23 Haziran 2018

Ekmeğin zararları nelerdir?

Uzmanlar uyarıyor! Glisemik indeksi (Gİ) yüksek olan gıdalara dikkat! Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi doktorları glisemik indeksi (Gİ) yüksek olan gıdalara karşı halkı uyardı.  
Akciğer kanseri riskini %50 arttırıyor! Stephanie Melkonian “Yaptığımız çalışma yüksek glisemik indeksli gıdalarla beslenenlerin, akciğer kanserine yakalanma riskinin yüzde 49 arttığını ortaya koydu” diye konuştu. 
   
Araştırmayı yürüten uzmanlar, bu yiyecekleri tüketmemenin akciğer kanseri riskini azaltmada oldukça etkili olduğu görüşünde.  

Melkonian, özellikle beyaz ekmek, mısır gevreği, simit ve pirincin zararlı olduğunu ifade etti. 
 Beyaz Ekmeğin Zararları Neler? 
BESLENME / SAĞLIK & GÜZELLİK

Beyaz Ekmeğin Zararları Neler? Beyaz Ekmek Zararlı mı? Beyaz Ekmeğin zararları denince aslında beyaz unun zararları demek daha mantıklı olurdu. Ancak beyaz ekmek Türk toplumunda en fazla tüketilen besinlerin başında geliyor! O nedenle aslında anlatacağımız şeyler beyaz undan yapılan tüm mamuller için geçerli. Öncelikle beyaz ekmeğin yada beyaz unun üretimindeki temel amaç tahıl ürününün daha uzun süre saklanmasından başka bir şey değildir. Yıllarda bu şekilde insanları tüketime zorlayarak beyaz una dayalı bir beslenme modeli ve damak tadı oluşturuldu. Beyaz unun üretiminde ticari açıdan bir başka avantaj ise bu üründen çok kaliteli! hamur elde edilmesi. Yani beyaz unun hamurlaşması daha kolay ve istenilen şekil veriliyor ve verilen şekil kolay kolay bozulmuyor. Beyaz Ekmek içinde Aşırı Oranda Gluten Vardır Beyaz unun bu denli güzel hamurlaşmasının nedeni içerisindeki gluten adı verilen bir proteinden kaynaklanıyor. Bol gluten içeren un, daha kolay ve bozulmayan şekil alıyor. Tabi sağlık açısından bazı uzmanlara göre çok zararlı olan bu protein bilindiği üzere çölyak hastalığının en temel nedenidir. Bazı görüşlere göre, gluten sadece çölyak hastaları için değil aşırı glutenin aşırı tüketimi normal insanlar için dahi zararlı. Günümüzde nedeni gösterilemeyen pek çok garip hastalığın da baş sorumlusu. Aşırı gluten alımı, migren, alerji, egzema, şişkinlik, karaciğer yağlanması, obezite, kalp hastalıkları gibi sorunlara neden olabiliyor yada dolaylı yollardan da olsa etki edebiliyor. Detaylar için Bknz: Glutenin Zararları Beyaz Ekmeğin Zararları Nelerdir? Beyaz Ekmeğin Kalorisi ve Glisemik İndeksi Beyaz Ekmek Kaç Kalori? Fastfood ekmeklerinden tutunda, simit, poğaça, çörekler, tatlılara kadar geniş yelpazede kullanılan beyaz un ve sofralarda baş tacı edilmiş durumda olan beyaz ekmeğin zararları bu kadar da değil. 100 gram beyaz ekmeğin kalorisi tam 250 kcal. Günümüzde 1 TL’ye satılan ekmek ise 250 gram olduğu düşünülürse 1 adet beyaz ekmeğin kalorisi tam tamına 1000 kcal. İçerisinde yok denecek kadar vitamin ve mineral içeren, sadece kalori, tuz, glutenden ibaret 1 ekmek tam 1000 kcal. Bu fırında pişirilmiş yarım kilo yağlı balık etine bedel aynı zamanda fırında pişmiş 750 gram tavuk buduna bedel bir kalori. Varın gerisini siz düşünün. Vücudu sinsi bir şekilde esir alan, göbek yağlanmasına neden olan uzun vadede kronik yorgunluk, baş ağrılarına neden olan beyaz ekmek adeta bir uyuşturucu gibi bağımlılık da yapıyor. Karbonhidrat bağımlılığı denen bu durum da kişi beyaz ekmeği tükettiği zaman ani bir şeker yükselmesiyle birlikte gelen mutluluk hissetmekte. Ancak bu mutluluk geldiği gibi giden bir mutluluk. Daha sonra kan şekeri hızla düşüyor ve açlık hissi ile başbaşa kalıyor. Uzun vadede ise bu durum, aşırı kan şekeri dalgalanmalarından kaynaklanan şeker sorunlarına, huzursuzluğa ve depresyona bununla birlikte aşırı kilo alımına neden oluyor. Beyaz Ekmeğin Glisemik İndeksi Çok Yüksektir Beyaz ekmek aynı zamanda glisemik indeks değeri çok çok yüksek bir besin. Beyaz ekmeğin GI (Glisemiks İndeks ) değeri 87 civarında. Bu şu demek oluyor. Ekmeğin kan şekerini yükseltme hızı 100 üzerinden 87. Bu değer saf şeker ( glikoz ) için 100’dür. Yani beyaz ekmek ile saf şekerin kan şekerini yükseltme değeri neredeyse aynı. Hele hele beyaz ekmek ile şekerli ürünler veya beyaz undan yapılan tatlıların vücutta yapacakları tahribatı tahmin etmek hiç zor değildir. Bu tarz bir beslenme, kalbi, beyni,mideyi, damarları, bağırsakları, karaciğeri oldukça yormaktadır. Vücut bu kadar yorulmasına rağmen bu beslenmeden ne vitamin, ne mineral ne de kaliteli protein elde edememektedir. Elde ettiği aşırı şeker yükü, karbonhidrat, kalori ve gluten’den başka bir şey değildir. Bakınız: Glisemik İndeks Nedir? Beyaz ekmeğin zararları bu kadar değil. Beyaz ekmek, vücut Ph’ını düşüren yani vücudu asidik hale getiren bir besin. Bilindiği gibi vücut Ph’ı bir miktar alkali karakterdedir. Bu değer ( Yaklaşık 8 değeri ) ne kadar düşerse vücutta bir takım anormallikler ortaya çıkmakta, kilo alımı kolaylaşmakta, vücut daha hızlı yağlanmaktadır. Eğer ekmek tüketmeyi seviyorsanız size tavsiyemiz tam kepekli ve ekşi maya ile hazırlanmış ekmekleri tercih etmenizdir. Beyaz ekmek ve beyaz undan yapılan tüm mamullerin tüketilmemesi sağlık için önemli bir adım olacaktır. Sağlıcakla Kalınız…. "
EKMEĞİN FAYDALARI VE ZARARLARI NELERDİR?"
 

EKMEĞİN FAYDALARI VE ZARARLARI NELERDİR?


Ekmek, Türk mutfağının en mühim temel gıda maddesidir. Öyle ki, ekmeğin türü ne olursa olsun, bir Türk insanı, öncelikle günlük ekmeğini nasıl karşılayacağını düşünür. Bu yüzden de para kazanmanın, çalışmanın karşılığı “ekmek parası” olarak ifade edilmiştir.
Ekmek, sadece doyurucu olma vasfına sahip bulunmayıp, halkın protein ihtiyacının mühim kısmını karşılamakta, aynı zamanda da en ucuz enerji kaynağı olarak tüketilmektedir. Günümüzde mayalı ve mayasız pek çok yöresel ekmek çeşidi olduğu gibi, modern fabrikalarda üretilen onlarca çeşit ekmeği piyasalarda bulmak da artık çok kolaydır. Buğday, çavdar, yulaf gibi farklı unlardan farklı şekillerde üretilmiş her türlü ekmek, market raflarını dolduruyor.
EKMEĞİN ZARARI VAR MI?
Son yıllarda ekmeğin zararları öyle tartışılmıştır ki, halk arasında ekmek deyince artık “şişmanlık”akla gelmeye başlamıştır. Peki niye? Yaygın olarak yediğimiz beyaz ekmeğin üretimine bakacak olursak; buğday, rafine işleminden geçirilerek beyaz un şekline dönüştürülür ve kepek kısmı ayrılır. Bu işlemle buğdayın lif, vitamin ve mineraller açısından zengin olan tohum özü ve kepeği ayrıştırılarak sadece endospermi (nişastalı kısmı) geriye kalır ve o kullanılır. Hâlbuki tohum özü (ruşeym) vitamin ve mineral bakımından en zengin kısmıdır. Yapısında E ve B vitaminleri, demir ve diğer mühim mineraller, uzun zincirli çoklu doymamış yağlar, protein ve lifler bulunmaktadır.
Buğday kepeği ise, buğdayın koruyucu dış kalkanı, lif, vitamin ve mineral (özellikle demir ve çinko) açısından oldukça zengindir. Kepek, aynı zamanda liftir; yani bağırsak hareketlerini düzenleyen gıda maddeleri demektir. İşte buğdayın vücudumuza yararlı olan kısmı böylece atılır; sadece beyaz un kısmı alınarak ekmek yapılırsa, yarardan çok zarar verir hâle gelir. Ayrıca ekmeğin beyaz görünmesi için una benzoil peroksit (E 928), potasyum bromat (E 924) gibi kimyasalların ve hacim artırıcı katkı maddelerinin de katıldığı göz önüne alınırsa, zararın boyutları daha da genişler.
Beyaz unun zikredilen zararlarını önlemek için, piyasaya bu sefer de kepekli ekmekler sürülmüştür. Bilindiği üzere kepekli ekmek satışlarında çoğalma görülmektedir. Ancak kepekli ekmek, beyaz una bir miktar kepek katılmasıyla elde edilmiş undan yapılan ekmek demektir. Yani yine beyaz un söz konusudur. Piyasadaki ambalajlı kepekli ekmeklerin muhtevâsına bakıldığında, beyaz şeker katıldığı bile yazılmıştır. Üstelik kepek ekmek koyu görünsün diye bazı üreticilerin una kakao, kahve ya da kimyasal boya kattığı da söylenmektedir.
TAM BUĞDAY EKMEĞİ SAĞLIKLI MI?
Yapılan araştırmalar ışığında, yenilmesi gereken ekmek, tam buğday unundan yapılan “tam buğday ekmeği” olmalıdır. Ancak iş bu kadarla bitmiş olsaydı çok sevinebilirdik. Ne yazık ki ortaya yine bir karanlık tablo çıkıyor. Evet, tam buğday ekmeği, sıhhatimiz açısından çok yararlı, ama ne tam buğday ekmeğinin, ne beyaz ekmeğin, ne de diğer unlu mâmullerin yapılacağı buğdayın belki de artık hiç kalmadığını söylemek istemezdim.
Genetiği değiştirilmiş buğdayların, neredeyse 30-40 yıldır kullanılıyor olması, teknolojinin bir kolaylık getirirken daha fazlasını götürmesi neticesini doğurmuştur. Bu durum ne yazık ki, genetiği değiştirilmiş tohum üretiminin sonucudur. Bu modern buğday, genetiği ile en çok oynanmış ürünlerin başında gelir. Böylece daha verimli, hastalıklara karşı daha dirençli buğday üretilmiştir. Ayrıca başaktaki dane sayısı artırılmış ve kuraklığa dayanıklı olması sağlanmıştır. En mühimi de buğdayın ihtivâ ettiği, en mühim protein olan gluten oranını maksada uygun hâle getirmek için buğdayın genleriyle oynanmıştır.
Asıl buğday (organik buğday); 14 kromozomdan meydana gelirken, günümüzde ekmekler için kullanılan buğdayların kromozom sayıları 40 ve daha üstüne çıkmıştır.
GLUTENİN ZARARLARI NELERDİR?
Modern buğdayda bulunan gluten ile asıl (antik) buğdayda bulunan tamamen farklıdır. Şu anda yediğimiz unda bulunan gluten, insan sıhhati için zararlı hâle gelmiştir. Maalesef bu buğdaylar, insan sindirim ve fizyolojisinin kolaylıkla adapte olamayacağı bir duruma gelmiştir.
En mühim yan tesiri, bağışıklık sistemini zayıflatması ve başka birçok hastalığa da sebep olmasıdır. Modern buğdayın yüksek glutenli hâle getirilmesi, üreticiler için en mühim tercih sebebidir. Gluten fazla ise, hamur daha çok kabarır, ürün daha büyük gözükür, daha iyi çiğnenir. Kapitalist bir piyasanın istediği de işte budur.
Aslında bu durum, yine insanoğlunun kendi eliyle kendi sonunu hazırlamasının bir göstergesidir. Özellikle gluteni artırılan ve fıtrata uymayan bir gen yapısına dönüşmüş bu modern buğdaylardaki gluten, büyük moleküler yapısıyla insan sindirim sistemini zorlamıştır. Sindirimin tam olarak yapılamaması, beraberinde farklı hastalıklara sebep olmuştur. İşte onlardan biri de son yıllarda sık görülen “Çölyak Hastalığı”dır.
Çölyak hastalığı (ya da Gluten Enteropatisi), bağırsaklardaki sindirimi sağlayan ve adına “villus” (tüysü oluşumlar) denilen yapıların bozulmasına sebep olan, dolayısıyla da yiyeceklerdeki gıdanın emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir alerjik sindirim sistemi hastalığıdır. İşte bu hasara, buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahılların içerisinde bulunan gluten isimli bir protein sebep olmaktadır.
TÜRK İNSANI NE YİYOR?
Türk insanının % 60’ı tahılla beslenmektedir. Bu oldukça yaygın bir beslenme alışkanlığıdır. Glutenin zararlarından, ancak doğru beslenme tercihi yaparak kurtulabiliriz. Hadi ekmekten vazgeçemiyoruz diyelim, piyasada unlu mâmuller ve hazır gıdalarda kullanılan buğday-mısır kaynaklı sayısız yan ürünler mevcut… Onlardan da mı uzak duramayız?!
Aslında, ne kadar kutuya ve ambalaja girmiş hazır gıda varsa, onları her gün azaltarak kendimizi ve âilemizi ödüllendirebiliriz. İnsan, yediklerine dikkat etmek sûretliyle daha sıhhatli bir hayat sürebilir. Netice itibariyle vücudumuz ve sağlığımız da Rabbimiz tarafından bize emânet edilmiştir.
Kaynak: Nejla Baş, Şebnem Dergisi, Sayı: 130
Ekmeğin zararları, ekmek özellikle diyet yapan kişiler tarafından kalori değeri yüksek olduğu için diyet listesine dahil etmekten kaçınılan bir besindir. Ekmeğin vücut için 2 farklı faydası vardır. ekmek sinir sistemi ve kan şekerinin dengelenmesi için önemli bir besin kaynağıdır. Ancak burada tüketilen ekmeğin kalitesi ve tüketim miktarı çok önemlidir.
Tüketilecek ekmek miktarı kişinin yaşı, kilosu, tüketilen ekmeğin cinsine göre farklılık gösterebilir. Ekmek kaliteli bir ekmek türünde tercih edildiğinde faydalarından yararlanmak mümkün olur. Tüketilecek ekmeğin cinsi, tam buğday, çavdar ya da kepekli ekmek olmalıdır. Ekmek gün içinde düzensiz tüketiliyorsa birde kalitesiz ekmek tercih ediliyorsa faydalarından yararlanmak yerine vücut için birçok zararı oluşabilir.
Sağlıklı bir vücut yapısına sahip olan bir kişinin tüketmesi gereken ekmek miktarı kilosuna, yaşına ve iş temposuna bağlı olarak değişse de her öğünde ortalama 2 dilim ekmek tüketilmesi gerekir.
Ekmeğin Zararları
  • Kalitesiz olarak nitelendirilen beyaz ekmeğin her hangi bir besleyici değeri bulunmamaktadır. Vitamin, mineral ve lif bakımından oldukça fakir bir besindir. Buğdayda yer alan tüm vitamin ve mineraller atılarak yapılan bir besin kaynağıdır.
  • Ekmek yalnızca mideyi dolu tutan ve açlığı bastıran bir besindir. Mide, bağırsak, dolaşım sistemi, boşaltım sistemi ekmek sayesinde boşa çalışarak yorulmaktadır.
  • Vücutta kan şekerini yükseltir. Diyabet hastalığı riskini arttır ve kanda insülin seviyesini yükseltir.
  • Bağırsak sendromu, bağırsak kanseri, basur ve bağırsaklarda fonksiyon bozukluklarına yol açabilir.
  • Stresi tetikleyerek depresyona yol açabilmektedir.
  • Tam buğday ekmeğini tercih etmeyip beyaz ekmek tercih edenlerde ilerleyen zamanlarda diyabet, kalp-damar hastalıkları ve hipertansiyon gelişme olasılığı daha yüksektir.
  • Beyaz unda bulunan nişasta vücut tarafından çok çabuk emilir. Dolayısı ile kilo artışı ile alakalı pek çok rahatsızlık ortaya çıkabilir.
  • Ekmek tarafından alınan boş kalori ve toksikler sık sık acıkmaya yol açar ve insülin direncini düşürür.
  • İçerisinde barındırdığı katkı maddeleri neredeyse tüm kanser türlerinin gelişme riskini arttırır.
Ekmek Nedeni İle Oluşan Hipertansiyon Ve Alınan Kilolara Bağlı Olarak;
  • Kroner arter kalp damar hastalığı
  • Tip2 diyabet
  • Safra taşı oluşumu
  • Eklem hastalıkları
  • Kanser türleri
  • Uyku apnesi
  • Tromboembolizma
  • Troid hormonunu üretiminde azalma
  • Deri ve saç değişimi
  • Kabızlık
  • Kalp ritim bozukluğu
  • Kalp ritim düzensizliğine yatkınlık gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
Ekmek Yerine Ne Tüketilebilir?
Ekmek tahıl grubuna ait bir besindir. Ekmek tahıl grubuna ait diğer besinler ile değiştirilebilir. Örneğin 1 dilim ekmek yerine 3 yemek kaşığı bulgur pilavı tüketilebilir.
Ayrıca Bakınız
  • Yoğurdun Zararları
  • Kekiğin Zararları Nelerdir?
  • Balık Yağının Zararları Nelerdir?
  • Ekmek ‘en tatlı zehir’, bu yüzden sigara gibi direkt bırakmalısınız!

    Ekmeği soframızdan neden kaldırmalıyız? Sık sık karbonhidratlı ve ekmek gibi gıdalar tüketmek ne tür sağlık sorunlarına neden olur? Peki temel besin maddemiz ekmeğin yerini neyle doldurabiliriz? İşte yanıtları...

  • Dikkat! Ekmek en tatlı zehir!

  • Karatay Diyeti’nin en önemli maddelerinden biri de ekmek ve karbonhidrattan uzak durmak. Hatta Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay Türk halkının temel besin maddelerinden biri olan ekmeği tıpkı sigara gibi direkt bırakmak gerektiğini, bu alışkanlıktan vazgeçmenin pek çok sağlık sorununu çözeceğini söylüyor.

    • Ekmek yasak! Sebebine gelince; dilimizde 4 adet tat alma duyusu vardır; tatlı, acı, ekşi, tuzlu... Ekmeğin içindeki şekeri düşünürsek, şeker ağza alındığı zaman diğer 3 duyunun üzerini kaplıyor ve o duyuları dumura uğratıyor!

    Bütün dünyada yiyecek endüstrisi de bu tat alma duyusunun bağımlılık yaptığını biliyor. Tatlı ve tuzlu her hazır yiyeceğin içine bu nedenle mısır şurubu dediğimiz, mısır unundan elde edilen son derece ucuz bir şeker olan früktoz katılıyor.

    Bütün ekmek, pasta, tatlı veya tuzlu ürünlerde bu yüzden früktoz bulunuyor. Onun için insanlar kilo problemlerini halletmeye çalışırken, alıştığı gıdaları bırakmakta, özellikle de ekmek ve tatlı grubunda son derece zorlanıyorlar. Aynı eroin gibi beyin “Ekmeksiz yapamam” diyor.Bundan vazgeçmek hiç kolay olmuyor. Bu sebeple burada früktozdan en tatlı zehir olarak bahsedebiliriz.

    Ayrıca ekmeklerin içine aşırı miktarda rafine tuz ve yumuşaklığını artırmak ya da daha çekici görünmesini sağlamak, raf ömrünü uzatmak amacıyla bizim için toksik olan birçok kimyasal madde eklenmektedir.

    Sonuçta bu kadar olumsuz etki bir araya toplanınca ekmek sizi değil vücutta sinsi sinsi gelişen dejeneratif hastalıkları beslemiş oluyor.Tabii bir de maya ve glüten konusu var. Türk halkında yaygın bir şekilde gizli maya ve glüten alerjisi olması, bu konuyu önemli hale getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü, “Türkiye ekmek sorununu hallederse, sağlık sorununun yüzde 30’unu da halledebilir” demektedir.

    • Burada altı çizilmesi gereken önemli nokta, glisemik indeksi son derece yüksek olan (70-100) beyaz ekmeğin Türk halkı tarafındanyoğun olarak tüketilmesidir. Her  gün 7-8 dilim ya da ekmek arası diye yarım ekmek yemek, yani yüksek glisemik indeksli karbonhidrat tüketmek, sağlığa ciddi zarar veriyor.

    Ekmekten alınan boş ve toksik kaloriler sık acıkma nedenidir ve ensülin direncini tetiklemektedir. Düşük glisemik indeksli karbonhidrat tüketiminin dejeneratif (kronik) hastalıkların riskini azalttığı birçok bilimsel çalışma ile gösterilmiştir.

    Unlu yiyeceklerden uzak durun
    Bağımlılıktan kurtulma döneminde yufka ekmeği ya da tandır ekmeği dediğimiz yiyecekleri kullanmak da doğru değil. Ekmek de sigara gibi direkt bırakılmalıdır... Kilo vermek isteyenler, kalp ve tansiyon hastaları, şekeri yüksek olanlar unlu ve doğallığını kaybetmiş yiyeceklerden uzak durmalıdırlar.

    Yapılan birçok bilimsel çalışma, ekmek yemeyi bırakanların kan şekeri, trigliserid ve ürik asit değerlerinin normalleştiğini göstermiştir. Ancak ekmek alışkanlığından kurtulduktan sonra yufka gibi ekmekleri, örneğin
    Elazığ, Malatya gibi yörelerimizde yapılan yufka ekmeğini, tandır ekmeğini azar azar yiyebilirler.

    Ekmek yerine buğday tüketin
    Ayrıca, daha önce de vurguladığımız gibi, hem kilo verme sürecinde hem de sonrasında yani yaşam boyu ekmek yerine ekmeğin hammaddesi olan buğdayı bütün olarak salata, çorba, pilav veya keşkek yemeği şeklinde tüketebilirsiniz. Esmer bulguru da aynı şekilde rahatlıkla kullanabilirsiniz.
    Halkımız arasında, karbonhidratların yalnız ekmekten alınabildiği, başka türlü vücudumuza karbonhidrat giremeyeceği kanısı bulunmaktadır. Oysa doğal ve sağlıklı karbonhidratlar buğdayın kendisinde, bulgurda, fasulyede, mercimekte, sebzelerde, meyvelerde ve bütün kuruyemişlerde bulunmaktadır.
    Hazırlayan: Nur Toprakoğlu
  • Ekmeğin faydaları ve zararları nelerdir
  • Toplumumuzda karbonhidrat ağırlıklı besinlerden en sık tüketilenler arasında ekmek geliyor. Bu yazımızda sizlere ekmeğin faydaları ve zararları nelerdir konusundan bahsedeğiz. Ancak öncelikle gelin ekmeğin yapısını tanıyalım.

    Ekmeğin yapısını tanıyalım.

    Ekmek buğdaydan yapılan maya ve su ile karıştırılarak kıvam verilen insanlık tarihi kadar eski olan bir besindir. Özellikle karbonhidrat içeriği yüksektir. İnsanlık tarihi boyunca insanlar tam buğday ekmeğini kullanmış olup 19. yüzyılda Amerika’da ki bir akımla birlikte beyaz ekmek üretilmiş ve tüketimine teşvik edilmiştir. Beyaz ekmek tüketimi arttıkça toplumda; bel etrafında yağlanma, tip 2 diyabet görülme sıklığı artmaya başlamıştır. Bunun asıl sebebi ise tam buğday ununun değirmenlerde lif ve rüşeym yapısından ayrılarak sadece nişasta olarak piyasaya sürülmesidir. 2 çuval tam buğday unundan ortalama 1 çuval beyaz un elde edilmektedir. Arta kalan 1 çuval ise asıl bizim ihtiyacımız olan lif ve rüşeymdir.


    ekmeğin yararları ve zararları
    Eğer paketli ekmek alıyorsanız arkasında bulunan etiketinde 100g’mında ne kadar lif olduğuna bakmalısınız. Eğer lif oranı %6 dan yüksek ise bu ekmek bizim için sağlıklı bir ekmektir.
    Fırınlardan alıyorsanız güvendiğiniz fırınlardan tam buğday unundan ekmek almayı tercih edin.
    Ekmek günde ne kadar tüketilmelidir?
    Kişiden kişiye değişmekle birlikte kişinin aktivitesi ve yemeğin çeşidine göre günde 3 ila 6 dilim ekmek kullanılabilir.
    Kepekli ekmek yemek sağlıklı mıdır?
    Kepekli ekmek beyaz una kepek eklenmesiyle yapılmaktadır. Ve bizim asıl istediğimiz rüşeym bölümü bulunmamakla beraber lif oranı %2 civarlardadır. Beyaz ekmekten daha iyi bir alternatif olmakla beraber çokta sağlıklı diyemem. Tabi içerisine katılan oranlara göre değişir.
    Evimizde ve işyerimizde tüketmek için hangi ekmeği satın almalıyız?
    Daha çok tam buğday ve çavdar ekmeklerinden almanızı tavsiye ederim. Tabi içerisine gerçekten bu kaliteli unlardan kattığını emin olduğunuz fırınlardan almakta fayda var.
    Ekmenğin faydaları ve Ekmeğin zararları başlıklı yazımızın sonuna geldik. Tüm beslenme ürünleri ilgili konularda sitemizin üst kısmında yer alan iletişim numarasından bizlerle iletişime geçebilirsiniz.
    Diyetisyen Ömer Faruk Korkmaz
  • Ekmek seçerken nelere dikkat edilmelidir?
  • ,
  • ,

  • Demir eksikliği toplumda insidansı yüksek olan (sıklıkla görülen) bir durumdur. Demir mineraline vücudumuzun ne kadar çok ihtiyacı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Vücudumuzun demire ihtiyacı artabilir veya vücudumuz demir mineralini aldığı gıdalardan Demir’i yeterince ememez ve/veya işleyemez ise vücudumuzda demir eksikliği baş gösterir. Bu yazımızda demir eksikliği nedir ve demir eksikliği nasıl tedavi edilir konusuna değineceğiz.

    Demir eksikliği hakkında genel bilgi

    Vücudumuzda görülen demir eksikliği, demir eksikliği anemisi olarak adlandırılmaktadır ve anemi türlerinden biridir. Demir eksikliği anemisi vücudumuzda yeterli düzeylerde bulunmadığında farklı semptomlar ile bizlere uyarı veren bir anemi türüdür. Beslenme alışkanlıklarımıza bağlı olarak, kan kayıplarında ve özel hastalıklarda demir eksikliği durumu gözlemlenebilmektedir. Normal Şartlar altında demir eksikliği anemisi, kadınların fizyolojik süreçleri (menstural siklus ve adet kanaması) gereği kadınlarda erkeklerden daha sık gözlemlenmektedir.



    Demir eksikliği nasıl anlaşılır?
    Demir eksikliği normal kişilerde yorgunluk, halsizlik ve baş dönmesi, bayılma gibi durumlarla kendi gösterebilir. Demir eksikliği durumunun belirlenmesi biyokimyasal testlerle gerçekleştirilmektedir.
    Demir eksikliği nasıl tedavi edilir? 
    Demir eksikliği, eğer belirlenen bir seviyenin altında değil ise, öncelikle kişilerin beslenme düzensizliğinin düzenlenmesi ile kontrol altına alınabilir. Demir eksikliği konusunda bu düzeyde kişide hekimin önerileri ile kişi beslenme danışmanlığı için bir diyetisyen kontrolü isteyebilir. Hekim beslenmenin yanında ya da beslenme düzensizliğinin giderilmesinden bağımsız olarak hastaya ilaç tedavisi başlayabilir. Piyasada tablet formunda ya da flakon (sıvı) formda ilaçlar bulunmaktadır.
    Demir eksikliğinde ilaç kullanımında dikkat edilmesi gereken durumlar nelerdir?
    Yediğimiz besinlerle ilaçların içinde bulunan demir, şelat yapabileceği yani birbirine bağlanıp faydasız olabileceği için demiri yerine koyma tedavisinde kullanılan ilaçların çoğunlukla aç karına, yemekten en az 30-45 dakika önce alınması istenmektedir. Bu kullanım tipi, ayrıca vücudumuzda demir emiliminin maksimum düzeyde sağlanması içinde kullanılmaktadır. Ayrıca çay, kahve, süt ve süt ürünleri, farklı ilaç kullanımında örneğin antasitlerle kullanımı için, en az aralarında 1.5 saatlik bir zaman diliminin olması önerilmektedir.
    Demir eksikliğinin yüksek olduğu durumlarda
    Demir eksikliğinin yüksek olduğu durumlarda ise gerekirse kan nakli gerekebilir. Tüm bu süreçlerde hekiminizin sizi yönlendirmesi çok önemlidir.


    demirce zengin gıdalardemirce zengin gıdalar

    Demir eksikliğinde beslenme açısında Demirce zengin gıdalar (demir zengini gıdaları) gelin birlikte tanıyalım.
    Yukarıdaki tabloda da belirtildiği gibi, yeryüzünde demiri zengin gıdalar bulunmaktadır. Bu liste farklı gıdalarda eklenerek artırılabilir. Genel olarak bakılacak olursa,
    • Dana karaciğeri, 112 gramında 9.5 miligram demir
    • Kuru fasülye, 1 kasede 6.6 miligram demir
    • Mercimek, 1 kasede 6.5 miligram demir
    • Ispanak, 1 kasede 6.4 miligram demir
    • ve belirtildiği gibi farklı besinlerde farklı miktarlarda demir miktarları bulunmaktadır. Demir alımımızda günlük ihtiyaçlar konusuna değinecek olursak, (Günde kaç miligram demir almalıyım diyorsanız) Günde yetişkin bir erkeğin ortalama 8 miligram demir alması gerekirken, yetişkin bir kadının 18 miligram demir alması gerekmektedir.
    • Bu yazımızda demir eksikliği konusuna değindik, bir önceki paylaşımımız olan Ekmeğin yararları ve zararları nelerdir yazımıza göz atabilirsiniz.
    • Demir Eksikliği nedir ve nasıl tedavi edilir
    • demir eksikliği anemisi
  •  Özellikle HGB adı verilen hemoglobin değeri ile ferritin değerleri demir eksikliği için önemli değerlerdir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...