DİNLERİNİ PARÇA PARÇA EDİP FIRKALARA,
HİZİPLERE BÖLÜNENLER VARYA SENİN ONLARLA HİÇBİR İLİŞİĞİN YOKTUR.
3-Ali İmran-105: Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip
FIRKALAR HALİNDE PARÇALANANLAR GİBİ OLMAYIN.
BÖYLE OLANLAR İÇİN BÜYÜK BİR AZAP VARDIR.
6-Enam-159: DİNLERİNİ PARÇA PARÇA EDİP FIRALARA, HİZİPLERE BÖLÜNENLER VARYA SENİN ONLARLA HİÇBİR İLİŞİĞİN YOKTUR. Onların işi Allah’a kalmıştır.
Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.
Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla,
Birisiyle ne zaman “din” konusunda konuşacak olursam muhabbet eninde sonunda sürekli karşılaştığım
“Bu kadar kişi/alim/ulema yanlışta sen mi doğrusun?” ya da “1400 yıldır kimse senin gibi Kuran’ı anlamadı da sen mi doğrusunu anladın?” tarzı “düşünülmeden” sorulan sorulara gelmektedir.
Bu yüzden bu yazımı bu sorulara hitaben yazıyorum, yine de her şeyin en doğrusunu Allah (C.C.) bilir.
Yorum olarak düşüncelerini açıklayandan, eleştirilerini yapandan ve varsa hatalarımı düzeltenden Allah razı olsun.
Yanlış bir fikrin kaç kişi tarafından savunulduğunun veya o fikrin üzerinden yüzlerce yıl geçmiş olmasının hiçbir önemi yoktur çünkü yanlış yine yanlıştır. Bir iddia birçok kişi tarafından savunulduğunda o iddia doğrulaşmaz.
Eğer öyle olsaydı bugün bizim Müslüman değil sayıca bizden daha çok mensubu olan ve İsa peygamberi “oğul Tanrı” gören Hristiyan olmamız ya da ineği kutsal varlık gördüğü için kesmeyen Hinduizm dinine mensup olmamız gerekirdi ancak bunlar doğru mu?
Bir iddianın bir “profesör” ya da bir “din uleması” tarafından yapılmış olması da yanlış bilgiyi gene doğrulaştırmaz.
Örneğin matematik profesörü 5*5=1000 dese ya da bir din uleması “7 yaşında bir çocukla evlenmek helaldir” dese bu yanlışlıklar doğrulaşır mı?
Ercümend Özkan: “Hiçbir yanlış, üzerinden asırlar geçtiği için doğrulaşmaz.
Bir sapıklık kıdemlendikçe gerçek haline dönüşemez, dönüştürülemez…”
Tarihsel olarak bir şeyi birçok kişinin paylaşması o şeyin doğru olacağını göstermeyeceği gibi bir şeyin yeni olması da doğru olacağını göstermez. Bir şey geleneksel olupta doğru veya yanlış olabilir yine bir şey modern olupta doğru veya yanlış olabilir.
Ancak insanlar doğrunun ne olduğunu arama endişesi taşımadığı için doğrunun ölçütünü çoğunluğa/kelle sayılarına bakarak bulmaya çalışmaktadır. Tarih boyuncada bu böyle olmamış mıdır?
Dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen Galileo’ya “çoğunluğun” verdiği tepkiyi biliriz?
Düşünmeyi, sorgulamayı, aklı kullanmayı gösteren Sokrates’i idama sürükleyen “çoğunluğu” da bilmeyen yoktur herhalde? Ya da “ellerinizle yaptığınız putlara değilde sizi yaratan yaratıcıya kulluk edin” diyen peygamberlere “çoğunluğun” verdiği tepkiyi de bilmeyeniniz yoktur? Hatta günümüzden örnek vereyim. Eğer çoğunluk doğrunun ölçütüyse bugün sigara içenlerin sayısı içmeyenlerin sayısına oranla çok daha fazladır peki sigara doğru bir şey midir?
Bu yanılma zincirinin bu kadar fazla büyümesinin sebebini Montaigne-Denemeler adlı eserinde, “Yanılma Zinciri” başlığı altında açıklar…
Montaigne-Yanılma Zinciri.jpg Montaigne-Denemeler/Yanılma Zinciri Yanılma zincirine eklenecek örnekleri inanın çoğaltabilirim ama ben birde çoğunluğu Kuran’ın gözünden sizlere göstermek isterim.
Bakınız Kuran’a göre, İnsanların çoğu: yoldan çıkmıştır (5/49), Allah’a ortak koşar (30/42), inkarcıdır (17/89), ayetlerden habersizdir (10/92), yalancıdır (26/223), zanna uyar (10/36), nankördür (25/50), şükretmez (2/243), iman etmez (2/100), haktan hoşlanmaz (43/78), müşriktir (12/106), Kuran’dan yüz çevirir (41/4), akıl etmez (5/103), rızkı verenin Allah olduğunu bilmez (34/36) Allah Kuran’da “çoğunluğu” okuduğunuz şekilde tanımlar ve şimdi vereceğim ayette bizi uyarır:
6-En’am-116: Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.
2-Bakara-249: …Sayıca az nice bölük, Allah’ın izniyle kalabalık bölükleri yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir. Günümüz insanlarının akılları taklitçiliğe, sürü halinde hareket etmeye kurban olmuş durumdadır.
Bu insanlar Allah’tan korkacağına toplum tarafından kabul edilmiş genel kabullerden korkuyorlar.
Bu kişiler böyle yaparak hem akıllarını çöpe atıyorlar hem de akıl vermeye çalışıyorlar!
Örneğin bir kişi Kuran’ı okuyarak İslam’da mezhep olmadığını “ayetlerle” söylediğinde o kişi hemen “mezhepsiz” diye etiketlenir ya da Kuran’ı okuyarak İslam’da şefaat olmadığını “ayetlerle” söyleyen kişi hemen “peygamber düşmanı” diye etiketlenir. Halbuki bunu söyleyen kişi Allah’ın ayetlerinden başka bir şey söylememektedir.
39-Zümer-36: Allah kuluna yetmez mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar.Allah kimi saptırırsa ona bir yol gösteren bulunmaz. Allah’ın yol gösterdiğini de hiç kimse saptıramaz.
Allah’tan değilde toplumdan korkan bu kişilerin savunmaları hep aynıdır: “Atalarımız bunca zamandır böyle yaptı da onlar yanılmadı sen mi doğrusun?”
E sana göre çoğunluk olmalarına rağmen Hristiyanlar, Hintliler yanıldı da konu sen olunca mı sıkıntı doğuyor? Bu ataperestlik algısı yani “çoğunluk yanılamaz“, “geçmiştekiler/eskiler yanılamaz” düşüncesi hiç değişmedi, o zamanda vardı şimdide maalesef var. Biz, insanları Allah’ın dinine çağırırken onlar ısrarlar bu sözden başka bir şey söylemedi, kendilerine bu söylemleri söyleyenlerin yanılabileceklerini hiç düşünmediler çünkü bunu hiç sorgulamadılar/akletmediler.
İslam, onlar için akıl dini değil nakil diniydi. Oysa Kuran ataperestliğe şiddetle karşı çıkar ve akletmemizi söyler. 2-Bakara-170: Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” dense, “Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz” derler.
Peki, ataları bir şey düşünemeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?! 31-Lokman-20/21: Allah’ın göklerde ve yerde ne varsa emrinize verdiğini, nimetlerini hem açık hem de gizli olarak üzerinize yağdırdığını görmez misiniz?
Halktan bazıları vardır ki Allah hakkında bilgisizce, ne bir kılavuzu ne de bir kitabı olmadan tartışır. Kendilerine “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yolu izleriz” derler. Şeytan kendilerini alevli ateşin azabına çağırıyor olsa da mı? 10-Yunus-100: Allah, pisliği, aklını kullanmayanların üzerine bırakır. Peygamberler insanları yalnızca Tanrıya, doğruya ve güzele çağırmalarına rağmen “çoğunluk” bugünde olduğu gibi o zamanda “atalarının dininden” vazgeçemedi.
Nuh peygamber insanları Allah’a çağırdığında toplum “biz atalarımızdan böyle bir şey görmedik!” diye tepki gösterdi. (23/23-24) Hud peygamber insanları Allah’a çağırdığında “yalnız Allah’a ibadet edip atalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı mı istiyorsun!” diye tepkiyle karşılaştı. (7/70)
Salih peygamber insanları Allah’a çağırdığında “atalarımızın taptıklarından bizi engelleyecek misin!” şeklinde tepkiyle karşılaştı. (11/62) Şuayb peygamber insanları Allah’a çağırıp helal ticaret yapmalarını söylediğinde “bunu senin namazın mı emrediyor!” diye tepki ile karşılaştı. (11/87)
İbrahim peygamber babasını ve putperest halkını Allah’a çağırdığında babası onu evlatlıktan reddetti ve halk “biz atalarımızı böyle yaparken bulduk!” diye karşılık verdi. (28/74) Musa peygamber insanları Allah’a çağırdığında “Bu ancak uydurma bir büyüdür!
Biz böyle bir şeyi önceki atalarımızdan işitmedik!” diye tepkiyle karşılaştı. (28/36) Muhammed peygamber insanları Allah’a çağırdığında “bu kesinlikle sizi atalarınızın tapınma yolundan saptırmak isteyen bir adamdır!” diye tepkiyle karşılaştı. (34/43) Günümüze geldiğimizde değişen bir şey yok. Mesajı anlayan gene hep birkaç kişi. Çoğunluk atalarından gördüğü dini Allah’ın dinine tercih etmekte, karşı çıkmakta. Asıl çelişki karşı çıktıkları kitaba iman ettiklerini söylemeleridir.
Ali Şeriati: “Ey Muhammed! Getirdiğin dini öylesine bozdular, o hale getirdiler ki, görsen artık sen bile tanıyamazsın…” Ev alırken, araba alırken kılı kırk yaran bıkmadan sıkılmadan her şeyi araştıran insanlar konu kendi inançları olunca ne hikmetse akıllarını çöpe atıp başkalarının dedikleriyle sorgusuz sualsiz kör teslimeyet içinde inanabiliyorlar. Oysa Kuran uyarıyor:17-
İsra-36: Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur. Yanlış bir fikrin takipçisi olmaktansa doğru soruları ısrarlar sormayı tercih edin. Lütfen doğrunun ölçütünü çoğunluğa bakarak kabul etmeyiniz! (6/116) Doğrunun ölçütünü “din alim” lerine bakarak da kabul etmeyiniz! (9/34) Doğruyu kabul edecekseniz aklınızı kullanın! (10/100) Doğruyu kabul edecekseniz sorgulayın! (8/21-22) Doğruyu kabul edecekseniz karşılaştırın! (39/18) Doğruyu kabul edecekseniz iyiden iyiye düşünün ve objektif olun.(38/29)
Doğruyu kabul edecekseniz din konusunda sorumlu olacağınız tek kaynak olan Kuran’a bakarak kabul ediniz! (43/44) Selam ve sevgilerimle. 7-Araf-3: Rabbinizden size indirileni izleyin, O’ndan başkalarını dost edinerek izlemeyin. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz! 43-Zuhruf-44: Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir,
ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ.