16 Temmuz 2018

ÖLÜMNAME [EY ÖLÜM MADEM SEN VARSIN / O HALDE EY İNSAN İŞTE HAYAT PUSULAN]


ÖLÜMNAME 
 [EY ÖLÜM MADEM SEN VARSIN / O HALDE EY İNSAN İŞTE HAYAT PUSULAN] 
 Ölüm ne garip şeysin sen Allah aşkına… 
Tüm insanlar senden kaçarken sanki ben sana doğru iştiyakla koşuyorum; herkes seninle karşılaşmaktan tir tir titrerken, ben seni çok yakın bir dost gibi bekliyorum. Ya ben çok kalpsiz ve merhametsiz biri olup çıktım ya da insanların peşine düşmedikleri için bilemedikleri çok değerli bir hakikate sahibim. 
Doğrusu halkın çoğu geçim telaşesiyle yaşarken hakikati talep etmeye fırsat bulamıyor ve avamın oluşturduğu bir yığına dönüşüyor. 
Her ne kadar onlar düşünmeye ve araştırmaya zaman ayıramasalar da galiba büyük günahlardan uzak kalabilmeleri sayesinde bu halleriyle bile hadisatı olması gerektiği gibi doğru okuyabiliyorlar 
Şimdi kendine zulmeden birisinin, bu dünyada zalimin eline düşmesi ilahi adaletin bir muktezası mıdır , yoksa değil midir? Kainatta hüküm süren eşsiz saltanata ve adalete baktığımda gerçekten bu böyle olabilir; fakat şu da var ki, müminlerin başına gelen her musibet onların derecelerinin artırıp terakki etmelerine de bir vesile olduğu göz ardı edilmemelidir. 
Kanaat etmekten ve ilahi takdire rıza göstermekten çok uzak olan insanlar saraylarda dahi yaşasalar , ruhen mutlu ve huzurlu olamadıklarından , dünyada da zindan hayatı yaşıyorlar demektir. Sufilerin geçmişi ve geleceği yoktur; çünkü onlar 
Hakk’a abd (KUL) ve asker olduklarından anı yaşarlar ve bu esnada ne yapmaları gerekiyorsa sadece onu yaparlar. 
Oysa insanların çoğu dünyada iken ya bir menfaat elde etmek ya da bir makama gelebilmek için toplumda önde gelen bir grubun veya partinin yakınında bulunma çabası içindedirler , bu nedenle çoğu zaman kendilerine yapılan haksızlık karşısında güçlü olanın karşısına çıkmaya cesaret edemezler, oysa ki hakiki imanı elde eden bir insan kainata çok rahat meydan okuyabilir ve Hakk’ı tutup kaldırabilir. 
Belki bu davranışından ötürü kimseona bir ödül vermeyecek ve yaptığından ötürü kendisinden müteşekkir olmayacaktırama zaten dünya namert ve açgözlü insanlarla dolu olduğundan buna şaşırmamak gerekir . 
Ölümü düşünmeden yaşayan bir kimse, sadece günü kurtarmak için yaşar. Belki geleceğini garanti altına almak da istiyor olabilir. Şu fıtri bir gerçektir ki, ademoğlu dünyada dahi olsa rahat ve refah içerisinde yaşamak ister, bunu elde e tmek için gece gündüz demez çalışır, çabalar. 
Hep parça ve buçuğun peşinde koşmaktan kendi hakikati ve asli cevheri olan özünü keşfedemez. Allah günahsız bir kula asla zulmedecek değildir. Nefsini ıslah etmenin günahla alakalı bir konu olmadığına akıl sır erdiremez. Oysa ki, az ya da çok günahsız insan yoktur. 

Esas olan günahtan tövbe etmesini bilebilmektir. 
Belki insan günde 70 defa sürçer; ama 70 defa da tövbe etmesi gerektiğinden maalesef çoğu gafildir. Peki nefis terbiyesini yapmanın bir başka deyişle‘iyi insan’ olabilmenin yolu yöntemi nedir? 
Birincisi galiba meşgale sahibi olması gerek insanın, yani ibadet ediyormuş gibi çalışması. 
Çünkü boş duran bir insanın şeytanın oyuncağı olması geçekten çok yakındır. 
İkincisi kendisini sorgulamalı ve eşyanın hak ikatine olan vukufiyeti yahut mesleğinde sergilediği hüner kadar kendi hakikatinide bulmak için çaba sarf etmesi gerekmektedir. 
Üçüncüsü düşmanını iyi tanımalıdır, insan oğlunun ezeli ve ebedi düşmanı elbette ki 
Şeytan - ı aleyin lanedir. 
Dördüncüsü Rabbi’nin kendisinden beklentilerinin bilincine sahip olarak, ibadetlerini yüksek birşuur ve huşu içerisinde gerçekleştirmelidir. 
Beşincisi nefsinin istekleri karşısında; onu az uyku ve az yemekle terbiye etmeli, yaramaz bir çocuk gibi her istediğini ona vermemelidir. 
Altıncısı insanlara karşı çok şefik ve merhametli olmalı, onları kardeşi gibi görerek sinesine basıp , dertleriyle dertlenebilecek kadar ali bir gönüle sahip olmalıdır. 
Yedincisi en ufak bir haksızlık karşısında dahi mazlumun yanında yer almalı , bu uğurda gerekirse canını vermekten çekinmemelidir. 
Sekizincisi olaylarıdeğerlendirirken hem kendi başına gelen olaylarda, hem de çevresindeki diğer insanlara Allah’a yönelerek ibret nazarıyla bakmalı, onların düştüğü hatalardan dersler çıkarmalıdır ki, aynı hatalara kendisi de tekrar tekrar düşmesin. 
Dokuzuncusu hiçbir işinde doğruluktan, ihlastan ve şükürden ayrılmamalıdır. 
Onuncusu tüm Salihler gibi Allah’ın varlığına ve birliğine şehadet ederek yaşarken, yoksula, yolcuya, yetimeve din uğruna mücadele eden insanlara madden ve manen elinden geldiği kadar sevdiği şeylerden vererek yardım etmelidir. 

 Sevdiği birinin ölümü karşısında aciz düşen birisinin göz yaşlarına eşlik ederken; galiba ölüme methiyeler düzmek isteyerek sözlerime başladım; ama dostlar sizde gördünüz işte ölmeden önce ölünüz hadisinin bize gösterdiği ufkun ötesine daha henüz bir adım geçtiğimizde gördük ki yine başa dönmüşüz yani hayatla ve canla karşılaşmışız . 
Evet canlar, bilirim zaman kötü, ahir zaman, insanların çoğu çamurlaşmış, bedenin altında ezilmiş, ruhunu unutarak kendisini değersizleştirerek yaşamakta; ama ne olur siz onların çokluğuna bakarak onlara benzemeyin, kendinize ve sevdiklerinize zaman ayırın… 
Hayatın anlamını ve insanı doğru okuyun, Kur’an okuyun ve hayatı Kur’an okur gibi yaşayın. Asla yalana tevessül etmeyin, gurur ve kibir bataklığına düşmeyin . 
Doğruyu bir başkasının hoşuna gitsin mülahazasıyla eğip bükmeyin, başkalarının sizi kınamasına hor ve hakir görmesine hiç aldırmayın. 
Allah’a yemin ederim ki, bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır… 
 Ruhunuza hitap eden bu sözleri kalp gözünüzle okuyun ve can kulağınızla dinleyin,çünkü yaşarken kendisini unutanlar, galiba ölümün hakikatini de unutuyorlar. 
Ve çok şeyden mahrum kalarak cezalarını daha bu dünya da çekmeye başladıklarından habersiz olarak, bitmez tükenmez bir tatminsizlik, memnuniyetsizlik ve şikayet zinciri içerisine ömürlerini geçirerek maalesef vakitlerini israf ederek, yanan bir odun parçası gibi kendilerini tüketiyorlar…

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...