlu
davranmalıdır.
Gerçekdışı gerekçeleri ve bahaneleri savunmak yerine onları yargılamak
Kişiyi
içinde bulunduğu duruma sokan nedenlerin neler olduğunu tespit etmesi
aynı yanlışı tekrarlamaması için önemlidir. Ancak bu tespit, getirdiği
gerekçeleri savunmak için değil onları veya kendisini yargılamak için
olmalıdır. Bu nedenleri bahane olarak kendisi tercih ettiğine göre bu
anlamsız, tutarsız, saçma sapan gerekçelerin de savunulacak bir yönü
olamaz. Mazeret getiren biri ise bunların hiçbirini yapmaz. Ondan daha
sonra benzer veya daha büyük yanlışlar yapması beklenir. Sonuçta bu
insan kuruntularla kendi oluşturduğu basit akvaryumunda yaşam sürer. Tüm
dünyayı oradan ibaret sanır. Dış dünyayı gözlemediği gibi ona kulak da
vermez. Bu yüzden kişi ortaya çıkacak yanlışlarla “dostunu kaybetme
korkusu yaşamak yerine, onu nasıl kazanabilirim” ilkesini esas
almalıdır. İstekler ve beklentiler açık olduğuna göre yaşanmış bir
olayla ilgili savunma mekanizmaları geliştirmek yerine eksiklerini
tamamlamanın, istek ve beklentileri karşılamanın yollarını aramalıdır.
Niyetin geçerli olabileceği alanlar sınırlıdır
Kazara
yapılan bir hatada insanın niyetinin bir anlamı olabilir; ama bu
durumda bile onu bütünüyle temize çıkaracak bir bağlayıcılığı olmaz.
Yine mutlak yanlış veya doğru olarak nitelenemeyen eylemlerde de niyet
bir anlam ifade edebilir. Bu durumda iyi insanlar hakkında olumlu bir
zan beslenir. Hata yapan iyi insan hakkında da iyi duygular beslenir.
Ancak onun hatası üzerinde durmak yerine niyet ve mazeret öne sürmesi,
kendisi hakkında iyi duygular beslenilmesine gölge düşürür.
Niyetleri kimler delil olarak kullanır?
Kur’an’da;
niyetleriyle yaptıkları yanlışlarının üstünü örtenlerin, temize çıkmaya
çalışanların, yanlışlarını sürdürmek isteyen ikiyüzlülerin davranışıyla
benzeştikleri dile getirilir. 2Bakara/204 4Nisa/62 9Tevbe/107
63Münafıkun/2
Peygamberler ve örnek insanlar, hatalı durumlarda nasıl bir tavır sergilemişlerdir?
Âdem
ve eşi yanlış yapınca, Allah neden yaptıklarını sordu. Onlar ne niyet
ne de bahaneler öne sürmediler. 7A’raf/19-23 2Bakara/37-38
Adem ile eşi:
7A’raf/23-“Dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi
bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”
Sebe kraliçesi:
27Neml/44-“De di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim.
Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.”
Musa:
28Kasas/16-“Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni
bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok
esirgeyici olan ancak O’dur.”
Yunus:
21Yunus/87-“Zünnûn’u da (Yunus’u da zikret). O öfkeli bir halde geçip
gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet
karanlıklar içinde: “Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih
ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!” diye niyaz etti.”
Bahçe sahibi: 37Saffat/56-57-“Yemin
ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti
olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi.”
Musa: 7A’raf/143-“Musa
tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca
“Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!” dedi. (Rabbi): “Sen beni
asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de
beni göreceksin!” buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça
etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan
tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.”
Niyet ve bahane ifadeleri
Şu
niyetle, bu amaçla, bu gayeyle, şunu isteyerek, bu arzuyla, şunu
düşünerek, buna inanarak, şunu tasarlayarak, şunun mantığıyla, bu
sebeple, şu nedenle, şunun için, ötürü, bahanesiyle, mazeretiyle,
gerekçesiyle, dürtüsüyle
Kronik
olarak benzer yanlışları yapan kişiye: Ne ve niçin yaptın? İnan
ki/gerçekten ben şu veya bu niyetle/amaçla/gayeyle/sebeple yapmadım.
İnan ki ben şunu ve bunu yapmadım.
Aslında
benim niyetim/gayem/amacım/isteğim şuydu. Bunu şu niyetle yaptım. Ben
bunu, şunu ve şunu düşünerek /tasarlayarak/şuna ve şuna inanarak/şu
sebeple/ gerekçeyle yaptım. Ben bunu şunun için yaptım.
Telefondaki
kişi, “Aslında ben de seni aramayı düşünüyordum, ben de seni
arayacaktım.” Oysa bu sözü çoğu insan inandırıcı bulmaz.
Ben
aslında şunu yapacaktım, bunu edecektim, şunu yiyecektim/içecektim.
Aslında ben onu yapmayacaktım, bunu etmeyecektim, şunu tasarlamıştım.
Konuyla ilgili bazı ayetler:
Bahane getirenler ikiyüzlülerle aynı kategoride değerlendirilmiştir. 7/164 9/66,90,94,94 30/57 40/52 66/7 75/15 77/36
Bahane(mazeret) getirmek insanı kurtarmamaktadır-66/7 9/94
O gün mazeret yarar sağlamaz-30/57 40/52 66/7 75/5-15
Dalıp alay edenlerin özür dilemesi işe yaramayabilir-9/65-66
İzin isteyen bedevilerden mazeret getirenler yalan söyleyerek oturup kaldılar-9/90
Peygambere
eziyet edenler var. Oysa o inananlara inanır. Bizi memnun etmek için
yemin ederler. Oysa Allah ve Elçisi memnun edilmeye daha
layıktır-9/61-62
Döndüğünüzde
size mazeret getirirler. De ki: “Mazeret getirmeyin, size
inanmayacağız. Alah sizin haberlerinizi bize verdi. Allah ve Elçisi
davranışınızı görecektir. Onlardan vazgeçesiniz diye döndüğünüzde yemin
ederler. Onlar iğrençtir. Sen memnun(razı) olsan bile Allah onlardan
memnun(razı) olmaz-9/94-97
Bahanelere
sığınarak tartışmak/ kanıtı varmış gibi tartışmak(muhacce) asla doğru
değildir -2/76,139,258 3/20,61,65-66,66,73 6/80,80 42/16
Biz
insanları ancak, Allah’ın bize gösterdiği onların eylem ve söylemleri,
tutum ve davranışları, yüz ifadeleriyle tanırız. 4/105 Kur’an’da niyet beyanları: 2/204 4/62 9/107 63/2