Ey Aziz!
Hikmet ehli diyorlar ki :
MANZUME
MANZUME
Kim boyudur tevil (uzun) sâde (kalb) olur cemîl
Kim ki boyudur kasîr (kısa). Hilesi vardır kesîr (çok)
Kim orta boyludur, akıl ve hoş huyludur.
Kim ki saçı sarıdır kibr ü gadab kâr (işi) ıdır.
Kim ki saçıdır kara sabrı var onu ara
Kumral ise saç güzel sahibidir bîbedel (eşsiz)
Saçı az olan latif oldu nazik ve zarif.
Saçı uzun olsa kadının, anlayışı az olur onun
Başı küçük aklı az, olsa ona deme raz
Başı büyük olanın aklı çok olur anın.
Başının tepesi yassı ise, sahibi çekmez keder
Başının derisi ince olan hayır yapar etmez ziyan
Kel adama olma yakın, kötü huylu olur ondan sakın
Alnı dar olanın içi de dar ve sıkıntılı olur anın
Yumru olursa alnı, sahibi çiıkin ve kötü olur.
Alnı olan arız (geniş) kötü huylu olur çimmariz (hasta)
Normal olsa alnı, emin bil sahibini
Alnı kırışıksız olan, tembel olur bigümân (şüphesiz)
Uzun olandır fehîm (anlayışlı), az ise olmuş kerim (cömert)
Kaş arası buruşuk olan,'gam yüküdür ol hemân
Kulağı büyük olsa bol (çok) cahil ve tembeldir ol
Kulağı küçük olan eğridir, orta boy olan doğrudur.
Kaş ucu kimin incedir, onun işi gücü fitnedir
Kimin kaşında var çok kıl, çok olur üzüntü hem de kederi
Kaşı açık doğrudur. Çatma ise uğurdur (eğri)
Kaşı ince olan güzel olur, uzun ise kibirli oluşa delildir.
Kaş yay gibi olan güzel olur her zaman
Gözü çukur olsa kelil (az) olur o kibre delil
Siyah gözlüler itaatli olur, kızıl gözlüler cesur olur
Gök gözlü olan zeki olur,elâ gözlü olan edebli olur.
Çeşmi küçüktür hafif çeşmi (gözü) büyüktür zarif
Yumru gözlü olan hasûd, orta olan da dost olur.
Göz kırpak oldu şeyn (ayıp) bakışı gevşek oldu bundan
Köre yakın olma, çok bakan güvenli olmaz
Şaşıya eyleme nazar, çünkü o sana eğri bakar
Güler yüzlü olan güzel, kirpiği sık olan bîbedel
Yüzü büyük olandır âlîl (illetli) küçük yüzdür kibre delil
İnce yüzlü olur muhil (sevimli) kalın yüzlü olur sakil(sevimsiz)
Yüzü pek uzun olan lâf ile söyler yalan
Kimin ki eksidir yüzü acı olur onun çoğu sözü
Yüzü yuvarlak olan aydan daha nurlu olsa gerek
Böylesi çok güleç olur, onu gören kâm (nasib) alır.
Benzi kızıl olandır edib (terbiyeli) esmer olandır lebib (zeki)
Benzi sarıdır alîl (hasta) siyaha meyleden olur muhil
Kimin gözleri oldu kızıl ve çok, durasın ondan uzak
Burun olursa dirâz (uzun) sahibidir fehmi (anlayışı) az
Eğer burnu olursa top sahibi olur turûb (neşeli)
Kimin ki burnu ağza yakın, o adamdan sen sakın.
Burun delikleri olsa bol (geniş), kibir ve hased dolmuş ol
Olsa kulkul-i kanad, onda toplana küsme ve inad
Burnu kimindir arız (geniş) şehvet iledir narîz
Kimin burnu eğridir himmet onun fikridir.
Ağzı küçük olur güzel, fakat olur pür vecel (korkak)
Ağzı büyük olur (olan) şeci (cesur) eğri ağızlı olan birşeni (kötü)
Kadının tenasül uzvu kendi ağzı gibidir.
Genizden konuşmalar kibrin alâmetidir.
İnçe sesli erin işi, kadına şehvettir anın işi
Erkek sesli kadınlar, hemen hepsi yalancıdırlar.
Kim ki konuşur seri (hızlı) fehimdir anın refî
Kimin sesidir kaba .gayreti var merhaba
Sesi çatal olsa o can, halka eder bed gümân (kötü zan)
Gülmesi çok olsa ha, sakın ondan umma hâyâ
Yufka ve kırmızı dudak, sahibi (kolay) anlar sebâk (ders ilim)
Dudakları kalın olsa bil.sahibinin kızgınlığıdır sakil (ağır)
Dişleri iri olan, işlerin çoğu olur yaman
Mu’tedil olan dişi, hoş ve doğrudur işi.
Kokusu hoş olanın, huyu da hoştur anın
Çene kemiği ince olanın aklı da hafif olur anın
Kimin çenesi geniş olur, ol sahibi çok kaba olur
Kimin çenesi normal olur, ol sahibi akıllı ve güzel olur
Cihyesi (sakalı) sıktır sakîl sohbeti eyler tavil (uzatır)
Uzun sakallı olsa eğer, o kimse olur bi hüner
Kim ki sakalı siyah ve azdır, onlar zekâsına ‘olur delil
Bir kimse ki sakalsız kösedir, o ada'mın hilesi çok olur.
Olsa değirmi sakal, sahibidir pür kemâl
Olsa kafası arız (geniş), ahmaklık ile ol marîz (hasta)
Boynu olan'çok. dırâz, rüşdü olur anın az
İnce ki gerdâri ölür sahibi nâ’dân (bilgisiz) olur.
Boynu kalın olan ol, gece-gündüz yeyici (obuf) olur
Boynu olursa kasîr (kısa) hilesi olur kesir (çok)
Boynu mu’tedil olan, odur hayırla uğraşan
Het yeri orta kararda olan, dilber olur bi güman (şüphesiz)
Çalış bir bilgin ârifi bul Ya bir senem-i lâtif ü ra’nayı bul;
Eğer bunlardan biri kısmet olmazsa
Vakitlerin boşuna harcama tenhayı bul.
KISIM: 5 BEDENİN DİĞER ORGANLARI
Ey Aziz! Hikmet ehli diyorlar ki:
Omuzu sivri olan hırsız olur çok yaman
Eğri omuzlu kişi, eğrilik olur hep işi
Kısa omuzlu eblehin, düşkün omuz esfelin (en aşağı)
Mu’tedil olsa omuz, sahibi anlar rumuz.
Sâidi eğri ve kesir olsa olur ol şerir
Eğer küçük olsa el, bi bedel olur güzel
Parmakları olan uzun, ehli hüner züfünûn (bilgili)
Parmakları yumuşak olan ,zeki olur bigüman.
Tırnağı geniş olmıyanı, gece gündüz sev anı
Tırnağı yumru çizik olsa o bilmez yazık.
Göğsü açık olanın tabiatı da kötüdür anın
Göğsü eğer olsa dar, gam yer o leylâü nahar (gece - gündüz)
Göğsü geniş olanın, gece-gündüzü üzüntü olur anın
Göğüs ve omuzdaki kıl atılanlığa olur delil
Kadın memeleri olsa kebîr (büyük) şehveti olur kesir (çok)
Memesi olsa tâvîl (uzun), anda olur süt kalîl
(az Memeleri
olsa sağır (küçük) süt olur anda kesîr (çok)
Sütlü memeli velûd (doğurucu), kocasınadır ol vedûd (sevgisi)
Olsa mu'tedil meme, kocası hem anı eme
Yumuşak etli olan tende olur lâtif ve cân
Hoş ve lâtif etli olan, odur ince ve nazik olan
Eti olan çok katı oldu kavi gilzatı (kabalığı)
Arkası yassı olan kişi, olur safahat anın işi
Sırtı geniş olanın, kuvveti çoktur anın
Eğer beli ince olur, şekli yerince olur
Arkada bittiyse kıl, şehveti olmuş delil
Karnı büyük olan az kavrayışlı, karnı küçük olan titiz olur.
Karm büyük ve kesîr (kısa) huyu kötü olur hem de asîr
Kasığında bitmezse kıl, huyu vahşi olur anın bil
Oyluğu geniş olan tembel olur bigüman (şüphesiz)
Aleti olan sağir (küçük) oldu reşid ve habîr
Aleti olan tavıl (büyük) sahibidir pek leim (alçak, pinti)
Yumurtaları büyük olan, sahibi olur pehlivan
Olsa küçük ünsiyan (tenasül uzvu) sahibi olmuş cebân(korkak)
Bıd’ı eğer olsa sağır, sahibesidir lıatîr
Olsa âleti etli ve kebir, şehvetli kadındır kesîr (çok)
Bacağı olan pek tâvıl şehveti olur kalîl (az)
Topal olan bir kıçı, kibir ve hasettir işi
Dizi olan büyük yüklenir bir hayli yük
Baldın kaim olanın, olmaya lütfü anın
Ökçesi etli olan kadını, güzel huylu say anı
Ökçesi yufka olan, güzel olur bigüman
Ökçesi kalın erkek .oldu şecaatle fert.
Ayağı geniş kişi cevrû cefâdır işi
Eğer uzun olursa pâ (ayak) sahibidir pür hâyâ
Parmakları uzun olanın f elimi ve anlayışı çok olur
Adımları kısa olanın, yürüyüş ve hareketi hoştur anın.
Çünkü salınarak yürür, akıl olan hayran olur
O çeşit yürüyüş adam öldürür, sözleri konuşanı canlandırır.
KISIM: 6 KADINLARIN GÜZELLİKLERİ VE BUNUN DELİLLERİ
Ey Aziz!Hikmet ehli diyorlar ki:
Kadının güzelliklerine delil, otuz iki resim vardır bil
Dört yeri lâzım siyah, saç ü kaç kirpik ve göz ah'.
Dört yeri ak ola zeyri (süs), yüz, diş, tırnak, ve gözü
Dört yeri lâzım siyah, saç ü kaş kirpik ve göz ah\
Dört yeri ak ola zeyn (süs), yüz, diş, tırnak ve gözü
Dört yeri dar olsa gerek, burun, kulak, koltuk altı ve tenasül
Dört yeri büyük olmalı, meme, kasık, kadınlık organı ve diz
Dört küçük olmalı, burun, ağız, ayak ve e\\.
Sesi, beli ince hem, şekli de bir nice hem
Bedeni tavlı ve taze .olmalı kıldan beri
Böyle kıyafetli ten, olsa güzeldir o zen (kadın)
Böyle kadın sevilir, ahlâkı da hem sevimli olur.
Hamdi-i Şirin beyan kadınların güzelliklerini anlatırken
Hz.
Zâliha’yı şöyle vasfetmiştir: Gerçi güzelliği beyana sığmaz idi
Nitekim aşkı cânâ sığmaz idi
Lik bir harf duy kitabından
Diye ben bir zerreyim güneşinden
Diye ben bir zerreyim güneşinden
Kameti Rahmet bağının serv-i idi
Dal ve meyve safa ve lezzet idi.
Dal ve meyve safa ve lezzet idi.
Lütuf suyu ile çünkü buldu nema
Hil’at olmuş idi letafet ona
Aklın tuzağı idi başının mûy (kıl, saç)uyırd edilemezdi miskten bûy (koku) u, İnce kıl yardı sone sa’y ile cûst
Fark-ı nâzın kodu miyâne dürüst.
Fark-ı nâzın kodu miyâne dürüst.
İnce kıl yardı sâne sa’y ile cust
Gece içinde gündüz maeeyni (arası)
Alnını nurun levlıi edip Allah Ondan güzel ders alırdı Mâlı (hy).
Gözleri tuzak ehlinin ellisidir
Ay gibi yüzünün güneş zavallısıdır.
Lâle haddinde amber gibi hâli Guyıya gülistandır Ufl-ı habeş.
Burnun elifi ve saler nokta-ı hâl Toplanıp bir iken on oldu cemâl Yanağı cennete nümune idi Ondaki gülleri çeşit çeşit idi.
Ağzı sığmadı onun sözüne
Bir göz sığmaz iken ol ağzına Gülse akıtır nuru Süreyyâdan
Sözü lezzetli kand ve helvâdan Lütfiyle gülse Lâl’i handanı
Dil düğümünü açardı den dânı
Dürr-i dendanı lâl-ı handandan
Görünür Hakk’m nuru gibi candan
Hak çenesin kıldı şekerden sebep
Güzelliği iki bayrama verdi süs ve reyb
Elman-ın şekeri iken zenahdânı
Çah-ı âsib olurdu zindanı
Nice dili can verirdi ol sîbe
Düşerdi o lâh-ı asibe
Zeynâhı sîbinin halâveti can, gadab-ı siminin zekâtı cihan
Boynu olmuş idi zûlile mesrur, birisi kâfir, birisi kâfûr
Gün gebi doğdu çün o simin ber, eksiğini bildi kul oldu kanier
Göğüs bir gümüş levh idi ol hemân, ol gümüş levh’e nakşibendici hanım resmetmiş o turunca gibi, bir gül üstündeki iki gonca gibi
Kollan olmuş iki sütun-ı sim, ondan umar, zeâtı durr-i yetim
Hüsnü icâzena onun bürhan
Yedi beyzâsı kâfi idi heman
Kefi uşşaka raha ül revah (ruhlar)
Parmağı dil kilidine mitfah (anahtar)
O dilberin güzelliğini kim eder iyân Ki açıklamasında aciz kaldı beyyân (açıklayıcı)
Lâkin ondan yazılsa bir parmak
Kaleme şu kadar gelir ancak
Kim onun parmağını gören âdem,öldü divana kaldırıldı kalem
Güher sardı kollarım hemân
İnce belin kamer kuçardı hemân öyle güzel idi ki beli kim anı
Kılca olurdu görenin canı
O huma kuşunu seyreden takından
Bir güvercin sanırdı sâkmdan
Alem-i güzellik emrinde idi
Güneş ve ay hizmetçi ve cariye idi.
Olmaz iken zib u zivere hacet o
Eyledi meyl-i zlver ti ziynet
Ne yazık ki zamanın kadınlan mennânedir, hannâne değildir.
Onlara tatlı kavuşmaktan ise hayaliyle yaşamak bin defa daha iyidir.
Gece içinde gündüz maeeyni (arası)
Alnını nurun levlıi edip Allah Ondan güzel ders alırdı Mâlı (hy).
Gözleri tuzak ehlinin ellisidir
Ay gibi yüzünün güneş zavallısıdır.
Lâle haddinde amber gibi hâli Guyıya gülistandır Ufl-ı habeş.
Burnun elifi ve saler nokta-ı hâl Toplanıp bir iken on oldu cemâl Yanağı cennete nümune idi Ondaki gülleri çeşit çeşit idi.
Ağzı sığmadı onun sözüne
Bir göz sığmaz iken ol ağzına Gülse akıtır nuru Süreyyâdan
Sözü lezzetli kand ve helvâdan Lütfiyle gülse Lâl’i handanı
Dil düğümünü açardı den dânı
Dürr-i dendanı lâl-ı handandan
Görünür Hakk’m nuru gibi candan
Hak çenesin kıldı şekerden sebep
Güzelliği iki bayrama verdi süs ve reyb
Elman-ın şekeri iken zenahdânı
Çah-ı âsib olurdu zindanı
Nice dili can verirdi ol sîbe
Düşerdi o lâh-ı asibe
Zeynâhı sîbinin halâveti can, gadab-ı siminin zekâtı cihan
Boynu olmuş idi zûlile mesrur, birisi kâfir, birisi kâfûr
Gün gebi doğdu çün o simin ber, eksiğini bildi kul oldu kanier
Göğüs bir gümüş levh idi ol hemân, ol gümüş levh’e nakşibendici hanım resmetmiş o turunca gibi, bir gül üstündeki iki gonca gibi
Kollan olmuş iki sütun-ı sim, ondan umar, zeâtı durr-i yetim
Hüsnü icâzena onun bürhan
Yedi beyzâsı kâfi idi heman
Kefi uşşaka raha ül revah (ruhlar)
Parmağı dil kilidine mitfah (anahtar)
O dilberin güzelliğini kim eder iyân Ki açıklamasında aciz kaldı beyyân (açıklayıcı)
Lâkin ondan yazılsa bir parmak
Kaleme şu kadar gelir ancak
Kim onun parmağını gören âdem,öldü divana kaldırıldı kalem
Güher sardı kollarım hemân
İnce belin kamer kuçardı hemân öyle güzel idi ki beli kim anı
Kılca olurdu görenin canı
O huma kuşunu seyreden takından
Bir güvercin sanırdı sâkmdan
Alem-i güzellik emrinde idi
Güneş ve ay hizmetçi ve cariye idi.
Olmaz iken zib u zivere hacet o
Eyledi meyl-i zlver ti ziynet
Ne yazık ki zamanın kadınlan mennânedir, hannâne değildir.
Onlara tatlı kavuşmaktan ise hayaliyle yaşamak bin defa daha iyidir.
ORGANLARIN ŞEKİLLERİNİN ZIT DELİLLERLE TA’DİLİ VE NEFSLERİN DEĞİŞİKLİĞİNE
GÖRE OLAN HÜKÜMLERİ
GÖRE OLAN HÜKÜMLERİ
Ey Aziz! Hikmet ehli diyorlar ki:
Organların şekilleriyle alâkalı olarak anlatılan zıt deliller, bir şahıs üzerinde toplansalar hepsi o adama normallik verir ve onu âbâd eyler.
Meselâ, köse bir adamın şayet boyu uzun olmuş olsa, o kimse kösedir diye ayıplanmaz.
Çünkü boyu normal olmuştur.
Şayet yüzünde Hakkın nurunda alâmet var ise kalb gözü açık olan mü’minler ondaki nuru görebilirler.
Bu demektir ki bir kimsede hangi tarafın delilleri daha çok ise,o kimse o tarafla, bilinir ve tanınır
Eğer bir insanda Cenabı Hakk’ın nuru görülse artık onun sahip olacağı feraset ile başka delillere ihtiyaç duymaz.
Peygamberimiz buyuruyor ki:«Mü’min’in ferasetinden sakının, çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.»
Çünkü sözü edilen alâmetlerin hepsi
İnsanî nefsin ahlâk vevasıflarının alâmetleridir.
Eğer insandaki nefsi emmâre ise, o hayvanî nefsin hâkimiyeti altında ve onun emirlerine memur olduğundan, ona tabi olmuştur.
Karanlık, zulmet, cehalet ve bulanıklıktan sıyrılamamış ve temizlenememiştir.
Bunun için de bazen bir şeytan, bazen vahşi bir hayvan, bazen canavar ruhlu, bazen de hayvanî vasıflı olur.
Fakat şekil olarak insanlığım muhafaza eder.
Eğer insandaki nefsi nevvâme (kınayan nefs) ise, hayvani nefse karşı bazen galip, bazen mağlup olduğu için, bu nefs bazen hayvan sıfatlı olabileceği gibi, bazen de insan sıfatlı olabilir.
Eğer insandaki nefs, ilham alan nefs (nefs-i mülhime) ise,devamlı olarak hayvanî nefse galip gelir.
Organların şekilleriyle alâkalı olarak anlatılan zıt deliller, bir şahıs üzerinde toplansalar hepsi o adama normallik verir ve onu âbâd eyler.
Meselâ, köse bir adamın şayet boyu uzun olmuş olsa, o kimse kösedir diye ayıplanmaz.
Çünkü boyu normal olmuştur.
Şayet yüzünde Hakkın nurunda alâmet var ise kalb gözü açık olan mü’minler ondaki nuru görebilirler.
Bu demektir ki bir kimsede hangi tarafın delilleri daha çok ise,o kimse o tarafla, bilinir ve tanınır
Eğer bir insanda Cenabı Hakk’ın nuru görülse artık onun sahip olacağı feraset ile başka delillere ihtiyaç duymaz.
Peygamberimiz buyuruyor ki:«Mü’min’in ferasetinden sakının, çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.»
Çünkü sözü edilen alâmetlerin hepsi
İnsanî nefsin ahlâk vevasıflarının alâmetleridir.
Eğer insandaki nefsi emmâre ise, o hayvanî nefsin hâkimiyeti altında ve onun emirlerine memur olduğundan, ona tabi olmuştur.
Karanlık, zulmet, cehalet ve bulanıklıktan sıyrılamamış ve temizlenememiştir.
Bunun için de bazen bir şeytan, bazen vahşi bir hayvan, bazen canavar ruhlu, bazen de hayvanî vasıflı olur.
Fakat şekil olarak insanlığım muhafaza eder.
Eğer insandaki nefsi nevvâme (kınayan nefs) ise, hayvani nefse karşı bazen galip, bazen mağlup olduğu için, bu nefs bazen hayvan sıfatlı olabileceği gibi, bazen de insan sıfatlı olabilir.
Eğer insandaki nefs, ilham alan nefs (nefs-i mülhime) ise,devamlı olarak hayvanî nefse galip gelir.
Eğer insandaki nefs tatmin olan (nefs-i mutmaine) olursa, savaşı barışa, kavgayı da razı olmaya döndürür.
Onda her türlü kötülükler hayra döner.
Bu hayır ve şerler onu bağlamaz.
Nefsi gerçek bir ruh olur ve bütün varından, yoğundan vazgeçer.
Bunun için de ona düşman olanlar düşmanlığı bırakır ve ona dost olur.
Onda benlik namına birşey kalmaz.
Mertebesi bu derece âli, yüksek olanlann durumlarım anlatmak .mümkün değildir
Onda her türlü kötülükler hayra döner.
Bu hayır ve şerler onu bağlamaz.
Nefsi gerçek bir ruh olur ve bütün varından, yoğundan vazgeçer.
Bunun için de ona düşman olanlar düşmanlığı bırakır ve ona dost olur.
Onda benlik namına birşey kalmaz.
Mertebesi bu derece âli, yüksek olanlann durumlarım anlatmak .mümkün değildir
Ey Hakkı Gel! Halkı unut.
Benlikten vazgeç. Kendisini toprak eyle, Allah’ın nazargâhı olan kalbini maddeye esir olmaktan kurtar.
Allah’ın kalblere teselli olduğunu idrak eyle.
O’na olanaşk ve sevginle düşmanlarını çatlat!
Kalb gözüyle Allah'ı görmek isteyen kimse, kalbini dünyanınistek ve heveslerinden temizlesin.
Benlikten vazgeç. Kendisini toprak eyle, Allah’ın nazargâhı olan kalbini maddeye esir olmaktan kurtar.
Allah’ın kalblere teselli olduğunu idrak eyle.
O’na olanaşk ve sevginle düşmanlarını çatlat!
Kalb gözüyle Allah'ı görmek isteyen kimse, kalbini dünyanınistek ve heveslerinden temizlesin.
KISIM: 8
DAMARLARDAKİ KANLARIN AKIŞI
Ey Aziz!Hikmet ehli diyorlar ki:
(NOT: Aşağıda yazacağımız manzumede ihtilâç kelimesi çok geçmekledir.
İhtilâç : Titreme, seğirme ve hareket etmek demektir.)
(NOT: Aşağıda yazacağımız manzumede ihtilâç kelimesi çok geçmekledir.
İhtilâç : Titreme, seğirme ve hareket etmek demektir.)
MANZUME
İhtilâc-ı fark-ı ser (başın tepesinin titremesi) makamdan verir haber
İhtilâc-ı piş-i ser oldu devlete eser
İhtilâc-ı cenb-i ser sağ ve solu hayreder
İhtilâc-i sebhe ter sağı ıyş (yaşama) ve solu haber
İhtilâc-ı hâcib ol dostluk oldu sağ ve sol
Ortası ederse ger sağı zevk ve solu keder.
İhtilâç etse zenb,Sağı hüzn ve solu tareb.İhtilâc-ı beyt-i nur
Sağı renk ve sol sürme
İhtilâc-ı zir-ı çeşm
Sağda mihr ve solda haşini
İhtilâc-ı ruhda dal
Sağda hayır solda mal
İhtilâc-ı enf-i rah
Sağda kahr, solda câh
İhtilâc-ı favk-ı leb
Sağda zevk, solda tarab
İhtilâc-ı küc-i leb
Sağ zarar,so 1da tareb
İhtilâc-ı eden zekan
Sağda İş, solda hasen intilâc-ı gûş eder
Sağ ve solda hoş haber, İhtilâc-ı boğaz hem
Sağda mal ve solda da gam İhtilâc-ı düş eder
Sağda üzüntü, solda keder
İhtilâc-ı pazu el Sağda rızık, solda mal
Bilek ihtilâç eyler Sağ ve solda hoş haber
İhtilâcı saideyn Sağda lağv, solda şîn
İhtilâcı zahrı kef Sağda hüzün, solda şeref.
İhtilâc-ı fark-ı ser (başın tepesinin titremesi) makamdan verir haber
İhtilâc-ı piş-i ser oldu devlete eser
İhtilâc-ı cenb-i ser sağ ve solu hayreder
İhtilâc-i sebhe ter sağı ıyş (yaşama) ve solu haber
İhtilâc-ı hâcib ol dostluk oldu sağ ve sol
Ortası ederse ger sağı zevk ve solu keder.
İhtilâç etse zenb,Sağı hüzn ve solu tareb.İhtilâc-ı beyt-i nur
Sağı renk ve sol sürme
İhtilâc-ı zir-ı çeşm
Sağda mihr ve solda haşini
İhtilâc-ı ruhda dal
Sağda hayır solda mal
İhtilâc-ı enf-i rah
Sağda kahr, solda câh
İhtilâc-ı favk-ı leb
Sağda zevk, solda tarab
İhtilâc-ı küc-i leb
Sağ zarar,so 1da tareb
İhtilâc-ı eden zekan
Sağda İş, solda hasen intilâc-ı gûş eder
Sağ ve solda hoş haber, İhtilâc-ı boğaz hem
Sağda mal ve solda da gam İhtilâc-ı düş eder
Sağda üzüntü, solda keder
İhtilâc-ı pazu el Sağda rızık, solda mal
Bilek ihtilâç eyler Sağ ve solda hoş haber
İhtilâcı saideyn Sağda lağv, solda şîn
İhtilâcı zahrı kef Sağda hüzün, solda şeref.
İhtilâcı kefden al
Sağda ve solda rızık mal.
İhtilâcı ebhâm Sağda hami (yük), solda kâm Titrer ise sebabe
İhtilâcı ebhâm Sağda hami (yük), solda kâm Titrer ise sebabe
Sağda solda esbâba
İhtilâcı vusta hep
Sağda vusûli taıab İhtilâcı bırsır hem Sağda mevki, solda gam İhtilâcı hınsır el
Sağda vusûli taıab İhtilâcı bırsır hem Sağda mevki, solda gam İhtilâcı hınsır el
Solda hayır, sağda mal
İhtilâcı sadr olur Sağ hüzün, solda sürür.
İhtilâc-ı sedi hep
Sağda üzüntü, solda larab
İhlilâc-ı batına tam Sağda vasi, solda kâm
Ihlilâc-ı naf (göbek) olur
Sağda keder, solda sürür
Ihtilâc-ı peklü (bedenin yanı) al
Sağı dert ve sol mal.İhtilâc-ı tekigâh
Solu rızık, sağı câh İhtilâç-ı oyluk ol
Sağı mehr, solu oğul
İhtilâcı sadr olur Sağ hüzün, solda sürür.
İhtilâc-ı sedi hep
Sağda üzüntü, solda larab
İhlilâc-ı batına tam Sağda vasi, solda kâm
Ihlilâc-ı naf (göbek) olur
Sağda keder, solda sürür
Ihtilâc-ı peklü (bedenin yanı) al
Sağı dert ve sol mal.İhtilâc-ı tekigâh
Solu rızık, sağı câh İhtilâç-ı oyluk ol
Sağı mehr, solu oğul
İhtilâc-ı âne bir Sağ clmâ,sol sefer.
İhtilâc-ı husye hem Sağda çocuk, solda gani
İhtilâc-ı mak’ad el Solda yol, sağda mal
İhtilâc-ı fehz (bacak) eder,
İhtilâc-ı fehz (bacak) eder,
Sağda lyş, solda sefer.
İhtilâc-ı rekbe (diz altı) olur
Sağda keder, solda sürür.
Diz altı kılsa eğer
Sağda yol, solda keder.
İhtilâc-ı saka (baldır) rah
Sağda mal, solda câh.İhtilâc-ı vech-i sâk (baldır yüzü)
Sağda râh, solda erzak
İhtilâc-ı batn-ı sak
Sağda mal, solda firak
İhtilâc-ı ka’b eder
Sağda vasi, solda sefer
İhtilâc-ı püsşt-i pâ (ayak sırtı)
Sağda keder, solda cefâ
İhtilâc-ı kâb-ı el
Sağda avuç, solda mal
Eğer titrerse kef
Sağda yol, solda şeref İhtilâc-ı ebham (başparmak)
Sağda mal, solda kâm
İkinci parmak eder
İhtilâc-ı rekbe (diz altı) olur
Sağda keder, solda sürür.
Diz altı kılsa eğer
Sağda yol, solda keder.
İhtilâc-ı saka (baldır) rah
Sağda mal, solda câh.İhtilâc-ı vech-i sâk (baldır yüzü)
Sağda râh, solda erzak
İhtilâc-ı batn-ı sak
Sağda mal, solda firak
İhtilâc-ı ka’b eder
Sağda vasi, solda sefer
İhtilâc-ı püsşt-i pâ (ayak sırtı)
Sağda keder, solda cefâ
İhtilâc-ı kâb-ı el
Sağda avuç, solda mal
Eğer titrerse kef
Sağda yol, solda şeref İhtilâc-ı ebham (başparmak)
Sağda mal, solda kâm
İkinci parmak eder
Sağda ve solda hoş haber.
Orta parmaklardan al,Sağ ve solda var cidâl
Olsa muhteliç eğer Bir yerin eyle nazar.
Bunda kıl ahkâmı
Şüphesiz et itimâd
Kim damar oynar eden
Hakdır onu depreten.
Anla işaratım (İşaretleri)
Bekle beşaratını (müjdelerini).
însan bedeninin anatomi ve
însan bedeninin anatomi ve
fizyoloji yönünden organlann daki kuvvetler esasen çok daha fazladır.
Bunlann anlatılması çok uzun sürer.
Bunlann anlatılması çok uzun sürer.
Bizim bunları kısaca anlatmış olmaktan gayemiz;
Yaratan ve Hakim olan Allahü Zülcelâli tanımak ve bilmek hususunda deliller ve yardımcı bilgiler vermektir.
Artık yaratıkların engüzeli olan ve iki cihanı kendi nefsinde toplayan insan bedenindeAllah’ın ince sanatını ibret ve hayret gözü ile görmeyi ve bu hususta tefekkür etmeyi, anlayış, idrâk hususunda akıl ve ilmin âcizve noksan olduğunu kabul ederek konuyu değiştiriyoruz.
Çünkü akıl ve ilim, bunu vasfetmekten ve açıklamaktan âciz kalmıştır.
Aklın bundan aciz kaldığım idrak edip Allah'ın varlığı karşısında eğilmek ve secdeye varmak gerçek mü’minlerin vasfıdır