Peygamberimiz s.a.v Salavat getirmek
Çağ-Çağ Nehri (Nusaybin)
Bir gün Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve selem) dışarı çıktı, halinde bir neşe alameti vardı. Buyurdu ki;
-“Cebrail (Aleyhisselam ) geldi ve dedi ki: Allah-uTeala (c.c.) buyuruyor: Ümmetinden birisi sana salavat okuyunca benim ona on rahmet vermemi, sana selam verince, ona on defa selam (selamet) vermemi beğenmez misin?”
Yine (s.a.v.) buyurdu:
-“Çok olsun, az olsun bana salavat getiren kimseye meleklerin hepsi salavat getirir.” T.(1/279)
Ve yine (s.a.v.) buyurdu:
-“Bana salavat okuyan kimseye on iyilik yazılır ve on kötülüğü silinir. N.İbn.Hibban(1/279)
Ve yine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu:
-“Bir kimse yazdığı bir şey’de, bana da salavat yazarsa, benim ismim o kitabda kaldığı müddetçe melekler onun için istiğfar ederler.” (Taberani)
Dünya niyeti ile bir mübahı terk etmek, yine dünyadandır. Böyle işlerle uğraşırsa başka şeylere düşer. Hatta helal‘dan çok yiyen, muttekilerin derecesine eremez. Çünkü helal ile doyunca, şehvet harakete gelir. Caiz olmayan şeyler yapabilir.
Kadınlara, kızlara bakmak tehlikesi doğurabilir. Dünya ehlinin malına, servetine, bağ ve apartmanlarına imrenerek bakmak da, dünya hırsını harakete getirir. Onlar gibi olmak ister. Ve haram toplamaya başlar.
Bunun içindir ki, Resulullah Aleyhisselatu ve selam :
-“Dünya sevgisi, bütün günahların başıdır.” Buyurdu.
Yanı mübah olan şeylere düşkün olmak, kalbi dünyaya çevirir. Bunu da günah işlemeden yapamaz. Hatta Allah-u Teala (c.c.) yı unutmaya başlar.
Bütün kötülüklerin başı ise KALBİN Allah-u Teala (c.c.) den gafil olmasıdır.
Süfyan-i Servi (r.a.) gayet süslü bir evin kapısı önünden geçiyordu. Yanında birisi vardı. O eve baktı.
-“Bakma “dedi.”Ve Eğer siz buna bakmasaydınız, onlar bu kadar masraf etmezlerdi. Bunun israf günahına siz de ortak oluyorsunuz.” Buyurdu.
Ahmed bin Hanbel (r.a.) e caminin ve evin duvarlarını sıva etmeği sordular. Buyurdu ki;
-“Yer için olur. Bu da toz toprak kalkmayacak kadar olmalıdır. Ama duvarları yapmayı iyi görmem. Çünkü süse kaçmaktır.”
Din büyükleri buyurmuşlardır ki;
-“Dar ve ince elbise giyenin, dini de dar ve ince olur.” Bu babın hulasası, harama düşmek korkusuyla helalden elini çekmektir.
Zünnun-i Mısrı (r.a.) yi hapsetmişlerdi. Günlerce aç kalmıştı. Müridlerinden olan bir kadın iplik parası ile hazırladığı yemekten gönderdi. yemedi.
Kadın gücenip;
-“Helal para ile hazırladığımı biliyorsunuz, niçin yemediniz?” dedi.
-“Evet, yemek helal idi fakat zalimin tabağı içinde getirdiler.” buyurdu.
Yemeği zindancıların tabağında getirmişlerdi. Bundan sakınmasının sebebi, bir zalim eli ile kendisine vermeleri idi. O elin kuvveti haramdan gelmiş olabilirdi.
Sıdıkların vera’ı en yüksek derecedir. Fakat bunun hakıkatını bilmeyenler vesveseye düşer.
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Helal kazancı kendine şiar eden ve helal lokma peşinde sa’y eden kullarından eylesin. AMİN….
Fuad Yusufoğlu