Hz .İbrahim aleyhi's-selâmın hayatı
İbrahim Aleyhisselâmın Soyu:
İbrahim b.Târah (Âzer), b.Nahor, b.Sarug (Şarug) b.Rau (Ergu), b.Falığ, b.Âbir, b.Şalıh, b.Erfahşed, b.Sâm, b.Nuh Aleyhisselâmdır.[1]
İbrahim Aleyhisselâmın Babası Ve Yurdu:
İbrahim Aleyhisselâmın Babası Târah (Âzer), Harran halkından idi. [2] Onun, Küfe ile Basra arasındaki Kûsâ köyü halkından olduğu da söylenir. [3] Harran; büyük bir şehir olup Mudar'ın kasabası idi. Reha ile araları bir günlük, Rakka ile araları iki günlüktür. Musul-Şam ve Rum yolu üzerindedir.
Harran'ı, ilk önce kuran, İbrahim Aleyhisselâmın kardeşi Haran olduğu için, oraya Harran adı verilmiştir.
Tufandan sonra yer yüzünde ilk kurulan şehirdir. [4]
Kûsâ: Babil toprağındaki Irak köylerindendir ve Fırattan, Irak'a akıtılan ilk ırmağın da, adıdır. [5]
İbrahim Aleyhisselâmın Babası Târah (Âzer), Kral Nemrud'un putlarının Bakıcısı ve İdarecisi idi.
Harranda, kıtlıkla karşılaşınca, evini[6] Nemrud'un oturduğu [7] Kûsâ'ya nakl etmişti. [8]
İbrahim Aleyhisselâmın Annesi:
İbrahim Aleyhisselâmın annesi ise Erfahşed b.Sâm, b.Nuh oğullarından Kernba b. Kûsâ'nın kızı Nuna veya Efrayim b.Ergu, b.Falığ, b.Âbir, b.Şalıh, b.Erfahşed, b.Sâm, b.Nuh'un kızı Ebyuna idi. [9]
İbrahim Aleyhisselâmın Şekil Ve Şemaili:
İbrahim Aleyhisselâm: orta boylu, ak benizli, elâ gözlü [10], ak saçlı, güzel ve güler yüzlü, açık alınlı, uzunca yanaklı ak sakallı idi. [11]
Ayak izlerine varıncaya kadar [12] şekil ve şemailce Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâma insanların, en çok benzeyeni idi. [13]
Kral Nemrud Ve Marifetleri:
Nemrud; ilk defa, kötü yol açan [14], İlk defa, başına tac giyen. [15]
İlk defa, yıldızların durumunu ortaya koyan ve onlar hakkında nazariyeler kuran ve ameliyeler yapan [16].
(Kabil'den sonra) ilk defa, ateşe tapan kimse idi.
Yerden bir ateşin çıktığını görünce, varıp önünde yere kapanmış ve üzerine bir bina çattırarak ona bir bakıcı da, tayin etmişti. [17]
İnsanları, kendisine tapmağa, ilk defa davet eden de, o idi. [18]
Halkın Sema İlimleri İle Uğraşmaları:
Nemrud'un zamanında, insanlar da, yıldızlara âid bilgilerle uğraşırlar; güneşin, ay'ın tutulacağı tarihi hesaplarlar, yıldızları ve mevkilerini belirlerler [19], yıldızlar, ve feleklere âid yaptıkları âletlerle onlardan bir takım hükümler çıkarırlardı. [20]
Nemrud'un Rü'yâsı Ve Korkunç Tedbirlere Başvurması:
Rivayete göre: Nemrud; o sıralarda, rü'yâsında [21], bir yıldızın doğduğunu görmüştü ki, yıldızın parlaklığı, ay'ın aydınlığını, güneşin ziyasını bastırıyordu!
Nemrud, bundan, son derecede korktu.
Sihirbazları, Kâhinleri ve Kaifleri (iz ve yüz çizgilerinden anlayanları) davet edip bunun, sırrını sordu.[22]
Onlar da:"Ülkende şu yılda bir çocuk doğacak, halkın Dinini değiştirecek [23], senin ölümün, saltanatının zevali, onun elile olacaktır!" dediler.[24]
O sırada Nemrud, Küfe Babil'inde oturmakta idi.
Oturduğu köyden ayrılıp başka bir köye taşındı.
Oradan, bütün erkekleri, çıkarttı. Orada, yalnız kadınları, bıraktı.[25]
Her on erkeğin üzerine, güvenilir bir Murakıb tâyin etti.[26]
Doğan erkek çocukların hepsinin öldürülmesini emretti. [27]
Bunun üzerine doğan bütün erkek çocuklar, öldürüldü!
Nemrud'un, o şehirde önemli bir işi çıktı.
Nemrud, İbrahim Aleyhisselâmın babası Âzer'den başkasına güvenmediği için, onu, çağırdı. [28]
"Ben, sana, bir işimi havale etmek istiyorum.
Seni, oraya, ancak, sana olan güvencimden dolayı, gönderiyorum.
Ailenin yanına varmamak, kendisile münâsebette bulunmamak üzre and veriyorum! [29]
Bak! Eşinle, sakın münâsebette bulunayım deme, hâ!" dedi'[30]
Âzer:"Ben, bu hususta Dinimden fedâkârlık yapmakta çok cimriyimdir." dedi. [31]
Bunun üzerine, Nemrud, ona, yapacağı işi, havale etti.
Âzer, şehre girip Nemrud'un işini hallettikten sonra, kendi kendine "Ailemin yanına bir varsam da, ne yapıyorlar bir baksam?" dedi. [32]
Ailesinin yanına varınca, sözünde duramadı.
Bunun üzerine, ailesini, Küfe ile Basra arasında Evr diye anılan bir köye kaçırarak orada bir bodruma yerleştirdi.
Kendisinin, yiyeceğini, içeceğini ve şâir ihtiyaçlarını sağladı.
Aradan, uzun bir müddet geçip te, bir şey zuhur etmeyince, Nemrud:"Demek, bu, yalancı sihirbazların sözü imiş!
Yurdlarınıza dönünüz artık!" dedi. Erkekler de yurtlarına döndüler. [33]
İbn.İshak'a göre de:İbrahim Aleyhisselâmın doğma zamanı yaklaşınca, Müneccimler, Nemrud'a:"Senin, şu köyünde, şu yılın, şu ayında İbrahim adında bir çocuk doğacak! [34] Senin Dinini yerecek, topluluğunu dağıtacak. [35] Halkı, dininizden ayıracak ve putlarınızı, kıracaktır!" dediler.
Nemrud, bildirilen zaman gelince, adamlar göndererek köydeki her gebe kadını getirtti ve göz altında tuttu.
Ancak, İbrahim Aleyhisselâmın annesi, pek genç olup gebeliği bilinemediğinden, gözaltına alınmadı.
Nemrud, Müneccimlerin bildirdiği yılın belli ayında [36] doğan erkek çocukların hepsini öldürttü. [37]
İbrahim Aleyhisselâmın Doğuşu Ve Mağarada Büyüyüşü:
İbrahim Aleyhisselâmın annesi; doğum yapma zamanı gelince, geceleyin evinden çıkarak yakınlarında bulunan bir mağaraya gitti. İbrahim Aleyhisselâmı, orada doğurdu. [38]
İbn.Asâkir'e göre: İbrahim Aleyhisselâm; Irak toprağında Babil'in Kûsâ köyünde hâlen kendisine nisbet edilen Makam'da doğmuştur. [39]
Annesi; yeni doğan bir çocuk için, ne yapmak lazımsa, hepsini yaptıktan, sarıp sarmaladıktan sonra, mağaranın kapısını kapatarak evine döndü.
Zaman zaman, mağaraya uğruyor, oğlunun, sağ ve baş parmağını emip durduğunu görüyordu.
Âzer, gebeliğini ne yaptığını sorduğu zaman, Nuna: "Bir oğlan doğurmuştum. Öldü!" dedi. Âzer, onu doğruladı ve sustu. [40]
İbrahim Aleyhisselâm, İsâ Aleyhisselâmın miladından -yaklaşık olarak- iki bin yıl önce doğmuştur. [41]
İbrahim Aleyhisselâm; mağarada, bir günde, bir haftalık gibi, bir haftada, bir aylık gibi, bir ayda, bir yıllık gibi hızlı büyüyordu.
Mağarada, ancak, on beş ay kaldı.
Âzer; oğlunun, mağarada gizlice nasıl doğurulduğunu, büyütüldüğünü, öğrenince, son derecede sevindi. [42]
Nemrud, bütün olan bitenleri unutmuştu. İbrahim Aleyhisselâm da büyümüştü. [43]
Kendisi, anne ve babasından başka, yaratıklardan, henüz hiç birini görmemişti. [44]
İbrahim Aleyhisselâmın Anne Ve Babasına İlk Soruları:
İbrahim Aleyhisselâm, mağarada, annesine:"Benim Rabb'im, kimdir?" diye sordu.
Annesi Nuna:"Ben'im!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Senin Rabb'ın, kimdir?" diye sordu.
Annesi:"Babandır!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Babamın Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Annesi"Nemrud'dur!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Nemrud'un, Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Annesi:"Sus!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm, sustu.
Nuna hatun, kocasının yanına dönüp:"Gördün mü? Halkın, dinini değiştireceği söylenen çocuk, işte, senin oğlundur!" dedi, İbrahim Aleyhisselâmın söylediklerini, Âzer'e haber verdi. [45]
Âzer, İbrahim Aleyhisselâmın yanına gidince, ona da: "Ey Babacığım! Benim Rabb'im, kimdir?" diye sordu. Âzer:"Annen'dir!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Annemin Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Âzer:"Ben'im!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Senin Rabb'in, kimdir?" diye sordu.
Âzer:"Nemrud'dur!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Nemrud'un Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Âzer, ona bir tokat vurup "Sus!" dedi. [46]
İbrahim Aleyhisselâmın Mağaradan Çıkarılışı:
İbrahim Aleyhisselâmın babası Târah (Âzer), arkadaşlarına:"Benim bir oğlum vardır ki, onu, Kralın, öldürme emrine rağmen, saklamıştım.
Kendisini, saklı bulunduğu yerden çıkarıp getirmemi, korkulu ve sakıncalı bulur musunuz?" diye sordu.
Arkadaşları "Hayır! git, getir!" dediler.
Âzer, gidip İbrahim Aleyhisselâmı, yerin altındaki mağaradan, bodrumdan dışarı çıkardı.[47]
İbrahim Aleyhisselâmın Görüp Şaşırdığı Hayvanlar Hakkındaki Soruları:
İbrahim Aleyhisselâm, mağaradan çıkınca, yer yüzünde gezen, dolaşan hayvanlara, yaratıklara bakıyor, bakıyor da, deve hakkında:"Bu, nedir?" diye soruyor,
Babası da, onun, deve olduğunu haber veriyor:"Bu, devedir!" diyordu.
İbrahim Aleyhisselâm, ineği görünce, soruyor,
Babası: "İnek'tir!" diyordu.
İbrahim Aleyhisselâm, atı, görünce, soruyor,
Babası: "At'tır!" diyordu.
İbrahim Aleyhisselâm, koyunu, görünce, soruyor,
Babası "Koyundur!" diyordu.[48]
İbrahim Aleyhisselâmın İrşad Olunuşu Ve Rabb'ini Buluşu:
İbrahim Aleyhisselâm; yer yüzünde gezip dolaşan hayvanları görünce, kendi kendine:"Her halde, şu yaratıkların, bir Rabb'i, olması, gerekir!" dedi. İbrahim Aleyhisselâmın mağaradan çıkışı, güneşin batışından sonra idi.
İbrahim Aleyhisselâm, başını, göklere doğru kaldırıp baktığı zaman, bir yıldız görmüştü ki, o, Müşteri yıldızı idi. [49]
Yüce Allah, İbrahim Aleyhisselâmın, Yıldızı, Ay'ı, Güneşi görüşünü ve Hakka erişini Kur'ân-ı Keriminde şöyle açıklar:"Biz, İbrahim'e (Gerçeği nasıl gösterdi isek, istidlalde bulunması ve) kesin ilme erenlerden olması için, göklerin ve yerin büyük mülkünü de, öylece, gösteriyorduk.
İşte, o, üstünü gece bürüyüp örtünce, bir yıldız görmüş:Rabb'im, budur? demişti.
Yıldız, sönüp gidince;
Ben, böyle sönüp batanları, sevmem! dedi.
Sonra, Ay'ı, doğar halde görünce:Rabb'im, budur! dedi.
Fakat, o da, batıp gidince;And olsun ki: eğer, Rabb'im, bana, hidayet etmemiş olsaydı, muhakkak, ben de, hakdan sapanlar güruhundan olurdum! dedi.
Sonra, güneşi, doğar halde görünce de:"Rabb'im, budur! Bu, hepsinden daha büyük!" dedi.
O da, batınca:Ey kavmim! Ben, sizin, Allâha şerik koşageldiğinizden kesin olarak uzağımdır.
Hiç kuşkusuz, ben, bir muvahhid olarak yüzümü, O gökleri ve yeri yaratmış bulunan Allâha yönelttim. Ben, müşriklerden değilimdir! dedi. [50]
Rabb'i, ona: "Müslüman ol! dediği zaman, o: âlemlerin Rabb'ına teslim oldum!" dedi. [51]
İbrahim Aleyhisselâmın Halkı Uyarmağa Başlaması:
İbrahim Aleyhisselâm, kavminin putlara tapışına şaşıyor ve onlara: "Elinizle yonttuğunuz şeylere ne diye tapıyorsunuz?!" diyordu.
Kavmi de:"Bunu, bize, senin baban öğretti!" diyorlardı.
İbrahim Aleyhisselâm:"Muhakkak ki, benim babam da, yolunu, sapıtan kimselerdendir!" diyordu. [52]
Âzer'in İbrahim Aleyhisselâma Kardeşleriyle Birlikte Put Sattırışı:
İbrahim Aleyhisselâmın babası Târah (Âzer), kavminin taptıkları putları yapar, götürüp satması için, öteki oğulları ile birlikte İbrahim Aleyhisselâm'a da, verir'[53]:"Bu putlardan, büyüğünü şu fiata, küçüğünü, şu fiata sat!" derdi.
İbrahim Aleyhisselâm da, onları, babasından alınca, ayaklarından bir iple sıkıca bağlar, arkasından çeker götürür[54]
"Ne zarar, ne de yarar veremeyen bu putları, alan var mı?" diyerek seslenir, hiç bir kimse, kendisinden put satın almazdı.
İbrahim Aleyhisselâm, putları satamayınca, bir ırmağın kıyısına götürüp başlarını, suya sokar -kavminin putlara düşkünlüğüyle alay etmek için- "İçiniz!" der, hiç satmadan, onları, eve geri getirirdi. [55]
Kardeşleri ise, götürdüklerinin hepsini satmış olarak eve dönerlerdi. [56] İbrahim Aleyhisselâm, kumaş ve elbise ticaretiyle uğraşmış. [57] Hicretten sonra da çiftçilik yapmıştır.[58]
İbrahim Aleyhisselâmın Soyu:
İbrahim b.Târah (Âzer), b.Nahor, b.Sarug (Şarug) b.Rau (Ergu), b.Falığ, b.Âbir, b.Şalıh, b.Erfahşed, b.Sâm, b.Nuh Aleyhisselâmdır.[1]
İbrahim Aleyhisselâmın Babası Ve Yurdu:
İbrahim Aleyhisselâmın Babası Târah (Âzer), Harran halkından idi. [2] Onun, Küfe ile Basra arasındaki Kûsâ köyü halkından olduğu da söylenir. [3] Harran; büyük bir şehir olup Mudar'ın kasabası idi. Reha ile araları bir günlük, Rakka ile araları iki günlüktür. Musul-Şam ve Rum yolu üzerindedir.
Harran'ı, ilk önce kuran, İbrahim Aleyhisselâmın kardeşi Haran olduğu için, oraya Harran adı verilmiştir.
Tufandan sonra yer yüzünde ilk kurulan şehirdir. [4]
Kûsâ: Babil toprağındaki Irak köylerindendir ve Fırattan, Irak'a akıtılan ilk ırmağın da, adıdır. [5]
İbrahim Aleyhisselâmın Babası Târah (Âzer), Kral Nemrud'un putlarının Bakıcısı ve İdarecisi idi.
Harranda, kıtlıkla karşılaşınca, evini[6] Nemrud'un oturduğu [7] Kûsâ'ya nakl etmişti. [8]
İbrahim Aleyhisselâmın Annesi:
İbrahim Aleyhisselâmın annesi ise Erfahşed b.Sâm, b.Nuh oğullarından Kernba b. Kûsâ'nın kızı Nuna veya Efrayim b.Ergu, b.Falığ, b.Âbir, b.Şalıh, b.Erfahşed, b.Sâm, b.Nuh'un kızı Ebyuna idi. [9]
İbrahim Aleyhisselâmın Şekil Ve Şemaili:
İbrahim Aleyhisselâm: orta boylu, ak benizli, elâ gözlü [10], ak saçlı, güzel ve güler yüzlü, açık alınlı, uzunca yanaklı ak sakallı idi. [11]
Ayak izlerine varıncaya kadar [12] şekil ve şemailce Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâma insanların, en çok benzeyeni idi. [13]
Kral Nemrud Ve Marifetleri:
Nemrud; ilk defa, kötü yol açan [14], İlk defa, başına tac giyen. [15]
İlk defa, yıldızların durumunu ortaya koyan ve onlar hakkında nazariyeler kuran ve ameliyeler yapan [16].
(Kabil'den sonra) ilk defa, ateşe tapan kimse idi.
Yerden bir ateşin çıktığını görünce, varıp önünde yere kapanmış ve üzerine bir bina çattırarak ona bir bakıcı da, tayin etmişti. [17]
İnsanları, kendisine tapmağa, ilk defa davet eden de, o idi. [18]
Halkın Sema İlimleri İle Uğraşmaları:
Nemrud'un zamanında, insanlar da, yıldızlara âid bilgilerle uğraşırlar; güneşin, ay'ın tutulacağı tarihi hesaplarlar, yıldızları ve mevkilerini belirlerler [19], yıldızlar, ve feleklere âid yaptıkları âletlerle onlardan bir takım hükümler çıkarırlardı. [20]
Nemrud'un Rü'yâsı Ve Korkunç Tedbirlere Başvurması:
Rivayete göre: Nemrud; o sıralarda, rü'yâsında [21], bir yıldızın doğduğunu görmüştü ki, yıldızın parlaklığı, ay'ın aydınlığını, güneşin ziyasını bastırıyordu!
Nemrud, bundan, son derecede korktu.
Sihirbazları, Kâhinleri ve Kaifleri (iz ve yüz çizgilerinden anlayanları) davet edip bunun, sırrını sordu.[22]
Onlar da:"Ülkende şu yılda bir çocuk doğacak, halkın Dinini değiştirecek [23], senin ölümün, saltanatının zevali, onun elile olacaktır!" dediler.[24]
O sırada Nemrud, Küfe Babil'inde oturmakta idi.
Oturduğu köyden ayrılıp başka bir köye taşındı.
Oradan, bütün erkekleri, çıkarttı. Orada, yalnız kadınları, bıraktı.[25]
Her on erkeğin üzerine, güvenilir bir Murakıb tâyin etti.[26]
Doğan erkek çocukların hepsinin öldürülmesini emretti. [27]
Bunun üzerine doğan bütün erkek çocuklar, öldürüldü!
Nemrud'un, o şehirde önemli bir işi çıktı.
Nemrud, İbrahim Aleyhisselâmın babası Âzer'den başkasına güvenmediği için, onu, çağırdı. [28]
"Ben, sana, bir işimi havale etmek istiyorum.
Seni, oraya, ancak, sana olan güvencimden dolayı, gönderiyorum.
Ailenin yanına varmamak, kendisile münâsebette bulunmamak üzre and veriyorum! [29]
Bak! Eşinle, sakın münâsebette bulunayım deme, hâ!" dedi'[30]
Âzer:"Ben, bu hususta Dinimden fedâkârlık yapmakta çok cimriyimdir." dedi. [31]
Bunun üzerine, Nemrud, ona, yapacağı işi, havale etti.
Âzer, şehre girip Nemrud'un işini hallettikten sonra, kendi kendine "Ailemin yanına bir varsam da, ne yapıyorlar bir baksam?" dedi. [32]
Ailesinin yanına varınca, sözünde duramadı.
Bunun üzerine, ailesini, Küfe ile Basra arasında Evr diye anılan bir köye kaçırarak orada bir bodruma yerleştirdi.
Kendisinin, yiyeceğini, içeceğini ve şâir ihtiyaçlarını sağladı.
Aradan, uzun bir müddet geçip te, bir şey zuhur etmeyince, Nemrud:"Demek, bu, yalancı sihirbazların sözü imiş!
Yurdlarınıza dönünüz artık!" dedi. Erkekler de yurtlarına döndüler. [33]
İbn.İshak'a göre de:İbrahim Aleyhisselâmın doğma zamanı yaklaşınca, Müneccimler, Nemrud'a:"Senin, şu köyünde, şu yılın, şu ayında İbrahim adında bir çocuk doğacak! [34] Senin Dinini yerecek, topluluğunu dağıtacak. [35] Halkı, dininizden ayıracak ve putlarınızı, kıracaktır!" dediler.
Nemrud, bildirilen zaman gelince, adamlar göndererek köydeki her gebe kadını getirtti ve göz altında tuttu.
Ancak, İbrahim Aleyhisselâmın annesi, pek genç olup gebeliği bilinemediğinden, gözaltına alınmadı.
Nemrud, Müneccimlerin bildirdiği yılın belli ayında [36] doğan erkek çocukların hepsini öldürttü. [37]
İbrahim Aleyhisselâmın Doğuşu Ve Mağarada Büyüyüşü:
İbrahim Aleyhisselâmın annesi; doğum yapma zamanı gelince, geceleyin evinden çıkarak yakınlarında bulunan bir mağaraya gitti. İbrahim Aleyhisselâmı, orada doğurdu. [38]
İbn.Asâkir'e göre: İbrahim Aleyhisselâm; Irak toprağında Babil'in Kûsâ köyünde hâlen kendisine nisbet edilen Makam'da doğmuştur. [39]
Annesi; yeni doğan bir çocuk için, ne yapmak lazımsa, hepsini yaptıktan, sarıp sarmaladıktan sonra, mağaranın kapısını kapatarak evine döndü.
Zaman zaman, mağaraya uğruyor, oğlunun, sağ ve baş parmağını emip durduğunu görüyordu.
Âzer, gebeliğini ne yaptığını sorduğu zaman, Nuna: "Bir oğlan doğurmuştum. Öldü!" dedi. Âzer, onu doğruladı ve sustu. [40]
İbrahim Aleyhisselâm, İsâ Aleyhisselâmın miladından -yaklaşık olarak- iki bin yıl önce doğmuştur. [41]
İbrahim Aleyhisselâm; mağarada, bir günde, bir haftalık gibi, bir haftada, bir aylık gibi, bir ayda, bir yıllık gibi hızlı büyüyordu.
Mağarada, ancak, on beş ay kaldı.
Âzer; oğlunun, mağarada gizlice nasıl doğurulduğunu, büyütüldüğünü, öğrenince, son derecede sevindi. [42]
Nemrud, bütün olan bitenleri unutmuştu. İbrahim Aleyhisselâm da büyümüştü. [43]
Kendisi, anne ve babasından başka, yaratıklardan, henüz hiç birini görmemişti. [44]
İbrahim Aleyhisselâmın Anne Ve Babasına İlk Soruları:
İbrahim Aleyhisselâm, mağarada, annesine:"Benim Rabb'im, kimdir?" diye sordu.
Annesi Nuna:"Ben'im!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Senin Rabb'ın, kimdir?" diye sordu.
Annesi:"Babandır!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Babamın Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Annesi"Nemrud'dur!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Nemrud'un, Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Annesi:"Sus!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm, sustu.
Nuna hatun, kocasının yanına dönüp:"Gördün mü? Halkın, dinini değiştireceği söylenen çocuk, işte, senin oğlundur!" dedi, İbrahim Aleyhisselâmın söylediklerini, Âzer'e haber verdi. [45]
Âzer, İbrahim Aleyhisselâmın yanına gidince, ona da: "Ey Babacığım! Benim Rabb'im, kimdir?" diye sordu. Âzer:"Annen'dir!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Annemin Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Âzer:"Ben'im!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Senin Rabb'in, kimdir?" diye sordu.
Âzer:"Nemrud'dur!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Nemrud'un Rabb'i, kimdir?" diye sordu.
Âzer, ona bir tokat vurup "Sus!" dedi. [46]
İbrahim Aleyhisselâmın Mağaradan Çıkarılışı:
İbrahim Aleyhisselâmın babası Târah (Âzer), arkadaşlarına:"Benim bir oğlum vardır ki, onu, Kralın, öldürme emrine rağmen, saklamıştım.
Kendisini, saklı bulunduğu yerden çıkarıp getirmemi, korkulu ve sakıncalı bulur musunuz?" diye sordu.
Arkadaşları "Hayır! git, getir!" dediler.
Âzer, gidip İbrahim Aleyhisselâmı, yerin altındaki mağaradan, bodrumdan dışarı çıkardı.[47]
İbrahim Aleyhisselâmın Görüp Şaşırdığı Hayvanlar Hakkındaki Soruları:
İbrahim Aleyhisselâm, mağaradan çıkınca, yer yüzünde gezen, dolaşan hayvanlara, yaratıklara bakıyor, bakıyor da, deve hakkında:"Bu, nedir?" diye soruyor,
Babası da, onun, deve olduğunu haber veriyor:"Bu, devedir!" diyordu.
İbrahim Aleyhisselâm, ineği görünce, soruyor,
Babası: "İnek'tir!" diyordu.
İbrahim Aleyhisselâm, atı, görünce, soruyor,
Babası: "At'tır!" diyordu.
İbrahim Aleyhisselâm, koyunu, görünce, soruyor,
Babası "Koyundur!" diyordu.[48]
İbrahim Aleyhisselâmın İrşad Olunuşu Ve Rabb'ini Buluşu:
İbrahim Aleyhisselâm; yer yüzünde gezip dolaşan hayvanları görünce, kendi kendine:"Her halde, şu yaratıkların, bir Rabb'i, olması, gerekir!" dedi. İbrahim Aleyhisselâmın mağaradan çıkışı, güneşin batışından sonra idi.
İbrahim Aleyhisselâm, başını, göklere doğru kaldırıp baktığı zaman, bir yıldız görmüştü ki, o, Müşteri yıldızı idi. [49]
Yüce Allah, İbrahim Aleyhisselâmın, Yıldızı, Ay'ı, Güneşi görüşünü ve Hakka erişini Kur'ân-ı Keriminde şöyle açıklar:"Biz, İbrahim'e (Gerçeği nasıl gösterdi isek, istidlalde bulunması ve) kesin ilme erenlerden olması için, göklerin ve yerin büyük mülkünü de, öylece, gösteriyorduk.
İşte, o, üstünü gece bürüyüp örtünce, bir yıldız görmüş:Rabb'im, budur? demişti.
Yıldız, sönüp gidince;
Ben, böyle sönüp batanları, sevmem! dedi.
Sonra, Ay'ı, doğar halde görünce:Rabb'im, budur! dedi.
Fakat, o da, batıp gidince;And olsun ki: eğer, Rabb'im, bana, hidayet etmemiş olsaydı, muhakkak, ben de, hakdan sapanlar güruhundan olurdum! dedi.
Sonra, güneşi, doğar halde görünce de:"Rabb'im, budur! Bu, hepsinden daha büyük!" dedi.
O da, batınca:Ey kavmim! Ben, sizin, Allâha şerik koşageldiğinizden kesin olarak uzağımdır.
Hiç kuşkusuz, ben, bir muvahhid olarak yüzümü, O gökleri ve yeri yaratmış bulunan Allâha yönelttim. Ben, müşriklerden değilimdir! dedi. [50]
Rabb'i, ona: "Müslüman ol! dediği zaman, o: âlemlerin Rabb'ına teslim oldum!" dedi. [51]
İbrahim Aleyhisselâmın Halkı Uyarmağa Başlaması:
İbrahim Aleyhisselâm, kavminin putlara tapışına şaşıyor ve onlara: "Elinizle yonttuğunuz şeylere ne diye tapıyorsunuz?!" diyordu.
Kavmi de:"Bunu, bize, senin baban öğretti!" diyorlardı.
İbrahim Aleyhisselâm:"Muhakkak ki, benim babam da, yolunu, sapıtan kimselerdendir!" diyordu. [52]
Âzer'in İbrahim Aleyhisselâma Kardeşleriyle Birlikte Put Sattırışı:
İbrahim Aleyhisselâmın babası Târah (Âzer), kavminin taptıkları putları yapar, götürüp satması için, öteki oğulları ile birlikte İbrahim Aleyhisselâm'a da, verir'[53]:"Bu putlardan, büyüğünü şu fiata, küçüğünü, şu fiata sat!" derdi.
İbrahim Aleyhisselâm da, onları, babasından alınca, ayaklarından bir iple sıkıca bağlar, arkasından çeker götürür[54]
"Ne zarar, ne de yarar veremeyen bu putları, alan var mı?" diyerek seslenir, hiç bir kimse, kendisinden put satın almazdı.
İbrahim Aleyhisselâm, putları satamayınca, bir ırmağın kıyısına götürüp başlarını, suya sokar -kavminin putlara düşkünlüğüyle alay etmek için- "İçiniz!" der, hiç satmadan, onları, eve geri getirirdi. [55]
Kardeşleri ise, götürdüklerinin hepsini satmış olarak eve dönerlerdi. [56] İbrahim Aleyhisselâm, kumaş ve elbise ticaretiyle uğraşmış. [57] Hicretten sonra da çiftçilik yapmıştır.[58]
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] ibn.ishak, İbn.Hişam-Sîre c.1 ,s.2-3, İbn.Sa'd-Tabakat c.1,8.54, Mus'abuzzübeyrî-Neseb, Kureyşs.4, İbn.Kuteybe-Maarif s.15, Belâzürî-Ensabüleşraf c.1,s.5, Taberî-Tarih c.1,s.119, Yâkubî-Tarih c.1,s.17-23, Mes'ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.41-44, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.136-137, İbn.Esir-Kâmil c.1,s.94, ibn.Haldun-Tarih c.2,ks.1,s.33.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/141.
[2] İbn.Sa'd-Tabakat c.1,s.46.
[3] Taberî-Tarih c.1,s.119.
[4] Yâkut-Mûcemülbüldan c.2,s.235.
[5] Yâkut-Mûcemülbüldan c.4,s.487.
[6] İbn.Sa'd-Tabakat c.1,s.46, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.141.
[7] Taberî-Tarih c.1,s.119.
[8] İbn.Sa'd-Tabakat c.1,s.46, Taberî-Tarih c.1,s.119, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.141.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/141.
[9] ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.46.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/142.
[10] Mir Hâvend-Ravzatussafa Tercemes.187.
[11] Ebû Nuaym-Delâilünnübüvve c.1,s.21, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.289, Süyûtî-Hasaisülkübrâ c.2,s.128, Aliyyülmüttakî-Kenzül'ummal c.12,s.469, Diyar. Bekrî-Tarihulhamîş c.1,s.21.
[12] Ahmed b.Hanbel-Müsned d.s.332, ibn.Mace-Sünen c.2,s.787, ibn.Seyyid-Uyûnüleser c.1,s.78-79, Süyûtî-Hasaisülkübrâ c.1,s.171-172, Aliyyülmüttakî-Kenzül'ıımmal c.12,s.391.
[13] ibn.İshak, ibn.Hişam-Sîre c.2,s.41, İbn.Sa'd-Tabakat c.1,s.215, 417, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.276,277, Buharî-Sahih c.4,s.111.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/142.
[14] ibn.Kuteybe-Maarif s. 15.
[15] ibn.Kuteybe-Maarif s.15, Sâlebî-Arais s.73.
[16] ibn.Kuteybe-Maarif s.15.
[17] Yâkubî-Tarih c.1,s.23.
[18] Sâlebî-Arais s.73.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/142.
[19] Yâkubî-Tarih c.1,s.23.
[20] Mes'ûdî-Murûcuzzeheb c.1, s.44.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/142.
[21] Sâlebî-Arais s.73.
[22] Taberî-Tarih c.1,s.121, Sâlebî-Arais s.73.
[23] Sâlebî-Arais s.74.
[24] Taberî-Tarih c.1,s.121, Sâlebî-Arais s.73.
[25] Taberî-Tarih c.1,s.12l.
[26] Sâlebî-Arais s.73.
[27] Taberî-Tarih c.1,s.121, Salebî-Arais s.73.
[28] Taberî-Tarih c.1,s.121, Salebî-Arais s.73
[29] Sâlebî-Arais s.73.
[30] Taberî-Tarih c.1,s.121.
[31] Taberî-Tarih c.1,s.121, Sâlebî-Arais s.73.
[32] Sâlebî-Arais s.73.
[33] Taberî-Tarih c.1,s.121.
[34] Taberî-Tarih c.1,s. 119-120, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.1O6.
[35] Yâkubî-Tarih C.1.S.23.
[36] Taberî-Tarih c.1,s.12O, İbn.Esîr-Kâmil c.l.s.fe-.
[37] Yâkubî-Tarih c.1,s.23, Taberî c.1,s.12O, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.94.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/142-144.
[38] Taberî c.!,s.12O, Sâlebî s.74, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.1O6, İbn.Esîr-Kâmil c.l.s.95.
[39] ibn.Asâkir-Tarih c.2,s.137.
[40] Taberî-Tarih c.1,s.12O, Sâlebî s.74, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s,95, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.1O6.
[41] Mes'udi Murucuzzeheb c.2,s,262, Dairetülmaarif c.1,s.10.
[42] Taberî-Tarih c.1,s.120-121, Sâlebî-Arais s.74.
[43] Taberî-Tarih c.1,s.12O, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.96.
[44] Taberî c.1,s.121, Salebi s.74, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.95.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/144-145.
[45] Sâlebî-Arais s.74, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.1O6.
[46] Sâlebî-Arais s.74.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/145-146.
[47] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/146.
[48] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/146.
[49] Taberî-Tarih C.1.S.121, Salebî-Arais s.74-75, ibn.Esîr c.1,s.95.
[50] En'am: 75-79.[51] Bakare: 131.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/147.
[52] Yâkubî-Tarih c.1,s.24.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/147-148.
[53] Taberî-Tarih c.1,s.12O, Sâlebî-Arais s.75, İbn.Esîr-Kâ'mil c.1,s.96.
[54] İbn.iyas-Bedayiuzzühur s.84.
[55] Taberî-Tarih c.1,s.121, Sâlebî-Arais s.75, İbn.Esîr c.1,s.96.
[56] Taberî-Tarih c.1,s.121.
[57] İbn.Asakir-Tarih c.2,s.142.
[58] Hâkim-Müstedrek c.2,s.596.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/148.