21 Ağustos 2017

Tüm Alevilerin kutsal Kitap’ı Kuran’dır.


İlgili resim
Tüm Alevilerin kutsal Kitap’ı Kuran’dır.

 Alevilerin çoğu Kuran’ın değiştirilmesinden ziyade eksik olduğuna inanırlar. Ayrıca Kuran’ın değiştiğini sadece Aleviler İddaa etmez. 

Bunun nedenlerini aşağıda maddeler halinde yazacağım. Gerekli Alevi dedelerinden önderlerinden gerek Alevi sitelerinden gerekse Ehli Sünnet kaynaklarından alıntı yapacağım. 

İlk mesajım Ehli Sünnet kaynaklarından olacak.

Kuran Peygamber’imiz devrinde kitap haline gelmedi. Hurma ağaçları, Kemikler, Taşlar üstüne yazıldı. Bir çok sahabe ezberledi. En büyük dayanak sahabelerdi. Kuran kitap haline gelmedi ilk halife döneminde ortaya çıtı. Yemâne savaşında bir Kuran’ı ezberleyen 70’e yakın hafız sahabe şehit oldu. Bunun üzerine Kuran’ı kitap haline gelme fikri ortaya çıktı. İlk halife Kuran sürelerinin yazılı olduğu nesneleri toplattı. Ezberleyen sahaneleri çağırdı. Sahabeler ve nesnelerle birlikte 2 şahitle kanıtlama maksadıyla kitap haline getirir. İmam Mushaf denir ismine. Bu Mushaf’ın Hz. Hafsa’da olduğu bilir. Üçüncü halife Kuran’ı tam bir kitap haline getirerek 7 adet çoğaltarak bazı ülkelere yollar. İş burada kopar.

1: Üçüncü halife döneminde İlk Halife’nin toplatıp yazdırdığı Hz. Hafsa’da olan Kuran’ı kopyalamak yerine neden yeniden yazılır.? 

2: Üçüncü halife döneminde yazılan Kuran ile Hz. Hafsa’da ki Kuran arasında fark yok ise neden Hz. Hafsa’da Kuran ikilik çıkmasın diye imha ediliyor? Yoksa ikisi farklı mı?

3: Ehli Sünnet’in en güvenilir ve en eski hadis kaynaklarından Sahih Buhari bile Peygamber’imizin ölümünden 200 yıl sonra yazılmıştır. İlk dört halife dönemine ait doğru dürüst bir kaynak yoktur.

4: Kuran öyle bir kitaptır ki bir virgül noktası hatası bile bir çok şeyi değiştirir. 

5: Kuran da Recm ayeti yoktur. Halbuki Peygamber’imiz vefat edene kadar Recm ayeti okuyor. (Kaynak: Muslim C. 4.S. 167. Tirmizi, c.2, 2.309)
Ayrıca Halife Osman bu mushaflar haricinde elde bulunan tüm suhuf ve kitapların yakılmasını emreder ve kendisi de çevresindekileri yakar. (suyutî, itkan, i/134; subhi salih, el-mebahis, s. 78-85.)

Halife Osman, okuma farklarını ortadan kaldırıp müslümanları bir tek kıraatte birleştirmek amacıyla başka bütün mushafların ve kur’ân parçalarının yakılmasını emretmiştir. (beyhekî, es-sunen, kitabu’s-salât, 2/42)

Halife Osman’ın mushafları yaktırması büyük tepki çekmiş, “mushaflar yakıcısı” diye seslenilmiştir. öldürülmesindeki sebeplerden biri de budur.

Rivayetlere göre ellerindeki farklı mushafları yaktırmayanlar da vardır. örneğin “Ali’nin mushafı”, “Ayşe’nin mushafı” Abdullah ibn Mesud’un, Abbas’ın mushafı gibi. bu mushafların birbirinden farklı olduğu söylenir. Âlî mushafının nuzül sırasına göre düzenlenmiş olduğu rivayet edilir. bu özel mushaflar da kayıptır. sadece bunların içerik listeleri yazılmıştır. eldeki resmi nüshadan içerik yönünden farklı oldukları bu listelere bakınca hemen anlaşılıyor. örneğin, ibn mesud’un mushafında fatiha suresi gibi çok temel bir sure yok. felak ve nas sureleri de yokmuş. bu çok ilginç.

suyuti kitabında bakara suresinin ahzab suresi ile aynı uzunlukta olduğunu aktarıyor. (suyuti, el itkan, 2/32.) mevcut Kur’an’da ise bakara 286 ayet iken, ahzab yalnızca 73 ayettir.

Hz. Hafsa’ya iade edilmiş olan ana mushaf da ölünceye dek onun yanında kalmış, medine valisi olan mervân ibn el-hakem, yakmak üzere o nüshayı istemişse de hz. hafsa vermemiş, fakat bu mü’minler anasının vefatı üzerine mervân o mushafı alıp yakmıştır. (el-fethu’r-rabbânî, 18/34)

ilk derlenen kur’an’ı ölümüne değin sandığında saklayan ve alınıp yakılmasını önleyen hafsa idi. hafsa ölünce, mervan ibn hakem, sandıktan aldırtıp yaktırmıştı. mervan kur’an’ı yaktırmasındaki gerekçesini şöyle açıklıyor:

“bunu yaptım, çünkü onda yazılı olanlar, resmi mushaf’a yazılıp geçirilmiş ve korunmuştur. korktum ki aradan uzun zaman geçtiğinde kuşkucu kimseler bu resmi mushaf hakkında kuşkuya düşerler.” (dr. subhi e’s_salih, mebahis fi ulumi’l-kuran, s.83. dayandığı kaynak: ıbn ebi davud, kitabu’l-mesahif, s.24.)

halbuki tersine asıl kuşku, ilk derlemenin yakılmasından doğmuştur.
(Burada anlamalıyız ki Peygamber’imizin boşuna mervan’ı sürgüne yollamamış)

“demek ki ilk derleme ile olan farkların görülmesi istenmiyordu. ilk derlemede görülmesi istenmeyen bilgiler mevcuttu ki görülmesi engellendi, yakıldı.” diye düşünülmesi gayet doğaldır. deliller yok edilmiştir. oysa, ilk derleme korunmuş olsaydı; arada küçük farklar olması önemsenmeyecekti. ama bu durumda “belki de arada çok önemli farklar vardı” diye düşünülüyor.


İbn Ömer diyor ki:
“hiçbiriniz Kur’an’ın tümünü aldım (elimde bulunduruyorum) demesin. bilemez ki, Kur’an’ın çoğu yok olup gitmiştir. ’ne kadar ortada varsa o kadarını elimde tutuyorum’ desin yalnızca.” (suyuti, el itkan, 2/32.)

1972 yılında yemen'in san'a kentinde bir caminin restorasyonu sırasında alman arkeologlar 8. yüzyıla ait günümüze ulasan en eski kuran yazıtlarına rastladı Bulunan yazıtlar, günümüzde kabul edilen Kuran'la karşılaştırıldığın da büyük değişiklikler olduğu farkedildi. Müsluman Ülkelerin hükumetleri bunu örtbas edebilmek için olağanca güçleriyle çalıştı ve bu haber bu ülkelerde asla medyaya düşmedi. 

----------------------------------------------

Gelelim Alevilerin fikirlerine. Alevilerin çoğu Kuran’ın değiştirilmesinden ziyade eksik olduğuna inanırlar. Hz. Ali ve Ehli Beyt’e ait ayetler eklenmemiştir. 

Hz. Ali’nin 7 yaşında Peygamber’in yanında kalması bir kader değildir. Hz. Ali’nin Peygamber’in yanında kalmasının diğer nedenlerinden biri Kuran’dır. Hz. Ali Kuran’ı Kerim’in Tüm Ayetlerine vakıftır. Hangi Ayetin sürelerin tek tek hem zahiri hem batini yorumuna vakıftır. Allah’ın aslanı lakabı sadece savaşlardaki ustalığı değil Kuran’ı Kerim’i korumasıdır. Kuran’ı Kerim’in hem zahiri hem batini yorumlarını Evlatlarına anlatmıştır. 
Hz. Ali’nin tüm ayetlerin sürelerin hem batini hem zahirinin bilmesinin bir kanıtını örnek veriyorum.

Hz. Ali'nin huzuruna hırsızlık yapmış birini getirirler. Hırsıza sorar:

-Niye hırsızlık yaptın? Hırsız:

-Çoluk, çocuğum aç, işimde yok, mecburen yaptım.” Hz. Ali:

-Götürün bunun ellerini ve ayaklarını hırsızlıktan kesin" der. Götürürlerken, hırsız 

-Ya Ali! Sen adaletliydin, yoksulun babasıydın, bu mu adaletin?” deyince:

Hz. Ali arkadan bağırır,

-Geri getirin, ne yapıyorsunuz?

-Efendim, ellerini ve ayaklarını kesin, diye buyurdunuz biz de kesmeye götürüyoruz."

Hırsızlık yapanı yanına alır

-Çalmaman için ne gerekliydi? Der. Hırsız:

-Üç akçem olsaydı çalmazdım.” Hz. Ali, çıkarır üç akçe verir ve git işini kur, bir daha hırsızlık yapma, der.Hırsız huzurundan ayrılırken. 

-Yapar mıyım ya Ali.” Der. Hz. Ali hırsızın peşinden şöyle seslenir

"Bunun, ellerini ve Ayaklarını hırsızlıktan kestim."

Hz. Muhammed’in Gadir Hum’da size iki emanet bırakıyorum. Biri Kuran Diğeri Ehli Beyt’imdir demesi bu yüzdendir. ‘’İlerde din değişirse Kuran değişirse Ehli Beyt’ime gidin. Onlardan öğrenin. Ehli Beyt yürüyen Kuran’dır’’ diye yorumlar. Kuşkusuz Kıyamete kadar Kuran’ı koruyan Allah’tır. Ehli Beyt aracılığıyla. 

Zahiri ve Batini ne demektir?
Gizli anlam demek olan bâtınî manâ; Kur'ân'ın ilk bakışta anlaşılan anlamının dışında ancak inceleme, araştırma ve düşünme ile elde edilen, âyetin işaretinden kalbe doğan mana; açık anlam demek olan zâhirî manâ ise, Kur'ân lafızlarının zâhirinden anlaşılan manaya denir. Zahîrî manâ "ne diyor", bâtınî manâ ise, "ne demek istiyor" sorularının karşılığıdır. Kur'ân yorumcuları, Kur'ân'ın zâhirî anlamının dışında bâtınî anlamının da bulunduğunu kabul ederler. Bâtınî manaya tasavvufta "işârî ma'na" fıkıhta "dâl bi'l-işâre" (işaretle delalet) denir. İşâri/bâtınî mana; fıkıhta filolojik yapıya, kıyas ve mantığa, tasavvufta ise ilham ve işâretlere dayanır.

“Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.” (Hicr Suresi, 9).

Buradaki ayetde Alevilerin yorumu şu şekildedir. Hz. Ali’den itibaren Kuran’ın kelimesi kelimesine 12. İmam’a kadar aktarırmıştır. Hz. Mehdi kıyamete yakın ortaya çıkacaktır. Hz. Mehdi orijinal Kuran ve Zülfikar ile ortaya çıkacaktır. 12 İmam’a kadar anlatımlarla yaşayan koruyan Kuran şu anda yine korunuyor. (Hz. Mehdi’nin yanında) 

12 İmam’ın 11’i tümü şehit olmuştur. Neden bir tanesi bile eceliyle vefat etmemiştir. Peygamber’imizin zürriyetinden gelen 11 İmam’ın hepsini öldürenler Kuran’ı hiç değişmemesi mantıklı bulmaz. Yüz yıllar boyunca Ehli Beyt’i katledenler Ehli Beyt hakkında ayetleri pek ala çıkartır. Ehli Beyt’i katletmelerinin diğer nedeni Kuran’ın eksik ayet ve sürelerinin ortaya çıkmamasının olduğunu düşünür. Çünkü dediğim gibi 11 tanesinin hepsinin şehit olması tesadüf değil.

‘’Pir Sultan’ım eydür şad olup güldü,
Kabe’i Şeriften bir nida geldi.
Hakk’ın emri ile 4 kitap indi
Okuyan Muhammed, yazan Ali’dir’’

Bu deyişte Hz. Ali’nin tüm ayetleri hem batini hem zahiri bildiğinin katını dile getirir. 

Soru 1. Hz. Ali halife olduğunda neden yeniden toplatmadı. Kendisi vakıftı neden yazdırmadı?

Cevap: İkilik çıkmasın diye. Çünkü önceden yazılmış örnekler var. Gerçekleri yazdırdığı taktirde ‘’Ey Ali burada aileni ve kendini övüyorsun’’ türü Muaviye başta olmak üzere bir çok yerden tepki gelmeyeceği ne malum? Ayrıca Hz. Ali’nin halifeliği hakem olayı ile elinden alındığına göre bu gerçeğe kim inanırdı. Halk insanlar bile Hz. Ali’ye karşı ihanet etmiş sırt çevirmiş. Nasıl inanacaklardı? Kerbela’da sadece 72 kişi vardı. Halk yine sırt çevirmişti nasıl inanacaklardı? Hz. Ali’den sonra hiçbir Ehli Beyt insanı halifelik makamına oturmamıştır. Dikkat ederseniz halifeler ilk kitap haline getirirmiştir. 

Bilindiği gibi Peygamber’imiz Mervan’ı sürgüne yollamıştır. Hz. Hafsa’daki Kuran’ı yakanda Mervan’dır. Acaba Peygamber’imiz bu yüzden sürgüne göndermesin? Mervan’ın Elleri Ehli Beyt’in kanıyla dolmuştur. Ehli Beyt’e düşman olan Mervan’ın Hz. Hafsa’daki Kuran’ı imha etmesi tesadüf müdür. 

RiVAYETLER

İbn-i Ebu Nasr Bezentî'den şöyle dediği rivayet ediliyor: "İmam Rıza (a.s)'ı Kûfe'ye doğru götürdüklerinde benim yanıma bir mushaf (kitap) gönderdi. Onu açtığımda "Beyyine" suresini onda gördüm. Çok geniş yazılmıştı. Kureyş'ten yetmiş kişinin adının, babalarının adlarıyla yazılı olduklarını gördüm. Bir müddet sonra İmam'ın kitabı geri istediği haberini aldım..."[51]
Bazıları bu kitabın Hz. Ali (a.s)'ın mushafı olabileceği kanısındadırlar. Çünkü bu mushaf, İmamların ellerinde korunmaktaydı. Özellikle de Bezentî, İmam'ın sır ashabındandı ve İmam (a.s)'ın yanında özel bir makama sahipti. Fakat bu konuyu kesin delil ve senetlere dayalı olarak ispat etmek mümkün değildir.

Ali ve Ehlibeyt için "inen" ayetler hangileridir?
Aşağıdaki metin Baki Öz'ün "Hz.Ali'nin Kimliğinde Ahlak ve İnanç" adlı çalışmasından alınmıştır.

Sünni çevrelerin katılmamasına ve doğru bulmamalarına karşın; Şii, Alevi ve Bektaşi çevreler Kuran’da Hz. Ali ve Ehlibeyt’ine ilişkin ayetlerin bulunduğunu, Ali ve Ehlibeyt’in vahiye konu olduklarını, ama Kuran derlemeleri yapılırken bu tür ayetlerin çıkarıldığı düşünülür, inanılır ve savunulur. Hatta 6666 ayet olması gereken Kuran’ın 6234 ayet olamasının nedeni budur. Yani, Şii / Alevi çevrelerin savına göre; Kuran’daki bu eksiklik, Ali ve Ehlibeyt’in üstünlüğüne ilişkin ayetlerle Ümeyyeoğullarının kötülüklerini dile getiren ayetlerin çıkarılmasından kaynaklanmıştır. Ayrıca, Ali ve Ehlibeyt hakkında önemli sayılacak ölçüde hadis olduğu da savunulur.

Gerek ayetlerde gerekse hadislerde ençok övgülü sözler Ali içindir. İbni Abbas, Ali’ye ilişkin 300 ayetin indiğini belirtir. Ancak, 80 ayet konusunda bilim çevreleri görüş birliğindedirler. Oysa, Ali’yi kendisine rakip alan Muaviye’yi yücelten tek bir ayet bile yoktur.[1] İbni Hambel’se; “Ali hakkında Peygamber’den gelen erdemlik içeren sözler başka kimseler hakkın da gelmemiştir” der. Cami gibi ünlü kaynaklara göre, Peygamber Muhammed; “Ali Kuran iledir ve Kuran Ali ile. İkisi havuz kenarında bana ulaşıncaya dek ayrılmazlar” der.

Şii-Sünni Kuran yorumcu ve bilim çevrelerine göre Hz. Ali ve Ehlibeyt’e ilişkin inen, yahut onları konu alan veya herhangi bir biçimde ima eden ayetler şunlardır: Bakara 207-208-274; Al-i İmrân 61; Nisa 54-115-117; Maide 55-67; A’raf 46; Enfal 27; Rad 29; Nûr 35-36; Şuara 214; Ahzâb 23-25-33-56; Fatır 32; Yasin 12; Saffat 24-130; Secde 18; Şûra 23; Zuhruf 67; Rahman 19; Vakıa 10; Hadid 19; Haşr 20; Hakka 12; İnsan (Hel’Ata) 9; Tekasür 8.[2]

Kuran’ın tümü Ali ve Ehlibeyt’i kapsar. Kuran’ın tümünde Ali ve Ehlibeyt’e göndermede bulunan ayetlerin surelere göre dağılımıysa şöyledir: Enfal 7; Tevbe 11; Yunus 11; Hicr 8; Nahl 19; İsra 11; Taha 21; Enbiya 10; Hacc 6; Hud 1; Yusuf 17; Furkan 12; Şuara 15; Nevml 4; Kassas 6; Ankebut 8; Mümin 4; Fussilet 8; Şûra 6; Zuhruf 14; Duhan 8; Vakia 7; Hadid 10; Mücadele 1; Haşr 2; Saf 3; Kıyam 2; Dehr 4; Mursalat 7; Naba 7; Naziat 2; Zilzal 5; Adiyat 6; Keyf 7; Meryam 8; Rum 2; Lokman 4; Secde 1; Ahzâb 13; Sebe 4; Casiye 2; Muhammed 15; Fetih 6; Hucurat 7; Kaf 2; Cuma 1; Münafikun 6; Tagaabun 3; Tahrim 4; Mülk 2; Abasa 3; Tekvir 4; İnfitar 2; Buruc 2; Beled 3; Maun 1; Kevser 1; Miminin 7; Nur 8; Fatır 2; Yasin 3; Saffat 5; Sad 16; Zümer 13; Zariyat 6; Tur 6; Necr 16; Kamar 3; Rahman 19; Kalem 9; Haakka 4; Maaric 4; Nuh 1; Cin 4; şems 6; Leyl 5; Tin 7; Kadr 5; Beyyine 2; Al-i İmrân 24; Nisa 21; Takasur 1; Asr 3; Humaza 1; İhlas 1; Fatiha 7; Bakara 67; Maide 6; Araf 12.[3]

Kuran’da Hz. Ali ve Ehlibeyt’i amaçlayan ayetlerin olduğunu dünden bugüne dünyanın en ünlü Kuran ve hadis otoriteleri de savunurlar. Çalışmalarıyla kimi ipuçları verirler. Genel kanı; Kuran’ın düzenlenmesi sırasında bu tür ayetlerin doğrudan ayıklanmasına karşın, yine de Ali ve Ehlibeyt’i amaçlayan ve doğrudan-dolaylı onlara yönelik olan azımsanamayacak ölçüde ayet kalmıştır. Bu konunun uzmanı, yani ilahiyatçı olmayışımız nedeniyle, biz yalnızca bu otoritelerin saptamalarını aktarmakla yetineceğiz. 

Kaynak: [1] Bkz. Dinçer (1996): 247; Erdemir: 53.

[2] Düzenleme için bkz. Erdemir: 73.

[3] Düzenleme için bkz. Enis Emir: Kuran’da Ehlibeyt, Ayyıldız Yay. Ankara 1995; Uluçay (1997): 163 vd.

Bir Alevi Dede’nin Anlatımı
Öncelikle Kur'an'ın yazınsal metni değişmemiştir, hemen hemen tarhin her döneminden ve farklı coğrafyalarda binlerce el yazması Kur'an mushafları vardır.. farklı bir tane bile yoktur.. bulabilen olursa tarihe geçer...

Unutmayalım ki, Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dan sonra halifelik makamına Ali gelmiş, ve 8. Yüz yıla kadar 12 İmamlar var olmuştur.. bu tarihten sonra 12 İmam neslinden gelen Pirlerimiz dedelerimiz vardır.. hiçbir söylemlerinde Kur'anı inkar söz konusu değildir...

Fakat Hz. Ali ve 12 İmam nesli Kur'anın Tevili açıklaması konusunda sünnilerle çatışır, çünkü hz. Ali hangi ayetin nerde hangi olay üzerine indiğini bilendir.. üstelik Kur'an ayetlerin batıni yorumlarına da sahip olandır.. Bütün ayetlerin açılımları vardır.. Bu ayetlerin batıni yorumlarına rastlamak mümkündür.

Kaldı Alevi deyişleri esasında Kuran ayetleri ile çelişmez. 

Öncelikle belirtmek gerekir ki.. Kur’an’ın dünyanın her yerinde tek bir versiyonunu vardır; farklı Kur’anlar ya da aralarında küçük de olsa kimi farklılıkların bulunduğu birden fazla Kur’an çeşitleri yoktur. Ancak bu duruma rağmen yine de Kur’an’ın aslının değiştirildiği yönünde iddialar bulunmaktadır.

Kur'an-ı Kerim başta Hz. Ali olmak üzre 12 İmam Efendilerimizn tümü ve onların soyundan gelen Evlad-ı Resul dede-babalarımızca korunmuş ve ayini cemlerimizde bizlere aktarılmıştır..

Kur’an’ın Korunmuşluğuna Dair

Hicr Suresi’nin 9. ayetinde şöyle denilmektedir:

“ Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette yine onu biz koruyacağız.” 

Elbetteki Kur'anın en büyük koruyucuları Hz. Muhammed'in nesli Ehl-i beyt'tir.

Kur’an’dan herkesin farklı şeyler anlaması, bu farklılıklar aşırı düzeyde dahi olsa, Allah’ın insanları ve insanlığı tekdüzeleştirmemek, farklı yorumların oluşumuna imkan sağlamak için Kur’an’ı deyim yerindeyse bilinçli olarak / isteyerek elastiki / batıni anlamlarının olması Tanrı’nın insanlara rahmetidir. 

Yani Tanrı, bizzat kendisi insanların / Müslümanların farklı fikirlere / farklı din anlayışlarına sahip olmalarını murad etmektedir. 

Bakın Yüce allah Kur'anında ne diyor..

"..Sizlerden her biriniz için, ayrı bir yol ve bir yöntem/şeriat belirledik Allah dileseydi sizleri elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihan etsin diye böyle yapmamıştır.. " (MAİDE Suresi: 48)

Alevi / Bektaşilerin Kur’ an’a yaklaşımları ise son derece farklıdır. Alevi / Bektaşiler, Kur’an’ın yüzeysel anlamından ziyade içsel anlamının önemli olduğunu savunurlar. Kur’an’ın pek çok ayetinin Sünni ve Şiilerce yanlış anlaşılmakta olduğuna inanırlar. Onların, sadece yüzeysel / zahiri / dışsal anlamlarla yetindiklerini, içsel / batıni anlamlara ulaşamadıklarını ileri sürerler. Nitekim Kur’ an’ın yüzeysel / zahiri anlamlarının yanında içsel / batıni anlamlarının da olduğunu bizzat Kur’an’ın kendisi söylemektedir.

Nitekim Ali İmran Suresinde şöyle denilmektedir:

“…Onun ayetlerinin bir bölümü muhkem ( anlamı açık ) dir. Onlar kitabın anasıdır. Öbür ayetlerse müteşabih ( içsel anlamı olan ) tir… Onun yorumunu ise ancak Allah ve bilimde derinleşenler bilir” ( Ayet:7 )

Ayrıca yine Zümer Suresi’nde şöyle denilmektedir:

“ Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe anlamlar içeren ( mesani ) / batıni anlamları olan bir kitap halinde indirmiştir” (Ayet: 23 )

Bu ve bunun gibi pek çok ayet Alevi / Bektaşilerin savlarının dayanağıdır. Aleviler, Kur’an’ın gerçek yorumunun ve içsel anlamının başta Hz. Ali olmak üzere tasavvufi derinliği olan kişilerce keşfedildiğini / keşfedilebileceğini savunurlar. Nitekim Hz. Muhammed, Hz. Ali’yi ilim şehrinin kapısı olarak nitelemiş ve ona Kur’an’ı anlamak noktasında en yüksek payeyi vermiştir. Onu kendi yerine vasi tayin etmesi de bu nedenledir. Kuşkusuz Kur’an’ı, Hz. Muhammed’in yerine vasi tayin ettiği bir kişiden daha iyi hiç kimse yorumlayamaz. Bu nedenledir ki, Hz. Ali, “ene Kur’an - u natık “ yani “ Ben konuşan Kur’an’ım.” Demiştir.

Alevi / Bektaşi inancına göre Hz. Ali, Kur’an’ın ta kendisidir. 
Bugün Kur’an’dan anlaşılan yazılı bir belgedir. 
Ancak Hz. Ali o yazılı belgenin konuşan, cisimleşmiş ve muşahhas halidir. Alevi / Bektaşilerin Hz. Ali’yi gerçek Kur’an / mücessem ve müşahhas Kur’an olarak gördüklerinin en edebi ifadelerinden biri Virani Baba’ya aittir: 

“ Ali İncil, Ali Tevrat,
Ali Zebur, Ali Kur’an,
Burada Yine Orijinal Kuran’ın hem zahiri hem batini anlamını Hz. Ali ve Ehli Beyt’in bildiğini söyler.

Allah Eyvallah

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...