06 Ocak 2019

Grenville Byford (Çizmeli adam)



Grenville Byford (Çizmeli adam) ile ilgili görsel sonucu
Grenville Byford (Çizmeli adam)

Byford, 1951 yılında Londra’da dünyaya geldi. Başarılı bir eğitimin ardından 1970’li yıllarda Londra’dan ABD’ye göç eden ve Massachussetts eyaletinin Boston kentine yerleşen Byford’un, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nden kimya dalında diploması bulunmaktadır. 
Baston’da Harvard Bussiness School’da 1979 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Uzun yıllar ABD’de elektronik endüstrisinde iş yapan Byford, arkadaş çevreleri tarafından ‘maceracı kimliği’ ile tanınıyor. 
Byford 1980’li yılların bir bölümünü Boston’daki ‘Bain&Co’ adındaki şirkette, strateji danışmanlığı yaparak geçiriyor.
(Maddi sıkıntı içinde olan büyük şirketler Bain&Co.’ya başvuruyor, onlar da belli yöntemler ile şirketleri düzlüğe çıkarmaya çalışıyor. IMF’nin zordaki ülkelere uygulattığı programların benzerini onlar da şirketlere uyguluyor.)
Boston merkezli Bain&Co. şirketinin 1990’lı yıllarda İstanbul’da da ofisleri bulunuyordu. 
Ancak 11 Eylül sonrası, şirket Türkiye bürolarını kapattı. 
Türkiye faaliyetlerini ani bir kararla İtalya’ya taşıyarak Roma’dan yürütmeye başladı.
Byford, 1987-1989 yılları arasında işlerine ara vererek bir yelkenli ile tek başına dünyayı dolaştı. 
Amerika’ya döndükten sonra Bain&Co’daki işlerinin yanı sıra, bir ortağı ile Boston kentinde bir birahane açtı. 
Kısa sürede birahanelerin sayısını on dörde çıkarttı ve John Harvard’s Berw House adında birahaneler zincirini kurdu. 
Bir anda Boston’un ‘Birahaneler Kralı’ olarak ün yaptı. 
Byford bir taraftan barları işletiyor, diğer yandan da Türkiye ile yakından ilgileniyordu. 
Türkçe öğrenmişti, sık sık Türkiye’ye geliyor ve Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi ile yakın temasta bulunuyordu.
Byford’un birahaneler kralı olmasından başka bir özelliği de, 
“EŞİNDEN DOLAYI” Davos toplantılarının müdavimlerinden biri olmasıydı. 
Her Davos toplantısında vardı.
Türkiye’ye geliş-gidişlerinde, o sıralarda ABD’nin Ankara’daki büyükelçisi olan Marc Grossman ile de yakın dostluk kurmuştu. 
Byford, Türkiye ziyaretlerinde Büyükelçi Grossman ile zaman zaman bir araya gelir ve Türkiye üzerine konuşurlardı.
Byford İstanbul’dayken Bain&Co’nun ofislerini kullanıyordu. 
Türkiye ile yakından ilgileniyor ve Refah Partisi’nin önde gelenleri ile sıkı dostluklar kuruyordu.
2000 yılına kadar Boston’daki John Harvard’s Brew House adındaki birahaneleri işletmeye devam eden Byford, verdiği ani bir kararla barlardaki hisselerini ortağına devretti ve ortaklıktan ayrıldı. 
Byford bu tarihten itibaren kendisini uluslararası ilişkiler alanındaki çalışmalara verdi. Uzmanlık alanı olarak seçtiği ülke de Türkiye’ydi. 
Byford halen Harvard Üniversitesi’ne bağlı bir fakültede “Hazar Çalışmalar Programı” direktörü olarak görev yapmaktadır. 
Üniversite broşüründe “Hazar Çalışmalar Programı’nı şöyle tanımlıyor: “Türkiye ile Avrasya dünyasında din ve devlet arasındaki ilişkiyi araştırır.”
Erdoğan’la ne zaman tanıştı?
Bu konuda çeşitli iddialar vardır. 
Bazılarına göre Cüneyt Zapsu, Byford’la Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı, AKP’nin Ağustos 2001 tarihinde Ankara’daki Genel Merkez binasının açılış kokteylinde tanıştırdı. 
Üçlü Erdoğan’ın Genel Merkez’deki odasında uzun bir görüşme yaptı.
Bazı kaynaklara göre Erdoğan ile Byford’un tanışıklığı belediye başkanlığı döneminde başlıyor.
90’lı yıllarda Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ile ilk temaslarından biri Washington’un eski Ankara Büyükelçisi ve bir zamanlar Camegie Endowment adlı düşünce kuruluşunun başında bulunan Morton Abramowitz idi.
Daha sonra ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Bayan Huggins de defalarca Erdoğan’ı Belediye Başkanı olarak ziyaret etmiş, hatta cezaevinde bile görüşmüştü.
Byford, Harvard Dergisi’ne verdiği röportajda, Erdoğan ile karşılaşmasını şöyle anlatıyor:
“Çok değişik bir insan. Müslüman vecibelerini yerine getiren, kendini demokrasi ve insan haklarına adamış çok önemli bir zat...”
Erdoğan’ın Türkiye’yi ‘modem’ bir ülke haline dönüştürmesi durumunda “Batı ile İslam dünyası arasındaki ilişkisi çok değişik olur” diyen Byford, şunu da ekliyor: “Bunu Erdoğan’ın yapabileceğine inancım çok yüksek...”
Çizmeli Adam Byford, başka dost meclislerinde sürekli Türkiye’yi öven konuşmalar yapıyor ve ‘bağımsız analist’ tanımı altında bazı gazete ve dergilere Türkiye yazıları yazıyor ve yayımlatıyordu.
Byford, Türkiye ile neden ilgilendiği şeklindeki soruları şöyle özetliyordu:
“Ben Türkiye’nin her zaman çok önemli bir ülke olduğuna inanırım. Washington’da Türkiye’yi gerçek anlamda tanıyan çok az insan vardır. 
Ciddi bir şekilde Türkiye’yi Washington’da tanıyan yirmi kişiyi geçmez. 
Çoğu da kendilerini Türkiye uzmanı olarak gösterirler ama Türkçe konuşmayı bile bilmezler. 
Biliyor musunuz Washington’daki çoğu Türkiye uzmanı AKP seçimleri kazandığı vakit şaşırmıştı.”
Byford’a Çizmeli Adam denmesinin nedeni ise çok basit. 
Hayatta en sevdiği şey çizme giymek. 
İşte bu yüzden AKP’liler kendi aralarında yaptıkları şifreli konuşmalarda ondan hep ‘çizmeli’ diye bahsederlerdi. 
Hatta bazıları ‘çizmeli’nin gerçek adını bile bilmiyordu.
 Ama “Bugün Çizmeli geldi yine” ya da “Çizmeli durumdan memnunmuş” gibi konuşmalar sıkça duyuluyordu AKP koridorlarında. 
Öyle ki aslen İngiliz olan ama ABD vatandaşlığına geçen Byford'un Beyaz Saray'daki resepsiyonlarda giydiği smokinin altında bile çizme vardır.
Çizmeli Byford’un bir başka özelliği daha var. O da iş çevrelerinin ünlü dergisi Forbes tarafından “Dünyanın en güçlü 91. kadım” seçilen eşi...
Çizmeli Adam’ın eşi Orit Gadiesh
Gadiesh, İsrail’in eski başbakanlarından Shimon Peres’in baldızı ve en yakın danışmanlarından biridir.
İsrail ordusunda bir generalin kızıdır. 
Daha 17 yaşında iken İsrail Genelkurmay Başkanı’nın Askeri İstihbarat biriminde asistanlığını yapmıştır.
Yüksek öğrenimini,Tel Aviv’deki Hebrew University’de bitiren Gadiesh, bir dergiye verdiği röportajda hayatının ilk yıllarını şöyle anlatıyor:
“Ben İsrail’de doğdum ve orada büyüdüm. Babam Berlin’de doğmuş. Annem de Kiev’de. Onlar İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı İsrail’e gelmişler. Ben doğduğumda babam Ordu’daydı. Ben de herkes gibi Ordu’ya katıldım. Genelkurmay Başkanından hemen sonra gelen iki numara için çalışmaya başladım. Bulunulması gereken çok önemli bir yerdi. Çünkü bütün bilgiler oraya geliyordu ve oradan dağıtılıyor, koordine ediliyordu. Sorumluluk isteyen ve uzun saatler çalışması gereken bir işti. Orada insanlara saygı duyulması gerektiğini öğrendim. Ölüm kalım kararlan veren insanlar gördüm. Ve her zaman yüzde yüz bilgilere erişemeden verilen önemli kararlar da oluyordu.”
Bu sıralarda Byford ile İsrail’de tanışıp evleniyorlar ve Amerika’ya yerleşiyorlar. 
İlk yıllarda İngilizcesi hiç yok denecek kadar az. Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmak istiyor. Ancak Harvard’a giriş yapabilmesi için gerekli olan lisansüstü tezin ön raporu için İngilizcesi yeterli olmadığı için, İbranice yazıyor ve tercüme ediliyor.
Çok kısa süre içinde öğrendiği mükemmel İngilizce ve hararetli seri konuşma tarzı, okul arkadaşları arasında ona ‘Machine Gun Orit’ 
(Makinalı Tüfek Orit) lakabını takmalarına neden oluyor.
Gadiesh, 1980’lerin ilk yansında Harvard Bussiness School’dan mezun olup diplomasını alır almaz iş buluyor.
Gadiesh’in işe girdiği şirket, merkezi Boston’da olan Bain&Co.’dur.
...Davos toplantıları olarak bilinen Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucu üyeler kurulunun önemli isimlerinden biri olur. 
Bunu, Eisenhower Fellovvship Vakfı’nın Mütevelli Heyeti, Shimon Peres Barış Enstitüsü Yönetim Kurulu, Council on Foreign Relations(CFR) üyeliği takip eder.
Forbes dergisi 2002 ve 2003 yıllarında dünyanın en güçlü 90. ve 91. kadını olarak seçer.
Gadiesh bu arada 1996 yılından itibaren Bilderberg toplantılarının da vazgeçilmez isimleri arasında yer alır.
1997 ve 1998 yıllarında peşpeşe katıldığı iki Bilderberg toplantısı sırasında birçok kişiyle tanışır.
Bu isimlerden biri de, daha sonra Irak Savaşı’nın baş mimarlarından biri olan Paul Wolfowitz’dir.
Ama Shimon Peres ile akrabalık bağlarından dolayı Neo Con’ların Likud ve Ariel Şaron’cu kanadı tarafından hiç sevilmez.
Türkiye, Orit Gadiesh’in adını 2004 yılında tesadüfen bir gazete haberinden duydu.
Davos toplantısını izleyen Hürriyet gazetesi, Grenville Byford tarafından ayarlanan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın onuruna verilen bir yemeği küçük bir haberle okuyucularına duyurdu. Öğle yemeğinde bir konuşma yapan Erdoğan, Türkiye ile ilgili son gelişmeleri aktarırken, yemeğe katılan dinleyiciler arasında Orit Gadiesh de bulunuyordu.
İşte 25 Ocak 2004 tarihinde Hürriyet gazetesinde çıkan haber: “Davos’a 24 saatlik bir ziyaret yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Sekreteri Kofı Annan ile Seehof Oteli’ndeki görüşmesinden sonra Goldman Sachsin onuruna verdiği öğle yemeğine katıldı. Erdoğan’ın yanı sıra Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Azizler Holding’den Cüneyt Zapsu ve Aziz Zapsu’nun da katıldığı öğle yemeğinin davetlilerinin ise Davos’un müdavim CEO’ları olduğu dikkat çekti. Ünilever, Boeing, Renault, Henkel, Bain&Co. gibi şirketlerin CEO’larının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttikleri sorular en fazla geçtiğimiz aylarda İstanbul’u sarsan terör olayları, Irak’taki gelişmeler ve AB üyeliği konularında yoğunlaştı. Türk ekonomisiyle ilgili bilgi veren Başbakan Erdoğan’ın Cidde’de söylediği “İslam Ortak Pazan’nın mantığı yok” sözlerini burada tekrarlaması CEO’lara ilginç geldi. Golman Sachs’ın öğle yemeğindeki tek kadın olan Bain&Co’nun CEO’su Orit Gadiesh, Erdoğan’a bu görüşünü uluslar arası medyaya da tekrarlamasını önerdi. İstanbul’daki terör olaylarıyla ilgili bilgi alan CEO’lar, olaylara karışan teröristlerin kısa bir süre sonra yakalanmalarını da övdüler.” 
Kaynakça
Kitap: Derin Dünya DEVLETİNİN ADAMLARI

Yazar: Erol Bilbilik

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...