27 Mart 2012

İSLAM DİNİNDE BİLMEMİZ GEREKEN ZARURETLER

MAHALLE ÂDÂBI HAKKINDA FASLI
160 - Zarûrî bir işin olmadıkça, toplantılar arasına girme! İçki, kumar, çalgı bulunan, kadın erkek berâber oturulan yerlere gitme ve zevceni, çocuklarını gönderme! Böyle yerlere (Fısk meclisi) denir. İster kapalı olsun, ister açık saçık olsun, yabancı kadınlara ve kızlara bakma! Bir kızı görüp de, haram olduğu için ona bakmıyanlara şehit sevabı verilir. Mahallede yürürken pencerelere bakma! Gördüğün kadına yakın yürüme! İlk görünce senin bir şeyin olmadığını anlarsın, artık ondan sonra bir defa daha bakma! İlk görmeye günah yazılmaz. Bakmaya devam edince veya tekrar bakınca yazılır. Hz. Ali buyurdu ki, ömrümde bir kere dahî kadınlara şehvet ile bakmadım. Şehvet nazarı ile kadınlara bakmak, göz zinâsıdır. Tevbe etmelidir. Her yere burnunu sokma, yâ bir kazaya uğrar, yâhut bir bühtâna, iftirâya düçâr olursun.

CUMANIN ÂDÂBI HAKKINDADIR
161 - Tenbîh: Peygamberimiz efendimiz buyurdu ki, (Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennette de bayram günüdür. Günlerin en iyisi, en şereflisi Cumadır) ve bir hadis-i şerifte, (Cuma günü iyiliklerin hazînesidir ve güzel şeylerin menbaıdır) buyuruldu. Ve bir hadis-i şerifte buyurdu ki: (Mûsâ aleyhisselâm dedi ki: Yâ Rabbî! Bana cumartesi gününü verdin, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine hangi günü vereceksin? Onlara Cuma gününü vereceğim, buyuruldu. İlâhî! Cuma gününün kıymeti ve sevabı ne kadardır diye sordu. Ey Mûsâ! Cuma günü yapılan bir ibâdete, cumartesi günü yapılan yüzbin ibâdet sevabı vardır, buyuruldu. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâm, yâ Rabbî! Beni Muhammed aleyhisselâmın ümmetinden eyle diye duâ eyledi.) Kur'an-ı kerimde Cuma gününü bildiren âyet-i kerimeyi getirince, Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki, yâ Muhammed! Mûsâ aleyhisselâmın ümmeti eğer Cuma gününün kıymetini bilselerdi buzağıya tapmaktan, yahudi olmaktan kurtulurlardı. Îsâ aleyhisselâmın ümmeti de bilselerdi hıristiyan olmaktan korunurlardı. Cuma gününün fazîletini bildiren hadis-i şerifler (Se'âdet-i Ebediyye) kitabının birinci kısm, 71. madde sonunda geniş olarak açıklanmıştır.
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Cuma günü geldiği için sevinen bir mümine, kıyâmete kadar her gün, o kadar sevap verilir ki, adedini Allahü teâlâ bilir.) Bir hadis-i şerifte, (Cuma günü vefât eden müminlere şehit sevabı verilir ve kabir azâbından onu korurlar) buyuruldu.
Cuma gününün yirmi sünneti ve edebi vardır. Muhammed Resûlullahı sevenlerin, bunları yapması lâzımdır:
1- Cumayı perşembeden karşılamalıdır. Meselâ, yeni ve temiz elbiseyi hazırlamalı, işleri bitirip Cumayı ibâdetle geçirmeye gayret etmeli. Perşembe ikindiden sonra tesbîh ve istiğfar eylemeli. Cuma gecesi ehli ile gusül abdesti almalı. Her ikisine köle âzâd etmiş gibi sevap verilir.
2- Cuma günü, Cuma namazı için gusül abdesti almalıdır. Bu gusül hakkında çok hadis-i şerif olduğundan, farz diyenler de vardır.
3- Başı traş etmeli. Sakalın bir tutamdan fazlasını ve tırnakları kesmeli ve beyaz giymeli. [Sakalın bir tutamdan kısa olması bid'at olup büyük günah olduğu (Berîka)da yazılıdır.]
Âlimlerin çoğuna göre, sakal bırakmak sünnettir. (Sahihayn) denilen iki kıymetli hadis kitabından biri olan (Müslim) kitabında yazılı, Hz. Âişenin bildirdiği hadis-i şerifte, (On şey fıtrattandır: Bıyık kesmek, sakalı uzatmak, misvâk, mazmaza, istinşak, tırnak kesmek, parmak boğumlarını yıkamak, koltuk ve kasık temizlemek, bevlden istibrâ etmek) buyuruldu. Bu hadis-i şerifi, İbni Nüceym (Bahr-ür-râık) kitabında ve imam-ı Zeylâ'î (Tebyîn-ül-hakâyık) kitabında, guslün farzlarını anlatırken yazmakta ve buradaki fıtratın sünnet demek olduğunu bildirmektedir. Bu hadis-i şerif, sakal bırakmanın diğer peygamberlerin de sünneti olduğunu, Muhammed aleyhisselâmın dîninin şi'ârı olmadığını, bunun için, (sünnet-i zevâid) olduğunu açıkça bildiriyor. Bu sünnetler (Şir'at-ül-islâm)da da yazılıdır. Çeşidli sakal şeklleri vardır. Yahudi sakalı, hıristiyan sakalı, şî'î sakalı, vehhâbî sakalı, komünist sakalı ve İslâm sakalı. Yalnız İslâm sakalını bırakmak sünnettir. Bu da, uzunluğu bir tutam olan ve yüzün her tarafında bulunan sakaldır. Böyle olmıyan sakal, sünnet değil, bid'at olur. Muhammed Hâdimî (Berîka) kitabında diyor ki, (Hadis-i şerifte, (Bıyığı kısa, sakalı uzun yapınız!) buyuruldu. Bunun için, sakalı kazımak, kesmek ve sünnet miktârından kısa yapmak men olundu. Sakalı bir kabza, bir tutam uzatmak sünnettir. Sakalı bir kabzadan kısa yapmak câiz değildir. Bir kabzadan fazlasını kesmek de sünnettir.) Bir kabza, çenede sakalın başladığı yerden dört parmak eni uzun olmak demektir. Sünnet olan, hattâ mubâh olan şeyi sultan emredince, bunu yapmak vâcib olur. Sultanın ve bütün müslümanların yapması emir demektir. Böyle yerlerde sakalı bir tutam uzatmak vâcib olur. Bir tutamdan kısa yapmak veya kazımak, vâcibi terk etmek olur. Tahrîmen mekruh olur. Bunun câmide imam olması câiz olmaz. Böyle olmıyan yerlerde ve Dâr-ül-harbde zulüm görmemek, nafakadan olmamak, yâhut emr-i mâruf yapabilmek, müslümanlara ve islâmiyete hizmet edebilmek, dînini, nâmusunu koruyabilmek için sakalını kısaltmak yine câiz olmaz ise de, kazımak câiz, hattâ lâzım olur. Özrsüz olarak kazımak mekruh olur. Bir tutamdan kısa sakal bırakarak, böylece sünneti yaptığına inanmak bid'at olur. Sünneti değiştirmek olur. Bid'at işlemek, adam öldürmekten daha büyük günah olur. Böyle kısa olan sakalı bir tutama kadar uzatmak vâcib olur. İbni Âbidîn, namazın mekruhlarını anlatırken diyor ki, (Bir müekked sünneti yapmak, bir mekruh işlemeye sebep olursa, bu sünnet terk edilir, yapılmaz. Birşeyin yapılmasının sünnet mi, bid'at mı olduğunda şüphe edilirse, o şey terk edilir, yapılmaz.) Âdete uyarak, sakal kısaltmak mekruhtur. Kısa sakal ile sünneti îfâ ettiğine inanmak ise, bid'attir. Her iki hâlde de, sakalını kazıması lâzım olur.
4- Cuma namazına mümkün olduğu kadar erken gitmeli. İlk müslümanlar, çok sevap kazanmak için Cuma namazına, karanlıkta câmiye giderlerdi.
5- Ön safa geçmek için, cemaatin omuzlarından aşmamalıdır.
6- Câmide namaz kılanın önünden geçmemeli. Duvar veya direk arkasından dolaşmalıdır.
7- Erken gidip birinci safta yer almalıdır.
8- Hatîb efendi minbere çıktıktan sonra hiçbir şey söylememeli, ezanı da tekrarlamamalıdır. Konuşana işaretle bile cevap vermemelidir. Hatîb efendinin de konuşması ve hutbeden başka şeyler söylemesi haram olduğu gibi, hutbe de, fâsid olur. Hutbe bozulduğu için Cuma namazı da kabûl olmaz. Peygamberimiz buyurdu ki, (Hutbe, iki rekât namaz demektir.) Hutbeyi, kısa kesmek sünnettir. Uzatmak mekruhtur. Hutbede dört halîfenin ismlerini yüksek sesle okumak Ehl-i sünnet alâmetidir, okumak istemiyenden kaçmalıdır.
9- Namazdan sonra, Fâtiha, Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini yedi kere okumalıdır.
10- İkindiye kadar câmide kalıp, ibâdet etmelidir.
11- Dindâr olan ve Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından anlatan âlimlerin dersinde bulunmalıdır. Böyle sâlih bir hocanın dersinde bir saat bulunmak, bin rekât nâfile namazdan eftaldir.
12- Cuma günü duânın kabûl olduğu vakti aramalı, bunun için hep ibâdet etmelidir.
13- Cuma günü çok salevât-ı şerife getirmelidir.
14- Kur'an-ı kerim ve Kehf sûresini okumalıdır.
15- Az veya çok sadaka vermelidir.
16- Ana-babayı veya bunların ve sâlih müslümanların ve Evliyânın kabirlerini ziyâret etmelidir. Evliyânın ruhlarından feyz almalıdır.
17- Ehl ve evladın yemeklerini bol ve tatlı yapmalıdır.
18- Çok namaz kılmalı, namaz borcu olanlar kaza namazlarını kılmalı, namaz borcu olmıyanlar nâfile niyeti ile kılmalıdır.
19- Cuma gününü, hep ibâdet işleriyle geçirmelidir.
20- İkindiden sonra, seccâde üzerinde elinden geldiği kadar (yâ Allah, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Kavî, yâ Kadir) deyip, sonra duâ etmelidir.
162 - Cuma günü güzel ve yeni elbiseni giy! Yeni elbisen yoksa temiz elbise giy ve başının sarığını otururken sarma, ayakta sar! Güzel koku sürünerek Cumaya git. Zîrâ melekler güzel kokudan hoşlanırlar. Güzel koku, erkekler için sünnet, kadınların sokağa çıkarken sürünmeleri ve başlarını, kollarını açmaları haramdır. Çünkü kadınların koku sürmesi ve sokağa açık saçık çıkmaları erkekleri cezbeder. Yalnız ev içinde süslenebilir ve koku sürünebilir. Cumaya giderken tesbîh ve zikreyle! Her adımına on sevap yazılır.
163 - Cuma günü mümkinse boy abdesti [gusül] alarak câmiye git, namaza erken git, hutbeyi işitebilecek bir yerde otur! Hutbe okunurken, kimse ile konuşma! Sağa sola bakma ve dönme! Zîrâ, hutbe okunurken konuşmak günahtır ve Cumanın fazîletini kaybeder. Câmiye girince, boş yer nerede bulursan, orada otur! Cemaate zahmet vererek ileriye geçmeye çalışma! Ön saflarda yerini al! Geç gelirsen, kimseyi rahatsız etme, cemaati sağa sola yanlatıp ilerlemeye çalışma! İleriye gitmek için kardeşlerine zahmet vereceksin.
İnsan beşer, durmaz şaşar,
eyler hatâ, üçer, beşer.
Düz ovada yürür iken,
ayağı sürter, düşer.

ÂLİMLER İLE SOHBET ÂDÂBI
164 - Ehl-i sünnet îtikatında olan ve haramlardan sakınan âlimleri ziyâret et ve sohbetlerinde bulun! Îtikatları, inançları bozuk ve mürâî ve din câhili olanlardan veya islâmiyete uymıyanlardan sakın, yanlarına uğrama! Zîrâ [mezhepsizler ve] mürâîler din hâinleridir. Hak teâlâ, hadis-i kudsîde buyurur ki, (Dostlarımı insanlar içinde gizlerim, onları kimse bilmez.) Şâyed bu şahısların sözleri, hareketleri ve ibâdetleri Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olanlara uygun ise, o zaman sohbetlerine devam eyle ve nasihatlerini ve duâlarını almaya çalış!
165 - Dînini bilen, namaz kılan, haramlardan sakınan, zevcesini, kızlarını açık gezdirmiyen ve erkek, kadın birlikte toplanmayan âlimlerle görüş! Onların yanlarında âdâb üzere otur, onlardan istifâde fazladır. Onlardan ibret ve nasihat almaya çalış! Onların yanında oturunca, fazla konuşma, konuşunca da hesaplı konuş! Onların din bilgisi fazla olanları, büyük bir hazînedir. Bunların kalbini kırma, duâsını almaya çalış ve yanlarından ayrılırken selâmla ayrıl, hâl ve hâtırlarını sor! İki kişi konuşurlarken sözlerine karışma! Birisi aksırıp (Elhamdülillah) derse, ona (Yerhamükellah) demek çok sevaptır. Yolda giderken büyüklerin ve âlimlerin önünden yürüme!
[(Fetâvâ-yı Hindiyye), beşinci cilt, 379.  sayfada diyor ki, (Herkesle müdârâ ederek sohbet etmelidir. Yâni, hep tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır. İyi ve kötü, sünnî ve sapık herkes ile karşılaşınca, böyle olmalıdır. Fakat, kötülere ve mezhepsizlere müdâhene etmemeli, onun sapık yolundan râzı olduğunu zannettirmemelidir.) Müdârâ, islâmiyetin dışına çıkmadan, gönül almaktır. Müdâhene, birinin gönlünü alırken, islâmiyetin dışına çıkmak, günaha girmektir.]

HÂKİM VE DAVÂCILAR FASLI
166 - Mahkemeye bir işin düşünce, hâkim karşısında davâcı ile veya davâlı ile kavga etmeye kalkışma! Ne sorulursa o kadar cevap ver! Şâyed şâhit olarak gidersen, hiç kimsenin te'sîri altında kalmadan ve kimseden korkmadan Allah rızası için doğru konuş! Zâlimlere doğru söyleyip de, müslümanın malını, canını, nâmusunu yıkmaktan sakın! Olur olmaz bir iş için hemen mahkemeye koşma! Dâimâ uzlaşmak ve uyuşmak tarafını tercîh eyle! Hem kendin uğraşmazsın ve hem de müslümanı afetmek sevabını kazanırsın. Zaten sulh, hükmlerin en büyüğüdür.
Herkesin şahsiyyet ve makamına göre konuşmak lâzımdır. Bir köylü ile konuştuğun gibi, bir ilim adamı ile de aynı şekilde konuşma! Herkesin anlıyabileceği gibi konuş ve her şahsın yaşına, ilmine ve salâhiyyetine göre konuş! Konuşurken dikkatli bulun, gelişi güzel konuşma! Mahkeme ve hükûmet memurları ile konuşmaya mecbûr kalırsan, daha evvel müslümanlara danış! Meşveret sünnettir ve çok sevap ve çok faydalıdır. Onlarla müdârâ ile ve güle güle konuş, sert söyleme ve sana geldikleri zaman, onlara yemek veya bir şey ikrâm et! Memurlarla latîfe etme, kendine hürmet ettir!

ARKADAŞLIK VE DOSTLUK
167 - Din kardeşini ziyârete gideceğin zaman, onun müsâid bir zamanını öğren, kendisinden bir vaat, yâni bir söz al ve o zamanda ziyârete git! Geç kalma! Evine gireceğin zaman, kapı açık olsa bile, ondan izin iste ve izin verdikten sonra içeriye gir, içeri girince, sağa sola bakma. İçerde çalgı, içki, kumar varsa ve hele kadın erkek karışık oturuluyorsa, bir behâne ile oradan ayrıl! Sâlih bir kimse yemek ikrâm ederse, yavaş ve âdâbı vechile yi! Fazla konuşma, dostunda fazla eğlenme, giderken, tevâzu ile, selâm ile ayrıl!
Tanıdığın bir müslüman, sana gelince, elinden geldiği kadar iyi ve tatlı karşıla, yemek ikrâm eyle! Kapıya çık, kendisini karşıla! Selâm verince, selâmını al ve kendisine güzelce iltifatta bulunup: Efendim safa geldiniz, hoş geldiniz, diyerek odanın baş tarafına oturmasını teklif eyle! Sen aşağı tarafta otur! Dinden, ibâdetten, haramların zararlarından ve Evliyânın hayatlarından anlat! Birşeyler öğret! Yemek yirken onu utandırmamak için, sen de çok yi! Giderken, onu uğurla ve selâm söyle ve duâ eyle!
168 - Evine gelip geçici sâlih bir misafir gelirse, onun hizmetini iyice yap! Hemen yemeğini ver, belki acıkmıştır. Yanında fazla da oturma. Belki yorgundur. Yatmadan önce, kıbleyi, halâyı, seccâdeyi ona göster. Abdest suyunu, abdest havlusunu ve diğer ihtiyaçlarını te'mîn eyle! Sabah olunca, sabah namazına kaldır. Ve cemaat hâlinde berâber kılınız! Erkence yemeğini hazırla, gideceği yol belki uzundur. Giderken kendisine bir din kitabı hediye eyle! İslâmiyette, kız ile oğlanın arkadaş olmaları, konuşmaları câiz değildir.
 
Kimseye sû'i zannetme, varsa akl-u şu'ûrun
Dünya var imiş, yâ ki yok imiş, ne umûrun!

YEMEK YİME FASLI
169 - Yemek yiyeceğin zaman, ellerini yıkamak sünnettir. Peygamberimiz, yemek yirken sağ ayağını diker, sol dizi üzerine otururdu. Masa etrafında sandalyede oturmak da câizdir. Yemekten evvel Besmele-i şerif söylemek sünnettir. Resûlullaha yimek âdâbını sorunca: (Biz kuluz, kul gibi yimeliyiz!) buyurdu.
Yemekte dört dâne farz vardır:
1- Yemeği, rızkı Allahdan bilmek.
2- Yidiğin yemek helâl ve tayyib olmak.
3- Yemek hazm oluncaya kadar Allahın emrinden çıkmamak. Yabancı kadınlarla birlikte yimemek.
4- Yemek hazm oluncaya kadar ondan hâsıl olan kuvvetle Allahın nehyini işlememek.
Yemekte iki dâne haram vardır:
1- Karnı doyduktan sonra, yine tıka basa yimek.
2- Sofrada çalgı, yabancı kadın, içki, kumar ve sâir haram şeyler bulundurmak.
Yemekte üç dâne sünnet vardır:
1- Yidiğin kapta yemek artığı bırakmayıp tam olarak yimek ve yemek yidiğin kabı tam olarak silmek.
Peygamberimiz yemek yidiği kabı mübârek parmağı ile sıyırıp parmağını yaladığı vâki'dir. Sen ise, kibir ile yemeğin yarısını kablara bulaştırıp terk etme! Sonra yemeklere hasret çekersin.
2- Yemek sofrasında, önündeki ufaltıları yimek, yemeğin şifâsındandır. Önünde küçük lokma varken büyüğüne başlama ve ufaltıları yimekten çekinme!
3- Bedenin rahatını seversen az yemek yi! Yemeğin âdâbı ve sünnetleri çoktur. Fakat başlarken Besmele ile başlamağı, sonunda da Elhamdülillah demeyi unutma! Evvel ve sonunda tuzla başla ve bitir!
Tenbîh: (Fetâvâ-yı Hindiyye) beşinci ciltte diyor ki, her türlü tegannî, yâni çalgı ile, kadın ve oğlan sesi ile şarkı söylemek ve dinlemek haramdır. Ansızın işitir ve oradan kaçarsa günah olmaz. Günah olmıyan şeyleri böyle olmıyan seslerle dinlemek câiz olur. İlm, ahlâk bulunan şiir yazmak, söylemek câizdir. Diri ve belli bir kadını anlatan söz, yazı mekruhtur. Kur'an-ı kerim okumaya, namaz kılmaya vakit bırakmıyan her mubâh iş mekruhtur. Tekkelerde ilâhîler okuyarak raks etmek, oynamak, dönmek haramdır. Bu tekkelere gitmek, oturmak da haramdır. Şimdi, dinden haberi olmayan fâsıklar, böyle tarîkatçılık yapıyorlar. Düğünlerde ve küçük çocuğu eğlendirmek için kadının def çalması câizdir. Helâl şarkılarla, çalgı ile birlikte çalması câiz değildir. Erkeklerin bayramlarda def, davul çalmaları da böyledir. Günah şey söylemeden ve başkalarını güldürmek için olmıyan mizâh, latîfe söylemek câizdir. Kuvvetlenmek için güreşmek câizdir. Oyun ve eğlence için mekruhtur. Tavla, onaltı taş, iskambil, briç ve bilardo, bezik, futbol, voleybol gibi oyunlar, kumarsız da olsalar, mâlâ-yâni oldukları için haramdır. İlm öğrenmeye, namaz kılmaya mani olan herşey haramdır. Satranç, kumar ile haram, kumarsız mekruhtur. Yalan söylemek haramdır. Yalnız, harbde düşmana ve iki müslümanı barıştırmak için ve zâlimden mazlumu kurtarmak için câiz olur. Günah işlemeyi düşünmek, işlemeye niyet etmek, karar vermek günah olmaz, yapmak günah olur.
Günah işleyene tatlı sözle Emr-i mâruf, yâni nasihat edilir. Dinlemezse, fitne çıkacak ise edilmez, susulur. Sözü dinlenecek ise, sert söylenir. Söğmek, kötü söylemekle Emr-i mâruf yapmamalıdır. Karşılık verecek kimseye, Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılmaz. Karşılığa sabr edebilirse yapması eftal olur. Âmirler el ile, âlimler dil ile, câhiller kalb ile Emr-i mâruf yapar. İnsan evvelâ kendine Emr-i mâruf yapmalıdır. Câhil, âlime Emr-i mâruf yapmamalıdır. Bir günahı yapmak âdeti olan, o günahı işliyeni görünce, Emr-i mâruf yapar. Günah işliyene Emr-i mâruf yapamıyan kimse, onun babasına söyler veya yazar. Babası Emr-i mâruf yapmaz veya yapamıyacak ise, babasına bildirmez. Zevcine, hükûmete bildirmek de böyledir. Tevbe edenin günah işlediği başkasına bildirilmez. Hırsızı gören, zararından korkmazsa haber verir.
Günah işliyen zevce, nasihat vermekle tevbe etmezse, bunu boşamak vâcib olmaz. Çalgı âletlerini evinde muhâfaza etmek, kendi kullanmazsa da, mekruh olur. Âlimin câhil üzerine hakkı, hocanın talebesi üzerine olan hakkı gibidir. Zevcin zevcesine hakkı, bunlardan daha çoktur. Mubâh olan emirlerine itaat etmesi ve malını koruması da lâzımdır. Başka yol yok ise, başkasının tarlasından geçmek câiz olur. İzn vermezse geçemez.
İbâdet ve kazanç ilimlerini öğrenmek farzdır. Daha fazlasını öğrenmek eftaldir. Fıkh öğrenmeyip, hadis, tefsîr öğrenmek iflâs alâmetidir. Kıble ve namaz vakitleri için ve cihâd için astronomi öğrenmek câizdir. Falcılık için öğrenmek haramdır. Mücâdele, münâkaşa için kelâm ilmi öğrenmek mekruhtur. Câhillerin, bid'at fırkaları üzerinde, mezhepler üzerinde konuşmaları câiz değildir. Eski yunan felsefecilerinin ve bid'at ehlinin, mezhepsizlerin din kitaplarını okumak, evinde bulundurmak câiz değildir. Böyle kitaplar, insanın îtikatını, îmanını bozar. Din bilgilerini, îman bilgilerini (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitaplarından öğrenmeden evvel, fen bilgilerini, felsefe bilgilerini öğrenmek câiz değildir. Her müslüman, çocuklarına, önce, islâm harflerini, Kur'an-ı kerim okumasını, namaz kılmasını, din ve islâm ahlâkını öğretmeli, ondan sonra oğlunu mektebe gönderip, fen ve sanat ve sâir lüzûmlu, faydalı şeyleri öğretmelidir. Her nev' oyun, meselâ top oynaması, (Mâ-lâ-yâni) olur, ilim öğrenilmesine mani olur. İbni Âbidîn, beşinci ciltte diyor ki: (Arabî, lisan-ı Cennettir. Diğer lisanlardan eftaldir). Arabca öğrenmek ve öğretmek, ibâdettir. İlmi, Allah rızası için, islâm dînine ve müslümanlara hizmet için öğrenmelidir. Mal, mevkı' kazanmak için, kibir ve şöhret için öğrenmemelidir. Hoca hakkı, ana- baba hakkından öncedir. İlmi, sâlih insanlardan öğrenmeli ve sâlih insanlara öğretmelidir. İlmi iyi insanlardan esirgememelidir. [Sâlih insan, iyi insan demektir. Ehl-i sünnet îtikatında olan ve haram işlemekten sakınan müslümana (sâlih insan) denir. Ehl-i sünnet îtikatında olmıyan müslümanlara bid'at sahibi veya mezhepsiz denir.] Ehl-i sünnet îtikatını ve haramları öğrenmek, binlerce İhlâs sûresi okumaktan daha sevaptır. Fıkh öğrenmek, hâfız olmaktan eftaldir. Hâfız olmak da, nâfile ibâdetten eftaldir. Vaaz verirken, Allahü teâlâ demelidir. Yalnız, Allah demek hurmetsizliktir. Fısk meclisinde tesbîh, tahmîd ve Kur'an-ı kerim, hadis-i şerif ve fıkh okumak günahtır. Fıska mani olmak için tesbîh okumak câiz olur. [Görülüyor ki, kaval ile, zurna ile, çalgı ile birlikte veya bunların fâsılasında, tekbîr, salevât okumak günahtır.] Duâ ederken avuçları açmak, iki avuç arası açık olmak, kolları göğüs hizâsına kaldırmak, duâdan sonra elleri yüze sürmek müstehabdır. Köy halkı, imam için tohum ekseler, mahsûl imama teslim edilmemiş ise, mahsûl tohum sahiplerinin olur. [Yardım için toplanan para, mal da böyledir.]
Ayakta bevl yapmak câizdir veya mekruhtur. Özr varsa, mekruh olmaz. Fakat, üstüne sıçratmamak ve yıkamak lâzımdır. Dünya sıkıntılarından kurtulmak için, ölümü istemek mekruhtur. Zamanın fitnesinden kurtulmak, günaha düşmemek için istemek câiz olur. Zelzele olunca, evden dışarı kaçmak câizdir. İnsanlara müdârâ etmek müstehabdır. Yâni, herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü olmalıdır. Fakat müdâhane etmemelidir. Yâni hâtır için, günah işlememelidir. Mâl sahibinin, kiradaki malına girerek incelemeye hakkı vardır. Zamanda ve yıldızlarda uğursuzluk yoktur. Çocukları sâlih olan kimsenin, malını, bunlardan birine vermesi günah olur. Fâsık olanları varsa, bunlara vermemesi câiz olur. Bülbülü kafeste habs câiz değildir. [Kanarya gibi, kafese alışık olanları kafeste beslemek câizdir.] Hâkimin, sihirbazı, büyücüyü öldürtmesi lâzımdır. Zındık için de böyledir. Zındık, Allahü teâlâyı ve âhıreti inkâr eden ve başkalarını da, inkâr etmeleri için, aldatan kimsedir. [Fen yobazları, masonlar ve komünistler böyledir.] (Hindiyye)den tercüme tamam oldu.

SU İÇMEK
170 - Su içerken bir solukta içme, üç defada iç! Terli iken soğuk su içme, uyku arasında su içme, çok su içme! Bunların hepsinin vücûda zararları vardır. Bir toplantıda su istendiği zaman, baş taraftan su vermeye başla, sağdan dolaş! Peygamberimiz buyurdu ki, (Su içeceğiniz vakit, ayakta içmeyiniz! Vücûdünüze zararlıdır. Yalnız abdestten artan su ve zemzem-i şerif ayakta içilir.)
171 - Pazar yerinde gezerken kimseyi rahatsız etme! Sokaklarda sümkürme, kimse ile alay etme! Yürürken ve insanlara karşı yemek yime! Kimse ile kavga eyleme, dostla da, düşmanla da münâkaşa etme! Sattığın eşyayı geri getirirlerse red etme! Yalan söyleme! Haram yime, kimseyi aldatmaya kalkışma!
Peygamberimiz buyurdu ki: (Bir kimse çarşıya girince “Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümît ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr” okusun, bin günahı affolur.)
Dükkânını Besmele ile aç ve kapa! Yinecek bir şey aldığın zaman, açık olarak tutup eve getirme, bir şeye sar ve örtülü şekilde yiyeceğini eve götür! Eve gidince, çocukları herhangi bir şeyle sevindir! Dükkânına geç git ve erken kapa! [Diğer zamanlarında ilmihâl öğren ve öğret!]
172 - Bir kimse ile yolda arkadaş olursan, onun yürüdüğü kadar yürü. Onunla konuşurken, sağa sola bakma! Ondan ayrılırsan erkence yanına dön, onu bekletme! Arkadaşın hakkını gözet, onu gücendirme! Namazları onunla cemaat yaparak kıl. Ayrılırken onunla helâllaş!
173 - Bir hastanın ziyâretine gittiğin zaman, kapıya varınca, içeri girmeye müsâade iste! Besmele ile gir, sağ tarafına otur, içeri girince selâm ver, hâl ve hâtırını sor! Hastalığına bir ilâc biliyorsan söyle. Kelime-i şehâdet getirerek ona duyur ve âcil şifâlar dile! Hastanın yanında fazla oturma! Bir ihtiyacı varsa yap! Ayrılırken kendisine acele sıhhat bulması için duâ eyle!
174 - Cenâzeye yalnız gitme! Mecbûriyet hâsıl olursa, yalnız gidersin. Cenâze sahibine selâm vererek, Allahü teâlâ sabr versin diyerek teselli eyle! Cenâzenin defni için yardım eyle! Cenâzeyi mevtânın sağ omuzundan başlıyarak taşı ve yürüyerek git. Cenâzeyi taşımak âdâbı (Se'âdet-i Ebediyye) kitabında uzun yazılıdır. Peygamberimiz, cenâzeye yürüyerek gidip, binerek döndüler. Bunun sebebini sordular, cevaben, (Cenâze giderken melekler de berâber gider, onun için yürümelidir ve bir vâsıtaya binmekten hayâ etmelidir) buyurdu. [Cenâzeyi kâfirler gibi taşımak, çelenk koymak, resmini ve mâtem işaretleri takmak günahtır.]
175 - Âileni güzelce idare eyle! Tatlı nasihat ederek, Allahü teâlânın emirlerini ona öğret! Gusül abdesti almasına, namaza devam etmesine çok dikkat et! Her ihtiyacını, idaresini helâlden te'mîn eyle! Ona haram lokma yidirme! Onu tarlada, fabrikada çalıştırma! Onun kazandığı, onun mülkü olur. Rızası olmadan elinden almak, sana haramdır. Âilene kızınca, dövüp seni boşarım gibi kelimeler kullanma ve kahbe dahî deme; ağzına ve gözüne söğme, kâfir olursun. Ona rıfk ile muâmele eyle. Onu dövme! Sopa ile hiç kimseyi dövmek câiz değildir. Evine çalgı, içki sokma! Her kadını evine kabûl edip, âilenin zihinlerini tahrîb eyleme! Âilenin sırrını başkasına açma, ondan ödünç para alma!
176 - Evine Besmele ile gir! Eğer zamanın müsâid ise, İhlâs sûresini oku! Peygamberimiz buyurdu ki: (Eve girerken İhlâs-ı şerifi okuyan, yoksulluk görmez!) Eshâbdan Süheyl, Peygamberimizin bu tavsiyesi üzerine zengin olmuştur. Eve girerken sağ ayağınla içeriye gir ve selâm ver! Evde kimse yoksa, şu şekilde selâm verebilirsin: “Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn.” Bununla berâber, bir kere (Kulhüvallâhü) sûresini ve bir kere de (Âyetelkürsî)yi okursan evine şeytan giremez. Her neye başlarsan Besmele ile başla! İşe ve yemeye sağ elinle başla! Yemeye hep berâber otur. Yemekten sonra, duâ ve (Kulhüvallâhü) sûresini oku! Yemekten sonra bir saat geçmeyince su içme, vücûda iyi değildir.
177 - Yatağa yatacağın zaman Tebâreke sûresini oku! Peygamberimiz buyurdu ki: (Yatarken Tebâreke sûresini okumadan yatma! Zîrâ ölürsen kabirde sana yoldaş olur. Her gece Tebâreke sûresini okuyan kimse, Kadr gecesini ihyâ etmiş gibi sevaba nâil olur.)
Bir gece Sultan-ı Enbiyâ, Hz. Âişeye dedi ki, (Yâ Âişe! Kur'an-ı kerimi hatm eyle, bütün Peygamberleri kendine şefaatçi ve bütün müminleri kendinden hoşnut edersin.) Hz. Âişe: Anam-babam sana feda olsun! Az bir zaman içinde bunları nasıl yapabilirim? Sultan-ı Enbiyâ buyurdu ki, (Yâ Âişe, üç kere “Kulhüvallâhü” sûresini oku. Kur'an-ı kerimi hatmetmiş gibi olursun. Bir kere “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ cemî'il Enbiyâi velmürselîn” de, bütün peygamberler senden râzı olsun. Bir kere de “Allahümmağfirlî ve li vâlideyye [ve li-meşâyıhiyye] ve lil mü'minîne vel mü'minât vel müslimîne vel müslimâti el ahyâi minhüm vel emvât” de, bütün müminler senden râzı olur. Bir kere de “Sübhânellahi vel hamdü lillahi ve lâilâhe illâllahü vellâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm” de ki, Allahü teâlâ hazretleri senden râzı olsun.)
178 - Şu sûreleri akşam, sabah üçer kere Besmele ile oku ve zevcene, çocuklarına da okut!
1- İhlâs, (Kulhüvallahü sûresi.)
2- Muavvizeteyn (yâni Kul e'ûzü birabbinnâsi ile Kul e'ûzü birabbil felak.)
3- Fâtiha-i şerife (yâni Elhamdülillahi sûresi.)
Bu dört sûreyi akşam, sabah üçer kere okuyan, malını, canını, çoluk çocuğunu, bütün belâlardan muhâfaza etmiş olur.
Bunlardan başka (Kulyâeyyühelkâfirûn) sûresini akşam, sabah okuyan kimse, kendisini şirkten korumuş olur.
Akşam, sabah bu duâyı okuyan kimse, sihir ve zâlimlerin şerrinden ve belâlardan emîn olur. Duâ şudur:
“Bismillahirrahmânirrahîm, bismillahillezi lâ yedurru ma'asmihî şey'ün fil erdı velâ fissemâi ve hüvessemîul'alîm.”
Sultan-ı Enbiyâ hazretleri buyurdu ki, (Hak teâlâ hazretlerinin üç ismi vardır ki, dilde hafif, terâzîde ise çok ağırdır. “Sübhânallahi vel hamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâbillahil aliyyil azîm.” Bunun her bir kelimesine yüz sevap verilir.)
Yatağa yatarken ve yataktan kalkınca ve her namazda, [duâdan ve salevâttan sonra], istiğfârların en büyüğü olan şu duâyı oku ki, günahlar affolur. “Estağfirullahel azîm el kerim ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh.”
[Dört mezhebin fıkh bilgilerinin inceliklerine vâkıf, derin âlim, Seyyid Abdülhakîm Efendi buyurdu ki: Yatağına E'ûzü ve besmele okuyarak gir. Sağ yan üzerine kıbleye karşı yat. Sağ avucunu sağ yanağın altına döşe. E'ûzü besmele ile bir Âyet-el-kürsî oku. Sonra herbiri için besmele okuyarak, üç İhlâs, sonra bir Fâtiha, sonra birer defa iki Kul e'ûzüyü oku. Sonra üç defa (Estağfirullahel'azîm ellezi lâ ilâhe illâ hu) oku! Üçüncüsüne (el-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh) ilâve et! Sonra on kere (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh) oku! Buna (Kelime-i temcîd) denir. Onuncusuna (hil aliyyil azîm ellezi lâ ilâhe illâ hu) ilâve et! Sonra, istediğin tarafa dönerek, istediğin şekilde uyu!]
179 - Hak teâlâyı çok zikreyle ki, hakîkî kul olasın.
Gece yarısından sonra kılınan teheccüd namazı, gündüz kılınan bin rekâttan daha fazîletlidir. İki rekât kaza namazı kılmak da, teheccüd kılmaktan daha eftaldir. Peygamberimiz buyurdu ki: (Gece uyanınca, şu duâyı okuyan, her istediğine nâil olur: “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr sübhanellahi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm.)
180 - Evinden çıkarken (Âyetelkürsî)yi oku! Zîrâ, her işinde muvaffak olur ve hayrlı işler başarırsın. Resûlullah buyurdu ki, (Bir kimse, evinden çıkarken Âyetelkürsîyi okursa, Hak teâlâ, yetmiş meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar, ona duâ ile istiğfar ederler.) Evine gelince de okursan, iki Âyetelkürsî arasındaki işlerin hayrlı olur ve fakirliğin önlenir. Önce sağ ayakkabını giy! Sonra sol ayak ile evden, câmiden çık!
181 - Besmelesiz cimâ' etme! Araya şeytan karışır. Kurban bayramı gecesinde, güneşe karşı, yıldızlara karşı, yemiş ağacı altında, çocuk yanında, kıbleye karşı ve hayz zamanında etme ve horoz gibi çabuk etme ve uzun zaman fâsıla verme! Sonra, bevl etmeden önce, gusül abdesti alma! Aç ve susuz iken etme ve tok karnına etme ve sol yanın üzerine yatarken etme! Evla olan iki diz üzere iken etmektir ve sonra hemen gusül abdesti almaktır.
Evlada din bilgisi ve islâm ahlâkı öğretirsen, dünyaya ve âhirete hayrlı olurlar. İmâm-ı Gazâlî buyuruyor ki, (Bir kimse cünüb olsa da, gusül abdesti almadan bir namaz vakti geçse, o kimseye ateşten gömlek giydirilecektir.)
Hamamda çok oturma! Hamamda göbeğin ile dizlerinin arasını açma! Erkeklerin ve kadınların, hamâmda da, avret mahallerini açmaları haramdır ve açan da, bakan da mel'ûndur.
 Geçti gençlik, tatlı bir rü'yâ gibi, ey çeşmim zâr!
Beni mecnûn etti girye, meskenim olsun mezar!

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...