07 Nisan 2016

“Allah-u Teâlâ Bütün Kâinatın Nurudur:



“Allah-u Teâlâ Bütün Kâinatın Nurudur:

Nur, Allah-u Teâlâ’nın “Zâhir” İsm-i şerif’inin tecelli etmesidir. Varlıklar o “Nur”un tecellisi ile vücud bulmuştur. Bütün âlemleri meydana koyan, mükevvenâti gösteren, hakikati bildiren O’dur.
Kur’an-ı kerim’de Nur sûre-i şerif’inin 35. Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurulmaktadir:
“Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nûr: 35)
“Gökler ve yer” ibaresi Kur’an-ı kerim’de hususiyetle “Kâinat” için kullanılmaktadır. Dolayısıyla Âyet-i kerime’nin mânâsı: “Allah bütün kâinatın nurudur.” demektir.
Gökleri meleklerle ve parlak yıldızlarla, yeri de kendi dostları olan nebilerle, velilerle aydınlatan, nurlandıran O’dur.
Allah-u Teâlâ Zât-ı akdes’ine “Nur” ismini vermiş, Kitab-i kerim’ini ve Resul-i Ekrem’ini nur kılmış, mahlûkatı ile kendisi arasına bu nur ile perde çekmiştir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir niyazlarında:
“Hamd sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve bunlarda bulunan her şeyin nurusun!” buyurmuştur. (Buhârî)
Vücud O, mevcud O... Bütün mevcudat, vücud nurunun zerrelerinin zuhur mahallidir. O’ndan başka müstakil bir vücud da yoktur.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“O hem Evvel’dir, hem Âhir’dir, hem Zâhir’dir, hem Bâtın’dır. O her şeyi bilendir.” buyuruyor. (Hadid: 3)
Bu Âyet-i kerime’yi okuyabilen bir kimse, hem “O” olduğunu, hem her şey “O’ndan” olduğunu ilmel-yakîn de olsa, gayet rahat bilmiş olur.
İbn-i Mesud -radiyallahu anh- şöyle buyurur:

“Rabbinizin katında ne gece ne gündüz vardır. Göklerin ve yerin nûru, O’nun zâtının nûrudur.”

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...