16 Temmuz 2014

HÜCRE NEDİR YAPISI PDF E-KİTAP






  • HÜCRE Hücrenin Yapısı *Hücre Gövdesi (Sitoplazma) * Hücre Zarı (Membrena Cellularis – Plazmalemma) * Hücre Çekirdeği (Nukleus ) * Çekirdekçik (Nukleolus) Hücre Bölünmesi ve Çoğalması * Mitoz Bölünme * Mayoz Bölünme (Meiose) Hücre GeliĢmesi ve Ölümü
  • HÜCRE NEDĠR?
  • Canlı organizmasını oluşturan en küçük ve işlevsel birim, hücredir.
  • vücudunu oluĢturan doku, organ ve yapılar birçok hücrenin ve hücreler arası destek yapıların bir araya gelmesiyle oluĢmuĢtur.  Ġnsan
  •  Hücrelerin şekilleri, boyları ve büyüklükleri birbirinden farklıdır. Yassı, yuvarlak, prizmatik, ipliksi, küpsü, yıldız, kirpiksi şekilde olanları vardır. İnsan hücreleri ortalama 15-20 mikron çapındadır. En küçük hücre, 2-4 mikron çapında beyindeki mikroglia hücresidir. En büyük hücre ise 150-200 mikron çapındaki kadın döl hücresi ovumdur. Bazı hücrelerin boyları birkaç mikron iken sinir hücresinin (nöron) boyu uzantılarıyla birlikte bir metreyi bulur.
  • HÜCRENIN TEMEL ÖZELLIKLER Bölünerek çoğalırlar. Hareket ederler. İç ve dış etkenlerle uyarılırlar. Madde değişimi ve taşınmasını sağlarlar. Büyüyüp gelişirler.
  • HÜCRENIN YAPıSı  Hücrelerin çevresi hücre zarı ile sarılıdır. Ortada çekirdek, hücre zarı ile çekirdek arasında ise hücre gövdesi bulunur.
  • HÜCRE GÖVDESI (SITOPLAZMA )  Hücre çekirdeği (nukleus) ile hücre zarı (plazmalemma) arasında yer alan kısma sitoplazma denir. Hücrenin en büyük ve en önemli maddesidir. Sitoplazma renksiz ve saydam çiğ yumurta akı kıvamında bir sıvıdır.
  •  Sitoplazmanın içinde değiĢik büyüklükte ve dağınık durumda partiküller ve organeller vardır. Partikül ve organellerin içinde bulunduğu sıvı hücre zarının hemen altına düĢen bölümde pelte halini alır. Buraya ektoplazma adı verilir. Ektoplazma ile çekirdek arasında kalan bölüme endoplazma denir.
  • Organel nedir?
  • Sitoplazmada bulunan fiziksel ve işlevsel özellikleri olan yapılara organeller denir.
  • Sitoplazma; organeller, cansız maddeler ve hücre içi sıvıdan oluşur.
  • ORGANELLER  Organeller; endoplazmik retikulum, ribozomlar, mitokondri, lizozomlar, golgi kompleksi, sentrozomlar , peroksizomlar, mikrotu bulus, mikrofibriller ve silialardır.
  • Endoplazmik Retikulum (ER)
  •  Sitoplazmanın kesecikler halinde bulunan boĢlukları birbirleriyle birleĢip kanalcıklar sistemini oluĢturur. OluĢan bu kanalcıklar sistemine endoplazmik retikulum denir. Kanal ve keseciklerin etrafı zarla çevrilidir. Ġçinde sıvı vardır. Bu sistemler; bir uçlarıyla sitoplazmik zara diğer uçlarıyla çekirdek zarına tutunur. Böylece hücre içinde ve dıĢında madde taĢınmasında rol oynar.
  • Granülsüz ER Zarlarında ribozom yoktur. Düz ER steroid hormonların, lipitlerin (yağ), glukojenin sentezinde ve çeĢitli enzimatik olaylarda rol oynar Granüllü ER Zarlarında ribozom bulunur ve protein sentezi yapar. Ġkiye ayrılır.
  • RIBOZOM  Hücrenin en küçük organelidir. Granüllü endoplazmik retikulum üzerinde sitoplazmada serbest halde bulunur. Hücredeki görevi protein sentezi yapmaktır. Yapısında RNA (Ribonükleikasit ) ve protein vardır yani nükleoprotein yapıdadır.
  • MITOKONDRI  Sitoplazmanın tüm bölümlerinde bulunur. Mitokondri olmadan hücreler besin ve oksijenden enerji üretemez. Bu nedenle mitokondri, hücrenin hem solunum hem de enerji yapan ve depolayan merkezidir. Mitokondrinin etrafı çift zarla çevrilidir. Çift katlı zarın içte bulunan yüzeyi geniştir ve mitokondriye doğru uzantı yapar.
  •  Uzantı ve kıvrımların içinde enzimatik olaylar gerçekleşir. Mitokondri içindeki boşlukta çözünmüş enzimler bulunur. Bu enzimlerle iç zara tutunmuş enzimler, besin maddeleri ve O2 ile karşı karşıya geldiklerinde, birleşip ortama CO2 ve su verir. Oksidasyon sonucu ortaya enerji çıkar. Ortaya çıkan enerji adenozintrifosfatın (ATP) sentezlemesinde kullanılır.
  •  Sentezlenen ATP mitokondri dışına taşınarak enerji gereken yere gönderilir veya depolanır. Mitokondrinin yapısında, hücre çekirdeğindeki deoksiribonükleikaside (DNA) benzer yapıda DNA vardır. DNA’nın kontrolü altında mitokondriler bölünerek çoğalır. Enerji gereksinimi fazla olan hücrelerde mitokondri sayısı da fazladır.
  • GOLGI AYGıTı  Çekirdeğe yakın düz veziküllerin (içinde sıvı olan kesecik) üst üste dizilmesiyle meydana gelmiĢ bir yapıdır. Salgılama görevi vardır. Golgi aygıtı salgı yapan hücrelerde daha iyi geliĢmiĢtir. Endoplazmik retikulumla (ER) birlikte görev yapar.
  •  Endoplazmik retikulumdan ayrılan ER vezikülleri golgi aygıtıyla birleşir; böylece ER‟ deki maddeler golgi aygıtına geçiş yapar. Geçen maddeler, golgi aygıtınca sentezlenir. Lizozomlar; salgı vezikülleri, lipoprotein, glukoprotein ve mukopolisakkarit gibi sitoplazmanın diğer birleşenlerini oluşturur. Oluşan maddeler, yine golgi aygıtı aracılığıyla hücre dışına verilir.
  • LIZOZOMLAR  Golgi aygıtınca oluşturulan veziküler yapıdır. Tüm sitoplazmada bulunur. Etrafları çift katlı lipit yapıda zarla çevrilidir. Lizozomların içerisinde çeşitli enzimler bulunur ve bu enzimlerle hücrenin sindirim ve savunma görevini yapar
  •  Makrofaj ve lökosit hücrelerinde çok sayıda bulunur. Lizozomlar etkilerini çeşitli yollarla gösterir.
  • LIZOZOMLARıN ETKILERI Yapılarındaki sindirim (hidrolitik) enzimleri aracılığıyla organik bileşikleri parçalar. Glikojeni-glukoza, proteini-aminoaside dönüştürür. Dışarıdan hücreye alınan bakteri, yabancı protein ve benzeri maddeleri sindirir yok eder. Yaşlanan, içi partikülle dolan lizozomların zarları parçalanır ve enzimler hücre içine geçer. Serbest kalan enzimler hücrenin kendisini sindirir, yok eder. Buna, otolizis denir.
  • SENTROZOMLAR Hücre çekirdeğine yakın yerleşen, silindir şeklinde, birbirine dik konumda olan, kısa borucuklardır. Hücrenin hareket merkezidirler. Hücrenin bölünmesi (mitoz bölünme) esnasında kromozomların tutundukları iplikçikleri yaparlar.
  • PEROKSIZOMLAR  0.5 mikron çapında ve zarla çevrili organeldir. Oksidaz enzimi içerir. Hücre içindeki kimyasal maddeleri oksijenle birleştirip hidrojen peroksit üretir. Ayrıca hücre için zararlı maddeleri oksitleyerek zararsız hale getirir. Peroksizomların sayıları, karaciğer ve böbrek hücrelerinde çoktur.
  • MIKROTUBULUSLAR  Mikro boşluklardır. Boşluklar, proteini n alt birimlerinden oluşur. Sentrozomlar tarafından üretilir. Granül, vezikül ve mitokondrilerin taşınmasında rol oynar.
  • MIKROFIBRILLER  İpliksi oluşumlardır. Protein molekülünden oluşmuşlardır. Kas, sinir ve epitel hücrelerinde bulunurlar. Bulundukları yapıya göre adlandırılırlar. Mikrofibriller, kas yapıda bulunup, kasılmayı sağlar. Nörofibriller, sinir hücresinde duyu iletimi; epitel hücrelerdeki tonofibrillerde hücreler arası bağlantı yapar.
  • SILIALAR  Hücrelerin bazılarında, sitoplazma dışa doğru hareketli uzantılar yapar. Bu uzantılara silia denir. Epitel hücrelerinde iplik, kamçı, kuyruk, kirpik şeklinde olanları vardır. Silialar hücrede hareketi sağlar.
  • CANSıZ MADDELER (ĠNKLÜZYONLAR)  Hücre sitoplazmasında farklı büyüklüklerde cansız maddeler bulunur. Hücreye, dış ortamdan alınır ya da metabolik olaylar sonunda oluşur fakat metabolik işlemlere katılmaz.
  •  Cansız maddeler; salgı granülleri, protein taneleri, yağ asitleri, glukojen molekülleri ve fosfolipitlerdir. Glukojen ve protein molekülleri bazı hücrelerde iplik (fibril) şeklinde özelleşerek kümeleşirler.
  • HÜCRE IÇI (INTRASELLÜLER) SıVı Hücre içinde, sitoplazma ve çekirdekte sıvı bulunur. Hücre içinde bulunan sıvıya, „intrasellüler‟ sıvı denir.
  • HÜCRE ZARı (MEMBRENA CELLULARIS – PLAZMALEMMA) Hücreyi çevreleyen ince (7.5-10 nm ) zardır. Yapısında protein, lipit, karbonhidrat, fosfolipit, k olesterol bulunur.
  •  Protein molekülleri, çift lipit tabakaları arasına ve yüzey bölümlerine yerleşmiştir. Proteinler hücre içi ve dışı sıvıların geçişini sağlayan por (gözenek, kanal) içerir. Bazı maddelerin hücre içi ve dışına geçişinde kolaylık sağlarken seçici davranır.
  • Buna; hücre zarının seçici geçirgenliği (selektif-permeabilite) denir. Proteinler aynı zamanda büyük moleküllü parçacıkların geçişinde de taşıyıcı protein görevi yapar.
  •  Hücre zarı, düz veya girintili çıkıntılı olabilir. Bazı bölümlerindeki parmaksı uzantılara, mikrovillus denir. Bazı bölümlerinde ise içe uzantılar ( intrastoplazmik girinti ) yapar.
  • •Hücre Zarının Fonksiyonları • Hücre içi ve dışı (intrasellülerekstrasellüler) sıvıların birbirine karışmasını engeller. • Sitoplazmayı çevreler ve hücrenin yapısını korur.
  • • Hücrede madde geçişini düzenler ve kontrol eder. • Hücre içi aktiviteleri uyararak reseptör görevi yapar. • Hücre dışından gerekli maddeleri hücre içine alır. Hücre içinden de bazı maddeleri hücre dışına verir.
  • HÜCRE ZARıNDA MADDE TAġıNMA YOLLARı Hücrenin işlevleri için gerekli olan maddeler, hücre dışı sıvıdan, hücre zarının denetiminde hücre içine taşınır veya hücre dışına çıkarılır. Madde taşınma yolları şunlardır:
  • DIFÜZYON  Eriyebilir maddelerin moleküllerinin, kendi hareketleriyle yoğunluğu çok olan ortamdan, yoğunluğu az olan ortama doğru geçmeleri, difüzyon olarak adlandırılır.
  • Difüzyon ikiye ayrılır. Basit Difüzyon Kolaylaştırılmış Difüzyon
  • BASIT DIFÜZYON  Bazı molekül ya da iyonlar enerji sarf etmeden kendi enerjileriyle hücre zarından geçer. Buna, basit difüzyon denir. Özellikle alkol, O2, CO2 gibi bazı maddeler bu yolla geçiş yaparlar.
  •  Bu maddeler hücre zarıyla temas edip onun lipit tabakasında erir ve hücre zarından geçerler. Bazı molekül ve iyonların yağda eriyebilme özellikleri vardır. Yağda eriyen madde ve moleküller, lipit tabakada eriyip hücre içi ve dışı konsantrasyon farkıyla çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiş yapar.
  • KOLAYLAġTıRıLMıġ DIFÜZYON  Bazı molekül ve iyonların, çok yoğun ortamdan az yoğun ortama taşıyıcı moleküller (protein molekülleri) aracılığıyla geçmelerine, kolaylaştırılmış difüzyon denir. Bazı moleküllerin lipit de eriyebilme özellikleri azdır. Bu moleküller, taşıyıcı moleküllerle birleşir.
  •  Oluşan birleşik yapı, hücre zarının lipit tabakasına temas edince erir ve geçiş yaparlar. Sonra birleşik yapı dağılır ve taşıyıcılar ayrılır. Taşıyıcı, başka bir molekül almak üzere geri döner. Hücre zarından kolaylaştırılmış difüzyonla geçen maddeler, glikoz ve aminoasitlerdir.
  • Basit difüzyon ve kolaylaştırılmış difüzyon dışında, bazı maddeler çok yoğun ortamdan az yoğun olan ortama, direkt porlar aracılığıyla geçer.
  • OZMOZ  Hücre zarından suyun difüzyonuna yani yoğun olan ortamdan yoğun olmayan ortama geçişine, kısaca yoğunluk farkıyla oluşan su hareketine, ozmoz denir. Suyun geçiş ve hareketlerini sağlayan kuvvet ozmotik basınç olarak adlandırılır. Su, hücre zarından kolaylıkla geçer.
  •  Geçiş hücre içi ve dışına doğru aynı oranda ve hızda olur. Böylece hücrenin hacminde değişiklik oluşmaz. Bazı durumlarda hücre içi ve dışı sıvıda yoğunluk farkı oluşur. Hücre zarından hücre içine su geçer ve hücre şişer, ya da hücre dışına geçerek hücre büzülmesine neden olur.
  • AKTIF TAġıMA  Hücre zarından molekül ve iyonların taşıyıcı molekül aracılığıyla ve enerji desteği alarak az yoğun ortamdan, çok yoğun ortama geçmelerine, aktif taşıma denir.
  •  Aktif taşımada az yoğundan çok yoğuna geçiş olacağından taşıyıcı madde molekülleri enerjiye ihtiyaç duyar. Enerji, hücrede bulunan Adenotrifosfat (ATP) dan sağlanır. şeker, aminoasit ve demir, sodyum, potasyum, hidrojen, kalsiyum gibi iyonlar bu yolla taşınır.
  • Ekzositoz Fagositoz Pinositoz ENDOSITOZ VE EKZOSITOZ
  • PINOSITOZ  Küçük veziküller ektrasellüler sıvıyı hücre içine alır. Buna hücrenin sıvıyı içmesi, pinositoz denir. Suda çözünmüĢ büyük, küçük moleküller, elektrolit ve çözeltiler bu yolla alınır.
  • FAGOSITOZ  Bakteri, parçalanmıĢ doku partikülleri gibi katı maddeler vezikül aracılığıyla alınır ve sindirilir. Lenf hücreleri, bazı doku makrofaj hücreleri ve lökositler fagositoz yeteneğine sahiptirler.
  • Makrofaj dokularda bulunan patojenlerin, ölü gözelerin, hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin yutulmasından sorumlu hücrelerdir.
  • EKZOSITOZ  Maddelerin hücre zarından veziküller aracılığıyla hücre dıĢına çıkarılmasına denir. Hücre içindeki veziküllerin, granüllerin yıkımı sonrası ortaya çıkan ürünler bu yolla hücre dıĢına çıkarılır.
  • HÜCRE ZARı DINLENIM POTANSIYELI  Hücre zarı, hücre içi ve dışı sıvıyı birbirinden ayırır. Hücre içi ve hücre dışı sıvıda bulunan iyonların özgül nitelikleri, taşıdıkları elektriksel yük (+,-) ve yoğunlukları farklıdır. Bu nedenle hücre içi ve dışı arasında bir potansiyel (elektriksel gerilim) farkı ortaya çıkar. Buna zar potansiyeli denir.
  •  Zar potansiyeli, bir ucu hücre içine ve bir ucu hücre dışına konulan elektrotlarla ölçülüp kaydedilebilir. Hücre zarı potansiyel farkının oluşmasında, Na+ (sodyum) K+ (potasyum) Cl‾ ( Klor) iyonları rol oynar.
  •  Hücre dinlenim dönemindeyken Na+ (sodyum) iyonu hücre dışına, K+ (potasyum) iyonu hücre içine taşınır. Zar, dinlenim potansiyeline geçer. Dinlenim zar potansiyelinin oluşumunda metabolik enerjiye ihtiyaç duyulur. ATP kullanılır. Buna, Na+ K+ ATPaz pompası denir.
  • AKSIYON POTANSIYELI  Hücre etkinlik gösterdiği zaman, impuls (uyarı) aldığında hücre zarının Na+ geçirgenliği artar ve Na+ hızla içeri girer. Na+ içeri girince, zarın dinlenim potansiyeli değişir ve hücre içi (+), hücre dışı (-) olur. Zar potansiyelinin (+) değere ulaştığı döneme depolorizasyon dönemi (zarın uyarıldığı dönem) denir.
  •  Depolorizasyondan sonra Na+ geçişi durdurulur. K+ geçirgenliği artar. Bunun sonunda K+ iyonu hücre dışında Na+ iyonu hücre içinde kalır. Bu döneme, repolorizasyon dönemi (uyarılmanın gerilemesi) denir ve enerji harcanması gerekmez.
  •  Bu dönemlerden sonra hücre eski konumuna (dinlenim potansiyeli) döner. Tekrar Na+ hücre dışına K+ hücre içerisine girer ve dinlenim potansiyeline geçiş başlar. İyonların hücre içine ve hücre dışına pompalanmasında ATP enerji için kullanılır. Dinlenim potansiyeli oluşur. Dinlenim durumuna geçen hücre tekrar uyarılmaya hazır hale gelir.
  • HÜCRE ÇEKIRDEĞI (NUKLEUS )  Hücrenin ortasında, çift katlı zarla çevrili yapıdır. Genelde her hücrede bir çekirdek bulunmasına karşın bazı hücrelerde çok çekirdek olabilir. Karaciğer ve kas hücrelerinde olduğu gibi. Bazı hücreler ise çekirdeksizdir. Örneğin kan hücresi olan alyuvarlarda (eritrosit) çekirdek yoktur.
  •  Nukleusun zarında porlar bulunur. İç kısmı nukleoplazma denilen sıvıyla doludur. Nukleoplazmada protein yapıda ipliksi yapılar vardır. Bunlara, kromatin adı verilir. Mitoz bölünme esnasında kısa kalın iplikler haline dönüşen kromatinler, kromozom olarak adlandırılır.
  •  Kromozomların yapısında DNA (Deoksiribonükleik asit) molekülleri vardır. Kromozomlar, kalıtı m birimi olan genleri taşır. DNA; genetik sistemi, hücre çoğalmasını ve hücre reaksiyonlarını kontrol eder.
  •  Ayrıca kalıtsal özellikleri aktarır. Böylece hücre kalıtsal özellikleri, hücreden hücreye geçer. Cinsiyet hücreleri dışında insan hücresinde 46 kromozom vardır. Cinsiyet kromozomu erkekte XY kadında XX olarak bulunur. Ana babadaki kalıtsal özellikler çocuklarına da geçer.
  •  DNA nukleustaki düzenlemeleri sağlar. Kimyasal reaksiyonları kontrol eder. Kimyasal reaksiyonları kontrol ederken RNA da (Ribonükleik asit) aracılık yapar.
  • ÇEKIRDEKÇIK (NUKLEOLUS)  Yapısında çok miktarda RNA, ribozom ve protein bulunan etrafında zar olmayan yapıdır. Kromozomlardaki özgül genler tarafından sentezlenen RNA‟nın bir bölümü nukleolusta depolanır. Bir kısmı da sitoplazmaya geçerek protein sentezine katılır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...