17 Nisan 2015

ERMENİLERİN TÜRK SOYUNA YAPTIĞI KATLİAMLAR





ERMENİLERİN TÜRK SOYUNA YAPTIĞI KATLİAMLAR
1918-1920 Yılları Soykırımı 
Osmanlı Devleti 29 Ekim 1914 tarihinde Birinci Dünya Savaşı’na girerek çeşitli cephelerde İtilaf devletlerine karşı savaşmaya başladı. Enver Paşa komutasındaki Türk ordusu Ruslara karşı Kafkasya cephesinde ilerleyince Ermeniler Rus Ordusunun yanında savaşa katıldı. Ermenilerin ileri gelenleri kapı kapı dolaşarak bütün Ermenileri silahlanmaya çağırdı Türkler aleyhine harekete geçen Ermenilerin masraflarını İngilizler karşıladı. Ruslar ve İngilizler tarafından desteklenen Ermeniler, Kafkas ordusunun ilerleyişini engellemeye ve yıpratmaya çalıştılar[12]. Ruslar her zaman olduğu gibi kendi amaçlarına ulaşmak için Ermenilerden yararlanmak istemişler, fakat onlar için her hangi bir riske girmemişlerdir. Bu defa da aynı şekilde Ermenilere desteğini kaldırarak Rus ordusu Kafkas cephesinden çekildi. Silahlanan Ermeniler Türk ordusundan kaçarak Erivan Bölgesine yerleşmeye başladılar. Osmanlı Devleti’nde Türklere karşı yaptıkları katliam ve soykırımı[13] Erivan Bölgesi’nde tekrarladılar. 
1918 yılında Kafkas’larda üç bağımsız devlet kuruldu. Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan. Taşnakların iktidarda olduğu Ermenistan Devleti asırlarca Türk toprağı olan Erivan Bölgesini bir taraftan Türklerden temizleme, diğer taraftan Ermenileştirme politikasını yürütmeye başladı. Erivan Bölgesini Türklerden temizleme politikası soykırım yapılarak gerçekleştirilmekteydi. Azeri Türklerine karşı yapılan soykırımla ilgili bilgiler birçok Azeri kaynaklarında mevcuttur. Ancak, önemli olan soykırımın Ermeni kaynaklarında itiraf edilmesidir. Ermeni ve Rus kaynaklarına göre 1918-1920 yılları arasında Taşnakların iktidarda olduğu Ermenistan’da 500 bin Azeri Türkü soykırıma uğramıştır. Gerçekte ise bu rakam bir milyondur. 1926 yılında yayınlanan Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nde Ermenistan nüfusunun 1918 yılında 1.510.000 kişi olduğu ve bu nüfus içerisinde Ermenilerin 795 bin, Azeri Türklerinin 575 bin ve diğer milletlerin de 140 bin kişi olduğu belirtilmektedir[14]. Bir Ermeni olan Korkodyan’ın “Ermenistan’ın nüfusu 1831-1931” eserinde ise şu ifadeler yer almaktadır[15]: 
“1920 yılında Sovyet Ermenistan’ı Devletinde Taşnakların soykırımından dolayı ancak 10.000 kişi civarında Türk nüfus kalmıştır. Soykırımdan kurtulmak için kaçan Türklerden hayatta kalan 60.000 kişinin 1922 yılında geri dönmesinden sonra buradaki Türk nüfusu 72.596 kişi olmuştur.” 
Görüldüğü gibi birisi Ermeni, diğeri Rus kaynaklarından alınmış bu rakamlarda 500 bin Türk insanının yok olduğu, dolayısıyla öldürüldüğü ispatlanmaktadır. (gerçek rakam ise 1 milyon kişidir) Yine, Türklere karşı yapılan soykırımı bir Ermeni olan A. A. Lalayan “İstoriçeskie Zapiski” eserinde şöyle itiraf etmektedir[16]: 
“Ermeniler tarafından Azerbaycanlıların katledilmesi önceden planlanmış, devlet politikasıydı ve sadece Azerbaycan’ın hudutları ile sınırlı kalmamıştır. O zaman hiç şaşmamalı ki, Ermenistan’da Taşnak hükümeti 30 aylık iktidarı döneminde(Mayıs 1918-Kasım1920) Azerbaycanlı nüfusun % 60’ı öldürülmüştür.” 
Yine bir Ermeni olan A.Palayan 1936 yılında yayınlanan “Revolyutsyonnıy Vostok” Dergisi’nde (No: 2-3) bir Ermeni katilin itiraflarını şu şekilde yazmaktadır[17]: 
“Ben Basargeçer’de (Ermenistan’ın bir bölgesidir) hiç umursamadan Tatarları (Türkleri) öldürdüm. Bazen insan bunları kurşunla öldürmek istemiyor. Bu köpeklere karşı en etkili yöntem savaştan sonra kurtulanları toplayıp kuyuya doldurmak ve üzerlerine ağır taşlar dökmektir ki, onlardan hiç kimse kurtulmasın. Ben de aynen böyle yaptım: bütün erkekleri, kadınları ve çocukları toplayıp kuyuya doldururdum, üzerilerine de ağır taşlar döktürdüm.” 
1918-1920 yıllarında Ermenistan’da Azeri Türklerine yapılan soykırım dönemin Tiflis, Bakü ve Erivan gazetelerinde de geniş yankı bulmuştur. Örneğin, Tiflis’te yayınlanan “Gruziya” Gazetesi, Zengezur Kazası reisi’nin 30 Ekim 1918 tarihli bildirisinde Ermeniler tarafından Aralık 1917-Ağustos 1918 tarihleri arasında baskına uğrayan birkaç Azeri köyünün ve katledilen insanların sayısını şöyle vermektedir.[18] 
1. Behreli köyü, Aralık 1917; katledilen 9 kişi, maddi zarar 100 bin Manat 
2. Karakilise köyü, Ocak 1918; katledilen 165 kişi, maddi zarar 90 bin Manat 
3. Şıklar köyü, Haziran 1918; katledilen 95 kişi, maddi zarar 500 bin Manat 
4. Şeki köyü, Ağustos 1918; katledilen 95 kişi, maddi zarar 19 milyon Manat 
5. Vağurdu köyü, Ağustos 1918; katledilen 96 kişi, maddi zarar 13 milyon Manat 
6. Sisiyan köyü, Eylül 1918; katledilen 60 kişi, maddi zarar 800 bin Manat 
Azerbaycan’da neşredilen “Azerbaycan” Gazetesi şöyle yazmaktaydı:[19] 
“Ermeniler, Zengezur Kazası’ndaki Çamurlu köyündeki 4 erkeği ve 6 kadını vahşicesine katlettiler. Erkeklerin başını, kadınların ise göğüslerini kestiler” 
Erivan’da yayınlanan “Joğovurd” Gazetesi’nde Muradyan isimli bir Ermeni Azeri Türklerine karşı yapılan soykırımı şu şekilde anlatmaktadır:[20] 
“Bizim hükumetin tedbirleri sonucu Azerilerin yaşadığı Tokluca, Akbulak, Ardanış (Göyçe Kazası) köylerinin nüfusu Ermenistan sınırlarını terkettiler. Ben sahipsiz kalan köyleri gördüm. Orada birkaç kedi gördüm ve şaşırtıcı sükunetin etkisiyle havlayan köpeklerin sesini işittim” 
5. Sovyet Dönemindeki Tehcir 
Sovyetler döneminde Ermeni taşnakları şekil değiştirerek bolşevik oldular. Ermeniler bolşevik adı altında Sovyetler Döneminde Azeri Türklerine karşı soykırımı devem ettirdiler. Bu soykırım gizli şekilde yapılmakta ve Ermenistan’ın Türklerden tamamen temizlenmesi amaçlanmaktaydı. Sovyetlerin ilk yıllarında devlet karşıtı suçlamasıyla birçok Azeri Türkü ölüme mahkum edildi veya en azından Sibirya’ya sürgün edildi. Ermenistan’ın Ermenileştirilmesi politikası İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da devam ettirilmiştir. 1943 yılında Tahran Konferansında Sovyet-İran ilişkileri müzakere edilirken savaşta zararlı taraf gibi İran’a yardım amacı ile burada yaşayan Ermenilerin Sovyetlere göçü kararlaştırılmıştır. Ermenilerin Ermenistan’da yerleştirmesi istenmekteydi. Bunun için ise Ermenistan’dan Azeri Türklerinin tehciri gerekirdi. SSCB Bakanlar Kurulunun 29 Aralık 1947 tarihli kararı ile Ermenistan’da yaşayan Azeri Türklerinin Azerbaycan’a tehciri yasallaştırıldı. Karara göre Ermenistan’da yaşayan Azerilerin güya pamuk yetiştirilmesinin geliştirilmesi amacıyla Azerbaycan’ın Kür ve Aras Nehirleri arasındaki sıcak iklimin hüküm sürdüğü bölgeye yerleştirilmesi gerekiyordu ve bu insanların evlerine dışardan gelen Ermenilerin yerleştirilmesi isteniyordu. Ermenilerin itiraf ettiği gibi dışardan gelen Ermeniler genellikle kırsal kesimde yaşayan Azerilerin evlerinde yaşamak istemediler. Bu Ermeniler şehirlerde yaşamayı tercih ettiler. Bu dönemde Ermenistan’da 476 köy harabeye çevrilmiştir.[21] 1948-1952 yılları arasında Ermenistan’dan Azerbaycan’a 150 bin Azeri Türkü sürüldü. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra açlıkla mücadele eden insanlar bir de tehcir edildiler. Tehcir edilen 150 bin Azeri Türkü Azerbaycan’ın sıcak bölgelerine yerleştirildi. Bu insanların yarısı açlıktan ve iklim değişikliğinden hayatını kaybetti[22]. 
1948-1952 yılları arasında yapılan tehcirden sonra Sovyetlerde 1959 yılında yapılan nüfus sayımına göre Ermenistan’da nüfusun milli terkibi aşağıdaki gibi olmuştur[23]: 
Milliyetler 
Nüfus Sayısı 
Ermeniler 
1.361.800 
Azeriler 
107.700 
Ruslar 
56.500 
Kürtler 
25.600 
Toplam 
1.551.600 
Görüldüğü gibi Ermenistan’ı Azeri Türklerinden temizleme politikası başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Parsamyan’ın vermiş olduğu rakamlarla bu rakamları karşılaştırıldığında 130 yıl içerisinde Erivan bölgesinin nüfusunda aşağıdaki değişiklikler olmuştur: 
-Ermeniler 57.305 kişiden 1.361.800 kişiye yükselmişti 
-Azeriler 84.089 kişiden ancak 107.700 kişiye ulaşabilmişti 
-Kürtler 26.911 kişiden 25.600 kişiye gerilemişti. 
Doğum oranının çok yüksek olduğu Kürt nüfusun hiç artmadığı hatta gerilediği, dolayısıyla Azeri Türkleri gibi müslüman Kürtlerin de acımasızca soykırıma uğradığı açıkça görülmektedir. Görüldüğü üzereErmenistan’ın Azeri Türklerinden temizleme politikası bu yıllarda da devam ettirilmiştir. Fakat Ermeniler bu yıllarda da tamamen amaçlarına ulaşamamışlardı. Çünkü Türk nüfusu Ermenistan’dan tam anlamıyla bertaraf edilememişti. 
1960’lı yılarda Ermenistan’ın Azeri Türklerinden temizleme politikasının yeni merhalesi başladı. Bu aşamanın özellikleri şunlardır: 
1. Azeri aydınlarına karşı yapılan baskılar. Bu döneme kadar var olan, Azeri Türkçe’sinde eğitim yapan okullar kapatıldı. Örneğin, 1930 yılında kurulmuş Azeri Türkçe’sinde eğitim yapan Erivan Pedagoji Enstitüsünün dört bölümü (Azerbaycan Dili, Tarih, Coğrafya, Fizik ve Matematik) kapatıldı. Yine, öğretmen kadrolarının yetiştirilmesinde önemli olan 1925 yılında kurulmuş Erivan Azerbaycanlı Pedagoji Meslek Okulu kapatıldı. Netice itibariyle Ermenistan’da Azeri okullarından mezun olan ortalama 5000 öğrenci mezun olduktan sonra öğrenimini devam ettirmek için Ermenistan’dan gitmek zorundaydı. Ayrıca Ermenistan dışında yüksek öğrenim görmüş insanlar Azeri oldukları için işle temin edilmemekteydi. Çalışma imkanı bulamayan bu insanlar yine Ermenistan’ı terk etmek zorundaydılar ve genellikle eğitim gördükleri Azerbaycan’a geri dönmek mecburiyetinde kalmaktaydılar. Bu şekilde Ermenistan’ın herhangi bir köyünde yaşayan aile sayısı kadar Azerbaycan’da aile yaşamaktaydı. Örneğin, benim doğduğum Ermenistan’ın Vedi ilinin Halisa köyünde 550 hane Azeri ailesi yaşamaktayken, Azerbaycan’a dönmek zorunda bırakılan aile sayısı da 500 aile civarındaydı. 
2. Devletin yönetim kademelerinde olan Azeri Türkleri işten çıkarılarak Ermenilerin işe alınması. Bu dönemde Ermenistan’ın Basageçer, Krasnoselo, Karabağlar, Zengibasar, Yedi illerinde (Bu illerin nüfusunun % 75-90’ı Azeri Türkleriydi Komünist Partisi İl başkanları (Sovyet Döneminde Komünist Partisi İl başkanları aynı zamanda devletin yerel yönetimlerini temsil etmekteydiler) görevlerinden atıldılar. Ermenilerle Azerilerin karışık yaşadıkları 10 fide ise başkan yardımcıları Azeri türkü olduğu için işten çıkarıldılar. Sadece nüfusunun % 80’i Azeri Türkü olan Amasya ili istisnaydı. Ayrıca, Azeri Türkçe’siyle yayınlanan bütün basın organları kapatıldı. 
3. 1965 yılında sözde “Ermeni Soykırımı“nın 50. yıldönümü Ermenistan’‘da anılması. 1960’lı yıllarda Ermenistan’ın basın ve yayın organlarında Türkler aleyhine geniş propaganda başlatıldı. Uzun yıllar gizli faaliyette bulunan “Taşnak” partisi bu yıllarda açık bir şekilde faaliyetini devam ettirdi. 23 Nisan 1965 tarihinde sözde “Ermeni Soykırımı”ının 50 yılı anıldı ve Erivan şehrinde 400 bin kişilik miting yapıldı. Bu mitingde Ermenilerin sloganları şunlar olmuştu; “Batı Ermenistan (Anadolu) Ermenistan’ın Olmalıdır”, “Karabağ Bizimdir”, “Nahçıvan Ermenistan Toprağıdır”, “Ermeniler, 1915 Yılının İntikamını Alma Zamanıdır, Birleşin” vb. Milletlerin kardeş olduğu propagandası yapılan Sovyetler gibi sıkı yönetimi olan bir ülkede Ermenilerin 400 bin kişilik miting yapması ve açık bir şekilde Türkler aleyhinde bulunmaları onu göstermektedir ki, Ermeniler hiçbir zaman Türklere ve bütün Türk Dünyasına karşı olan düşmanlıklarını ve hayal ettikleri “Büyük Ermenistan” devletini kurmak amaçlarını unutmamışlar. Hangi milletin egemenliğinde ve yönetiminde yaşasalar da devamlı bu fikirle yaşamış, çocuklarını da bu düşünce ile yetiştirmişlerdir. 
Sovyet Döneminde Ermenistan’da yapılan nüfus sayımlarında devamlı Azeri Türklerinin sayısı ile ilgili bilgilerde saptırmalar yapılmıştır. Sovyetlerde nüfus sayısını arttırmak amacıyla çocuk sayısı eşten fazla olan annelere “Kahraman Ana” ünvanı verilmekteydi. Ermenistan’da “Kahraman Ana” ünvanı verilen her 10 kişiden 7-8’i Azeri Türküydü. Buna rağmen nüfus sayımında Azeriler az gösteriliyordu, Azerilerle Ermenilerin karışık yaşadıkları köylerde ve hayvancılıkla uğraşan birçok Azeri genellikle nüfus sayımına alınmıyordu. 
6. 1988-1989 Soykırımı ve Tehciri 
170 yıl boyunca devam eden Ermenistan’ı Azeri Türklerinden temizleme politikası 1988-1989 yıllarında sonuçlandı ve nihayet 8 Ağustos 1991 tarihinde Ermenistan’da Azeri Türklerinin yaşadığı son köy olan Nüvedi köyünden de Azerilerin kovulmasıyla Ermenistan % 100 Ermenilerin yaşadığı bir ülke oldu. Son olarak 230 bin[24] Azeri Türkü öldürülerek, dövülerek ve her türlü işgenceye maruz kalarak Ermenistan’dan çıkarıldı.Bu yıllarda 214[25] Azeri Türkü zalimane bir şekilde katledilmiştir. Örneğin 50’si ölünceğe kadar dövülmüş, 35’i (7 çocuk ve 10 yaşlı) işgence sonucu hayatını kaybetmiş, 15’i (9 yaşında çocuk ve 78 yaşında yaşlı kadın) yakılmış, yine diğer 15’i (2 çocuk 6 yaşlı) kurşuna dizilmiş, 7’si araba ile üzerinden geçilerek katledilmiş, 3’ü suda boğulmuş, birisi ise elektirik verilerek öldürülmüştür. Amasya ilinden olan 19 yaşındaki Hakverdiyev B. İ ise asılarak öldürülmüştür.[26] 230 bin Azeri Türkünün yaşadığı zulmü bu soykırımın canlı şahidi olarak doğduğum köy olan Ermenistan’ın Vedi ilinin Halisa köyünde yaşadıklarımı yazmakla yetinmek istiyorum. Çünkü, bu makalenin yazarının yaşadıklarını ve gördüklerini asgari olarak her bir Azeri Türkü yaşamış ve görmüştür. 
“Halisa köyü Erivan şehrinden 45 km uzaklıkta Iğdır’ın Aralık ilçesinin karşısında Aras Nehrinin kıyısında konuşlanmıştır. 30 Kasım 1988 tarihinde Erivan’dan ve komşu köylerden gelen Ermeniler köyümüzü bastılar. Ermeniler gruplar halinde “Türklere ölüm”diye bağırarak ve köyün her yerine yayılarak çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan herkesi acımasız bir şekilde dövmeye, para ve altınları insanların elinden almaya başladılar. Baskın sırasında ben anneannemin yaşadığı sokaktaydım ve 6-7 Ermeninin 65 yaşındaki anneannemi dövdüğünü gördüm. Kendimi onun üzerine atarak korumaya çalıştım. Bunun üzerine Ermeniler anneannemin yerine bana vurmaya başladılar. Kısa bir sürede saldırgan Ermenilerin sayısı 20’yi geçti ve beni tekme tokat yere yatırarak üzerime çullandılar. Yediğim darbelerin etkisiyle bayıldığımı ve bir gün sonra Nahçıvanın Sederek köyünün hastanesinde ayıldığımı öğrendim. Sonradan bir yıl içerisinde çeşitli hastanelerde tedavi gördüm. Ailece evimizi terk etmek zorunda kaldık ve ayrılırken de hiçbir malımızı götüremedik.. Evden ayrılma sırasında sadece babam ailemize ait olan Kuranı götürebilmişti ki, onu da Ermeniler babamın elinden alarak yaktılar. Halisa köyünde İsmayılova Gülgez ismindeki ihtiyar nine 20 Ermeni tarafından tekmelenerek gözümüzün önünde öldürüldü. Bu işgenceler sonucunda Azerbaycan’a geldikten sonra bir çok insan kısa bir sürede hayatını kaybetti” 
7. Kültür Soykırımı 
19. ve 20.yüzyıllar arasında Ermenistan’daki Azeri Türkleri sadece can kaybına uğramamışlar, aynı zamanda cebri kültür kaybına da maruz kalmışlardır. Ermenilerin hayali olan “Büyük Ermenistan” sınırları içerisinde yer alan Van Gölünün adı asırlarca aynı kalmış ve hiç değişmemiştir. Oysa 170 yıl içerisinde, Rusların Erivan Bölgesini işgal etmelerinden sonra Ermeniler bu toprakları Türklerden temizlemekle yetinmemişler, Türkçe ifade edilen vilayet, dağ, nehir, göl, köy vb. isimlerini değiştirerek Ermeni kimliği vermişlerdir. Asırlarca Azeri Türklerinin yaşadıkları yerlerin isimlerinin değiştirilmesi 1935 yılından başlayarak 1978 yılına kadar devam ederek 465 köyün ismi değiştirilmiştir. En son Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan’ın 9 Nisan 1991 tarihili kararı ile 97 köyün adına Ermeni kimliği verilmiştir.[27] Adları değiştirilen yerlerin bazıları şunlardır: 
Ağbaş-Abovyan, Eskipara-Voskepar, Hamamlı-Spitak, Göyçe Gölü-Sevan, Basargeçer-Vardanis,Vedi-Ararat, Zengibasar-Masis vb 
8. Sonuç 
Bugün dünyada Ermenilerin kendilerine soykırım yapıldığı iddiasıyla Azerbaycan ve Türkiye’ye yapmaya çalıştığı baskılar aslında Ermenilerin yaklaşık 170 yıldır Anadolu ve Azeri Türklerine yaptıkları soykırım ve tehcir gerçekliğini gizlemeye yöneliktir. Ermenilerin biz Türklere (Anadolu ve Azeri Türkleri) yapmış oldukları soykırım ve tehcirin hem Türkiye’de ve hem de Azerbaycan’da inkaredilemez kanıtları bulunmaktadır. “Ermeni sorunu” diye gündeme getirilen sorun aslında Emenilerin kendileri için büyük sorunlar teşkil edebilecek niteliktedir. Yapılacak şey bir an önce bütün dünyaya Ermenilerin yaptıklarını kanıtları ile sunmaktan ibarettir. Bu kanıtlar ise biz Türklerde yeterince mevcuttur. 
-------------------------------------------------------------------------------- 
[1] Evliya Çelebi’nin “Seyehatname” isimli eserine göre 1407-1408 yıllarında Timur’un askerlerinden biri olan Hocacccan Lahicani bu topraklara yerleşmiştir. Daha sonra akrabalarını da buraya getirerek pirinç yetiştirmişlerdi. 1509-1510 yıllarında ise Şah İsmayil, Veziri Revangulu Hana bu topraklarda kale inşaa etmeyi emretmiştir. 7 yıl içerisinde Zengi Nehrinin kıyısında inşaa edilen kale Revan olarak adlandırılmıştır. Azeri Türkçesinde halk dilinde “R” harfi ile başlayan adların önünde “i” harfi kullanıldığı için Revan kalesinin ismi de sonralar İrevan olmuştur. 
[2] Bu anlaşmaya göre Azerbaycan iki kısma bölünmüş oldu. Kuzey Azerbaycan Rusya tarafından, Güney Azerbaycan ise İran tarafından işgal edilmiş oldu. Ermeniler Kuzey Azerbaycan’da ve Erivan bölgesinde katliam ve mezalimleri Güney Azerbaycan’da da tekrarlamışlardır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya) Türklere karşı kullanılmak üzere 90 bin kişilik Ermeni Ordusu kurma girişimlerinde bulundurlar. Ermeni ordusu Urumiye civarında kuruldukça Salmas-Urmu ve Hoy’da köylere baskınlar düzenleyerek Türkleri katletmeye başladılar. Ancak bu dönemde Rusya’da bolşevik ihtilalinin olması ve Rus Ordusu’nun dağılması Ermeni Ordusu’nun kuruluşunun tamamlanmasını durdurdu. Bu dönemde 8.000 kişilik Ermeni çetesi Hoy şehrine baskın düzenledi. Osmanlı Ordusu’nun yaklaştığı haberini duyan Ermeniler 17 Mart 1918 tarihinde Urumiye şehrinde soykırım başlattılar ve 10 bin Türkü katlettiler. (Büyük Resuloğlu, “Soykırım” Edebiyat Gazetesi, 6 Nisan 2001, Bakü) 
[3] BÜNYADOV Ziya, Azerbaycan Tarihi, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, CİLT I, Bakı, 1994, ss. 455-457 
[4] PARSAMYAN V.A., İstoriya Armyanskogo Naroda 1801-1900, Kniga Pervaya, İzdatelstvo “Ayastan”, Erivan, 1977, ss. 75-88 
[5] KORKODYAN Z., Xophrtayin Hayastani Bnagçutyunı (1831-1931), Hpataopagutyun Melkonyan Fondi, Erivan, 1932, s. 94 
[6] İOANİSYAN A.İ., 18.Yüzyılda Ermeni-Rus Münasebetleri, CİLT II, Erivan, 1964, s. 23 
[7] BUDAGOV Budag ve Diğerleri, Ermenistan Azerbaycanlıların Tarihi Coğrafiyası, Gençlik Yayınları, Bakı, 1995, s. 8 
[8] GRİBOYEDOV A.S., Soçineniya v Dvux Tomax, CİLT II, Moskova, 1971, s. 340 
*Desyatin-Bir hektarın onda biridir. 
[9] VELİÇKO, V. L., Kafkas, Russkoe Delo i Mejduplemennie Vaprosı, Elm Yay., Bakı, 1990, s. 99 
[10] Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisi, Baş Redaksiya Yayınları, CİLT IV, Bakı, 1980, s. 79 
[11] ORDUBADİ, Memed Seid, Kanlı Yıllar, 3 No’lu Matbaa Yay., Bakı 1971, Kanlı Yıllar kitabı 1905-1907 yılları arasında Bakı, Tiflis, Erivanşehirlerinde ve genellikle bütün Kafkas’larda Azeri Türklerine yapılan soykırımı anlatmaktadır. Bu dönemde Erivan Bölgesi’nde Azeri Türklerine yapılan soykırımın boyutlarını anlayabilmek için “Kanlı Yıllar” eserinden birkaç hadisenin verilmesi yeterli olacaktır: 
“9 Haziran 1905 tarihinde Ermeniler Azerilerin yaşadığı Tekye (Eçmiadzin Kazası) köyüne baskın düzenlediler. Müslümanlar tamamiyle silahsızdılar, Ermenilerin ise her türlü silahı vardı.Bundan dolayı Ermenilerin şerrinden canlarını kurtarmak için insanlar köyü terk ederek dağlara kaçtılar. Köyü harabeye çeviren Ermeniler 200 cilt kuran ve mukaddes kitapları yaktılar. Azerilerin mescidde saklandıklarını zanneden Ermeniler mescidi kurşunladılar. 
29 temmuz 1906 tarihinde Kafan kazasının Meden-bazarını dağıttıktan sonra Ermeniler Karahana köyüne baskın düzenlediler. Ermeniler kaçarak canlarını kurtarmak isteyen insanları yakalayarak katlediyorlardı. Kana susamış Ermeniler köyü dağıtmakla yetinmeyerek kaçarak saklanan 30 kadını yakalayıp her türlü mezalimi yaparak katlettiler. Aynı gün Ermeniler Azerilerin yaşadığı Halaç, Sadaşlı, İcevar, Daşnov köylerini dağıtarak insanları vahşice katlettiler. 
[12] EYİCİL Ahmet, “Zeytun Ermenilerinin Tehciri ve Fındıcak İsyanı”, Tarih Dergisi, TDAV Yay., İstanbul, Şubat 2001, s.14 
[13] Bu katliam ve mezalimlerin gün ışığına çıkması için SERDAR Törehan’ın “Batı’nın Ermeni Politikası” makalesinde (Tarih Dergisi, TDAV Yay., Kasım 200, İstanbul, ss. 47-48) Muş ahalisinden Mehmet Resul’ün yeminli ifadesini buraya almak istiyorum: 
“Ben asker olarak harpte bulunuyordum. Aldığım yaralar yüzünden Bitlis tarafına doğru çekilen müfrezeyi takip edemeyerek; benim gibi yaralı ve kötü durumda olan 3 askerle birlikte geri kaldık Bir müddet sonra Rus askerlerinin rehber/eri olan Ermeni çeteleri yanımıza geldiler. Arkadaşlarımızdan Harputlu Hüseyin ismindeki askerin gözlerini çıkararak; “Kalk bak. Osmanlı askeri geliyor mu?” dediler. Sonra zavallıyı şehit ettiler. Diğer askerin de sağ tarafının derisinin bir kısmını yüzerek çanta şekline getirdiler. Bu biçareye de; “Elini sok. Bu çanta da padişahınızın parası var mı?” diyerek bir takım işgenceler yaparak şehit ettiler. Üçüncü arkadaşımızı yere yatırıp tenasül aletini keserek ağzına soktular. “Bu boruyu çal. Size Osmanlı askerlerinden imdat gelsin” diyerek onu da şehit ettiler. Sıra bana gelmişti. Bu Ermeniler beni alarak bir dere içine götürdüler. Yaktıkları ateşte tüfeklerinin şişlerini iyice kızdırdıktan sonra 24 yerimden dağladılar. Feryat ve yalvarmalarıma katiyen önem vermiyor/ardı. O sırada birkaç Rus askeri yetişti. Bunlardan birisi beni Ermenilerin elinden alarak Rus Müslümanlarından olduğunu bildirdi. Daha sonra Rus-Kazak-Ermeni çetesiyle birlikte Bitlis’e doğru yola çıktık. Yolculuk esnasında göç eden kafilelere rastlıyorduk Ermeniler bu kadın ve çocuklara, zavallı ihtiyarlara şiddetle saldırıyor, yürekleri parçalayacak bir vahşetle onları şehit ediyorlardı. 6-7 tane Ermeni,, 6 Müslüman kızını getirerek rükuya varacak şekilde çıplak bir şekilde durdurarak fiili şen-i işlerine başladılar. 
[14] BUXARİN İ.İ., Bolshaya Sovetskaya Ensiklopediya, İzdatelstvo Sovetskaya Ensiklopediye, CİLT 3, Noskova, 1926, s.437 
[15] KORKODYAN Z., A.g.e., s.184 
[16] BUDAGOV Budag ve Diğerleri, A.g.e., s.10 
[17] HİDAYET, Diderginler, Genclik Yayınları, Bakü, 1990, s.156 
[18] HİDAYET, Diderginler, Gençlik Yayınevi, Bakü 1990, s. 156 
[19] Azerbaycan Gazetesi, Bakü 9 Ocak 1919 
[20] Joğovurd Gazetesi, Erivan, No: 5, Yıl 1920 
[21] Komünist Gazetesi (Erivan), 20 Ocak 1975 
[22] PAŞAYEV Atahan, Respublika Gazetesi, Bakü, 1990, No=14,15 
[23] PROXOROV A.M., Bolshaya Sovetskaya Ensiklopediya, İzdatelstvo Sovetskaya Ensiklopediye, CİLT 2, Noskova, 1970, s.210 
[24] United Nations Development Programme, The Report on the Status of Women of Azerbaijan Republic, p. 51 
[25] Ermenistan’da öldürülen 214 kişinin listesi “Ülfet” Gazetesi’nin 22 ubat 1992 tarihli sayısında verilmiştir. Bu bilgiler eski SSCB Baş Savcılığı’na ve Azerbaycan İçişleri Bakanlığı’na yapılan şikayetlere göre hazırlanmıştır. 
[26] YUNUSOV, Arif “1988-1989 İllerinde Ermenistan’daki Gırğınlar” Ekspres-Xronika Gazetesi, No: 9, Bakü 1991 
[27] Budagov, Budag v.d., age, s. 7 

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...