İHLÂS-I ŞERÎF TEFSİRİ-Seyyid Muhammed Nûr’ul-Arabî
بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
الحمد لله رب العالمين والصلاة والسلام على رسولنا محمد وعلى اله وصحبه وسلم اجمعين
Hamd, âlemlerin rabbi olan Allah Teâlâ’yadır.
Salât’ın, bütün yaratılmışların en hayırlısı Muhammed’e (sallallâhü aleyhi ve sellem), âline, arkadaşlarına ve tâbilerinin üzerine olmasını niyaz ederiz.
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ اللَّهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
***
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Min haysü aynihî,
yani Ya Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem) Sen de; Vücûd-u Hakk, Hakkın zâtı cihetiyle Ehad‘dir. Gayriden gayridir.
İHLAS-I ŞERİF HAZA DAİRE-İ
بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
الحمد لله رب العالمين والصلاة والسلام على رسولنا محمد وعلى اله وصحبه وسلم اجمعين
Hamd, âlemlerin rabbi olan Allah Teâlâ’yadır.
Salât’ın, bütün yaratılmışların en hayırlısı Muhammed’e (sallallâhü aleyhi ve sellem), âline, arkadaşlarına ve tâbilerinin üzerine olmasını niyaz ederiz.
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ اللَّهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
***
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Min haysü aynihî,
yani Ya Muhammed (sallallâhü aleyhi ve sellem) Sen de; Vücûd-u Hakk, Hakkın zâtı cihetiyle Ehad‘dir. Gayriden gayridir.
İHLAS-I ŞERİF HAZA DAİRE-İ
İHLÂS SÛRESİ- CEMAL HALVETÎ kaddesellâhü sırrahu’l âlî
قُلْ هُوَ اللهُ أَحَدٌ
1
De ki: O, Allah birdir.
(قُلْ De ki:)
Ehlullah yanında birleşmenin aslını (cem)i mazharını açıklayıcı olmak üzere gelen bir emirdir.
هُوَ
Sırf hakikâti ehadiyyedir. Yani Allah Teâlâ’nın kendisinden başka bilmediği sıfatlarına da itibar etmeksizin (saymaya gerek duymadan) “Bizâtihi kendisidir” demektir.
“De ki: O,” sözü Allah Teâlâ’yı inkâr edip yok diyene cevaptır.
هُوَ
sözünde şu hikmete işaret edilmiştir. Mevcut varlığın ilki ve sonu O’dur. Çünkü هـ (he) harfi boğazın en altından çıkan ilk harftir. Çıkış yerlerinin sonudur. و (vav) harfi çıkış yerlerinin ilkidir. Bunu anlamak gerekir.
اللهُ
Allah ismi هُوَ nin bedeli (karşılığı)dır. Çünkü Allah ismi bütün sıfatları toplayan zât ismidir. Allah isminin bedel olmasından sıfatların zatından zaid olmayıp aynî olduğu anlaşıldı. Sıfatla zat arasında fark başka bir şekilde olmayıp ancak akılladır. (Yani insanın anlaması yönünde çok müşkiller zuhur eder, demektir.)[1] bu sureye “İhlâs Sûresi” denilmeside bu nedenledir. Çünkü ihlâs, hakikâtı ehadiyyeyi kesret (çokluk) şaibelerinden kurtarmak demektir. Nitekim Emîru’l Mü’minîn Hz. Ali kerremallâhü veche buyurdu ki;
“İhlâsın kemâli, sıfatları nefyetmekle olur.” Şöyleki; her sıfat mevsufun (sıfatlanan), her mevsuf sıfatın başka olduğuna şehadet eder. (ne aynıdır, ne gayrıdır)
أَحَدٌ
Müptedanın haberidir.[2]
“Yaratıcı ikidir” veya “nurun yaratıcısı ve zulmetin yaratıcısı başkadır” diyene cevaptır.
“Ehad” ile “Vahid” arasında fark vardır.
Ehad, sıfatlara itibar edilmeden zâtın kendisidir. Vahid ise, bütün sıfatları yani bütün ilâhi isimler ile dahi zâtın birliğidir.
اللهُ
lafzı
“Hüve” ve “Ehad” arasında oluşu ile “Celâl ve Cemâl” e açıklamaya işarettir.
Bu ayet tevhidi zâtiye işaret etmektedir.
اللهُ الصَّمَدُ
2
Allah sameddir.
“Allah, yer içer” diyene cevaptır.
Bütün yaratılmış şeylerin ihtiyaçlı olmaları nedeniyele mutlak mecburî sığınağı Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ ise zengin ve hiçbir şeye muhtaç olmayandır.
Bu ayet tevhidi sıfatiye işaret eder.
3
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
O, doğurmamış ve doğmamıştır.
“Melekler Allah’ın kızlarıdır, Üzeyir oğludur” a cevaptır.
لَمْ يَلِدْ
Zatında ortağı yoktur.
وَلَمْ يُولَدْ
Sıfatlarının çıkması için hiçbir şeye muhtaç değildir.
Bu ayet tevhidi ef’âle işaret eder.
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ 4
Onun hiçbir dengi yoktur.