"O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır..."
(Şura Suresi, 11)
KURAN'IN İŞARETLERİ
|
|
|
Dini
kaynaklar tarafından savunulan bu gerçek, evrenin
yoktan yaratıldığı gerçeğidir. Bu, bilimin keşfinden
binlerce yıl önce, Allah'ın insanlara yol gösterici
olarak indirdiği mukaddes kitaplarda bildirilmiştir.
Tevrat, İncil ve Kuran gibi İlahi kitapların her
birinde, evrenin ve tüm maddenin Allah tarafından
yoktan yaratıldığı haber verilmiştir.
Bu İlahi kaynakların içinde tahrifata
uğramamış yegane kitap olan Kuran'da ise, hem
evrenin yoktan yaratılışı, hem de bu yaratılışın
biçimi konusunda bilgiler verilmektedir. 14 asır
önce vahyedilmiş olan bu bilgiler 20. yüzyıl biliminin
bulgularına tamaman paraleldir.
Öncelikle evrenin "yok" iken "var"
hale geldiği, Kuran'da şöyle haber verilir:
O (Allah) gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır.
(Enam Suresi, 101)
Zamanımızdan tam 14 asır önce insanların
evrenle ilgili bilgilerinin son derece kısıtlı
olduğu zamanlarda yine Kuran'da bildirilen bir
başka gerçek de, aynı Big Bang teorisinin ortaya
koyduğu gibi, tüm evrenin, çok küçük bir hacimde
bir arada iken ayrılıp genişlemesiyle ortaya çıkmış
olduğudur:
O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)
Üstteki ayetin Arapça
orjinalinde çok önemli bir kelime seçimi vardır.
Ayetin "birbiriyle bitişik" olarak tercüme edilen
kelimesi ratk, Arapça sözlüklerde "birbiriyle
içiçe, ayrılmaz durumda, kaynaşmış" anlamlarına
gelir. Yani tam bir bütün oluşturan iki madde
için kullanılır. Ayetteki "ayırdık" ifadesi ise
Arapça fatk fiilidir ki, bu fiil ratk halindeki
bir nesnenin yarıp, parçalayıp dışarı çıkması
anlamına gelir. Örneğin tohumun filizlenerek topraktan
dışarı çıkması bu fiille ifade edilir.
Bu bilgiyle ayete tekrar bakalım.
Ayette göklerle yerin ratk durumunda olduğu bir
durumdan bahsedilmektedir. Ardından bu ikisi fatk
fiili ile ayrılmışlardır. Yani biri diğerini yararak
dışarı çıkmıştır. Gerçekten de Big Bang'in ilk
anını hatırladığımızda, kozmik yumurta denilen
noktanın evrenin tüm maddesini içerdiğini görürüz.
Yani her şey, bir başka deyişle tüm "gökler ve
yer" bu noktanın içinde, ratk halindedirler. Ardından
bu kozmik yumurta şiddetle patlamış, bu yolla
maddeler fatk olmuş, yani dışarı çıkarak tüm evreni
oluşturmuşlardır.
Kuran'da bildirilen bir başka gerçek
ise, bilim tarafından ancak 1920'lerin sonunda
fark edilen evrenin genişlemesi gerçeğidir. Hubble'ın,
yıldızların ışık tayflarının kızıla kaymasını
fark etmesiyle ilk kez ortaya çıkan bu gerçek,
Kuran'da şöyle bildirilir:
Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)Kısacası modern bilimin bulguları bir yandan materyalist dogmayı geçersiz kılarken, öte yandan da Kuran ayetleri ile haber verilen gerçekleri bir kez daha ortaya koymaktadır. Çünkü evren materyalistlerin sandığının aksine, maddenin içindeki birtakım tesadüfler ile değil, Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur ve Allah'tan gelen bilgi, kuşkusuz evrenin kökeni hakkındaki en doğru bilgidir.