Eylül Tufan
Vermek Aslında Yok Olmaktır
Sen bana kanat takmadan uçmasını öğrettin okyanusların engin sularında.
Nefes alma ihtiyacı duymadan bir şişenin içerisinde
İnsanların sevecen bakışlarına biblo olarak sundun.
Renkler kullanılmadan yapılmış bir Van Gogh tablosuydum senin elinde...
İçinde
Hiçbir şey olmayan boş bir defteri okurken sen ağladım ben...
Yeni doğan çocuğa bakıp Allah'ın hala insanlardan ümitli olduğunu düşündüm
Sen yanımdayken...
Nefes alırken diğer insanlar için endişelendim
Ölmesinler havasızlıktan diye...
Savaştan kaçan insanların ölen insanlardan fazla olduğunu görünce sevindim
Azınlığın yanında olmadığım için.
Her çift gözün benim gözümle sana baktığını görünce kızdım
Yağmur tanrısı olup şimşeklerime emretmek geldi içimden
"Onları azınlığa katın!"diye.
Diz çöküp yere
Kelebeklerin ömrünü uzatması için yalvarman
Yetti onları affetmeme
Hiçbir insanın yalnız yaşayamayacağını öğrettin sen
"Yanında ben olacağım" derken
Peki hiç düşünmedin mi
Bir gün sensiz kalacağımı?
Kaldığım gün kanadı kırıldığı için uçamayan
Tek kanadıyla çırpınırken
Yerden kalkan toz bulutunun arasında
Bir kedinin öğle yemeği mi olacaktım
Veya kışa hazırlık yapmak için bir lokma ekmek bulmak uğruna
Yolunu bulamayan
Gökyüzünden düşen bir yağmur tanesinin altında boğulan
Kısmetsiz bir karınca mı yoksa
Ben senin gece yarısı yüzünü kirden fark edemediğin
O karanlık yüzlü çocuğun kahve köşelerinde
Titremeyi dahi göze alıp bir gazoz kapağı daha bulmaya çalışan
O çocuğun biriktirdiği gazoz kapakları gibi sindirdim içime
Ve sevdim
Biriktirdiklerimin teselli ödülü dahi yoktu senden bana
Ben de biriktirdiklerimi satmaya başladım satırlarımla
Hep satıyorum hep satıyorum...
Hem de sıfırdan başlamıştım satmaya
Yazdıkça azalıyorum
bitiyor
yok oluyorum
Yazıyorum yazıyorum yazıyorum...
Galiba... Ölüyorum...