20 Şubat 2012

Camiu`s-Sagir 1.cilt..1 nci Bölüm Dinde,Kolaylık,Haya,İlim

DİNDE KOLAYLIK GÖSTERME

1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kolay ve temiz olan bu di­ne sarılın. Meşru kılınan dini emirlerin üzerine bir şey artırıp da di­ni zorlaştırmayın, zira sonra bu zorluklara mağlup olursunuz.
Meşru olan emirleri de kısaltmayın, sonra yapılması lazım gelen hususları yapmaktan mahrum kalırsınız, (Demek oluyor ki, İla­hi müessese olan dinin esası üzerine ne bir ilave, ne de eksiltme yapmaya kimsenin hakkı olmadığı gibi, bu ikisini yapmak da tehlikeli yoldur.)”[257]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dîni ameli yaparken gücü­müz yettiği kadar yapınız. Kendinize meşakkat verecek şekilde ibadet yapmanız sizi usandırır. Sonunda ibadeti terkedersiniz. O halde şunu biliniz ki, siz usanıp ibadeti terketmedikçe Allah’da sevabı terk etmez.”[258]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bu din haddi zatında me­tin ve sağlam temeller üzerine oturtturulmuştur. Mugalata ve zorlaştırmaya muhtaç değildir. İbadetlerinizi zorlaştırmayın, nefsinizin yapamıyacağı ibadetlere koyulmayınız, çünkü bu tutum sizi usanç ve amelin terkine zorlar.”[259]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben ancak rahmet ve kolaylık yolu göstermek için gönderildim.”[260]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ben başkalarına azap ve eziyet vermek için değil, rahmet ve iyilik yapmak için gönderildim.”[261]
6- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sizler insanlara kolaylık göstermek ve iyilik yapmak için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil.”[262]
7- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dininizin en iyi tarafı kolay olmasındadır.”[263]
8- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gücünüzün yettiği ameli işleyiniz. Çünkü siz usanıp da ibadeti terketmezseniz Cenab-ı Hak da sevap yazmaktan vaz geçmez. Allah'ın en çok sevdiği ibadet, azda olsa, devamlı yapılanıdır.”[264]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İslam kolay bir dindir, bu dinde taassuba ( zorluğa ) kaçan kimse bir gün usanır ve o zorlukla­ra mağlup olur. O halde doğru yoldan ayrılmayın, yaptıklarınızı iyi yaparak en mükemmelini yapmaya çalışınız, müjde veriniz ( korkut­mayınız ), sabah, akşam ve gecenin bir cüz'ünde ibadete sığınınız çalışınız.”[265]
10- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Suyu bulamadığınız zaman sadece toprak sizi temizleyicidir. -On haç da olsa- yani on sene devam etse de, Suyu bulduğunuz zaman onunla abtest ve guslediniz.”[266]
11- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Düşmanla karşılaştığınız zaman orucu açmak sizin için daha kuvvet ve dinçlik verici olur.(ya­ni oruçlu iken düşmanla karşılaşırsanız orucunuzu bozabilirsiniz.)”[267]
12 - Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Siz, dini emirleri zorluk çıkararak yapmış olamazsınız.”[268]
13- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dini emirlerden gücünüz yettiğine başvurunuz. Çünkü siz ibadetten usanmadıkca Allah da se­vap yazmaktan usanmaz.”[269]
14- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Dinde en doğru olam yapınız ve mükemmelini yapmaya gayret ediniz ve kolaylık göstererek müjdeci olunuz. Ve biliniz ki: Biriniz ameli ile cennete giremez hatta ben de. Ancak, Cenab-ı Hak benim bütün günahlarımı af ve mağfiret etmiştir.”[270]

HAYA

1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'tan hakkıyla ediniz.” Orada bulunanlar:
Ya Resulallah, biz Allahtan haya deriz. Hamd ona mahsustur. Resulullah (s.a.v.) cevaben buyurdu ki:
“Öyle değil, lakin gerçekten Allah'tan hakkıyle haya eden bir kimse baş çevresinin göz, kulak ve burun gibi, Allah'ın haram kıldığı şeylerden korusun. Karnını ve de karnını kapsayan diğer uzuvlarım da Allah'ın yasaklarından korusun. Ölümü ve yarın ne olacağını düşünün.
Kim, ahireti isterse dünyanın zinetini terk eder. İşte böylece hareket eden kimse Allah'tan hakkıyle haya etmiş olur.”[143]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her dinin kendine göre bir takım ahlak prensipleri vardır, bu dinin ana prensibi ise haya dır.”[144]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Geçmiş peygamberlerden biz insanlara şu söz müştereken söylenmiş ve biz insanlara ulaşmış­tır: “Haya etmezsen her kötülüğü yap.”[145]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlardan utanmayan Allah'tan da utanmaz.”[146]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İman, yetmiş kusur dalı bulunan bir ağaca benzer. Bu dallardan en üstünü Kelime'i Şehadet getirmektir. En zayıfı ise gelip geçen yolculara eziyet veren, tasdi­ken ve çalı gibi şeyleri yoldan temizlemektir. Haya îman ağacının, en kuvvetli dallarından biridir.”[147]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
Bu ümmetten en önce kal­kacak olan Haya ve emanete riayettir.”[148]

İLİM

1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ Beş şeyi Allah'tan başka kimse bilemez:
a ) Kıyametin ne zaman kopacağı,
b ) Yağmurun ne zaman yağacağı,
c ) Rahimlerde olan (erkek veya kız çocuğunun doğacağını)
d ) Herkes yarın ne kazanacağını,
e ) Her nefis nerede öleceğini bilemez.”[317]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alim ol, veya öğrencisi ol, yahut öğrenmek için dinleyici ol, hiç olmazsa bunlardan biri­ni seven ol. Sakın beşinci ola yoksa helak olursun.”[318]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Az da olsa başarılı olmak hiç başarı göstermeyen akıllı olmaktan iyidir. Sadece dünya işlerin­de akıllı ve anlayışlı olmak zararladır. (Çünkü, bütün hayatını fani olan dünyayı kazanmaya hasreder,)
Ahiret işlerinde zeki ve anlayışlı olmak sevindirici, ferahlık vericidir. (Çünkü, bu tür çalışma kişiyi ölümsüz saadete ve cemali ilahiye eriştirir.)”[319]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bildiklerini gizleyen (öğ­retmeyen ve gerektiğinde halkı uyarmak için söylemeyen ) kimse ya­rın kıyamet gününde, ağzına ateşten bir gem vurulmak suretiyle ve acı bir şekilde gemlenir.”[320]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Süleyman Peygamber, mal mülk ve ilim arasında bunlardan birini tercih etmekle muhayyer kılındı. (Allah tarafından bunlardan birini seçebilirsin denildi.)
Süleyman Aleyhisselam ilmi seçti. İlmi seçtiği için ilim sayesin­de kendisine mal ve mülk de verildi.”[321]
6- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çok cahil abidler ve de çok facir alimler vardır. Siz cahil abidden de facir alimden de sakınınız.”[322]
“De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[323]
7- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah (c.c.) bize ve Musa ya rahmet etsin. Eğer Musa peygamber Hızır ile arkadaşlık ettiği zaman gördüğü acaip olaylar karşısında sabredebilseydi Hızır'dan daha çok şaşırtıcı bilgiler öğrenirdi.”[324]
8- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cehennem Zebanileri, put-perestlerden daha önce fasık kuralları (hafızları ) cehenneme koya­caklardır. Bunun üzerine o fasık kurralar: Biz puta tapanlardan önce ha? Diye sorarlar. Onlara ( Bilenler bilmeyenler gibi olamaz) de­nilir. Yani siz suçu bilerek ve isteyerek yaptığınız için, bilmeden isteyerek yapanların suçu ne kadar büyük olursa olsun, sizden fazla olamaz, denilecektir.”[325]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim öğrenmeye koşunuz. İlmin gereğini dosdoğru söyleyen bir alimden bir mesele öğrenmek dünyadan ve dünyada bulunan bütün altın ve gümüşten hayırlıdır.”[326]
10- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim öğrenmek için yastı­ğına dayanarak ilmi eserlere bakan (masa başında oturup mütalaada bulunan öğrencilerin) bir saatlik zamanını harcaması, ilim tahsil etmeden yapılan yetmiş sene ibadetten daha hayırlıdır.”[327]
11- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sünneti Resulullah sahibi olan kişi, iyi bir amel işlerse bu hayırlı işi kabul edilir. Şayet, o sün­nete kötü bir şey katsa da bağışlanır.”[328]
12- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benim ümmetimden öyle bir kavim gelecek ki, onların, fıkıhcıları ( hukukçuları) şöhret uğruna zor meseleleri kolaylaştırırlar. İşte bunlar benim ümmetimin en kötüleridirler,”[329]
“Kendilerine îlim verilenler, yazık size dediler, inanıp iyi işler yapanlar için Allahu Teâlâ'nın sevabı daha hayırlıdır.”[330]
13- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ahir zamanda kurtçuklar misâli dünya hususunda hasis hafızlar türeyeceklerdir. Onlara erişen bir mü'min şerlerinden Allah'a sığınsın.”[331]
14- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ahir zamanda ümmetimden öyle kimseler türeyecekler ki: Ne sizin, ne de babanızın duymadıkları şeyleri, din ile ilgisi olmadığı halde, dindenmiş gibi söyleyeceklerdir. Onlardan şiddetle kaçınınız”[332]
15- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ İlim sahibi için her şey hatta denizdeki balık dahi istiğfar eder.”[333]
16- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Tam'a yani: Dünyayı yut­ma hırsı ulemanın kalbinden hikmeti giderir.”[334]
17- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamette azabı en şiddetli olan insan, ilminden fayda görülmeyen alim olacaktır.”[335]
18- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her şeyin bir temel dire­ği vardır. Bu dinin temel direği ise fıkıh bilimidir. Elbetteki bir fıkıhçı şeytan hesabına bin abitten daha çetindir.”[336]
19- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ulema, Allah'ın (halk içerisinde insanlar ) arasında güvenilir kullarıdır.”[337]
“Hakikaten biz onlara öyle bir kitâb gönderdik ki, inanacak her­hangi biri insan topluluğuna, doğru yolu göstermek ve rahmet olmak için tam bir ilim üzere onu kısım kısım ayırdık.” [338]
“Kulları arasında Allahu Teâlâ’dan -en çok- korkanlar âlimlerdir.”[339]
“De ki, benimle sizin aranızda Allah ve bir de ııezdinizde kitâb bilgisi bulunanların şahadeti kâfidir.”[340]
20- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Size en cömerd olandan haber vereyim mi? Cömertlerin en cömerdi Allah'tır. İnsanlara rızıklarını ivazsız olarak veren O 'dur. Ben de Adem oğlunun en cömerdiyim. Benden sonra insanların en cömerdi: İlmi öğrenip, insanların bir ümmet olarak var olabilmeleri için yayan kimsedir. Bir ek o kimse ki: Allah yolunda katloluncaya kadar çalışan, çarpışan kimsedir.”[341]
21- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim İslam in hayatı, ima­nın ana direğidir. Kim, ilmi öğretirse Allah onun ecrini tam olarak verecektir. Kim de öğrenir ve öğrendiği ile amel ederse ona bilmediğini de öğretir,”[342]
22- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim mü'minin dostudur; akıl kılavuzudur. Amel mü'minin bekçisidir. Yumuşak huyîuluk onun veziridir, sabır askerlerinin komutanlarıdır. Rıfk mü’minin anasıdır. Yumuşaklık, kırmadan konuşmak mü’minin kardeşidir.”[343]
23- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim dindir. Namaz da din­dir. Din ve tekva sahibi için ilmi öğretmesi gerekir. Namazı da keza; İlmi öğrendiğiniz kimsenin hakkını gözetin ve namazı nasıl kıldı­ğınızı size öğretenin de hakukuna riayet ediniz. Biliniz ki, kıyamet gününde bundan sorumlusunuz.”[344]
24- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İki çeşit ilim vardır:
a) Kalbde olan ilim. Faydalı olur, onu amele şevkedir,
b) Lisanda kalan ilim, bu ise sahibinin faydalı olmayacağı gibi onun ıkab görmesi için aleyhine bir şahit olur,”[345]
“Fakat o Kur'ân kendilerine bilgi verilenlerin sinelerinde yerleşmiş açık ve parlak âyetlerdir.”[346]
Hak Teâlâ yine buyuruyor:
“İnsanı yarattı, ona açık söyemeyi belleti.”[347]
25- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim ve mal insanın her türlü ayıbını örter. Cehalet ile yoksulluk ise insanın her çeşit ayıbı­nı ortaya koyar.”[348]
26- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“ Ulemâ ümmetimin güven­liğidir.”[349]
27- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alimler peygamberlerin mirasçılarıdırlar. Gök ehli ( Melekler ) onları sever, öldüklerin­de kıyamete kadar denizlerdeki balıklar onlar için istiğfar ederler.”[350]
28- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim adamları kendilerine uyulması lazım gelen kimselerdir. Tekva sahipleri ise efendiler­dir. Bunların meclisinde oturmak dinin ve ilmin zirvesine tırmanmaktır.”[351]
29- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ulema üç kısımdır:
a) İlmi ile kendisi ve nasm da kendisi ile birlikte ondan faydala­narak yaşadığı alim,
b) Tahsil ettiği ilmi başkasına öğreten, onun irşatlarından başkası faydalanıp, ilimli ahlaklı yaşadığı halde kendisi ilmiyle amil ol­madığından faydalanmayan ve kendisini helak eden alim,
c) İlmi ile kendisine faydalı olup, başkasına faydalı olmayan alim.”[352]
30- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim üçtür:
1) Her şeyi açıklayan kitap,
2) Geçmişlerin doğru yolu,
3) Bilinmeyen hususlarda susmak.”[353]
31- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim üç ana kaynaktandır, geri kalanı füzûlidir:
1) Mahkem Ayetler,
2) Yahut, sağlam Sünnet,
3) Kur'an ve sünnetten müstenbit olan adil hükümler.”[354]
“Okusunlar da diğerleri (muharebeden) döndüklerinde onlan korkutsunlar. Umulur ki, çekinirler.”[355]
32- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öğretmenle öğrenci sevapta ortaktırlar. Sair nasta yani: bilmediği gibi, öğrenmek ihtiyacını hissetmeyenlerde, hayır yoktur.”[356]
33- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alim, ilmi ile Allah rızasını talep ederse, yani: Onun rızasını kazanmak için çalışırsa, herşey ona hürmet eder, böyle davranmaz da ilmini dünyayı kazanmak için alet ederse o kişi herkesten korkak olur ve başkaları yanında küçük de düşer. ( İlmi mehabetini kaybeder.)”[357]
34- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alim yer yüzünde Sultan’dır. İlahi emir ve hikmetleri tebliğ ve talim eder. Her kim alimin aleyhinde bulunur onu ayıplamaya yeltenirse, helak olur, ilahi gazaba çarpılar adeta.”[358]
35- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim bence ibadetten fazla faziletlidir. Dininizin hayırlısı da: Şüpheli şeylerden kaçınmaktır.”[359]
36- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“(İlmi ile amil olan) alim, cahil abitten 70 derece daha üstündür. Öyle ki, her derece arasında, yerle gök arasındaki kadar mesafe vardır.”[360]
37- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim tahsili için evinden çıkan talebeyi korumak için melekler kanatlarını gererler. Onu korur­lar.”[361]
“Onlardan bir kısmı din ve şerî'at ilimlerini öğrenmek için geri kalsın.” [362]
“Eğer bilmiyorsanız zikr ehlinden (âlimlerden) sorunuz.”[363]
“Nezdinde kitâbdan ilmî olan, dedi ki: Onu (Belkis'in tahtım sen gözünü kırpmadan sana getiririm.”[364]
38- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim öğrenmek isteyen ki­şi sabah akşam (can ve malı ile) Allah yolunda savaşan kişi gibidir.”[365]
39- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlmi arayan, rahmet ara­yandır. İlmi öğrenmek İslam’ın esasını teşkil eder. İlim öğrenenlerin ecirleri peygamberler ile beraber verilir.”[366]
40- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ümmetimin yaşadığı devirlerin özelliği beş tabakada toplanmıştır. Bunların beheri 40 sene­dir:
Birincisi, benim ve ashabımın devrini teşkil eden ilim ve iman devridir. Sonra ikincisi bunu takip eden kırk senede yaşayanların devriki, sekseninci seneye kadar devam eder. Takva ve züht devridir. Üçüncüsü bunu takip eder ve 120. seneye kadar devam eden kırk senedir ki, biri birlerine karşı şefkat ve merhametli kişilerin yaşayacak­ları devirdir. Sonra bunu takip eden ve 160. sene kadar sürecek olan kırk sene ki, bu devir biri birine sırt çeviren ve tedbir alan kimselerin devridir. Bunları takip eden ve 200. sene kadar sürecek olan beşinci devir ise harp, darp ve hile ve fesat devrini yaşayacak olan kimselerin devridir. (Ümmetimin yaşacakları bütün devirlerin özel­liği bu beş devirde toplanmıştır.)”[367]
41- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim tahsili her Müslümana farzdır. Şüphesiz ilim tahsil eden için her şey dua ve istiğfar eder ta denizdeki balıklara kadar.”[368]
42- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim öğrenmek her Müslümana farzdır. Cenab-ı Hak ilim öğrenmek için zorluk çeken ve ses ve hareketleriyle gayret edenleri sever.”[369]
“Şu günü hatırla ki: Allah; Kitâb verilenlerden şöyle bir söz al­mıştı. Elbette onu insanlara anlatacak ve gizlemiyeceksiniz.” [370]
43- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öğretilmeyen ilim, infak edilmeyen hazineye benzer.”[371]
44- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlmi Batini, Allah'ın sır­larından bir sır ve hükümlerinden bir hükümdür ki: Cenab-ı Hak onu kullarından dilediğinin kalbine atar.”[372]
45- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bizce bilinmesi mümkün olamayan garip şeyler beş tanedir. Onları Allah'tan başka hiç kimse bilemez:
a) Yarın ne olacağını,
b) Ana rahminde olanın ne olduğunu,
c) Kıyametin ne zaman kopacağını,
d) Kişinin ne zaman nerede öleceğini,
e) Yağmurun ne zaman ve nereye yağacağını, Allah'tan başka kimse doğruyu bilemez.”[373]
46- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öğretiniz ve kolaylaştırınız, sakın zorlaştırmaymız. Müjdeleyiniz, korkutarak ürkütmeyiniz. İçinizden biriniz kızdığı zaman hemen susun.”[374]
47- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Faydalı şeyleri öğreten kişi için her şey, denizdeki balıklara varıncaya kadar istiğfar eder.”[375]
48- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kıyamet gününde üç kim­se şefaat edecektir. Bunlar:
1) Peygamberler,
2) ( Sonra ) Ulema,
3) ( Daha sonra ) Şehitler.”[376]
49- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İstediğiniz kadar ilim öğreniniz, Allaha kasem ederim ki: Siz öğrendiğiniz ilimle amel etmedikçe ilim toplamakla mükafat alamazsınız.”[377]
50- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öğrenilmesi farz olan şer-i hükümleri ve Kur'an-ı Kerim'i öğreniniz. Ve bunları halka öğretiniz. Çünkü günün birinde ben aranızdan ayrılacağım.”[378]
“Şüphesiz, onlardan bir kısmı bilerek hakk'i gizlerler.”[379]
51- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Birinizin karnını cerahatla doldurup, onun kokusunu duyması, içini şiirle doldurmasından daha iyidir.”[380]
52- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Herkese hayırlı şeyleri öğretip de kendisini unutan alimin durumu etrafını aydınlattığı halde kendisini aydınlatmayan, yanıp giden muma benzer.”[381]
53- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim tahsil edip de onu başkasına söyleyip öğretmeyen kimsenin durumu: Hazine sahibi olup da ondan kimseye vermeyen kişiye benzer.”[382]
54- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim ve hikmet meclisin de oturup hikmetle ve faydalı şeyler öğrenip de oradan ayrıldıktan sonra başkalarına duyduğu faydalı değil zararlı şeyleri söyleyen kim­se:
Bir çobanın yanına gelip de ondan kesmek için bir koyun isteyen ve çobanın git en iyisinin kulağından tut ( kes ) demesi üzerine gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan, kimseye benzer.”[383]
55- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlme dayanmadan fetva veren kimseye yerin göğün tüm melekleri lanet ederler.”[384]
56- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlimsiz fetva vererek yanlış yola saptırdığı kimselerin günahı, fetvayı verene racidir. Kardeşinin bilmek istediği bir meseleyi bildiği halde söylemeyen kimse kardeşine ihamet etmiştir.”[385]
“Ben müslümânim deyip iyi ameller işleyerek Allah'a da'vet edenden daha güzel sözlü kimdir?” [386]
“(İnsanları) Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et!”[387]
57- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, meşru ve faydalıbir bilgiyi başkasına öğretirse, o meşru bilgiyi öğrenip amel eden kimsenin sevabı kadar sevap kazanır. Amel edenin sevabına bir eksiklik gelmeden”[388]
58- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her kim, Allah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerim'den bir ayet veya ilimden bir bölüm öğrenirse Cenab-ı Hak onun sevabını kıyamete kadar daim kılar.”[389]
59- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim, öğrendiği bilgiyi eh­li ıyalinden saklarsa; kıyamet günü ağzına kızgın ateşten yapılmış bir gem vurulur.”[390]
60- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim tahsil edebilmek için çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolunda cihad etmiş gibidir.”[391]
61- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Doymak bilmeyen iki haris vardır:
a) Talibi ilim (ilim isteklisi)
b) Dünya isteklisi ( dünya aşıkı)”[392]
62- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kendisine, rabbinden bir ilim, mevıze verilen kişi bilsin ki, bu kendisine verilen bir nimettir. Bu öğüt ve bilgiyi kabul ederek amel ederse şükrünü eda etmiş olur. Yok böyle yapmaz da aksine hareket ederse, azap görmesi için aleyhinde bir delil olur ve o kimse üzerine rabbin gazabının artması için günahının çoğalmasına sebep olur.”
63- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlmi şeftat ve yumuşak huylulukla öğretiniz. Çünkü şefkatli bir öğretmenden daha harılıdır. Öğretirken şiddet göstermeyiniz.”[393]
“Ve onlara kitâb ve hikmeti öğretecek...”[394]
Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“İlim yolunu tutana, Allah Cennet yolunu açar.”[395]
64- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Erkeklerinize Maide su­resini öğretiniz,, kadınlarınıza da Nur suresini öğretiniz. ( Maide su­resinde erkeklere ait dini hükümler, Nur suresinde de kadınlara ait dini ahkam vardır.)”[396]
65- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Vay haline cahilleri öğretmeyen alimlerin, vay başına alimlere itaat ederek öğrenmeyen o cahillerin.”[397]
66- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kötü huylu alimlerin yüzünden, vay ümmetimin haline.(Çünkü ilim adamları halkın örneği­dir. Halk alimin davranışını örnek alır. Onların yaptıklarını dine uy­gun sanarlar. Şayet ilim adamları sapıklıklar gösterirse halk bunla­rın yaptıklarının doğru olduğunu sanarak yoldan çıkar. Bu hadisi şerifte ahir zamanda bir çok alimin kendi ihtirasları uğruna yanlış ha­reket edecekleri ve bunun bir sonucu olarak halkın da sapıtmasına, sebep olacaklarına İşaretler vardır.)”[398]
67- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Vay haline cahilin, eğer Allah dilese de onu bildirse başına gelecek azabı görürdü. Vay haline alim olup da amel etmeyenin onun başına yedi türlü azap gelecektir.”[399]
68- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İsrail oğullarından, dini hükümlerin dışında, bahsedebilirsiniz. Bunda bir sakınca yoktur.”[400]
69- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Benden duyduklarınızı, benden sudur ettiği doğru olmak şartıyle, başkasına söyleyiniz. Doğ­ru olduğunu araştırmadan bana isnat ederek yalan uydurup başkasına nakleden kimse cehennemdeki yerine hazırlansın.”[401]
70- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Melekler, ilim öğrenmek için yola çıkan öğrenci üzerine kanatlarını gererler. Yaptığı iyi işten dolayı onu hoşnut etmek isterler.”[402]
71- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yeryüzünde alimlerin bulunması, gökteki yıldızlara benzer. Nasıl ki yer ve denizin karanlığında yol bulmak için gökteki yıldızlardan faydalanırsa, ulemanın var olduğunu da ümmetimin iman yolunda şaşırmadan yürümesini sağlar. Keza, yıldızlar bulutların ardında kalınca yollar ve izler karanlığa karışırsa, ilim adamları olmasa cahil kitleler de yollarını şaşırır ve şuursuzca bir hayatın esiri olurlar.”[403]
72- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Alimin ( ilmi ile amel eden alimin ) cahile üstünlüğü benim içinizde bulunanlardan en aşağı seviyedekine olan üstünlüğüm kadardır. Şüphesiz, halka hayırlı şeyleri öğreten alime Allah Azze ve celle, melekler, gök ehli ve yer sakinleri denizdeki balıklara varıncaya kadar rahmet ve istiğfar eder­ler.”[404]
73- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fukaha (İslam Hukukçu­ları yani fıkıhcılar), dünyaya dalmayip mevki'e düşkünlük göstermedikçe peygamberin güvendikleri kimselerdir. Onlar bu zaafa kapıldıkları zaman siz onlardan kaçınız.”[405]
74- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Fıkıh ilminden az daolsa bilmek çok ibadet etmekten daha hayırlıdır. Kulun Rabbına ibadet et­mesi fıkhi bilgi bakımından kendisine yeter. Cahil olması içinde yap tıklarını beğenmesi kendisine yeterlidir.
İnsanlar iki kişi gibidirler:
a) Mümin,
b) Cahil,
Sakın mümine eziyet etme cahille de mücadele etme.”[406]
75- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlar iki sınıftır:
a) Alim,
b) Öğrenmeye devam eden.
Bu iki vasa sahip olmayanlarda hayır yoktur.”[407]
76- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlar üç kısma ayrılır:
a) Salimler: Kendisine ve başkasına zararı olmayan kimseler.
b) Zenginler: Marufu emreden ve münkerden men1 eden kimse. Yani: Dinen güzel ve yapılması faydalı olan şeyi herkese emreden, yapılmasını söyleyen, çirkin ve kötü olan şeylerin de yapılmamasını başkasına da söyleyen, onu da men eden kimse,
c) Helak da olan: Hem kendisine hem de başkasına zararı doku­nan kimse olup, kendisini helake götüren kimse.”[408]
Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İlim öğrenmek, her Müslümâna farzdır.”[409]
“Kıyamet günü alimin mürekkebi ile Allah yolunda din düşmanları ile çarpışarak can veren şehidin kanı amel terazisinin karşılıklı kefelerinde tartılacak ve her ikisi de denk gelecek, biri diğerinden daha ağır basamayacaktır. İlim öğrenmek gayesiyle bir kere sabahleyin erken kalkarak ilim öğreten bir yere doğru yola çıkmak, Allah yolunda yüz kere savaşa katılmaktan üstün derecelidir.” -Hz. Muhammed (s.a.s.)-
“İlmi ile Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak isteyen kimseye Allah ku­cak kucak halkın sevgi ve hayranlığım da nasip eder.
Meşhur olup halkın saygı ve takdirlerini kazanmak için âlim olan kimseden Ulu Allah'ın kendisi yüz çevirdiği gibi böyle bir kimseyi halkın saygı ve ilgisinden de mahrum eder.”-Yezid İbn-i Meysere
“Alimin en ufak bir hatası davul zurna ile duyurulurcasına çabucak halk arasında yayılırken cahilin kusurlarına caniliği perde olur.” -Hz. Muhammed-
“Sana, en büyük cömertlik hangisidir söyleyeyim mi?”
“Buyur ey Al­lah'ın Resulü” Bu Soruya peygamber şu cevabı verdi.
“Allah'ın hoşnut­luğunu kazanmak maksadı ile elde edilen din ve dünya ilmidir.” Adam yine sorar
“Ey Allah'ın resulü!.. Ben sizden amellerin en üstünü han­gisidir diye sordum. Siz bana ilimdir diye cevap veriyorsunuz. İlim amel değildir ki.” Allah Resulünün soru sahibine verdiği cevap şudur.
“İlim, kıt amelin boşluklarını doldurabilir. Ama iiimsiz amelin istediği kadar bol olsun, hiç bir faydası yoktur.”
-Hz. Muhammed -
Eğer ilim adamları, üstün şeref ve haysiyetlerini koruyabilmeyi bil­seler, küçültücü ve haysiyet kırıcı davranışlardan sakınarak ilmin üstün değerine îeke sürmemeyi becerebilseler şüphe etmemeli ki alimlerin önünde zorbalar boyun eğer. Halk da onları üstünde tutardı.
Hazret-i Ömer (r.a.): “Bu ümmet hakkında en çok kork­tuğum, ilim sahibi olan münafıktır” buyurdu.
“Bilgili münafık nasıl olur?” suâline:
“Lisânlariyle âlim, kalb ve amelleriyle câhil olmak­la.” diye cevâb vermiştir. Hasan (Allah rahmet etsin):
“Hukemâ'nın yeniliklerini, âlim­lerin ilmini toplayıp da, amel babında sözü işine uymayan şefin kim­selerden olma.” buyurmuştur. Ebû Hureyre'ye (r.a.) biri:
“İlim öğrenmek isterim, fakat sonra kaybederim diye korkuyorum.” demesi üzerine Ebû Hureyre:
“Asıl ilmi kaybetmek bu düşünce ile onu öğren­memektir.” diye cevap vermiştir. İbrahim b. Uyeyne'ye:
“En çok pişman olan kimdir?” diye sorulunca:
“Dünyâ'ca yaptığı iyiliği takdir edilmeyen, âhirette ise, âlim olduğu hâlde ameli son derece nok­san olan kimsedir” diye cevâb vermiştir. Halîl b. Ahmed (Nahv âlimi):
“İnsanlar dört kısımdır.” diyor.
1- Anlar ve anladığını bilir (yâni bildiği ile amel eder); bu âlimdir, buna uyun.
2- Anlar fakat anladığını bilmez. Bu gafildir. Bunu ikaz edin.
3- Bilmez fakat bilmez olduğunu bilir (Buna cehl-i basit der­ler) ; bu yol arıyor, buna doğru yoFu gösterin.
4- Anlamaz, fakat anlamaz olduğunu bilmez (Bilirim zanne­der, buna cehl-i mürekkeb derler, tedavi kabul etmediği için); onu terk edin.
Süfyân-ı Sevrî (r.a.):
“İlim, ameli da'vet eder; eğer amel geldiyse ne güzel, gelmezse ilim de göç eder.” buyurmuştur. İbn Mübarek:
“Âlim, okumağa devam ettiği müddetçe âlim dir. Ne zaman âlim olduğunu zanneder ve ilmini arttırmaktan vaz ge çerse işte o zaman câhil olur.” demiştir. Fuday1 ise şöyle diyor:
“Ben üç kişiye acırım:
1- Bir kavim'in ulusu iken küçük düşenine,
2- Zengin iken fakîr olana,
3- Dünyâ'nın elinde oyuncak olan âlime.” Hasan:
“Ulemâ'nın azabı, kalblerinin ölümü iledir. Kalplerinin ölümü de âhiret ilmiyle dünyalık istemektir.” Bu husûsta şâir şöyle diyor:
“Hidâyeti verip sapıklığı alana şaşarım. Bundan daha şaşılacak dînini verip dünyâyı alandır. Bunlardan da daha şaşılacak şey, başkasının dünyalığı için kendi dinini satandır.”
Şeytânın kendilerini aldatamayıp, dünyâ ziynetleri kendilerine zarar vermeyen kullardan olmamızı Allah'dan dileriz.
“Ben, sizin için, çocuğuna karşı bir baba gibiyim.”
(Anne baba çocuğunu dünyâ ateşinden koruduğu gibi) Peygam­ber Efendimiz de ümmetini âhiret ateşinden korur. Âhiret ateşinden korumak ise, daha mühimdir. Bu sebeptendir ki, muallimin hakkı an­ne baba hakkından üstündür.[410]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...