Göz pınarlarının coğrafyasında gökler hep mavidir
Seni sevmenin dirençleri ise tutkulu bir özleyiştir
Resimlerde kalan bir mutluluktur kimi zaman aşk,
Kimi de yaşanılan, yasak mavilerin olduğu bir kenttir..
Ruhumu okşadığın yerdeyim yine. İçtiğim her yudumda binlerce sözcük
okşuyor saçlarımı. Dinlediğim her şarkı dağlıyor yüreğimi. Yıldızlar, ay
ve evrenin tüm ışıkları işbirliği yapmış sanki küçüğüm ve söyletiyor
bir türlü söyleyemediklerimi. Dışarıda yalan, burada gerçek bir yaşam büyüsü var ve ben galiba yıldızlarla bitmeyecek bir aşk ayinine katılıyorum.
Sarhoş kelimelerim dile gelmeden gözlerimdeki hayalini çağırdım aşk
soframa. Uzaklardan sesini, ellerini ve gözlerini çağırdım, duyarsın
diye. Saatler yokluğuna vuracaktı ama ben aldırmıyordum. Şerefine kadeh
kaldırırken ben aşka, sen belki de ağlıyordun. Umudum, acım ve öfkem
yine yalnızdı anlayacağın. Saatleri kırdım, umudumu orada bıraktım,
acımı yarına erteledim, sensizliği de o garip meyhanede bir kadeh içkiye
sattım.
İsterim ki, gecelerin hasret kervanları ipeksi sevgiler taşısın
yüreğine. Ruhunun müzikleri duyulsun uzak ormanlarımda. Bir yangın
mavisi kaplasın vefalı gönlünün en ulaşılmaz yerlerini. Gözlerin
dokunsun şiirlerime, dolaşsın en bilinmez labirentlerini. Gece
saçlarının kokusu bölsün düşlerimi. Ansızın içimi sevince boğan
çağrılarına tutunarak geleyim yanıbaşına. Özlemime gem vurayım ve seni
yıldız tepesine çağırmak için tanrıdan yeni bir şafak dileyeyim.
Kendime sarılıp yattığım gecelerde gözlerin düşsün kıyılarıma.
Bakışlarının izdüşümlerinde bakir kuytular arayayım kendime. Soluğun
nemlendirsin ormanlarımı, ellerin ısıtsın üşümüş yüreğimi ve aşkın
sarsın öksüz kalmış bedenimi. Evet mağrur kelebek, göz pınarlarının
coğrafyasında gökler hep mavidir. Seni sevmenin dirençleri ise tutkulu
bir özleyiştir. Resimlerde kalan bir mutluluktur kimi zaman aşk, kimi de
yaşanılan, yasak mavilerin olduğu bir kenttir..
Bugün yağmur diledim tanrıdan yüreğime. Ruhumun yangınlarına rüzgar
diledim savrulsun sözcüklerim diye. Bugün seni diledim aşk soframa gelip
ruhuma lezzet katarsın diye. Bugün bir başka yangınlarda içim, kanıyor
ellerim, tutuşuyor sözlerim ve sözlerini özlüyor yalnız yüreğim.
Bir gün gelecek kaçıp gidecektin buralardan. Kara talihinin
karabasanlarını atlatarak özgür umutlara uçacaktın kelebek. Yüzünün
çizgileri gönlümün derinliklerine otak kurmuş kutsal bir yazgı olarak
duracak sen bilmesen de. Kilometrelerce öteden ellerine değecek,
yüreğine girecek, bu can bu bedende kaldıkça seni seveceğim. Yıllar
kahırlı bir şarkı gibi besteledikçe sözlerimi, senin sevginin
türkülerini söyleyeceğim.
Direncinin kapsüllerinin bir gün dağılacağını biliyordum. Günler sonra,
sensiz günlerin izini sürerek sana ulaşmak ve yüreğine yeniden merhaba
demek ne güzel bilemezsin. Kendimi, gururumu, direncimi yenemeden
yaşamayı da bilemezsin. Mağrur sözlerinle öldürme beni. Ben ten kokunla
yaşamaya alışırım. Sen gözümden ırak olabilirsin ama gönlümden asla.
Çünkü, seni seni özlemek bile ibadetlerin en güzeli.
Hayat yolunu yürürken yıldızlı bir gecede ben çıktım karşına. O güne
lanet edebilirsin, o günü hiç yaşanmamış sayabilirsin, hatta hatta beni
de unutabilirsin. Ama bil ki yolun doğru. Biraz gürültülü olsa da, rotan
umudun adresine götürecek seni. Ardına bakma ve mutlu adımlar at. Bir
gün, bir yerde, belki de yıldız tepesinde seni halâ bekliyor olacağım.
Resimlerindeki benlerine dokundum bugün parmaklarımla. An gibi, can
gibi, nan gibi aklımdasın diyen o şarkıda senin için ağladım. Her
lokmada boğazıma düğümlenen hasretini yutmaya çalıştım. Sıcacık nefesini
ve ten kokunu aradım gözlerini özleyerek. Seni unutmamak için ettiğim
yeminleri tekrarladım yüreğime. Küskün yüreğine diz çöktüm, kırılan
gönlünün parça parça kristalleriyle bedenimi doğramak istedim.
Sınır tanımaz sözcüklerimin girdapları derindir benim. Dağlarım yalçın,
denizlerim azgın, yüreğim inadına kırılgandır. Gönlümün ülkeleri uzak,
aşklarımı anlamak, o aşklara dalmak tatlı bir tuzaktır. Sen benim
yüzyıllara kafa tutacak sözlerime katlanamazdın. Benim sevdalarım
yücedir ve cüce sevgileri bilmez. Kaybolan baharlarımı da benden başka
hiç kimse anlayamaz. Anlayacağın, insan doğar, büyür ve ölene kadar
sever. İstisnalar ise korkunun ayak izleridir.