GÖNÜLDEN ESİNTİLER:
(6) PEYGAMBER (1)
Hz. Âdem (a.s.)
İRFAN SOFRASI
NECDET ARDIÇ
TASAVVUF SERİSİ (15)
İÇİNDEKİLER
Sahife no
ÖN SÖZ:………………………………………………………………4
Altı Peygamber birinci kitap:
Âdemiyyet mertebesi:………………..9
Âdem kelimesinin sayısal değeri:……………………………………….10
“a’dem’’ yokluk,” Âdem” varlık:………………………………………….13
Hakikat-i Âdem ve Havva:…………………………………………........15
İki yönlü yaşam idrâki:……………………………………………………….19
“Hel eta alel insânî” Âyeti:………………………………………..........22
Errahmânü:………………………………………………………………………….23
Ve iz kâle Rabb’ike:…………………………………………………………….24
Halife:………………………………………………………………………………….28
Beşer:………………………………………………………………………………….28
Âdem:………………………………………………………………………………….29
Nefs:……………………………………………………………………………………30
Halâkaküm min nefsin vahidetin:………………………………………33
Şüphe yokki Allah Tealâ Âdem-i:……………………………………….36
Bakara Sûresi (2/30-38) Âyetleri:………………………………...37
O vakti hatırla ki:……………………………………………………………….39
Dört ana varlık. Rabb, melekler, yeryüzü, halife:…………….40
Orada bozgunculuk yapacak:…………………………………………….43
Dem, kan ve kan dökücülük:…………………………………………….45
Ey Âdem onlara isimlerini söyle:……………………………………….48
Özet yorum:……………………………………………………………………….49
Âdem-e niye secde etmedin?:…………………………………………..51
İblis:……………………………………………………………………………………53
Ey Âdem! Eşin ve sen cennette kal:………………………………...55
Ya Âdemu (üskün):……………………………………………………………56
Ancak şu ağaca yaklaşmayın:…………………………………………..57
Şeytan oradan ikisininde ayağını kaydırdı:……………………..59
Âdem, Havva, Şeytan:……………………………………………………..61
Size bir hidayet gelince:…………………………………………………..63
İblis ben ondan hayırlıyım:……………………………………………70
ÖNSÖZ
BİSMİLLâHİRRAHMâNİRRAHİYM:
Sayın okuyucum, “İRFAN MEKTEBİ” kitabımızda özet
olarak, bir Hakk yolcusunun aslına varabilmesi için,
geçirebileceği bazı hususları açıklamaya gayret etmiştik. Bu
mertebelerin daha iyi anlaşılabilmesi için, Kûr’ân-ı Keriym’de
ismi geçen bu Peygamber’lerin özetle dahi olsa kısa kısa
hayat hikâyelerinin bilinmesinin kendimizi tanıma yolunda
büyük yararları olacağı açıktır.
Her bir Peygamber’in hayat hikâyesi, yaşadığı
mertebenin-devrinin özelliklerini ve geçişlerini kendi
hayatlarından misallerle bizlere açıklamaktadır.
Konumuza mevzu olanlar,
Âdem (a.s.) ile birlikte
(Ulül azm) “azamet sahibi” altı Peygamber ki; bunlar, Nûh
(a.s.) İbrâhim (a.s.) Mûsa (a.s.) İsâ (a.s.) Muhammed
(s.a.v.) dir.
Bu altı Peygamber’in hayat hikâyelerinin az da
olsa bilinmesinden çok büyük yararlar sağlanacağı açıktır.
Bu Peygamber’lerin her biri insânlık tarihinde kendi
düzeyleri itibariyle çığırlar açıp, tefekkür ufuklarımızın
genişlemesinde, şekillenmesinde ve Cenâb-ı Hakk’a giden
yolculuğumuzda kilometre taşları ve dinlenip yeniden daha
ileri menzillere varabilmemiz için kervansaraylar
oluşturmuşlardır.
Âdemiyyet= Âlemlerde başlı başına bir inkilâptır.
Böyle bir varlığın yeryüzünde yaşamaya ve hakikat-i
İlâhiyye’ye ayna olmaya ve Hakk ile ünsiyyetin başlaması,
zâtî tecelliye mahal ve zuhur yeri olması bakımından ne
kadar mühim bir mertebe olduğu aşikârdır.
Nûhiyyet : Beşeriyyetinden kurtulmaya çalışmanın
inkılâbıdır.
İbrâhimiyyet : Tevhid-i ef’âl inkılâbıdır.
Mûseviyyet : Tefhid-i esmâ inkılâbıdır.
İseviyyet : Tevhid-i sıfat inkılâbıdır.
Muhammediyyet : Tevhid-i zat inkılâbıdır.
Dünya tefekkür tarihindekiler, bu zuhurların getirdiği
İlâhi bilgilerle yükselişlerini sürdürmüşlerdir; ancak kendi
devrelerinde ve daha sonraki devrelerde bu bilgiler
İseviyyet devresi itibariyle bazı beşeri anlayışlarla
asıllarından oldukça uzaklaştırılarak özelliklerini kaybetmiştir.
İşte Cenâb-ı Hakk habibini, bütün bu bozulan fikir
yapılarını tekrar ele alıp yeniden yapılandırarak Kûr’ân ve
Hadîs ismi altında insânlığın faydasına sunulmak üzere
göndermiştir.
Bahsedilen her bir Peygamber sadece kendine ait
mertebesini zuhura getirirken Hz. Muhammed (s.a.v.) ise
insânlık âlemine üç yeni mertebe daha getirmiştir.
Bunlar:
1.Tevhid-i zat: Hazret-i Muhammed
2.İnsân-ı kâmil: Hakikat-i Muhammediyye
3.Hakikat-i Âhadiyyetül Ahmediyye: Hakikat-i
Ahmediyye’dir.
Ayrıca Nûr’u Muhammdiyye’dir.
Böylece insânlık âlemine bu İlâhi bilgiler Cenâb-ı
Hakk tarafından bildirilmiş ve insânlığa ihsân edilmiştir.
Tatbik edenler bu İlâhi yoldan Rabb’larına ulaşma imkânı
bulmuş, inkâr edenler ise ebedi hüsranda kalmış olurlar.
Gayemiz peygamberler tarihi yazmak değil, onların
geçirmiş oldukları hayat tecrübelerinden yararlanarak
yolumuzu kısaltmak ve bizlere birer numune olan bu zevatın
yaşantılarından örnekler ve ilhamlar alarak faydalanma
yoluna gitmektir. Cenâb-ı Hakk cümlemizi bu yollardan
faydalandırsın.
Siyasî ve zâhirî görüşleri ağır basan bazı kimseler,
Mûseviyyet ve İseviyyet mertebelerinden bahsedilirken
bunları bugünkü Yahûdîlik ve Hristiyanlık zannederek,
bunların methiyeleri yapıldığı zannıyla kendilerinde az da
olsa şüphe uyandığını ifade etmektedirler. Halbuki
bahsedilen hususlar ırkçılık ve milliyetçilik anlayışıyla oluşan
bir bakış değil, mertebeleri itibariyle hakikatlerine bakıştır.
Kûr’ân-ı Keriym’deki bu mertebeler övülmekte ve
bizlere böylece bildirilmektedir. Bizlerin de kavminin ve
milletinin ne yaptıklarını değil, Peygamber’lerinin ne
yaptıklarını ve nasıl yaşadıklarını araştırarak o mertebenin
gereği olarak, anlayarak yaşamamız icab etmektedir ki;
gerçek yol da budur.
Bugünkü Benî İsrâîl’e bakarak, (isr) in “mânâ
âlemindeki yürüyüş”ün, hakikatini, yine bugünkü Hristiyanlık
âlemine bakarak, “İsâ fenâ fillâh-Rûhullah” hakikatini
onlara aittir diye terk etmek herhalde akıllıca bir iş olmasa
gerektir.
Bütün bu mertebeler İslâm’ın içinde mevcud olup
onun varlığı ile vardır.
Kûr’ân-ı Keriym; Âl-i İmrân Sûresi (3/19) Âyetinde bu
husus belirtilmiştir.
â5¤¡üa ¡é¨£ÜÛa †¤ä¡Ç åí©£†Ûa £æ¡a ›QY
“ İnneddine indellahil islâm”