Hüküm Allah’ındır:
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde kendisine inanan ve Resul’ünü tasdik eden kullarına; İslâm’ın bütün hükümlerini benimsemelerini, buyruklarını uygulamalarını, yasaklarını terk etmelerini emir buyuruyor:
“Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm’ın sulh ve selâmetine girin.” (Bakara: 208)
Allah-u Teâlâ’ya gerçek mânâda teslim olun, hem dışınızla hem içinizle O’na itaat edin, İslâm’a bir başka şeyi karıştırmayın.
İslâm bir bütündür, hükümlerinden hiçbiri birbirinden ayrılmaz.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
“İyi bilin ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şânı ne yücedir!” (A’raf: 54)
Mülk O’nundur, O’ndan başka hiç kimsenin hiçbir şeye müdahale etmeye hakkı ve salâhiyeti yoktur. Hükmünü hiç kimse değiştiremez. Verdiği kararı hiç kimse bozamaz. Emir, yasak, tedbir ve idare, tam tasarruf yalnız O’na âittir.
Diğer bir Âyet-i kerime’sinde ise şöyle buyuruyor:
“Hüküm yücelerin yücesi Allah’ındır.” (Mümin: 12)
Çünkü O, mülkünde yücedir, dilediğini yapar, dilediği hükmü verir. O’nun verdiği hükümler belirli bir zaman ve asır ile sınırlı değildir. Kıyamete kadar geçerlidir.
Binaenaleyh bütün insanlar ve cinler birleşerek bir araya gelseler, bir Âyet-i kerime’yi inkâr etseler hepsi kâfir olurlar. Çünkü mahlûkun hükmü yoktur, O’nun hükmü esastır.
Söz O’nun sözü, hüküm O’nun hükmü, kitap O’nun kitabı, mülk O’nun mülküdür. O’nun sözlerini değiştirecek, temyiz edecek, tashih yapacak hiçbir kimse olamaz.
Allah-u Teâlâ’nın dininden söz edebilmek için ancak O’nun indirdikleriyle hükmetmek gerekir. Çünkü O’nun hükümranlığının tecellisi budur.
Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:
“Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar kâfirlerdir.” (Mâide: 44)
“Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar zâlimlerdir.” (Mâide: 45)
“Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.” (Mâide: 47)
Allah-u Teâlâ bu ilâhî beyanlarında kendi indirdiği ile hükmetmeyenlerin “Kâfir”, “Zâlim”, “Fâsık” olduklarını belirtmektedir. Bu ilâhi hükümleri bırakıp, kendisinin veya başkalarının ortaya koyduğu ile hükmeden bir kimse bu üç suçu da işlemiş olur.
Önce O’nun indirdiğini reddetmekle küfür suçu işlemiştir. İkinci olarak O’nun hükümlerini çiğnemekle zulüm suçu işlemiştir. Üçüncü olarak ise sapmakla fâsık olmuştur.