KADER VAR MI ? YOK MU? İMANIN ŞARTIMI DEĞİL Mİ?
BİR DENEME GİRİŞ YAZISIDIR
Bu yazı,bu konu hakkında yeterli bilgiyi veremeyebilir,biz deneme yapıyoruz,çok karmaşık ve hassas bir konudur zaten kader konusu,zira bu konudan bahsederken Allah'ın sonsuz ilmi hakkında konuşuyoruz aslında,nasıl şıp diye çözeriz ki?
İlkokulda,imanın altıncı şartını,"kadere, hayır ve şer,herşeyin Allah'tan geldiğine iman etmek "diye öğrendim.
Bir tanımda şu:"Allah,ezelden ebede meydana gelecek hadiseleri,yaratmadan ezelde takdir etmiş,yazmıştır.
Zamanı gelince bu yazdığını yaratmasıda, kazadır.
(Bakınız,İsmail Mutlu,Bediüzzamanın görüşleri ışığında kadere iman,kader ve kaza nedir bölümü)
Ehli Sünnetin iki mezhebi Maturidilik ve Eşarilik,kader ve kazayı ters anlamda kullanır.
Örneğin Allah'ın gelecekteki tüm olayları ezelden yazmasına Eşarilik kaza, Maturidilik ise kader der.
Zamanı gelince yaratmasına ise Eşariler kader,Maturidiler ise kaza der.(Bknz,İsmail Mutlu,Bediüzzamanın görüşleri ışığında kader nedir,9.baskı,s.17)
Yani,geleneksel kader tanımı,"Allah'ın ezelde herşeyi, hayır ve şerride ve herşeyi levhi mahfuzda ezelde yazması ve zamanı gelincede onu yaratmasıdır "diyelim.
Bu tanım,Kuran'da kader diye geçmemektedir aslında.Kuran'da,kaderin anlamı:" Allah,herşeyi bir kaderle yaratmıştır."(Furkan,2) ayetine göre kader,hani deriz ya şu kadar bu kadar,yani bir nizam ve sınır,ölçü,plan belirten kelimedir.
Mesela dünyanın güneş çevresinde dönmesi 365 gün 6 saatte olur,bu dünyanın kaderidir,ölçüsü ve düzenidir,Allah dünyayı bu ölçüyle,planla,takdir ile,yani bu kaderle yaratmıştır.
Mesela,Vakıa 60'da,"Aranızda ölümü kader kıldık biz" der.
Yani,ölüm denen hali her insan için Allah,bir ölçü olarak,bir yaşanması kaçınılmaz olan olay olarak belirlemiş,haydi ölmesin biride görelim!İnsanın ölümlü olması, Allah'ın insan denen canlı için koyduğu bir ölçü,bir kuraldır,ama öyle ama böyle öleceksin,Allah insanı ölümlü bir varlık olarak yaratmış.Kısaca kader,Allah'ın varlığı,kendi istediği ve belirlediği ölçülere,plana,kurallara ve kaidelere göre yaratmış olmasıdır.Mesela dünyanın kendi etrafında dönüşünü 24 saatte tamamlaması,Allah'ın ona biçtiği bi kaderdir.Kısaca Kuran'da kader kelimesinin kullanılışı,Allah'ın herşeyi belli bir ölçü,nizam ve plan dahilinde yaratması anlamındadır diyebiliriz.Kuran'da,Allah önceden yazdı ve zamanı gelince yarattı buda kaderdir diye bir tanım yoktur,varsa söyleyin,biz bilmiyoruz.
Burada,"peki Allah önceden herşeyin ne olacağını,nasıl olacağını bilmiyor mu,kaderi inkarmı ediyorsun?" sorusu çıkabilir.Elbette biliyor,aynı inançtayız,herkesin,herşeyin,tüm yaratılan varlığın geçmişte,bugün veya gelecekte ne olacağını tamamen biliyor,bilmez olurmu?Ancak bunun adının kader olduğuna dair Kur'an'da bir bilgi yok,bu Allah'ın ilim sıfatıdır,yani Allah'ın ilmi herşeyi kuşatır,onun bilgisi olmadan yaprak dahi kıpırdamaz,bu Allah'ın ilim sıfatıdır,sadece Allah'a ait sıfattır.Taha Suresi 98'de,"Allah'ın ilmi,herşeyi kuşatır" diyor Rabbimiz,başımız üstünedir. Allah'ın önceden bilmesi,kader olarak tanımlanmıyor,geçmiyor Kuran'da,Allah'ın ilim sıfatı var,Allah'ın ilim sıfatına neden kader deniyor ki,Allah herşeyi aynı zamanda görür,geçmiş gelecek yada bugün farketmez,görür,yani buna da kader denmez ama,kader ayrı bu ayrı.
Geleneksel kader tanımını yaptıktan sonra ilahiyatçı yazar İsmail Mutlu,kaderin ne olduğu konusunda şunu söylemektedir,o da değindiğimiz kader anlamını aynen vermektedir,alıntılayalım:
"Kuran'ı Kerimin birçok yerinde kadere dikkat çekilir.Kader kelimesi Kur'an'da,takdir,yaratma,ölçü anlamlarında kullanılır.Mesela ayetlerden birisi şudur:Allah,herşeyi yaratmış ve her yarattığına bir ölçü ve nizam vererek onun kaderini tayin etmiştir."(İsmail Mutlu,Bediüzzamanın görüşleri ışığında Kader nedir,9.baskı,s.15)
Peki diyeceksiniz ki Allah önceden yazmadımı?Bu,bizim dünya anlayışıyla defter kalem değil ki,burada anlamamız gereken şey Allah herşeyi önceden zaten bilir,O Allah'tır,katında herşeyin bilgisi vardır,ama bu kader değil ki,Allah'ın bilgisi ve kudretidir.Buna inanıyoruz,ama buna kader tanımı yapmak ne kadar doğru?
Allah,insanında cuzi iradesi ile dilemesini istemiştir.Bizim cuzi iradeyle yaratılmamızda Allah'ın biçtiği kader,yani bizim için koyduğu bir ölçü,bir kuraldır.Ama ne yapacağımızı kendi belirleyip bize zorla yaptırmaz elbette,bunu iddia etmek müşriklere mahsustur,zaten irademiz yoksa,mecburen adam öldürüp günah işliyorsak Allah neden hesabını bizden sorsun,bizi sorumlu tutsun ki?Ama benim babam geçenlerde bana içki içenin aslında suçlu olmadığını,Allah'ın bunu kadere yazdığını,bakalım pişman olacakmı diye imtihan ettiğini söylemişti.Buda yanlıştır,evet imtihan vardır,ama içkiyi içirerek değil,Allah içkiyi içip içmediğini ortaya koymak için sana cuzi irade vermiştir.
Emeviler,zamanında kendi suçlarını örtüp,haşaa Allah'ın üstüne atabilmek için teslimiyetçi bir kader kavramı ortaya koymuş,bunu toplumda o kadarçok yaygınlaştırmışlar ki belkide zulümlerinin en büyük dayanağını bu pasif kadercilik inancının halk arasında yayılmasından almışlardır diyebiliriz.
Ne diyordu Yezid'in Küfe valisi ünlü vaazında:
"Yezidi muzaffer kılarak hakkı aziz eden ve yalancı oğlu yalancı Hüseyin'i ve taraftarlarını öldüren Allah'a hamdolsun! Allah'ın kaderine karşı çıkmayı düşünen hala varmı aranızda?"
Noldu?Yok bişey,suç kaderin,Allah yazmış,öyle mi?
Abdullah b.Afif bu konuşmaya itiraz ediyordu,diyordu ki haykırarak:seni vali tayin eden Allah değil,o yalancıdır.Sen Allah Rasulunün çocuklarını öldürdüğün halde sıddıkların ağzıylamı konuşuyorum sanıyorsun?"
(Bakınız,Taberi,Tarih,V/459)
Tipik bir müşrik hastalığı,yaptığını Allah yazmış diye Allah'a iftira atmak.Ne diyor Rabbimiz Kuran'da:
"Allah'a şirk koşanlar dedi ki: Allah dileseydi ne biz nede atalarımız O' na şirk koşmazdık!Evvelkilerde böyle derlerdi"(Nahl Suresi,35)
Şirkini Allah yazmış,napalım ki diye Allah'ın üstüne atmaya çalışan müşrik zihniyet işte bu,ya da cuzi iradesiyle yaptıklarını! Hinduistlerdeki kast sisteminde,en aşağıdaki fakirlere yardım bile edilmez,çünkü o bu zulüm ve eziyete,fakirliğe sabır gösterip bu hayatının hakkını verirse,Brahman onu sabrından dolayı takdir ederse bi dahakine ödüllendirecektir,inanç bu.Hindu zavallı,kaderin bu,Brahman böyle istiyor diye kandırılmış,din adına kandırıldığı içinde sahtekarların işi kolay olmuş.
Kuran'da iman esaslarının topluca sıralandığı hiçbir surede ayette kadere iman diye bişey geçmez.Mesela bakınız:
"Her kim Allah'a,meleklerine,kitaplarına,rasullerine ve ahiret gününe iman etmez ise,haktan çok uzak bir sapıklıkla sapıp gitmiştir."(Nisa,136)
"İyilik,bir kimsenin Allah'a,ahiret gününe,meleklere,kitabına ve Peygamberlerine iman etmesi..." (Bakara,177)
Hiçbir yerde böylece imanın temel esasları olan maddeler sayılırken kader diye bi madde geçmemektedir.Kadere iman vardır,söyledik,ama bu Kuran'da altıncı madde olarak sayılmamıştır,ikisi ayrı,konu,ayrıca kader anlayışıda vardır demekle beraber gelenekte anlamı saptırılmıştır.Geçen bi konuşmasında diyordu ya Cübbeli Ahmed,biri evliyada olsa zina edebilir,Allah kaderine yazdı ise napabilirsin ?Takipçileri başka yerde de tersini söylediğini anlatıp kurtarmaya çalışıyor bunu,ama ya bu kişi çelişkili,yada takiyye yapıyor o zaman.O zaman çıksın,o görüşümden döndüm,yanlıştım,müşriklerin inancını İslam diye yanılıp savundum desin bitsin!
Diyeceksiniz ki rivayetler var,kader imanın altıncı maddesi.
Evet var,çok kısaca aktarıp geçeceğim.Buhari,İman, 47 ve Muslim,İman, 1 rivayetlerinde imanın esasları sayılırken kader maddesi sayılmadan veriliyor,inanacakmısınız bu hadis rivayetlerine?
Bu rivayetlerde imanın şartları diye bildiğiniz esaslar sayılırken kadere iman yok.Neden?Buhari ve Muslime inanacakmıyız inanmayacakmıyız?
Yine Muslim,İman,5 ve 7,Tırmızi,İman,4 rivayetlerinde ise iman esasları sayılırken kaderde altıncı madde olarak sayılıyor.İnanacakmıyız inanmayacakmıyız?
Hangi rivayetlerin gerçekten peygamberimizin ağzından çıktığını yada çıkmadığını nasıl anlayabiliriz?Kesin bilgiyle bilebilirmiyiz,bu söz söylendiyse söylenirken hadis uleması yada biz canlı olarak yanındamıydık,şahit oldukmuki emin olabileceğiz?
Dolayısıyla,hadis ve rivayeti kitaplarındada ihtilaf ve kargaşa vardır.Kuran ölçüsünde tahlil yaptığınızda kader maddesinin altıncı madde olarak sayılmadığı rivayetler,beş olarak geçtiği rivayetler daha sahihe yakın görünmektedir.Hangisini kabul etsen bir diğerini inkar etmek zorunda kalarak peygambere karşı gelmiş oluyorsun geleneksel mantığa göre,yalan mı?Herkes vicdanında hesabını kendine yapsın!Düzeltiyorum,hakikate karşı dürüst ve cesur olanlar yapsın,diğerleri burada hemen bize kafir zındık peygamber düşmanı falan diye saldırmaya başlayıp beddua edecektir zaten
Bakınız,Hayri Kırbaşoğlu hoca konuyla ilgili ne diyor?
"İlmihal ve benzeri kitaplarda Amentü diye yeralan,adeta kemikleşmiş bu imanın şartları denen anlayışın kökü rivayetlere dayanır.Cibril hadisi olarakta nitelendirilen bu rivayetler incelendiğinde,onların bile kendi aralarında farklılıklar arz ettiği görülür.Genellikle,Allaha iman,meleklere,peygamberlere,kitaplara,ahiret gününe ve kadere iman etmekten bahseden bu rivayetlerin bazısında kadere iman zikredilmezken,bu altı hususun tamamına yer vermeyen rivayetlerde mevcuttur.Aslında,ilahi irade imanın ve İslamın şartlarının liste haline getirilip sıralanmasından yana değildir.İlahi irade,neye inanmalıyım diye soran müminlere Kuranın tamamı ve kendisi ile cevap vermektedir."(Hayri Kırbaşoğlu,Ahirzaman İlmihali,7.baskı,s.39)
Cuzi iradeninde üstünde kulli irade vardır,Allah'ın kulli ilahi iradesi,herşeyin üstündedir,bizim bilmediğimiz neler,aklımızın alamayacağı neler vardır kulli irade nezdinde,bilemeyiz.
Kulli irade,herşeye hakimdir,anamızdan babamızdan doğmayı biz seçmedik,kara kaşımız yada sarı saçımız bizim seçimimiz değil,doğmak ve ölmekte,dünyanın dönüşüde.Külli iradeyi,Allah dışında kimse değiştiremez.Cuzi irade ise Allah tarafından bize kullanmamız için kaderimiz olarak verilmiştir.
Allah,bizim cuzi irade ile yaşamamızı dilemiş,bize bunu kader kılmıştır,yani ölçü veya kural budur bizim için.
Bu konuyla ilgili,gogılda,yazılarında ve kitaplarında M.Okuyan,Bayraktar Bayraklı,Emre Dorman,A.Bayındır,M.İslamoğlu,İ.Eliaçık,C.Taslaman,Sadettin Merdin,H.kırbaşoğlu gibi onlarca hoca ve ilim adamına baktım,ne diyorlar diye,aynen böyle diyorlar.
Geleneksel kader anlayışı doğru değildir, bunu eklemelerle ve anlam kaydırmalarıyla değiştirip,sonrada bu değişmiş kader kavramını iman esaslarının altıncı şartı imiş gibi iman esasları diye sayılan maddelere de eklediler.
Peki Allah,önceden napacağını bilmezmi?Tabii bilir,ama ilim sıfatı var, ilim sıfatıyla bilir,O herşeyi bilir.Ama bunun adı kader değil ki!
Hani,bir filozof,Spinoza sanırım,"Tanrı,bir kukla oynatıcısı değildir" diyor ya, onun gibi bizde kukla değil,insanız,dünya ve ahiretimizi değiştirmek cuzi irademizle elimizdedir,Allah böyle olmasını istediği için böyledir.
Elbette bizim cuzi irademiz dışında,Külli irade bizim tam olarak asla kavrayamayacağımız şekilde herşeyi yaratır ve bilir,o ayır.
Biz kadere inanıyoruz,ama tahrif edilmiş kadere değil,Kurani kavram olarak kadere.
Hz Musaya inanmakta imanın şartları diye altı maddede yada beş maddede ayrıyeten geçmez,ama bu peygambere iman etme şartı,peygamberlere iman başlığı altında zaten kabul edilmiştir.Kadere imanda,Kurani kavramdır,inanırız,ama tahrif edilmiş bi kader inancının birde imanın esasları diye altıncı madde olarak geçirilmesini bu bilgiler ışığında kabul etmiyoruz,sahih görmüyoruz.Edenede kafir zındık falan demeyiz,diyemeyiz o ayrı konu.
Aslında imanın şartları beş yada altı değil,Kuranın tamamıdır,Kuran'ın tümüne iman ediyoruz,imanın şartları Kuranın tüm ayetlerine iman etmektir.
Bizim için ,"imanın şartlarına beş dediler,altıncısı olan kaderi inkar edip kafir oldular,sapıklar,ehli sünnet düşmanları,şialar,vehhabiler,yahudiler,ehli sünneti yıkamazsınız,peygamberin düşmanları" diye çığlıklar atarak,adeta terör estirerek bağırıp çağıranlar emevi taklitçisi gariban cahillerdir,fakat bunun farkında değiller çoğu.Cahil ve faşist,hiçbirşeyi sorgulama kabiliyeti olmadığı için zaten cahil ve faşist olmuştur,özelliği budur.