BATI GERÇEKTEN HZ. İSA'NIN YOLUNDA MI?..
Batı Avrupalılar genelde Katolik ve Protestan hıristiyanlardır... Doğu Avrupa ve Rusya ise Ortodoks'tur.
Bu üç grup arasındaki fark, üç büyük din arasındaki farktan daha büyüktür... 1600'lerde 30 yıl süren din savaşları bunun delilidir.
Batılılar hıristiyan olmalarından hareketle, Hz. İSA'nın manevi yolunda olduklarını öne sürerler.... Ama durum hiç te öyle değildir!..
Onların asıl peygamberi (!) açıkgöz bir Yunan'dır!..
Bilindiği kadarıyla Hz. İSA 30 yaşında peygamber olmuş ve 33-35 yaşlarında dünyadan ayrılmıştır. İSLAM inancına göre de göğe çekilmiştir.
Hz. İSA'ya bu 5 yıl içinde İNCİL indirilmesine ve kendisi İNCİL hükümlerine dayanarak vaaz vermesine rağmen, İlahi Vahiy o dönemde yazıya geçmemiştir. (38)
Ayrıca Hz. İSA'yı dinliyenlerin sayısı bir hayli olmasına rağmen, çevresine toplanan ve onunla birlikte hareket edenlerin sayısı yüze bile ulaşamamıştı.
Hz. İSA, hayatı boyunca bir kilise kurmamış, yeni bir dinden söz etmemiş, haç taşımamış, "communion" diye bilinen şarap-ekmek ayini yapmamış, ALLAH'a "baba", kendine "oğul" dememişti!.. Yahudilerin içinden çıkmış; kendisine inananlar da, karşı çıkanlar da çoğunlukla Yahudiler olmuştu.. Hz. İSA, İsrailoğulları'ndan bir peygamber olarak bilinir!..
O dönemde, M.S. 6 yılında Yahudiler Filistin'de ayaklanmış, bu isyan aralıklarla M.S. 73 yılına kadar sürmüş, sonunda Romalılar Yahudiler'i Filistin'den bir kere daha sürerek isyanı bastırmışlardı.
M.S. 38 YILINDA HZ. İSA MESİH OLARAK KABUL EDİLİYOR, ANCAK BABA-OĞUL İLİŞKİSİNDEN HİÇ SÖZ EDİLMİYORDU!.. (39)
Yine aynı tarihlerde, ilk defa Antakya'da, Hz. İSA'nın yolundan gidenlere HIRİSTİYAN demeye başlandı. Bu kişilerin lideri de Hz. İSA'nın kardeşi olduğu söylenen Yakub (Jacob) idi.
M.S. 44 yılında havarilerden Peter ve John tutuklandılar. Jacob'un da başı kesildi... O tarihlerde, daha önceden Hz. İSA'ya karşı çıkmış olan Yunan kökenli Tarsuslu Saul bu gruba katıldı.
Gruptakilere HIRİSTİYAN deniyordu, ama Yahudi âdetlerine göre yaşıyorlardı, ona göre ibadet ediyorlardı.
Artniyetli Saul, bu durumdan yararlanmak istedi. Önce Paul adını aldı. Grubun içinde etkili bir noktaya geldikten sonra da, kendi sistemini kurdu. Sünneti, Cumartesi'nin dini gün (Sabath) olmasını, domuz eti ve şarap yasağını kaldırdı. ALLAH'a tapmak yerine İSA'ya tapmayı o koydu!
Paul'un sağa sola yazdığı mektupları Kitab-ı Mukaddes'e girdi. Bunlar diğer 4 İncil'den daha fazla yer tutar!..
Böylece Hz. İSA'ya atfen, ama Hz. İSA'nın yolundan tamamen ayrı, yeni bir din ortaya çıktı. Bu dinin sahte peygamberi Tarsuslu Paul idi!..
Paul'un kuralları Grek-Roman, hatta daha eski putperest inançların bir karmaşası idi. Bu uydurma dinde öyle şeyler vardı ki, Hz. İSA hayatında bir kere bile dile getirmemişti. Herhangi bir kimse sözünü etse, derhal reddederdi.
Mesela putperest atalarımız SÜMERLER'in dişi bakireden olma tanrısı Tammuz (ki dilimize de ay adı olarak girmiştir), Paul'un hıristiyanlığında Hz. İSA ile özdeşleştirilmiş, babasız doğan Hz. İSA hemen ilahlaştırılmıştı.
Tammuz'un kitâbelerinde şöyle bir ifade vardı:
"Kim ki benim etimden yer, kanımdan içer, o kurtuluşa erecektir."
Avrupa'da da karanlık çağlarda krallarını yaşlanınca öldüren ve ondaki ilahi gücün kendilerine geçmesi için etini yiyen kavimler vardı!..
Hıristiyanlıkta halen dahi uygulanan "communion" töreninde papaz, karşısında diz çökmüş kişinin ağzına bir parça ekmek koyar, ekmeğin üzerine de biraz şarap damlatır...
İşte bu âdet, SÜMERLER'deki kralların etini yemek, kanını içmek töreninin Paul tarafından Hıristiyanlığa adapte edilmiş halidir. Yenen ekmek Hz. İSA'nın eti, içilen şarap ta onun çarmıhta akan kanıdır!..
Paul'un tutulmasına, Sen Peter sebep olmuştur. Peter onun fikirlerini benimsedi. Thomas ise Hz. İSA'ya sadık kaldı. (40)
Aynı şekilde ANADOLU'daki, Suriye'deki, Mısır'daki Hıristiyanlar, Avrupa'daki hıristiyanlardan farklı bir inanç sistemi içinde yaşadılar. Onların dini Hz. İSA'ya Roma'nınkinden daha yakın oldu. Bu hıristiyanlar Eboniler, Nasturiler, Sabiiler (41), Monikiler, Agnostikler, Nasıriler ve Süryaniler idi.
Bunların çoğu Hz. İSA'yı sadece bir âdemoğlu ve peygamber kabul eder... İncil'deki "Paul'un Mektupları" kısmını da okumazlar. Hatta bir kısmı sadece Matta İncili'ne inanır. Mesela Eboniler bu gruptandır.
Bosnalılar da, aslında Bizanslılar'ın Güney Anadolu'dan Rumeli'ye sürdükleri Boğomiller'dir. Özal'ın 1993 yılında ABD ziyaretinde iddia ettiği gibi "zorla" değil, İSLAM hoşgörüsü sonucu müslüman olmuşlardır.
Aslında Ahd-i Cedid diye bilinen Hıristiyanların kutsal kitabı Hz. İSA'dan çok sonra, M.S.74-135 yılları arasında meydana getirilmiştir. Mark'ın İncili 70, Lukas'ınki 80, Matta'nınki 85, Yuhanna'nınki de 100 yıllarında kaleme alınmıştı. Lukas'ın ve Matta'nın İncilleri Filistin'de, Yuhanna'nınki Efes'te, Mark'ınki ise Roma'da yazılmıştı.
Paul'un yaptığı değişiklikler Romalılar'a şirin gelecek tarzda düzenlenmişti. Mesela Hz. İSA sadece Mesih olsa, Romalılar'a hiç hitap etmezdi. Çünkü Romalılar insan tanrılara inanırlardı. Şu halde Roma'ya sunulacak dinde Hz. İSA da, tanrı olmalıydı!.. Baba-Oğul karmaşası, Meryem'in erkeksiz doğurmasından değil, bu ihtiyaçtan kaynaklandı.
Öte yandan Lyon Piskoposu İrenus, M.S. 190 yılında Ortodoks mezhebini kurdu. Gerçek Hıristiyanlıktan sapmalar üzerine 5 ciltlik bir kitap yazdı. Ama onun da amacı insanları kiliseye ve papazlara bağlamaktı.
303 yılında Roma İmparatoru Diecletion bütün Hıristiyan eserlerini yaktırdı. Böylece batıl ididalara karşı koyacak bir çok delil ortadan kalkmış oldu. Şu anda mevcut 5000 eski İncil'den hepsi M.S. 4 asra aittir. Yani Hz. İSA'nın vahiylerine en yakın belgeler, ondan 300 yıl sonra yazılmıştır!
İlk devirlerde papazlar için evlenme yasağı yoktu... Bu kural, Paul'un bu sahte dini 312-337 yılları arasında Roma İmparatoru olan Kostantin zamanında resmileşince ortaya çıktı.
Kostantin'den önce Roma'nın resmi dini "Sol Invictus" diye bilinen ve Güneş Tanrısı'na tapılan dindi. Hıristiyanlara şirin görünüp, onların desteği ile imparator olan Kostantin, Paul'un çarpık kurallarına bir de kendi dini Sol Invictus'un kurallarını ekliyerek, bugünkü hıristiyanlığın temelini attı.
Kostantin 325 yılında İznik Konseyi diye bilinen toplantıya başkanlık etti ve oradan bu sahte hıristiyanlığın kurallarını tesbit etmiş olarak ayrıldı. Mesela İSA'nın TANRI olduğunu kabul ettirdi. Yeni İnciller yazdırdı ve dağıttı. Yahudiler'in dini günü olan Cumartesi'ye nazire olarak, hıristiyanlar Pazar'ı benimsedi. Günün adı "SUN-DAY, SON-TAG" oldu, yani GÜNEŞ GÜNÜ!.. Çünkü Pazar, aslında putperest Romalılar'ın kutsal Güneş Günü idi.
Aynı şekilde Hz. İSA'nın doğum günü sayılan 25 Aralık da, eski Roma dinince kutsal sayılan bir gündü... Hz. İSA'nın doğumunda "kuzuların bulunduğu" söylenmesi, dönemin en azından bahar olduğunun işaretidir. Bugün bazı Avrupalı hıristiyanlar bile bu günü (Christmas) kabul etmezler.
Aslında İSLAM'da ALLAH'ın her günü aynı değerdedir. Onun içindir ki, KADİR GECESİ'nin hangi gün olduğu açıklanmamış, müslümanlara onu aramaları istenmiştir. Yani yılın herhangi bir günü olabilir. Öte yandan Hz. İSA bizim için de büyük peygamberdir.
Nasıl ki, Peygamberimizin doğduğu gün MEVLUT KANDİLİ ise, Hz. İSA'nın doğduğu gün de bizim için makbul günlerdendir... Bilinse, Hızır ile İlyas peygamberin buluşması gibi (Hıdırellez) kutlanabilirdi. Ancak Hıristiyan âdetlerine göre kutlanması doğru değildir.
Kaldı ki, hem Pazar günü, hem de Noel Hz. İSA'dan gelen bir şey değil, putperest Kostantin'in uydurmasıdır.
Seçilip makbul addedilen 4 İncil dışında kalanlara "Apocrypha" dendi ve hepsi imha edildi. Orada burada gizli kalmış bir-iki nüsha ise ancak son zamanlarda ortaya çıktı. Peter'in İncili 1886'da Nil vadisinde bulundu. Thomas İncili 1945 yılında Mısır'da Nag Hamadi yakınlarında tesadüfen ortaya cıktı. Ölü Deniz Tomarları diye bilinen belgeler de 1960'larda bulundu. Bunların hepsi Ahd-i Cedid diye bilinen 4 İncil'den farklı unsurlar ihtiva etmektedir. (42)
İstanbul'un kurucusu da olan Kostantin, bundan sonra bütün dünyayı etkiliyecek bir davranışta daha bulundu. ROMA PİSKOPOSU'NA MAAŞ BAĞLADI. BÖYLECE ONU DİĞER KİLİSE PAPAZLARINDAN AYIRMIŞ OLDU. KISA SÜRE SONRA ROMA KİLİSESİ DİĞER KİLİSELER ÜZERİNDE HAKİMİYET KURDU VE BUGÜNKÜ PAPALIK MÜESSESİ OLUŞTU!...
Mısır'daki Hıristiyanlar, Roma Kilisesi ile anlaşamadıklarından, orada Kopt Kilisesi kuruldu. Hâlâ da varlığını sürdürmektedir. Nasraniler ve Süryaniler Türkiye, Suriye, İran, Mısır, Rusya, hatta Hindistan'a kadar yayıldı.
Gelişmelerden ürken Romalılar, 4ll yılında pek çok belge ve kitabın bulunduğu İskenderiye Kütüphanesi'ni yaktılar!.. Hypatia adlı kadın feylezofu da 415 yılında recmederek öldürdüler.
428 yılında İstanbul Patriği Nestrorius, yayınladığı bildiride:
"Artık kimse Meryem'e, "ALLAH'ın Anası" demesin!.. Çünkü Meryem sadece bir insandı,"
dediği için Mısır'a sürüldü...
Putperest Kostantin tarafından kurulan Papalık 1096 yılından itibaren başlattığı HAÇLI SEFERLERİ'ni hep sürdürdü. Zaman zaman diğer mezhepler ile sürtüşmeye girdi. Hatta İstanbul'un fethinden hemen önce Bizans Başvekili Notaras'a:
"İstanbul'da Latin külahı görmektense, TÜRK sarığını tercih ederim,"
dedirtti... Yine hıristiyanlar bütün bu sürtüşmelerine rağmen, müslümanlara karşı birbirlerini daima desteklemişlerdir. En son örnek ise, Bosna-Hersek cinayetleridir.
Papalık bundan sonra malları, arazileri olan bir derebeyine, krallara taç giydiren bir otoriteye dönüştü. Zaman geçtikçe ticarî bir şirket halini aldı. Mafya-Mason-Vatikan üçlüsünün karanlık ilişkileri, 1981'deki P-2 Locası skandalı ile ortaya çıktı.
Sonuç olarak, şu anda bir milyar Hıristiyan'ın çoğunun bağlı olduğu inançların kökeni sahtekâr Paul'un uydurma dinidir!.. Hıristiyanlığın Hz. İSA'ya en yakın şekli gene Doğu'da; Mısır'da, Suriye'de ve ANADOLU' da yaşamaktadır. Batı medeniyeti denilen ucubenin bugünkü sefil halini alması, kiliselerin homoseksüel erkekleri evlendirmesi Hz. İSA'ya bağlanamaz!.. Ne Reform'dan önceki engizisyon vahşeti ve gerilik, ne sonraki sömürgecilik ve ahlâksızlık, ne de bütün kurumları ile Papalık Hz. İSA dininden değildir. Batılıların dini Hz. İSA'ya değil, açıkgöz Yunanlı Paul'a dayanır.
Ve Batılılar'a göre Hz. İSA'nın babası TANRI, PARA'dır!..
______________________________(38) - Bu bölümde nakletiğimiz tüm bilgiler İslami eserlerden değil, bizzat Hıristiyan yazarların kitaplarından alınmıştır. Başlıca kaynağımız THE MESSIANIC LEGACY kitabıdır. Yazarları M. Baigent, R. Leiğh ve H. Lincoln'dur. Yazarların dayandıkları kaynaklardan bazılarını aşağıda veriyoruz:
Wilson E, The Dead Sea Scrolls, London, 1977
Vermes G., Jesus The Jew, London , 1977
Martin M., The Decline and The Fall of The Roman Church, London, 1982
Momigliano A., The Conflict Between Paganism and Christianity in the 4. Century, London, 1970
Koester H., Apocryphal and Canonical Gospels, , Harvard, Theological Review (Jan-April 1980)
Hammer R., The Vatican Connection, Harmondsworth, 1971
(39) -Tekrar ediyoruz: Biz bu bilgileri tamamen Hıristiyan kaynaklardan derledik!..
(40) - Son zamanlarda Thomas'a ait olduğu söylenen bir İncil bulunmuş ve yayınlanmıştır. Bir de BARNABAS İNCİLİ vardır ki, ötekilerden çok farklı ve çok daha kapsamlıdır.
(41) - Yüce KUR'AN'ın Bakara Suresi 62. Ayeti aynen şöyledir:
"Şüphe yok ki, İMAN EDENLER'le; Museviler, Nasraniler ve Sabiiler'den ALLAH'a ve ahıret gününe gerçekten iman eden ve sahih amel işliyenlerin, elbette RAB'leri indinde ecirleri vardır. Onlar için korku yoktur!"
Bu son derece önemli ayette "iman edenler"den kasıt müslümanlardır. Ama ayetin devamından anlıyoruz ki, bazı yobaz hoca takımının iddia ettiği gibi "geri kalanlar külliyen cehenneme" diye bir şey yok!.. Musevi, Hıristiyan olanlardan da ALLAH'a, ahıret gününe iman edip, iyi işler işleyenler de TANRI'nın rahmetine kavuşacaklardır... bazı din adamlarına göre Sabii=yıldızlara tapandır.
Biz yukarda verdiğimiz gruplardan NASIRÎ ve SABİÎ'ye dikkat çekmek istedik.
(42) - Yine tekrar ediyoruz, burada yazdıklarımız THE MESSANIC LEGACY'den aynen tercüme edilmiştir.
Batı Avrupalılar genelde Katolik ve Protestan hıristiyanlardır... Doğu Avrupa ve Rusya ise Ortodoks'tur.
Bu üç grup arasındaki fark, üç büyük din arasındaki farktan daha büyüktür... 1600'lerde 30 yıl süren din savaşları bunun delilidir.
Batılılar hıristiyan olmalarından hareketle, Hz. İSA'nın manevi yolunda olduklarını öne sürerler.... Ama durum hiç te öyle değildir!..
Onların asıl peygamberi (!) açıkgöz bir Yunan'dır!..
Bilindiği kadarıyla Hz. İSA 30 yaşında peygamber olmuş ve 33-35 yaşlarında dünyadan ayrılmıştır. İSLAM inancına göre de göğe çekilmiştir.
Hz. İSA'ya bu 5 yıl içinde İNCİL indirilmesine ve kendisi İNCİL hükümlerine dayanarak vaaz vermesine rağmen, İlahi Vahiy o dönemde yazıya geçmemiştir. (38)
Ayrıca Hz. İSA'yı dinliyenlerin sayısı bir hayli olmasına rağmen, çevresine toplanan ve onunla birlikte hareket edenlerin sayısı yüze bile ulaşamamıştı.
Hz. İSA, hayatı boyunca bir kilise kurmamış, yeni bir dinden söz etmemiş, haç taşımamış, "communion" diye bilinen şarap-ekmek ayini yapmamış, ALLAH'a "baba", kendine "oğul" dememişti!.. Yahudilerin içinden çıkmış; kendisine inananlar da, karşı çıkanlar da çoğunlukla Yahudiler olmuştu.. Hz. İSA, İsrailoğulları'ndan bir peygamber olarak bilinir!..
O dönemde, M.S. 6 yılında Yahudiler Filistin'de ayaklanmış, bu isyan aralıklarla M.S. 73 yılına kadar sürmüş, sonunda Romalılar Yahudiler'i Filistin'den bir kere daha sürerek isyanı bastırmışlardı.
M.S. 38 YILINDA HZ. İSA MESİH OLARAK KABUL EDİLİYOR, ANCAK BABA-OĞUL İLİŞKİSİNDEN HİÇ SÖZ EDİLMİYORDU!.. (39)
Yine aynı tarihlerde, ilk defa Antakya'da, Hz. İSA'nın yolundan gidenlere HIRİSTİYAN demeye başlandı. Bu kişilerin lideri de Hz. İSA'nın kardeşi olduğu söylenen Yakub (Jacob) idi.
M.S. 44 yılında havarilerden Peter ve John tutuklandılar. Jacob'un da başı kesildi... O tarihlerde, daha önceden Hz. İSA'ya karşı çıkmış olan Yunan kökenli Tarsuslu Saul bu gruba katıldı.
Gruptakilere HIRİSTİYAN deniyordu, ama Yahudi âdetlerine göre yaşıyorlardı, ona göre ibadet ediyorlardı.
Artniyetli Saul, bu durumdan yararlanmak istedi. Önce Paul adını aldı. Grubun içinde etkili bir noktaya geldikten sonra da, kendi sistemini kurdu. Sünneti, Cumartesi'nin dini gün (Sabath) olmasını, domuz eti ve şarap yasağını kaldırdı. ALLAH'a tapmak yerine İSA'ya tapmayı o koydu!
Paul'un sağa sola yazdığı mektupları Kitab-ı Mukaddes'e girdi. Bunlar diğer 4 İncil'den daha fazla yer tutar!..
Böylece Hz. İSA'ya atfen, ama Hz. İSA'nın yolundan tamamen ayrı, yeni bir din ortaya çıktı. Bu dinin sahte peygamberi Tarsuslu Paul idi!..
Paul'un kuralları Grek-Roman, hatta daha eski putperest inançların bir karmaşası idi. Bu uydurma dinde öyle şeyler vardı ki, Hz. İSA hayatında bir kere bile dile getirmemişti. Herhangi bir kimse sözünü etse, derhal reddederdi.
Mesela putperest atalarımız SÜMERLER'in dişi bakireden olma tanrısı Tammuz (ki dilimize de ay adı olarak girmiştir), Paul'un hıristiyanlığında Hz. İSA ile özdeşleştirilmiş, babasız doğan Hz. İSA hemen ilahlaştırılmıştı.
Tammuz'un kitâbelerinde şöyle bir ifade vardı:
"Kim ki benim etimden yer, kanımdan içer, o kurtuluşa erecektir."
Avrupa'da da karanlık çağlarda krallarını yaşlanınca öldüren ve ondaki ilahi gücün kendilerine geçmesi için etini yiyen kavimler vardı!..
Hıristiyanlıkta halen dahi uygulanan "communion" töreninde papaz, karşısında diz çökmüş kişinin ağzına bir parça ekmek koyar, ekmeğin üzerine de biraz şarap damlatır...
İşte bu âdet, SÜMERLER'deki kralların etini yemek, kanını içmek töreninin Paul tarafından Hıristiyanlığa adapte edilmiş halidir. Yenen ekmek Hz. İSA'nın eti, içilen şarap ta onun çarmıhta akan kanıdır!..
Paul'un tutulmasına, Sen Peter sebep olmuştur. Peter onun fikirlerini benimsedi. Thomas ise Hz. İSA'ya sadık kaldı. (40)
Aynı şekilde ANADOLU'daki, Suriye'deki, Mısır'daki Hıristiyanlar, Avrupa'daki hıristiyanlardan farklı bir inanç sistemi içinde yaşadılar. Onların dini Hz. İSA'ya Roma'nınkinden daha yakın oldu. Bu hıristiyanlar Eboniler, Nasturiler, Sabiiler (41), Monikiler, Agnostikler, Nasıriler ve Süryaniler idi.
Bunların çoğu Hz. İSA'yı sadece bir âdemoğlu ve peygamber kabul eder... İncil'deki "Paul'un Mektupları" kısmını da okumazlar. Hatta bir kısmı sadece Matta İncili'ne inanır. Mesela Eboniler bu gruptandır.
Bosnalılar da, aslında Bizanslılar'ın Güney Anadolu'dan Rumeli'ye sürdükleri Boğomiller'dir. Özal'ın 1993 yılında ABD ziyaretinde iddia ettiği gibi "zorla" değil, İSLAM hoşgörüsü sonucu müslüman olmuşlardır.
Aslında Ahd-i Cedid diye bilinen Hıristiyanların kutsal kitabı Hz. İSA'dan çok sonra, M.S.74-135 yılları arasında meydana getirilmiştir. Mark'ın İncili 70, Lukas'ınki 80, Matta'nınki 85, Yuhanna'nınki de 100 yıllarında kaleme alınmıştı. Lukas'ın ve Matta'nın İncilleri Filistin'de, Yuhanna'nınki Efes'te, Mark'ınki ise Roma'da yazılmıştı.
Paul'un yaptığı değişiklikler Romalılar'a şirin gelecek tarzda düzenlenmişti. Mesela Hz. İSA sadece Mesih olsa, Romalılar'a hiç hitap etmezdi. Çünkü Romalılar insan tanrılara inanırlardı. Şu halde Roma'ya sunulacak dinde Hz. İSA da, tanrı olmalıydı!.. Baba-Oğul karmaşası, Meryem'in erkeksiz doğurmasından değil, bu ihtiyaçtan kaynaklandı.
Öte yandan Lyon Piskoposu İrenus, M.S. 190 yılında Ortodoks mezhebini kurdu. Gerçek Hıristiyanlıktan sapmalar üzerine 5 ciltlik bir kitap yazdı. Ama onun da amacı insanları kiliseye ve papazlara bağlamaktı.
303 yılında Roma İmparatoru Diecletion bütün Hıristiyan eserlerini yaktırdı. Böylece batıl ididalara karşı koyacak bir çok delil ortadan kalkmış oldu. Şu anda mevcut 5000 eski İncil'den hepsi M.S. 4 asra aittir. Yani Hz. İSA'nın vahiylerine en yakın belgeler, ondan 300 yıl sonra yazılmıştır!
İlk devirlerde papazlar için evlenme yasağı yoktu... Bu kural, Paul'un bu sahte dini 312-337 yılları arasında Roma İmparatoru olan Kostantin zamanında resmileşince ortaya çıktı.
Kostantin'den önce Roma'nın resmi dini "Sol Invictus" diye bilinen ve Güneş Tanrısı'na tapılan dindi. Hıristiyanlara şirin görünüp, onların desteği ile imparator olan Kostantin, Paul'un çarpık kurallarına bir de kendi dini Sol Invictus'un kurallarını ekliyerek, bugünkü hıristiyanlığın temelini attı.
Kostantin 325 yılında İznik Konseyi diye bilinen toplantıya başkanlık etti ve oradan bu sahte hıristiyanlığın kurallarını tesbit etmiş olarak ayrıldı. Mesela İSA'nın TANRI olduğunu kabul ettirdi. Yeni İnciller yazdırdı ve dağıttı. Yahudiler'in dini günü olan Cumartesi'ye nazire olarak, hıristiyanlar Pazar'ı benimsedi. Günün adı "SUN-DAY, SON-TAG" oldu, yani GÜNEŞ GÜNÜ!.. Çünkü Pazar, aslında putperest Romalılar'ın kutsal Güneş Günü idi.
Aynı şekilde Hz. İSA'nın doğum günü sayılan 25 Aralık da, eski Roma dinince kutsal sayılan bir gündü... Hz. İSA'nın doğumunda "kuzuların bulunduğu" söylenmesi, dönemin en azından bahar olduğunun işaretidir. Bugün bazı Avrupalı hıristiyanlar bile bu günü (Christmas) kabul etmezler.
Aslında İSLAM'da ALLAH'ın her günü aynı değerdedir. Onun içindir ki, KADİR GECESİ'nin hangi gün olduğu açıklanmamış, müslümanlara onu aramaları istenmiştir. Yani yılın herhangi bir günü olabilir. Öte yandan Hz. İSA bizim için de büyük peygamberdir.
Nasıl ki, Peygamberimizin doğduğu gün MEVLUT KANDİLİ ise, Hz. İSA'nın doğduğu gün de bizim için makbul günlerdendir... Bilinse, Hızır ile İlyas peygamberin buluşması gibi (Hıdırellez) kutlanabilirdi. Ancak Hıristiyan âdetlerine göre kutlanması doğru değildir.
Kaldı ki, hem Pazar günü, hem de Noel Hz. İSA'dan gelen bir şey değil, putperest Kostantin'in uydurmasıdır.
Seçilip makbul addedilen 4 İncil dışında kalanlara "Apocrypha" dendi ve hepsi imha edildi. Orada burada gizli kalmış bir-iki nüsha ise ancak son zamanlarda ortaya çıktı. Peter'in İncili 1886'da Nil vadisinde bulundu. Thomas İncili 1945 yılında Mısır'da Nag Hamadi yakınlarında tesadüfen ortaya cıktı. Ölü Deniz Tomarları diye bilinen belgeler de 1960'larda bulundu. Bunların hepsi Ahd-i Cedid diye bilinen 4 İncil'den farklı unsurlar ihtiva etmektedir. (42)
İstanbul'un kurucusu da olan Kostantin, bundan sonra bütün dünyayı etkiliyecek bir davranışta daha bulundu. ROMA PİSKOPOSU'NA MAAŞ BAĞLADI. BÖYLECE ONU DİĞER KİLİSE PAPAZLARINDAN AYIRMIŞ OLDU. KISA SÜRE SONRA ROMA KİLİSESİ DİĞER KİLİSELER ÜZERİNDE HAKİMİYET KURDU VE BUGÜNKÜ PAPALIK MÜESSESİ OLUŞTU!...
Mısır'daki Hıristiyanlar, Roma Kilisesi ile anlaşamadıklarından, orada Kopt Kilisesi kuruldu. Hâlâ da varlığını sürdürmektedir. Nasraniler ve Süryaniler Türkiye, Suriye, İran, Mısır, Rusya, hatta Hindistan'a kadar yayıldı.
Gelişmelerden ürken Romalılar, 4ll yılında pek çok belge ve kitabın bulunduğu İskenderiye Kütüphanesi'ni yaktılar!.. Hypatia adlı kadın feylezofu da 415 yılında recmederek öldürdüler.
428 yılında İstanbul Patriği Nestrorius, yayınladığı bildiride:
"Artık kimse Meryem'e, "ALLAH'ın Anası" demesin!.. Çünkü Meryem sadece bir insandı,"
dediği için Mısır'a sürüldü...
Putperest Kostantin tarafından kurulan Papalık 1096 yılından itibaren başlattığı HAÇLI SEFERLERİ'ni hep sürdürdü. Zaman zaman diğer mezhepler ile sürtüşmeye girdi. Hatta İstanbul'un fethinden hemen önce Bizans Başvekili Notaras'a:
"İstanbul'da Latin külahı görmektense, TÜRK sarığını tercih ederim,"
dedirtti... Yine hıristiyanlar bütün bu sürtüşmelerine rağmen, müslümanlara karşı birbirlerini daima desteklemişlerdir. En son örnek ise, Bosna-Hersek cinayetleridir.
Papalık bundan sonra malları, arazileri olan bir derebeyine, krallara taç giydiren bir otoriteye dönüştü. Zaman geçtikçe ticarî bir şirket halini aldı. Mafya-Mason-Vatikan üçlüsünün karanlık ilişkileri, 1981'deki P-2 Locası skandalı ile ortaya çıktı.
Sonuç olarak, şu anda bir milyar Hıristiyan'ın çoğunun bağlı olduğu inançların kökeni sahtekâr Paul'un uydurma dinidir!.. Hıristiyanlığın Hz. İSA'ya en yakın şekli gene Doğu'da; Mısır'da, Suriye'de ve ANADOLU' da yaşamaktadır. Batı medeniyeti denilen ucubenin bugünkü sefil halini alması, kiliselerin homoseksüel erkekleri evlendirmesi Hz. İSA'ya bağlanamaz!.. Ne Reform'dan önceki engizisyon vahşeti ve gerilik, ne sonraki sömürgecilik ve ahlâksızlık, ne de bütün kurumları ile Papalık Hz. İSA dininden değildir. Batılıların dini Hz. İSA'ya değil, açıkgöz Yunanlı Paul'a dayanır.
Ve Batılılar'a göre Hz. İSA'nın babası TANRI, PARA'dır!..
______________________________
Wilson E, The Dead Sea Scrolls, London, 1977
Vermes G., Jesus The Jew, London , 1977
Martin M., The Decline and The Fall of The Roman Church, London, 1982
Momigliano A., The Conflict Between Paganism and Christianity in the 4. Century, London, 1970
Koester H., Apocryphal and Canonical Gospels, , Harvard, Theological Review (Jan-April 1980)
Hammer R., The Vatican Connection, Harmondsworth, 1971
(39) -Tekrar ediyoruz: Biz bu bilgileri tamamen Hıristiyan kaynaklardan derledik!..
(40) - Son zamanlarda Thomas'a ait olduğu söylenen bir İncil bulunmuş ve yayınlanmıştır. Bir de BARNABAS İNCİLİ vardır ki, ötekilerden çok farklı ve çok daha kapsamlıdır.
(41) - Yüce KUR'AN'ın Bakara Suresi 62. Ayeti aynen şöyledir:
"Şüphe yok ki, İMAN EDENLER'le; Museviler, Nasraniler ve Sabiiler'den ALLAH'a ve ahıret gününe gerçekten iman eden ve sahih amel işliyenlerin, elbette RAB'leri indinde ecirleri vardır. Onlar için korku yoktur!"
Bu son derece önemli ayette "iman edenler"den kasıt müslümanlardır. Ama ayetin devamından anlıyoruz ki, bazı yobaz hoca takımının iddia ettiği gibi "geri kalanlar külliyen cehenneme" diye bir şey yok!.. Musevi, Hıristiyan olanlardan da ALLAH'a, ahıret gününe iman edip, iyi işler işleyenler de TANRI'nın rahmetine kavuşacaklardır... bazı din adamlarına göre Sabii=yıldızlara tapandır.
Biz yukarda verdiğimiz gruplardan NASIRÎ ve SABİÎ'ye dikkat çekmek istedik.
(42) - Yine tekrar ediyoruz, burada yazdıklarımız THE MESSANIC LEGACY'den aynen tercüme edilmiştir.