28 Eylül 2018

Ezoterik Astroloji - Bölüm 1

Ezoterik Astroloji - Bölüm 1

Ezoterik Astrolojide Temel Esaslar

“Güneş, güneş alemin (sisteminin) merkezidir ve beyni görülen güneşin arkasında gizlidir. Buradan duyu, büyük bedenin bütün sinir merkezlerine ışınlanır. Hayat enerjisinin dalgaları her bir damarın içine akar... Gezegenler onun uzuvları ve nabızlarıdır."
H.P. Blavatsky(1)
Çağdaş bilim açısından insanlara uzaydan gelen bir etkiden söz etmek acaba mümkün mü? Değil mümkün olması, artık evrenden soyutlanmış bir insandan söz etmek bilimsel bulguları inkar etmek anlamına gelir. Çağdaş astronominin kurucuları, Kopernikus, Tyço Brahe, Kepler, Galileo, Newton’un astrolog olmaları bir rastlantı değildir. Bu kaşifler açık fikirli ilim adamlarıydı ve gözlem ve deneyimlerden alınan kesin sonuçlara inanırlardı. Astrolojide hiç bir zaman  kanıtların yetersizliğinden söz edilmedi. Onun suçu kadim bir bilim olması, mevcut materyalist felsefeye ve kurumsallaşmış ve muhafazakar “bilim” ideolojisine uymamasıdır. Dünyamız uzaydan sürekli bir çok ışın ve enerjiler tarafından yağma edilmektedir. Güneş sistemimizdeki ağır cisimlerin dünyayı ve insanı tam olarak nasıl etkilediğini bilmiyoruz. Hatta bazılarına göre bir etki değil, senkronizelik/eşzamanlılık söz konusudur. Bu söz gelişi etkilerin sonuçlarının semavi hareketlerle bağdaştığını gözleyebiliyoruz. Bunlar yüz yıllardır tartışıldı, istatistikler yapıldı, deneyler yapıldı. Çeşitli olumlu sonuçlar da elde edildi, hatta bazılarına göre şüphe götürmeyecek sonuçlar da. Ağır cisimleri görmemizi sağlayan ışığın renk tayfı bize fezadan gelen dalgaların sadece ince bir dilimidir. Duyularla sezmediğimiz bir çok dalgalar da sürekli yağmaktadır. Gezegenlerin radyo dalgaları yaydığını biliyoruz. Bunların dışında elektro-manyetik dalgalar ve yer çekimleri de vardır. Astrolojide açılar ile ilgili etkileşimler dalga hareketlerin etkilerine uygundur. Astrolojik etkilerin hiç bilmediğimiz bir nedene dayanması da mümkündür. Bu açıdan bu tip spekülasyonlara hiç girmeden konuya hemen girsek daha verimli olacaktır. Kadim bilimlerin en önemli özelliği çalışan ve pozitif sonuç veren sistemler olmalarında yatmaktadır. Hepsinin kendine göre açıklama şekilleri vardır, bunların çağdaş akademik anlayışa uyup uymaması onlardan faydalananlar için hiç de sorun değildir. Akademilerin ilki Platon tarafından kurulmuştu ve orada idealist felsefe hakimdi. İdealist felsefesine göre evrenbiliminde idealar ön plandadır. Yani evren, kozmos, dünya, canlılar, her şey düşünsel ürünlerdir. Her şeyin arkasında bir plan ve anlam vardır, ruh ve zeka vardır. 20. asırda idealist felsefeyi inkar etmek moda haline gelmişti. Fakat yeni milenyumda yine bir anlayış ortaya çıkmaktadır ve onunla birlikte yeni bir insan prototipi. Bir yandan bu yeni insanlarda varoluşçu bir özgürlük ve farkındalık bulunurken, bir yandan da bütünsellik sezgisel olarak kavranmaktadır.              
Ezoterik Astroloji derken ne demek istiyoruz? Aslında astroloji bizce zaten ezoterik bir konudur. Aşağıdaki konuların bazılar zaten klasik astrolojide işlenmiştir. Ancak bazı modern astrologlar astrolojiyi bütünsel Hermetik kökeninden uzaklaştırma çabasına girerler ve onu sanki başlı başına bir “loji” (bilim dalı) gibi göstermeyi tercih ederler. Bu da pozitif bilim ağırlıklı modern akademik anlayışına uyma, ona şirin gözükme çabasından doğmaktadır. Oysa gerçek astroloji diğer ezoterik bilimlerle içli dışlı bir sistemdir ve aynı kaynaktan gelmektedir. Gerçek bir astrolog saygıdeğer olma arayışına girerek, astrolojiyi zorla mevcut vasat fikir ve ideolojilere sokma gayretine girmemelidir. Vasat diyorum çünkü evrende zekamızı aşan tam olarak bilmediğimiz bir çok şey var.     
Güneş sistemi dahilindeki güneş, ay ve gezegenlerin insanı etkiledikleri bilim tarafından inkar edilmesi mümkün değildir. Bütün sorun bunun ne şekilde ve ne derecede olduğu konusunda yatmaktadır. Elbette klasik astrolojide güneş sistemi ve ötesindeki sabit yıldızların bizim kişiliğimiz, psikolojik yapımızla ilintili olduğu görüş pozitif bilim ideolojisinde yeri yoktur. Ancak daha eski çağlarda, her şeyin ilintili olduğu, bir bütünün parçası olduğu bilim anlayışına uygundur. Ancak, yine de, her şeye rağmen zaman zaman bilim adamları astrolojik verilere itibar gösterdikleri görülmektedir. Astroloji binlerce yıldır çeşitli topluluklarda elde edilen gözetim ve deneyimlerle geliştirilmiş, doğrulanmış, çalışan bir sistem olarak milyonlarca kişi tarafından kabul görmüştür.
Astroloji şüphesiz istismara ve ticari sömürüye açık bir konudur. Bir fal aracı olarak ele alındığında gerek bilimsel açıdan, gerekse de insan psikolojisi açısından sakıncaları malumdur. Gerçek astroloji bir fal aracı değildir. Evren (makrozmos) ve insan (mikrokozmos) arasındaki etkileşimin önemli bir göstergesidir. Bir kılavuz veya rehberdir. Bir gerçek astrolog ise, astrolojinin gerçek çalışma şeklini yılların deneyim ve birikimi ile az çok özdeşleşmiş bir kişidir. Yaptığı konsültasyonlar insanları olumlu bir şekilde etkiliyorsa, ona bir şey kazandırıyorsa, tabi ki emek veren bütün kişiler gibi ücretini hak etmiştir. Ünlü psikolog Jung dahi hastalarına konsültasyon yapmadan astrolojik haritalarını çıkartırdı. 
Bu yazımızda astrolojinin arkasındaki ezoterik ve okült güç ve kanunları açıklamaya çalışacağız. Anlaşılması güç olan bir konuyu basit unsurlarına indirgeyeceğiz. Bu basit unsurları bildikten sonra, gerek astrolojide, gerek diğer okült bilimlerde bulunan en karmaşık sırları rahatlıkla çözülür. Çünkü astroloji bütün ezoterik konularla iç içedir. Astrolojide kullanılan unsurlar birçok okült bilimde de mevcuttur ve önemli anahtarlarıdır. Ayrıca ezoterik astroloji ile ilgili çok farklı bazı uyarlamaları tanımlayacağız. Bu bilgilerin bazıları özgün olup daha önce bildiğim kadarıyla ne Türkçe'de, ne de yabancı bir dilde hiç açıklanmamıştır.


‘...Küçük insan, Büyük Alemin (makro-kozmos) bir minyatürüdür... İnsan varlığı, alemden daha da küçük olsa da, o Büyük Alemin bütün hakikatlerini kendisinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki, bilge insanlar, bu aleme Büyük İnsan (İnsan-ı kebir) adını veriyorlar...’’
İbn’ül Arabi, Fusüs Ül-Hikem(2) 

Güneş Sistemi

Eski çağlarda gök yüzünü inceleyenler güneş ve ay dışında, gözle görülen ve sabit yıldızlara göre hareket halinde 5 cisim fark ettiler, bunlara seyahat ettikleri için seyare denildi, veya yine tanımı ile gezegen, gezgin oldukları için. Güneş ve ayla birlikte bunların sayısı yediydi.
Güneş, Samanyolu galaksisinde (yıldız kümesi) milyonlarca yıldız arasında basit bir yıldızdır. Uydu olarak etrafında dokuz gezegen sabit yörüngelerle dönmektedir, bunlar, güneşe yakınlık sırasıyla: 1) Merkür, 2) Venüs, 3) Dünya, 4) Mars, 5) Jüpiter, 6) Satürn, 7) Uranüs, 8) Neptün, 9) Plutodur. Ay dünyanın uydusudur. Aynı şekilde bir çok diğer gezegenin de ayları vardır. Bu gezegenlerin aralarında harmonik ilişkiler olduğu binlerce yıldır spekülasyon konusu olmuştur. Kepler gibi astronomlar gezegenler arasında ideal ölçüler arayanlar arasında bulunuyordu. Bu tür hipotezler arasında arasında, Bode kanunu bilim adamlarca rağbet görmüştür. 
      

DÜNYA, GÜNEŞ, AY VE GEZEGENLERİN ÇEŞİTLİ DİLLERDE KARŞILIKLARI:



LATİNCE


GREKÇE


ARAPÇA


İBRANİCE


SANSKRİTÇE


Terra


Geo


Arz


Aritz


Jagat


Luna


Mene


Kamer


Levanah


Çandra


Merkurius


Hermes


Utarid


Kokab


Budha


Venüs


Paphie


Zühre


Nogah


Şukra


Sol


Helios


Şems


Şemeş


Surya


Mars


Ares


Merih


Madim


Mangala


Jupiter


Zeus


Muşteri


Tzedek


Brihaspati


Satürn


Kronos


Zühal


Şabbatay


Şani


BODE KANUNU:

Uzun zamandır gezegenlerin güneşle mesafelerinin birbiri ardından orantılı bir şekilde arttığı görülmüştür. 1778 yılında bir Alman astronom Johann Bode (1747-1826) bu orantıları matematik bir formül ile ifade etti ve bu şekilde adını taşıyan Bode Kanununu bulmuş oldu. Aşağıdaki rakam serisinde "O"dan başlamak üzere her takip eden rakam evvelkinin iki mislisidir:
0, 3, 6, 12, 24, 48, 96, 192...
Şimdi bu serideki rakamların her birine 4 ilave etsek:
4, 7, 10, 16, 28, 52, 100, 196...
Yukarıdaki rakamlar bize gezegenlerin güneşle mesafelerinin orantılarını verir.
Uranüs’e kadar olan gezegenler Bode Kanunu’nu tatmin edecek kadar uymaktadır. 1801 yılında Mars ve Jüpiter arasındaki asteroidlerin ilki Ceres bulunması ile 28 orantısının karşılığı bulunmuştu. Bazı astronomlara göre asteroidler parçalanmış bir gezegenin kalıntılarıdır. Daha sonra Bode Kanunun devamını arayarak  Neptün keşfedildi, ancak orantı 388 olacağına 301’dir. Son gezegen Pluto’nun orantıları ise 772 yerine 395’tir..

GÜNEŞ SİSTEMİ CANLI MI?

Güneş sisteminin bir canlı organizma olduğu fikri oldukça garip gelebilir, ancak bu fikir epey yaygındır. Örneğin, Gurdjieff gezenlerin canlı birer varlık olarak yer aldığı bir kosmoloji sistem öğretileri arasında yer almakta. Bunun haricinde dünyayı bir canlı olarak varsayan Tellurianism diye adlandırılan bir görüş vardır. Bu konuda bilimsel bilgileri de içeren geniş bir edebiyat vardır.(3)      
>
Emanuel Swedenborg’a (1688—1772) göre, “Semavi varlıklar alemi toplu olarak bir insanın şeklini andırır ve bedendeki organlar, uzuvlar ve bezlere göre değişik bölgelere ayrılırlar. 0 halde, cennette beyin bölgesine tekabül eden cemiyetler vardır, yüzdeki kısımlara tekabül eden ve bedenin bütün kısımlara tekabül eden cemiyetler vardır ve bu kısımlar aynı vücuttaki gibi birbirinden ayrıdırlar... Çünkü Tanrı İnsandır. Tanrı aynı zamanda cennettir, çünkü cenneti oluşturan melekler Tanrı’dan gelen aşk ve hikmetin alıcılarıdırlar(4).” Swedenborg bu çarpıcı beyanla yetinmeyip binlerce sayfalık eserlerinde güneş sistemini içeren bu büyük insanı ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Astral seyahatlerinde (ruh bedeni ile) gezegenleri dahi ziyaret ettiğini, ve onların makrokozmosta hangi yeri işgal ettiğini ifade etmiştir. Swedenborg’a göre ölümden sonra insan ruhu Büyük İnsan’da, bulunduğu mertebe ve karakter yapısına göre uyduğu titreşimin rabıtasına göre bir semavi cemiyete girecektir. Bu cemiyetler kitlesel bir özelliği sahip olduğundan, kişilik az çok bir bütünlüğe feda edilecektir, Büyük insan veya makrokozmos ile ilgili bu andropomorf görüş aslında Swedenborg’dan önce de mevcuttu. Bu görüşe Hint Jaini’lerde ayrıntılı bir şekilde işlemişlerdir. Kabbalah’da Adam Kadmon denilen Büyük İnsan Zohar’da saç sakal sayısına kadar işlenmiştir. İslam’da İnsan-ı Kebir olarak çeşitli temel eserler de yer almıştır. Bu konuda Muhyiddin İbn’ü1 Arabi “Fusus ül Hikem” adlı eserin Adem bölümünde yer vermiştir. İnsan’da Alem-i Asgar olarak küçük evren veya rnikrokozmostur. Büyük İnsan’ın Grekçe’si Protogonos’tur.
Büyük insan doktrini ezoterik astroloji’de insana tesir eden kozmik etkenleri izah eder. Modern Astroloji’de kadimlerin yedi “kutsal” gezegeni olarak adlandırılan ay, merkür, venüs, güneş, mars, jüpiter, satürn haricinde bir de yakın zamanlarda keşfedilen Pluto (1930), Neptün (1846), ve Uranüs (1871) dahil edilmektedir. Bilindiği gibi güneş ve ay gezegen değildir. Ancak mecazi olarak bu tanımı korumaktadırlar, çünkü onlar da izafi olarak gök yüzünde gezgindirler. Modern astrolojide Uranüs Okült bilgeliği temsil eder ve Merkür’ün daha yüksek bir oktavını içerir. Neptün ise mistiktir ve Venüs’ün daha yüksek bir oktavını içerir. Pluto ise majisyenlerin gezegenidir ve Mars’ın daha yüksek bir oktavını içerir.

FELEKLER VE GEZEGENLER:

Aşağıda 16. asır Hollandalı gravür resimde Aristoteles kozmolojisi ve Ptomelimus astrolojisinde hakim olan dünya merkezi evren modeli görüyoruz. Dünyanın güneş etrafında döndüğü kanıtlanıncaya dek bu model kabul görmüştü. Ancak güneş merkezi sistem Kopernmiküs ve Galeleo'dan çok önce Pitagoras ve öğrencisi Samoslu Aristarchus tarafından öğretildiği bilinmekte. 
Yine de izafiyet teorisi açısından ele alındığında dünya bizim açımızdan sabittir. Bu resimde gerek Batıda gerekse İslam'da uzun süre hakim olan evren modeli şöyledir: Ortada dünya dört elementin, ayni toprak, su, hava ve ateşin bulunduğu küredir. Ondan sonra 7 klasik gezegen yedi feleği idare etmekte. İlk felek en hızlı hareket eden aya aittir. Ondan sonra gezegen hızı olarak (tabi dünyadan gözlenen hız) Merkür, Venüs, Güneş, Mars,Jüpiter, Satürn aşağıda görüldüğü gibi yerlerini alır, ondan sonra üç felek daha yer alır. Bunlardan birincisi burçlar kuşağıdır, sabit yıldızlar kuşaı ve primum mobil denilen kürsidir. Bu sıra ezoterik astrolojide önemli bir yer işgal eder. Bu yazı disinin ilerki bölümlerinde Hermetik Kabala'da, gezegen saatlerinde vs. tekrar işlenecektir.  
Eski çağlarda bu felekler belli seyyal alemlerle iliştirilirdi ve gezegensel enerjilerin bu feleklerden yer yüzüne indiği inanılırdı. Dünya etrafında örülmüş bir nevi ince enerji alanları gibi.       

GEZEGENLERİN RENK VE SİMGELERİ:

DÜNYA, GÜNEŞ, AY VE GEZEGENLERİN SİMGELERİ:

ARZ
GÜNEŞ
URANÜS
AY
MARS
NEPTÜN
MERKÜR
JÜPİTER
PLUTO
 VENÜS
SATÜRN
Tarih boyunca, gezegenlere çeşitli renk, sembol ve tekabül (karşılık) verilmiştir. Örneğin, marsın rengi kırmızıdır, çıplak gözle gözlenen marsta bu renk açıkla görülür. Savaş tanrısı marsa kan hakim olması ve kırmızının ihtiras rengi olması bu rengin marsa tekabül edilmesinde etken rolleri vardır. Marsın simgesi bir daireden yukarıya doğru çıkan oktur. Bu aynı zamanda erkek unsurun sembolüdür. Venüsün rengi yeşildir. Venüsün simgesi bir haç üzerine oturtulmuş dairedir ve dişi unsurdur. Erkek unsuru ve dişi unsuru simyada birbirine zıttır. Kırmızı renk ve yeşil renk birbirleri ile zıttır. Aynı şekilde ay ve güneş birbirine zıttır. Birinin rengi mor ve diğerinin rengi sarıdır, bunlar zıt renklerdir. Jüpiter ve merkür birbirleri ile zıttır, biri mavi ve diğeri turuncu olarak verilmiştir, bunlar zıt renklerdir. Bu renkleri neden bu gezegenlere iliştirdiğimizi ilerdeki bölümlerde açıklayacağız.   
Yukarıda yedi klasik gezegenin simgelerini simyadaki metal karşılıkları itibarıyla görüyoruz. Görüldüğü gibi bu simgelerin her biri dört ana şekillin birinden veya birleşiminden oluşmuştur. Bunlar maddi unsuru temsil eden haç (haç arzın simgesidir ve bedeni oluşturan dört elementi simgeler), yansıma unsuru temsil eden hilal (Gareth Knight'e göre "Hilal birinci evrenin başarısını simgeler - yüksek yaşam biçiminin mükemmel bir yansıma aracı olabilme hali"(5)), dışa yayılma unsuru olan daire (Gareth Knight'e göre: "Doğal insanın en yüksek hali ise Daire ruhsal yaşamı ifade eder"(2)) ve şuurluluk unsuru olan noktadır. Baştaki merkürün üç unsuru da içerdiğini görüyoruz. Ancak sadece güneşte nokta unsuru vardır. Bunların yorumu şu şekilde olur, ikinci simge satürnde madde unsurun yansıma unsura hakim olup üste olduğunu görüyoruz. Jüpiterdede ise, maddi unsur alt plandadır, vs.    
Yedi klasik gezegen Batı veya Doğu kökenli bütün ezoterik sistemlerde yer alan Yedi Temel Unsur Yasası ile ilintilidir. Bu bir Hermetik Yasadır. Diğer yazılarımızda da bu konu işlenmiştir (bakınız Sayıların ErdemiElementler ve Doğu Ezoterizm: Çakra ve Kundalini). Burada kabadan inceye yükselen bir titreşim skalası vardır. Bunun en bariz örneği renk tayfıdır, ayrıca müzikte yedi nota için de bu aynen geçerlidir.    
Aşağıdaki tabloda (aynısı  Doğu Ezoterizm: Çakra ve Kundalini yazısında mevcuttur) gerek renk tayfı, gerekse de ona tekabül eden gezegenleri Hint Tantrik sistemindeki çakralara göre dağılımını görüyoruz: 


ÇAKRALAR
Çakra
Renk
Mantra
Petal
Eleman
Gezegen
Duyu
Bez
Pleksüs
Sahasrara
Beyaz
Aum
1000


Sezgi
Hipofiz

Soma
Mor



Ay



Ajna
İndigo

2

Satürn
Durugörü
Pineal
Servikal
Vishudha
Mavi
Ham
16
Akaşa
Jupiter
İşitme
Tiroid
Brakyal
Anahata
Yeşil
Yam
12
Hava
Venüs
Dokunma
Timus
Kardiyal
Manipura
Sarı
Ram
10
Ateş
Güneş
Görme
Adrena
Solar
Svadiştana
Turuncu
Vam
6
Su
Merkür
Tat
Over
Lumbar
Muladhara
Kırmızı
Lam
4
Toprak
Mars
Koku
Testis
Sakral
Unutmamak gerekir ki beyaz bütün renklerin anasıdır. Üç ana renk vardır, bunlar kırmızı, sarı ve mavidir. Renk tayfından yedi rengi vardır. Bunların altısı üç ana rengin karışımıdır. Kırmızı ve sarı = turuncu, kırmızı ve mavi = mor, mavi ve sarı = yeşil. İndigo ise esrarengiz yedinci renktir. Çakralarda üçüncü gözü ifade eder. Gezegensel karşılığı ise Satürn, güneşin dengeleyicisi, okült bir gezegendir. Satürn diğer klasik 6 gezegene göre daha üst boyutta bir gezegendir.
Ayrıca Sayıların Erdemi yazısına dönersek, orada 7 sayısının 3 ve 4 toplamından oluştuğunu, dördün somut tabanı (mecazi olarak maddeyi diyebiliriz) ve üçün soyut ruhsal unsuru temsil ettiğini görürüz. O halde yedi rakamı kabadan inceye doğru, aşağıdan yukarıya doğru yükselen bir hattır. Aynı yukarıda gördüğümüz omurga iliğinden yükselen çakarlar gibi.   

Kadüse Sembolünün Gezegenlere Uyarlanması:

Yandaki şekilde bir çok okült yasayı açıklamak için kullanılan kadüsü görüyoruz. Bu sembol bir asa etrafında simetrik bir şekilde dolanmış iki yılandan oluşmuştur. 
Bu şekilde kadüsün etrafında bulunan gezegenlerin anlamları şöyledir: bilindiği gibi dünya güneş sisteminin üçüncü gezegenidir. Dünyaya uzaklığı açısından en yakın gezegenler ikinci sırada olan venüs ve dördüncü sırada olan marstır. Venüs dünyaya nazaran güneşe yakın olan gezegenler arasındadır. mars ise dünyaya nazaran güneşe uzak olan gezegenlerdendir. Bu gezegen dizilerin her biri yılanlardan birinin üzerine yerleştirilmiştir. Yılanlardan biri ay dahil dünyadan sonra güneşten uzaklaşan gezegenler serisini gösteriyor. İkinci yılan ise, dünya da dahil olmak üzere güneşe adım adım yaklaşan gezegenler serisini gösteriyor. Sol taraftaki gezegenler pozitif ve sağ taraftaki gezegenler negatiftir. Karşılıklı düşen gezegenler birbirinin zıttır. Eğer gezegenlerin kozmik planlara göre (ilerki bölümlerde) olan cetveline danışırsak bu şeklin anlamı daha açık olur. Gezegen karşılığı, olmayan O, 1 ve 2’nin karşılıkları Kabbala’da verilmiştir (ilerki bölümlerde) ve güneş sistemin bulunduğu boyutun üstündeki etki çemberleri göstermektedirler. Bunlardan 2 olarak gösterileni burçlar kuşağıdır ve 1 olarak gösterileni Arş veya Kürsidir (İslam kosmolojisinde kullanılan terimler). Bunların karşılığında gösterilen jenerasyon gezegenleri Uranüs, Neptün ve Pluto da onların karşılıklarını verir, zaten bunlar 7 klasik gezegene dahil değildir.  


BURÇLARIN RENKLERİ, SİMGELERİ VE GEZEGEN TEKABÜLLERİ:

Burç kuşağı zodyakı ezoterik açıdan incelerken onun dairesel olduğunu dolayısıyla devinimler konusuna girdiğini anlamamız gerekir. Her devimini bir başı ortası ve sonu vardır. Sembolik açıdan ejderhanın başı, gövdesi ve kuyruğu. Yanda Gnostik Ourobos'un şeklini görüyoruz.  Burçlar kuşağında baş koçtur. Koç başını kullanarak vuruşan bir hayvandır. Eski çağlarda ordular kale kapılarını kırmak için demir bir koç başı ucunda olan bir odunla vura vura kırarlardı. Kuyrukta balıktır, balık kuyruğunu kullanarak yüzen bir hayvandır. Orta nokta ise terazidir, terazi iki tarafı dengeleyen bir alettir. Terazi burcun ve venüsün rengi yeşildir. Yeşil renk tayfın tam ortasında bulunur. Sıcak ve soğuk renkler arasında bir ara renktir. Sayıların Erdemi yazısında belirttiğimiz gibi 6sayısı devinim sayısıdır ve burçlar kuşağı 12 burçtan oluşmuştur (6 x 2). 12 burçta iki set vardır, dişi burçlar ve erkek burçlar. Kozmik ve Beşeri Devinimler yazısında belrtiğimiz gibi 12 sayısı, devinimlerin bir küçük bir birimidir.      
Yukarıda belirttiğimiz gibi 7 sayısı 3 ve 4'ün toplamıdır. 12 sayısı ise 3 ve 4'ün çarpımıdır. Sayı eklemek dikey bir yapı oluşturur, çarpmak ise bir çark yaratır. 12 sayısı bölünür özelliğinden dolayı bir daire için mükemmeldir. 
Yandaki resimde eski Ptolemik astrolojisinde kabul gören zodyak adamında burçların insan bedeninin çeşitli bölgelerine bağlantılarını görüyoruz. Bu görüşe göre 1) Koç başa, 2) Boğa boyuna, 3) İkizler omuza, 4) Yengeç göğüsse, 5) Aslan kalbe, 6) Başak mideye, 7) Libra pelvise, 8) Akrep cinsel uzuvlara, 9) Yay kalçalara, 10) Oğlak dizlere, 11) Kova alt bacağa, 12) Balık ayaklara tekabül eder. Bu da mikrokozmoz (büyük evren) ve miktokozmos (küçük evren veya insan) görüşünün diğer bir ifadesidir.    
Gezegenlerin burçlara göre dağılımı şöyledir: 1) Koç - Mars, 2) Boğa - Venüs, 3) İkizler - Merkür, 4) Yengeç - Ay, 5) Aslan - Güneş, 6) Başak - Merkür, 7) Terazi - Venüs, 8) Akrep - Mars ve Pluto, 9) Yay - Jüpiter, 10) Oğlak - Satürn, 11) Kova - Satürn ve Uranüs, 12) Balık - Jüpiter ve Neptün.    

BURÇLARIN AYLARA GÖRE KONUMU:

BURÇ
GEZEGENİ
DÖRTLÜ GRUP
ELEMENTİ
TARİHİ
Koç
Mars
Öncü
Ateş
Mart 21- Nisan 20
Boğa
Venüs
Sabit
Toprak
Nisan 21 - Mayıs 20
İkizler
Merkür
Değişken
Hava
Mayıs 21- Haziran 21
Yengeç
Ay
Öncü
Su
Haziran 22 — Temmuz 22
Aslan
Güneş
Sabit
Ateş
Temmuz 23 - Ağustos 23
Başak
Merkür
Değişken
Toprak
Ağustos 24 - Eylül 22
Terazi
Venüs
Öncü
Hava
Eylül 23 - Ekim 23
Akrep
Mars, Pluto
Sabit
Su
Ekim 24 - Kasım 22
Yay
Jüpiter
Değişken
Ateş
Kasım 23 – Aralık 21
Oğlak
Satürn
Öncü
Toprak
Aralık 22 - Ocak 19
Kova
Satürn, Uranüs
Sabit
Hava
Ocak 20 - Şubat 18
Balık
Jüpiter, Neptün
Değişken
Su
Şubat 19 - Mart 20
7 klasik gezegenin burçlara dağılımı bir paralellik gösterir. Yandaki tabloda bu gösterilmektedir alt tarafta jenerasyon gezegenleri Neptün, Uranüs ve Pluto verilmektedir.    
Aşağıdaki tabloda 12 burcu ve tekabül eden renk ve simgeleri görüyoruz. İlk burç erkek ikincisi dişi, üçüncüsü erkek vs. sırası vardır. Burada gezegen tekabülleri genelde erkek burçları için verilmiştir çünkü erkek unsuru sırasındaki gezegen ve burç renkleri uymaktadır ve ayrıca burada Newton'un renk tayfına uyan 7 asıl rengin altısını buluruz. Satürne tekabül eden indigo rengi ise bir ara renktir. Mor rengin burcu Kova olmasına karşın aynı gezegen rengi olarak buraya ay düşmektedir. Bekli de yeri daha uyumlu olan Balık burca aittir. Bu renkler Altın Şafak Cemiyeti tarafından Hermetik Kabbala'da böyle verilmiştir. İleride bu konu da işlenecektir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken husus, burç kuşağındaki 12 burç sırasıyla renk tayfına tabi gösterilmesidir. Burç renkleri burçların işlevleri ve titreşimsel güçleri konusunda bize çok bilgi vermektedir.  Önemle belirtmek gerekir ki burçlar ve gezegenler belirli titreşimleri ifade ederler, ezoterik astrolojinin anahtarı buradadır. 
  

Burçların Simge, Gezegen ve Renkleri :



Burç



Cinsiyeti



Gezegeni



Rengi



Koç


Erkek


Mars


Kırmızı


Boğa


Dişi


(Kırmızı –Turuncu)


İkizler


Erkek


Merkür


Turuncu


Yengeç


Dişi


(Turuncu-Sarı)


Aslan


Erkek


Güneş


Sarı


Başak


Dişi


(Sarı-Yeşil)


Terazi


Erkek


Venüs


Yeşil


Akrep


Dişi


(Yeşil-Mavi)


Yay


Erkek


Jüpiter


(Mavi)


Oğlak


Dişi


Satürn


İndigo


Kova


Erkek


(Ay)


Mor


Balık


Dişi


Eflatun

Burçların Elementleri ve Dörtlü Grup: 

Bilindiği gibi her bir burç belirli bir elemente tekabül eder. Elementler ve astrolojiye uyarlanmaları Elementler yazımızda kapsamlı bir şekilde işlenmiştir. Ayrıca aşağıdaki element resmi ve tetrahedron/piramit ile ilişkisi açıklanmıştır. Diğer resimde burçların dörtlü gruba göre dağılımı gösterilmiştir. 
Elementler ve burçlar konusunu başka bir yazımızda ayrıntılı olarak anlatıldığı için burada dörtlü grubu ezoterik açıdan elle alacağız. Dörtlü grup üç burç takımından oluşur. Her bir takımda dört burç vardır. Her takımda bulunan bu dört burçtan her biri ayrı bir elemente tabidir.   
Dörtlü grubun ilki Öncü burçlar şunlardır: Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlaktır. 
Sabit burçlar: Boğa, Aslan, Akrep ve Kovadır. Elementler yazısında bu grup üzerinde bilgi verilmiştir.
Değişken burçlar: İkizler, Başak, Yay ve Balıktır. Bunlarda Merkür ve Jüpiter hakimdir.  
Aşağıdaki resimde zıt burçlar gösterilmiştir. Zıt burç takımları I, II, III, IV, V ve VI Latin sayıları ile belirtilmiştir. Her bir burç burçlar kuşağında karşısına düşen burçla  180° açı yapar. Bu burçlar zıt burçlardır. Renkleri de zıttır. Örneğin sarının zıt rengi mordur. Kırmızının zıt rengi yeşildir. Mavinin zıt rengi turuncudur. Aynı şekilde ikincil renklerin de zıtları vardır. Örneğin, Boğanın rengi turuncu-sarıdır. Boğanın karşısına Akrep gelir, akrebin rengi mavi-yeşil (veya turkuvazdır).     
Koç burcun tam karşısında Terazi burcu düşer. ikisi de Öncü burçtur. Yukarıdaki tabloda Koç burcun rengi kırmızı olarak belirtmiştik. Terazinin ise yeşildir. Bu iki renk birbirine zıttır. Her bir burç duyguları ifade verir. Mars ihtirasların gezegenidir. Venüs ise, aşk, sanat ve güzellik gibi ince duyguları ifade eder. Ayrıca Marsın simgesi aynı zamanda erkeklik simgesidir. Venüsün simgesi aynı zamanda dişilik simgesidir. Aynı şekilde Sabit burçlarda Boğa ve Akrep karşı karşıya düşer. Akrebin gezegeni Mars ve Boğanın gezegeni Venüstür. 
Ayrıca İkizler ve yay karşı karşıya gelirler. İkizlerin rengi turuncu ve yayın rengi mavidir. Bunlar da zıt renklerdir. İkizlerin gezegeni Merkür ve Yayın gezegeni Jüpiterdir.  Ezoterik açıdan Merkür ve Jüpiter bir ikilidir, Merkür somut ve Jüpiter soyut düşünceyi, Merkür bilgi ve Jüpiter bilgeliği ifade eder. Aynı şekilde Başak ve Balık burcu karşı karşıya düşer. Başağın gezegeni Merkür ve Balığın gezegeni Jüpiterdir. 
Esrarengiz gezegen Satürn bu ikilemlerde hem güneşin, hem de ayın karşısına düşüyor. Kovanın Satürnü Aslanın yöneticisi güneşe karşı karşıya ve Oğlağın yöneticisi Satürn Yengecin Ayına karşı karşıya düşer. 
Bu konu altında geçen bütün kavramlar Ezoterik Astroloji yazısının ilerideki bölümlerde farklı şekillerde tekrar ortaya çıkacaktır ve bazı karmaşık konuları aydınlatacaktır. Bu açıdan okuyucuların sabırlı olmaları ve bu bilgiler üzerinde biraz düşünmelerini öneririz      
Kaynakça
(1) The Secret Doctrine, H.P. Blavatsky, The Theosophical University Press, Pasadena, Calif, (1888), 1963 
(2) Fusüs Ül-Hikem (Bilgelik Fanusları), Muhiddin-i Arabi,  Milli Eğitim Bsımevi, İstanbul, 1952, 
The Wisdom of the Prophets (Fusus al-Hiakm), Muhyi-d-din Ibn' Arabi, Beshara Publications, Gloucestershire, 1975   
(3) The Secret of the Gods, E.T. Stringer,Abacus, London, 1976
(4) Heaven and its Wonders and Hell, Emanuel Swedenborg, Swedenborg Foundation, New York, 1967   


(5) Experience of the Higher Worlds, Gareth Knight, Helios, London, 1975

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...