Selef ve Ehli Sünnet ve'l Cemaat'in
dini anlamasında temel kaideler
1. Dinde delil yalnızca kur'ân ve sünnetdir. (sahabenin icmaı da buna dahildir,
çünkü kur'ân ve sünnete dayanır).
2. Bunlardan kaynaklanan bir metinin çokanlamlı (müteşabih) olması
halinde, konu ile alakalı anlamı apaçık (muhkem) olan metinlere hamledilir.
3. Çokanlamlı metinleri apaçık metinler ile çatıştırma yoluna gidenler, Allahu
Teala'nın Al-i İmran suresinde buyurduğu gibi, kalplerinde eğrilik bulunan
kimselerdir.
4. İsmi ne olursa olsun, alimin kavli delil değildir. Bu alim sahabe'den (ra)
biri olsa dahi, sahabenin apaçık bir icmaı nakledilmediği sürece yine durum
değişmez. O yüzden bu kaide onlardan daha sonra yaşamış olan alimler için
öncelikle geçerlidir.
5. Her kim birçok anlam ifade edebilen (müteşabih) alim kavillerini kur'ân ve
sünnetin apaçık nasslarına ters düşecek şekilde yorumlarsa, o kimsenin
kalbindeki eğrilik daha da ileri boyuttadır.
[...]
Yazımızın girişinde açıkladığımız temel kaideler gözönünde bulundurulduğu zaman,
kur'ân ve sünnetden kaynaklanıp delaleti zanni ve müteşabih olan metinlerin hepsinin,
muhkem olan bu delillerin ışığı altında anlaşılması gerektiği kaidesinin kesinlikle zorunlu
olduğu ortaya çıkacaktır - özellikle de burada, yani dinin en önemli meselesinde
(Tevhid'de).
Bir de delaleti zanni olan alim kavillerini bu muhkem ayetlere ters düşecek şekilde
yorumlamak da vardır ki, bu, yukardaki kaideye uymamaktan daha kötüdür. Alim kavilleri
hiçbir zaman başlı başına bir delil teşkil etmedikleri gibi, kur'ânın muhkem nasslarını iptal
etmeleri de katiyen düşünülemez.
Bunun nedenleri de kolaylıkla anlaşılacak türdendir:
- Alimler de insandır ve her insan hata yapabilir.
- İnsanoğlu anlatmak istediği şeyi çoğu kez tam ifade edemeyebilir, ne kadar
ilim sahibi olduğu farketmez.
- İnsanoğlu yaşadığı koşulların etkisi altında kalabilir. İkraha maruz kalabilir,
yorgun olabilir, ...
- Farkında olmadan çokanlam ifade edebilecek sözler kullanabilir. Bu yüzden
uyarılmış olsaydı, belki yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için ifadelerini
düzeltir, kolayca anlaşılabilecek şekilde konuşurdu.
- Kasten çokanlam ifade edebilecek sözler kullanmış olabilir. Çünkü maruz
kaldığı koşullar, karşı tarafın meseleyi farklı şekilde anlamasını sağlamayı
gerektirebilir.
Daha bunlar gibi birçok neden öne sürülebilir. Ve bu yüzden, delilin yalnızca kur'ân ve
sünnet oluşu ve insan sözünün başlı başına delil olamayışı herkes tarafından kolaylıkla
anlaşılabilecek bir gerçektir. Bunda İslam alimleri görüş birliği içindedir.
Allah en iyisini bilendir. Kur'ân ve sünnetden kaynaklanan delillere baktığımızda, bize en
doğru yol olarak görünen budur. Eğer herhangi bir yerde hataya düşmüş isek, inşaAllah
ictihad ederek hakikati bulmaya calışmış olan bizleri, Allah'ın hatalarımızdan dolayı
bağışlaması ve hakikati kavrayanlardan kılması için dua ediyoruz.
Allahu Teala hepimize Tevhid'i amellerimize dökmeyi ve ancak müslümanlar olarak can
vermeyi nasip etsin, amin.
وصلىبو البو علىبو نبينابو محمدبو وآلهبو وصحبهبو ومنبو وال هبو والحمدبو لبو رببو العالمين
Müellif: Ebu Hamza el-Afgani
Eser: Şirk İşleyen Bir İnsanın Müslüman Olması İmkansızdır S. 2 ve 6