18 Ocak 2014

LOKMAN HEKĐMDEN ÖĞÜTLER



LOKMAN HEKİMDEN ÖĞÜTLER 

ÖNSÖZ 
Lokman Hekim'den Öğütler" adı altında çıkan eserimiz, her insanın hayatta tatbik 
etmesi gerekli öğütleri ihtiva etmektedir. Çeşitli eserlerden faydalanılarak 
ortaya çıkarılan bu eser, ahlaki yönümüzün dumura uğradığı şu zamanda başucunda 
bulunması gereken eserlerin başında yer almaktadır. Tıbbî, ahlakî, iktisadî 
öğütlerin yer aldığı bu kitap, okuyan her ferde hitap etmektedir. 
Lokman Aleyhisselam AZĐM SAHĐBĐ, şeriatlarının tebliğ ve tesirinde büyük gayret 
sarfetmiş, ortaya çıkan güçlüklere ve düşmanlıklara göğüs germiş 
RESULLER'dendir. Çünkü oğluna ve onun şahsında bütün insanlığa, azmedilmeye 
değer işleri emredip de kendisinin onları yapmaması asla düşünülemez. 
Lokman Aleyhisselam, isimlerine özel birer sure tahsis edilen yedi nebi arasında 
Hz. Đbrahim ile Hz. Muhammed (s.a.v.) aralarında köprü vazifesi gören bir büyük 
RESUL'dür. 
Đslâm kaynaklarında yazılı, Lokman Hekim'in halk arasında yayılmış nice söz ve 
hikmetleri vardır ki, onlardan bazılarını Batılılar alıp kendilerine mal 
etmişlerdir. Oğluna verdiği bu nasihatlar, aynı zamanda herkes için çok değerli 
öğütlerdir. 
Lokman Hekim, Allahü Teâla'nın izniyle birçok hastalıkların sebeplerini bulmuş, 
ilaçlarını elde etmiş, insanların dertlerine derman olmuş, maddî-manevî 
hastalıklarına çareler aramıştı. 
Bu eserden tüm okuyucularımızın istifade etmesi en büyük temennimizdir. 
Çalışmak bizden, tevfik Allah'tandır. 
PAMUK YAYIMCILIK 
HZ. LOKMAN HEKĐMDEN ÖĞÜTLER 
1." Oğulcağızım, Allah'a ortak koşma. Çünkü şirk (Allah'a ortak koşma) elbette 
büyük bir zulümdür." 
2. "Oğulcağızım, gerçek (iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi kadar olup da 
bir kaya içinde veya göklerde yahut yerin dibinde (gizlenmiş) bulunsa bile Allah 
onu getirir (âhirette karşısına kor ve hesabını görür.) Çünkü Allah latiftir, 
hakkıyla haberdardır." 
3. "Oğulcağızım! Namazı dosdoğru, devamlı kıl. Đyiliği emret, kötülükten 
vazgeçirmeye çalış. Sana (bu emir ve nehiy sebebiyle) isabet eden her şeye 
katlan. Çünkü bu işlerin herbirisi, kesin surette farz kılınan büyük 
işlerdendir." 
4. "Kibirlenip insanlara yüz çevirme. Yeryüzünde şımarık şımarık yürüme. Zira 
Allah, kibirliyi ve kendini beğenip övüneni sevmez." 
5. "Yürüyüşünde mutedil ol! Sesini biraz alçalt (söylerken bağırma. Çünkü) 
seslerin en çirkini, (en bedi, en hoşa gitmeyen tatsızı, insana nefret vereni 
herhalde) eşeklerin anırışıdır." 
6. "Oğulcağızım! Alimlerin sohbetinde bulun. Hikmet sahiplerinin sözlerine kulak 
ver. Zira Allah Teâlâ, bol yağmurla ölü toprağa hayat verdiği gibi, hikmetli 
sözlerin nuruyla ölü kalpleri diriltir, onlara hayat bahşeder." 

7. "Oğulcağızım! Başını ve yüzünü örtmekten sakın. Gündüz örtünürsen şöhret, ün 
olur. Gece örtünürsen şüpheyi çeker." 
8. "Oğlum! Dünya derin bir denizdir. Birçok kimse, bu denizde boğulmuştur. 
Öyleyse dünya denizinde takva (Allah korkusu), senin gemin olsun. O geminin 
içini dolduran katık) Allah'a olan' îmanın olsun. Bu suretle kurtulabilirsin. 
Sanmam ki, başka türlü kurtulabilesin (seni kurtulmuş olarak görmüyorum)." 
9. "Oğulcağızım! Nasıl oluyor da şu insanlar, kendilerine açıklanan ilahi 
uyarılardan korkmuyorlar. Halbuki onların ömürleri günden güne kısalmaktadır." 
10. "Oğulcağızım! Dünyadan ihtiyacını karşılayacak kadar al. Dünyaya büsbütün 
kendini verme, âhirete zarar verir. Dünyayı tamamen bırakma, ona arka çevirme, 
fakir düşer, başkalarına yük olursun. Şehvetini kıracak kadar oruç tut. Seni 
namazdan alıkoyacak kadar da tutma. Zira namaz, (nafile) oruçtan üstün bir 
ibadettir." 
11. "Ey oğlum! Ahmakla düşüp kalkma. Đki yüzlü kişiyle bir araya gelme." 
12. "Oğulcağızım! Đlmi, ulemâya karşı iftihar vesilesi olmak için öğrenme. Đlmi, 
beyinsiz ve budalalarla mücadele ve münazaa etmek için de öğrenme. Meclislerde 
mersiyeler söylemek için de olmasın. Zâhitliğe (dünyadan el, etek çekmeye) 
özenerek ve cahilliğe rağbet ederek ilmi bırakma." 
13. "Oğulcağızım! Meclisleri gözönüne al. Allah'ı 
ananlarını görürsen, onların yanına otur. Zira sen bilici 
olursan, bilgin sana faydalı olur ve artırmaya yardımcı 
olurlar. Eğer sen ilme ehil ve lâyık kimse olursan sana öğretirler. Umulur ki 
Allah Teâlâ rahmetiyle onlara tecelli 
eder, sen de onların arasında olur, nasibini alırsın. 
=1 A t= 

Diğer bir cemaatin Allah'ı zikretmediklerini görürsen onlarla oturma. Sen 
bilgili bir kimse isen, bilgin onlara fayda vermez. Eğer bilgisizsen, 
bilgisizliğini artırırlar. Allahü Teâlâ, onlara öfke ile tecelli eder, sen de 
onların arasında bulunur, gazaba uğramış olursun." 
14. "Oğulcağızım! Yapacağın iyiliği, kıymetini bilen 
kimseye yap. Kurt ile koyun arasında dostluk olmadığı gibi, iyilik yapan 
kişilerle, günahkâr kimseler arasında dostluk olmaz. 
Her kim tartışmayı sever, ona mübtelâ olursa, azarlanır, kendisine sövülür. 
Kötü kişilerin karargâhına (eğleştikleri yerlere) giren kimse, kötülükle itham 
olunur. Halbuki kötü akranlarla düşüp kalkan kişi, selâmette olmaz, başı belâdan 
kurtulmaz. 
Diline sahip olmayan kimse pişman olur." 
15. "Oğulcağızım! Hayırlı kimselere köle ol, şerlilere dost olma". 
16. "Oğulcağızım! Allah'tan kork. Kalbin günahkâr olduğu halde, halk sana ikram 
etsinler diye, kendini insanlara muttaki (günahlardan çekinenler gibi) 
gösterme." 

17. "Oğulcağızım! Küçük yaşta çocuğunu edepli, terbiyeli yetiştirirsen, 
büyüdüğünde faydasını görürsün." 
18. "Oğulcağızım! Bir işe arkanı dönerek talepte bulunma. Ona yönel ve onu 
kastederek iste. O şekilde hareket, fikirsizlik ve akıl eksikliği olur." 
19. "Oğulcağızım! Yolculuk yaparsan, bindiğin hayvandan (vasıtadan) emin olma. 
Zira emniyet üzere bulunmak, felâketi çabuklaştırır. Bu (hayvandan emin 
olmamak), yalnız hükemânın işi değildir. Ama uzun sürecek bir yerde 
bulunmaklığın başka. Durak yerine yaklaştığında, bindiğin hayvanın yükünü 
üzerinden çabuk al. Sonra da kendinden önce onun yiyeceğini ver." 
=j 5 N 

20. "Oğulcağızım! Seherlerde öten horozdan daha aciz olma. Zira horoz, ötüşü ile 
Allah'ı zikrediyor. Halbuki sen o saatte yatağında uyuyorsun." 
21. "Oğulcağızım! Cahilin muhabbetine-sevgisine rağbet etme. Cahil işlediklerine 
senin rıza gösterdiğini sanır." 

22. "Yeryüzü halkı arasında alim, maden içindeki altın gibidir." 
23. "Oğulcağızım! Senden uzakta kalması için şerden uzlet et. Zira şer, şerliler 
(kötüler) için yaratılmıştır." 

24. "Oğulcağızım! Yalandan sakın. Yalan, dinini bozar. Đnsanlar yanında 
mürüvvetin noksanlaşır. Bu takdirde utanma hissin azalır, küçük düşersin. 
Konuştuğun zaman seni kimse dinlemez. Bir şey söylediğinde de seni tasdik etmez. 
Durum bu hale geldiği zaman artık yaşamakta hayır yoktur." 
25. "Oğulcağızım! Konuşmamaklığım bana hiçbir vakit pişmanlık vermedi. Zira "Söz 
gümüş ise, sükût altındır." 
26. "Ey Oğul! Tevbeni geciktirme. Çünkü ölüm, insana ansızın geliverir." 
27. "Evlâdım! Helâl kazanç ile zengin ol, fakirlikten kurtul. Çünkü fakire şu üç 
haslet isabet eder: 

1) Dini zayıflar. 
2) Aklında zayıflık başlar. 
3) Güzel haslet ve insaniyeti gider. Bu üçten daha büyüğü ve ağırı, halkın 
kendisiyle alay etmesidir." 
28. "Oğulcağızım! Đlim adamlarıyla düş kalk. Hik 
met sahibi kimselerin hikmetli sözlerine kulak ver, iyice 
dinle. Çünkü Allah Teâlâ, bol yağmurla ölü toprağı dirilt 
tiği gibi, hikmet ışığıyla da, ölü kalbi diriltir. 
Yalan söyleyen kimsenin utanma hissi yok olur. Ahlâkı kötü olan kimsenin gam ve 
kederi artar. 

Söz anlamayan beyinsizlere söz anlatmaktan, koca taşı yerinden oynatmak daha 
kolaydır." 
29. "Ey Oğulcağızım! Cenazede bulun. Çünkü cenazeler sana âhireti hatırlatır." 
30. "Ey Oğul! Cahil kimseyi, (işin için) elçi olarak gönderme. Hakîm birini 
bulamazsan, kendi kendinin elçisi ol (kendi işini, kendin gör)." 
31. "Evlâdım! Kendini unutup, başkalarına iyilikle emretme. O takdirde sen bir 
kandile benzersin ki, o kandil başkalarını aydınlatmak için, kendi kendini 
yakar, biti-rır. 
32. "Ey Oğulcağızım! Đşlerden küçük olanları, hakîr görme. Zira küçükler, 
zamanla büyürler." 
33. "Oğulcağızım! Yola çıkmak gerektiğinde sakın akşamdan yola çıkma. Gece 
yarısından sabaha kadar yolculuk iyidir. Kılıcın, mestlerin, sargın, bürüneceğin 
tulumun, iğne ve ipliğin, çuvaldızın beraberinde olsun. Sana ve yol 
arkadaşlarına faydalı olacak ilâçları da yanında bulundur. Allah'a karşı olmayan 
işlerde, arkadaşlarına faydalı olmaya çalış." 
34. "Ey Oğul! Sen takvayı (Allah korkusunu), sermayesiz kazanç sağlayan ticaret 
vasıtası yap." 
35. "Oğlum! Bir hatâ işlediğin zaman, bir ekmek parçası da olsa sadaka ver." 
36. "Oğulcuğum! Ben taşı, demiri yüklendim, kötü komşudan daha ağır bir yük 
taşımadım. Acıların hepsini tattım, fakirlikten daha şiddetlisini görmedim." 
37. "Ey Oğlum! Her kavmin köpeği vardır. Sen kavminin köpeği olma. 
38. "Oğulcağızım! O kadar tatlı olma ki, halk seni yiyip vutmasın. O denli de 
acı olma ki, ağızlarından atmasınlar. 
 1 -> N = 

39. "Ey oğlum! Hasetçi için üç alâmet vardır: 
1) Arkadaşını arkasından çekiştirir. 
2) Yüzyüze geldiklerinde yaltaklanır. 
3) Arkadaşının başına bir felâket geldiğinde sevincinden şenlik yapar." 

40. "Ey Oğulcuğum! Dünya azdır. Senin ömrün, azdan (dünyadan) daha azdır. Şu 
hale göre, ömründen kalanı, azdan daha da azdır." 
41. "Ey Oğul! Altın ateşle, salih kişi de belâ ile denenir. Allah bir insan 
topluluğunu, sevdiğinde belâlandı-rır. Allah'tan gelene razı olanlar için, 
Allah'ın rızası vardır. Allah'tan gelen belâya kızanlar için de Allah'ın gazabı 
vardır." 
42. "Ey Oğlum! Sana bir nimet geldiğinde kendinle Allah arasında, başkaca nimet 
veren birisini hatırlama (onu Allah'tan bil). Allah'tan başkasının verdiğini, 
kendin için bir yük say." 

43. "Oğulcuğum! Kötü kadından sakın, ihtiyarlık gelmeden önce seni kocatır. 
Kadınların şerlilerinden de sakın. Zîra onlar, hiçbir zaman hayra çağırmazlar. 
Kadınların hayırlılarından da korun, ihtiyatlı bulun." 
44. "Oğulcuğum! Ölüm ansızın gelmeden önce, ölüm için hazırlan. Ona ne zaman 
kavuşacağın belli olmaz." 
45. "Oğulcağızım! Çok gülmekten sakın. Çok gülmek kalbi öldürür." 46. Lokman Aleyhisselâm buyurur ki: 
- "Ey Oğul! Ölü bir kalbi diriltmek için on hikmetle amel etmek lâzımdır: 
1) Fakir ve miskinlerle beraber oturmak. 
2) Dünyaya bağlı kralların meclislerinden sakınmak; onlardan uzak olmak. 
=4 " N = 

3) Düşkünlere yardım elini uzatmak, onlarla hemhal olmak. 
4) Köleleri azat edip hürriyetlerine kavuşturmak. 
5) Garipleri misafir etmek. 
6) Mal ile cömertlik yapıp fakirleri zengin etmek. 
7) Đlmiyle âmil âlimlere hürmet etmek. 
8) Yaşlılara saygı göstermek suretiyle kendini sevdirmek. 
9) Emr-i bil ma'rûfu, nehyi anil münkeri harfiyen uygulamak. 
10) Ne cennet ümîdi, ne de cehennem korkusuyla 
ibadet etmek. (Belki ihlâs ile muhabbetüllah'tan dolayı 
ibadet etmek.)" 
47. "Oğlum! Đnsanların kötüsünden Allah'a sığın; fakat iyilerinden de sakın." 
48. "Oğulcağızım! Üç gerçek ancak üç şeyle bilinir: 

1) Halîm (yumuşak huylu kişi), ancak öfkelendiği zaman, 
2) Kahraman (yiğit, cesur kimse), savaş meydanında, 
3) Hakîkî kardeş ve gerçek dost da, kendisine ihtiyaç hasıl olduğunda bilinir." 
49. "Oğulcağızım! 
- Eğer bir kimseyi kendine kardeş edinmek ister 
sen, kardeş olmadan önce onu bir bahane ile öfkelendir. 
Nasıl davranacak bak. Eğer o, öfkeli olduğu halde sana 
insaflı davranırsa, onu kardeşliğe kabul et. Aksi takdirde 
onu bırak, ondan sakın." 
50. Lokman Hekîm Aleyhisselâm şöyle söyledi-. 
- "Oğlum! Sana yapacağım tavsiyelerimi tutarsan, 
sen kavminin ulu kişisi olursun. Yakınlarına ve tanımadı 
ğın kimselere karşı iyi ve yumuşak huylu kişiler gibi hareket et. Đyilere, 
kötülere cehlini bildirme. Arkadaşlarını koru. Hısım ve akrabayı ziyaret et. 
Onlardan dedikodu getirenlerin sözlerine bakma. Hısımlarını, öyle sözlerden 
emniyette kıl (aranız açılmasın). Onlar aranızı bozmaya çalışırlar. Öyle 
arkadaşlar edin ki, birbirinizden ayrıldığınız da ne sen onları, ne de onlar 
seni ayıplasınlar, aleyhte konuşma olmasın." 
51. "Oğulcağızım! Yemeğini Allah'tan korkan kimseler yesin. Đşini de ancak 
âlimlerle müşavere et. (Fikir alışverişinde bulun.)" 
52. "Oğulcağızım! Dilenmekle alçalma! Âleme rezîl olmak suretiyle öfkeni 
geçirtme. Kendi kadrini (kıymetini) bil ki, yaşayışının sana faydası olsun." 
53. "Oğulcağızım! Elbiseleri eski olduğu için, kimseyi hakîr görme. Zira onun da 
senin de Rabbiniz birdir." 
54. "Oğulcağızım! Uyuduğun gibi ölür, uykudan 
uyandığın gibi kabrinden kalkarsın. Daima iyi amelde bulun ki, uykun ve uyanışın 
gelininki gibi olsun. 
Sakın kötü amelde bulunma! Aksi halde uyandığın zaman kendini, padişahın idamına 
ferman çıkardığı bir mücrimin korkusu içinde bulursun." 
55. "Ey Oğul! Dilini "Allah'ım, beni bağışla" demeye alıştır. Çünkü Allah'ın 
kabul saatlerinden birine tesadüf eder de reddolunmaz." 
56. "Oğulcağızım! Mide dolduğu zaman, fikir ölür; hikmet dilsiz olur. Azalar, 
ibadetten kötürüm olup otururlar." 
57. "Ey Oğulcağızım! Đlk edineceğin şey, îman, 
îmandan sonra da salih bir arkadaş, bir dost olsun. Zira 
iyi bir dost, hurma ağacı gibidir. Altında oturursan, gölge 
lendirir. Odun olarak yakarsan, sana fayda temin eder. 
Meyvesinden yersen, onu çok hoş bulursun." 
58. "Evlâdım! Acıyan kimseye, daima acınır. Her kim susarsa selâmette olur. Kim 
hayır söyler ve işlerse zengin olur. Kim de kötülük yapar ve söylerse, günahkâr 
olur. Diline sahip olmayan kimse, pişman olur." 
59. "Oğulcağızım! Kendi kendine gamlanıp kederlenme. Tasalarla kalbini meşgul 
etme. Tamahtan sakın. Kazaya rıza göster. Allah'ın sana ayırmış olduğuna kanaat 
et; yaşayışın safileşir, sevinçli olur, hayatın tadını alırsın. Dünyayı toplamak 
istersen, başkalarının elindekine göz dikme. Peygamberler ve sıddıklar, 
ulaştıkları makamlara, halkın elinde ve avucundakine tamah etmemeleriyle 
ulaşmışlardır." 
60. "Ey Oğul! Yalandan kaçın. Zira yalan, serçe eti gibi tatlıdır. Çok kısa bir 
zamanda sahibi, kendisinden bu-ğuz edip bıkar." 
61. "Oğul! Hayır ve hasenatını ehline ver. Ehlinden başkasına vermekle paranı 
boşa harcama, dünyada zarar eder, âhirette sevabından mahrum kalırsın. Tutumlu 
ol, israfçı olma. Cimrilikle mal biriktirme, malını da saçıp savurma." 
62. "Oğulcağızım! Halkın kendisini övmelerini arzu etmeyen ve yermelerini de 
istemeyen kimse gibi ol ki; o, insanlardan müstağni, insanlar da ondan rahatta 
olurlar." 
63. "Oğulcağızım! Kötü huydan, gönül darlığından, sabır azlığından sakın. Kötü 
hasletler kendisinde bulunan kimse ile arkadaşlık, senin için doğru değildir. 
Đnsanlar arasında böylelerinden, daima uzak dur. Đşlerini severek yapmayı huy 
edin. Zamanın acılarına da sabret. Đnsanlarla iyi geçin. Ahlâkını güzelleştir. 
Onlara güleryüz göster. Hayırlı kişileri sev, fena kişilerden uzaklaş." 
64. "Ey Oğulcağızım! Đnsanlar, üç adet üçte bire ayrılır: Üçte biri Allah için, 
üçte biri nefsi için, üçte biri de 
 1 ıı 1= = 
 
kabirdeki kurtlar içindir. Allah'a ait olan üçte bir, onun ruhudur. Nefsine ait 
olan üçte bir, onun (dünyada işlemiş olduğu) amelidir. Kurtlara kalan üçte bir, 
onun bedenidir." 
65. "Oğulcağızım! Günah işlemek için sana cüret ve cesaret vermemesini Allah'tan 
iste ve Allah'tan öyle bir korku ile kork ki, rahmetinden seni uzaklaştırmasın." 
66. "Oğulcağızım! Bildiklerinle amel etmeden, bilmediklerini öğrenmeye 
kalkışma." 
67. "Oğulcağızım! Gereksiz yere gülme. Đhtiyatsız yürüme. Seninle ilgisi 
bulunmayan şeyi sorma. Başkasının malını koruyup, geliştirip, kendi malını telef 
etme, boşa verme. Oysa senin gerçek malın (sen ölmeden önce Allah rızası için) 
takdim ettiğindir. Başkasının malı ise, arkaya bıraktığındır." 
68. "Oğlum! Borçtan sakın. Zira borç, gündüzün 
zilleti, gecenin tasasıdır." 
69. "Yavrum! Sen dünyaya geldiğin günden itibaren ona arka çevirmiş, âhirete 
yönelmiş bulunuyorsun. Yaklaşmakta olduğun bir eve (âhirete), günbegün 
uzaklaşmakta olduğun bir evden (dünyadan) daha yakınsın." 
70. "Evlâdım! Ahiretin için dünyanı sat ki, her ikisini kazanmış olasın. 
Ahiretini dünyan için satarsan, ikisinden de elin boş çıkar, zarara uğrar, 
hepsini birden kaybedersin." 
71. "Oğulcağızım! Đnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, yumuşak huylu (halım 
kimse)nin bile gözü aydın olmaz (memnun ve mesrur olmaz)." 
72. "Oğulcuğum! Hikmete sarıl, onunla ikram olunursun. Hikmeti aziz tut, sen de 
onunla aziz olursun Hikmet, ahlâkının en güzeli ve ulusu, All.ıh A Celle'nin Hak 
dinidir." 
 
73. "Ey Oğul! Hikmet, miskinleri meliklerin (hükümdarların) meclisine kadar 
götürür." 
74. "Şer ancak şer ile söndürülür" diyen kimse yalan söylemiştir. Eğer bu sözün 
sahibi, sözünün doğru olduğunu iddia ediyorsa, yanmakta olan bir ateşin yanında, 
bir ateş yaksın da görelim. Bu iki ateşten birisi, diğerini söndürür mü hiç? O 
halde sözün doğrusu: "Şer, ancak hayır ile söndürülür, bertaraf edilir" hükmünü 
ifade edenidir. Nitekim ateş, ateşle değil, su ile söndürülür." 
75. Lokman Aleyhisselâm'a: 
 
— "Đnsanların en yaramazı, en şerlisi kimdir?" denilmiş de cevaben: — "Đnsanların kötü hareketlerde bulunduklarını gördüğü halde, neme lâzım?" diyen 
(görmemezlikten gelen) kimsedir, demiştir. 
76. Hz. Lokman Hekîm'e: 
— "Bu hikmet ve mertebeye nasıl ulaştın?" diye sordular. Lokman: 
— "Sözde doğrulukla, emanete riâyetle, lüzumsuz konuşmamakla, bana lâzım 
olmayana değer vermemekle." dedi. 
77. "Ey Lokman! Sen tek başına bir köşeye çekilip, 
uzun uzadıya oturuyorsun. Halbuki halk arasında bulun- 
maklığın, senin için daha iyi olurdu" diyenlere, Lokman: 
- "Tek başına uzun zaman oturmak, fikrin daha 
fazla gelişmesine yardımcı olur. Hem de uzun uzun dü 
şünmek, cenneti bulmaya vesile teşkil eder" demiştir. 
78. "Mümin kişi, akıbet ve neticeyi gördüğünde, 
pişmanlıktan emin olur." 
79. "Sıhhat gibi sermâye olmaz, 
Gönül hoşluğu gibi nimet olmaz." 
^ 13 N 
 
80. "Akıllı kimseye lâyık olan, aile efradı arasında çocuk gibi olmaktır. Toplum 
arasında bulunduğunda erkekliğini takınmaktır." 
81. "Hiç yaşamamak, yıllarca hata içinde yaşamaktan daha iyidir." 
82. "Düşman, düşmanlıktan âciz kalınca, dostluğa başlar. Dostlukla öyle işler 
yapar ki, bunları yüz düşman yapamaz." 
83. "Ey Ademoğlu! Ya âlim olarak, ya öğrenci olarak, ya da ilmi seven bir kimse 
olarak sabahla. Aman bunların dördüncüsü olma. Sonra helak olursun." 
84. "Üç kimseyi iyi idare etmek gerekir: 
Bunlar zalim hükümdar, kadın ve hastadır." 
85. "Korkunç hadîselere göğüs germeyen kimse, 
emeline nail olamaz. Hazırlık, şiddetli gün içindir." 
86. "Üstün şeref, aklın kemâline bağlıdır. Aklı kâmil olanın, ayıp ve kusurları 
örtülüdür, hareketleri düzenlidir." 
87. Lokman Hekîm, zenginlerle görüştüğü zaman, onlara şu tavsiyede bulunurdu-. 
"Ey küçük nimet sahipleri! Sakın bununla büyük nimeti unutmayın." 
88. Yürürken en güzel şekilde yürü. Ezilip büzülüp de gitme. Ne kibirli ve ne 
acele yürü. Sükûnet ve vakarla yürü. 
89. Düşmanı korkutmanın haricinde halka hitabında muhatabın işiteceği kadar 
söyle. Bağırıp çağırma. Zira seslerin en kötüsü eşek sesidir. 
90. Dört yüz hikmet okudum, cümlesinden dört nasihat aldım. Đkisini unuttum, 
ikisi hatırımdadır, daima zihnimden çıkmaz: 
Biri, halkın sana ettiği cefayı (kötülüğü) ve senin halka ettiğin yaptığın 
iyiliği unutmalı. 
A i* |= 
 
Diğeri, Allah ve ölümü hiç hatırdan çıkarmamalıdır. 
91. Đnsanlara karşı tekebbür edip, sana bir şey söylediklerinde yüzünü onlardan 
döndürme, fakirleri, âcizleri tahkîr etme. (Hor görme). Her insana mertebesine 
göre riâyet eyle. 
92. Yeryüzünde kendini halka beğendirmek için kurum satarak yürüme ve kendini 
büyük görüp böbürlenme. Zira Allah, halka kendini beğendirmeye çalışanları ve 
kendini beğenenleri sevmez. 
93. Kaderin icabı fakir olursan sakin halini herkese söyleme ki, seni küçük 
görüp tahkîr etmesinler. Sen maksûdunu (isteğini), yalnız Allah'tan iste. Hangi 
kimsedir ki Allah'tan istemiş de arzusuna erememiş. 
94. Allah, insana dört bin hastalık musallat etmiştir. Đki bin marazı hiç kimse 
bilmemiştir. Bin marazı biliriz zannederler, onu dahi bilmezler ve bin marazı 
Allah bildirmiştir. 
95. Đşlediğin hata hardal tanesi kadar olsun, gerek iyi ve gerek kötü, bir taş 
içinde saklansa, yahut semalara veya yeryüzünün bir yerine sokulsa Allah onu 
kıyamet gününde meydana çıkarıp karşılığını verir. 
Lokman Hekim'in bazı suallere cevapları: 
96. - En bilgin adam kimdir? Lokman: - Arzusu hilâfına (karşı koymasına rağmen) cere 
yan eden dünya hadiselerine karşı fazla üzüntü çekme 
yen. 
97. - En zengin adam kimdir? Lokman: 
- Aklı başında olan. 
98. - Tadına bakanı en ziyade cezbeden şerbet 
hangisidir? 
Lokman: 
- Şehvet. 
d 15 |== 
 
99. - Hangi ateştir ki ateşi tutuşturan kimseyi ya 
kar? 
Lokman: 
- Haset. 
100. - Hiç viranlanmayan bina hangisidir? 
Lokman: 
- Adalet. 
101. - Önce acı, sonrası tatlı olan şey nedir? 
Lokman: 
- Sabır. 
102. - Öncesi tatlı, sonrası acı olan şey nedir? 
Lokman: 
- Telâş ve acele. 
103. - Tabiblerin, ilâç bulmaktan âciz kaldıkları 
hastalık hangisidir? 
Lokman: 
- Ahmaklık. 
104. Dört şey geri gelmez: 
1) Ağızdan çıkmış lâkırdı, 
2) Geçirilmiş kaza, 
3) Hedefe doğru atılmış ok, 
4) Ömür süresinden geçen günler. 
105. Dört şey, bir kimsenin mert ve kâmil (olgun) 
olduğuna delâlet eder: 
1) "Akıl danışmak" istediği vakit dostlarla müşavere etmek, 
2) Düşmanlara güleryüzle muamele etmek, 
3) Nefsânî isteklerden kendisini korumak, 
4) Acı söze katlanmak. 
106. Dört şey, dört şey kazandırır: 
1) Sükût, insanı selâmette bulundurur. 
j i* 1 
 
2) Đyilik, insanı emniyette tutar. 
3) Cömertlik, itibarı artırır. 
4) Şükür, nimeti bereketlendirir. 
107. Đki şey, insana iki şey kazandırır; 
1) Sabır, murada eriştirir. 
2) Kanaat, zenginliğe ulaştırır. 
108. Bir gün Lokmana, Davud Peygamber: 
— Nasılsın? dedi. Lokman'ın cevabı: 
— Ben başka kuvvetin tasarrufu altındayım. 
109. Yine Davud'a mukabelesi: 
- Sabır ve sükût hikmettir, onu yapan azdır. 
110. Lokman'a: 
— Đnsanların alçak ve en rezili kimdir? diye sordular. Şöyle cevap verdi: 
— Halk arasında kepazelik yapıp da kendisine utanma ve sıkılma gelmeyendir. 
 
111. Dünyanın her lezzetini tattım, ilimden lezzetlisini bulamadım. 
112. Dünyanın her türlü acılarını çektim, fakirlikten acısını görmedim. 
113. Aza kanaat edersen, dünyada senden zengin olmaz. 114. Oğlum! Başkasının rızkına tamah gözüyle 
bakma, boşuna ıztırap çekmekten kurtulursun. 
115. Daima yemeğe tok ol, hikmete (ilme) aç ol. 
116. Sözü yumuşak söyle, sert söyleme. 
117. Ahmakları, cahilleri sükût ile karşıla. 
118. Đnsanların hakîkî malı, âhiret zahîresidir. 
119. Ahbap ve dost olacağın bir adamı evvela kızdır. O halinde yaptığına ve 
sözüne bak, böylece onu tekrar imtihana çek, kazanırsa dost edin. 
=H 1T r= 
 
120. Vaktinin çoğunu, sükût ile geçir. Tefekkürü bırakma ki, dilin belâsından 
emin olasın. 
121. Kendinden büyük kimselere inat ve niza' etme. 
122. Kimseye kötü zanda bulunma. Kötü zan seni kimseyle dost ettirmez. 
123. Halka güleryüz göster, doğru sözlü ol. 
124. Selâm vermeyi âdet edin. 
125. Sakın akdini bilmeyenlerin yanına gitme. 
126. Ana ve baba hakkına riâyet et. 
127. Kılıç ne kadar parlak olsa da kesicidir. 
128. Cahil adam ne kadar güzel olsa da onunla görüşmekten sakın. Zira cahilin 
güzel yüzü, kötü huyunu gi-dermez. 
129. Sende olmayan bir fazilet ile halk seni methederse sakın gururlanmayasın. 
130. Kendinden küçüğü hor görme. 
131. Kendi malını zayi edip başkasınınkini ıslaha çalışma. 
132. Kadınların hilelerinden sakın. 
133. Hüsn-ü tedbir ile yetecek kadar mal, çok malla israftan iyidir. Zira mal, 
hüsn-ü (güzel) tedbir ile çoğalır. Mal, tedbirin noksanı ile yok olur. 
134. Hakîri tahkir etme, kibirli ve mağrur olma. 
135. Dostlar, müşkül zamanda belli olur. 
136. Đyi kimselerle görüşülmelidir. 
137. Kötü kimselere söylenen acı söz, kılıçtan keskindir. 
138. Dostları, düşmanca sözlerle rencide etme. 
Balta insanın vücudunu, acı söz canını yaralar. 
139. Kibir ve öfke, kibirli ve öfkeli adamın başına 
musibetler getirir. 
 1 -"" 1= ===== 
 
140. Đyilik eden kimseler herkesin dostluğunu kazanır. 
141. Düşkünlere dostluk göster, ikbal sahiplerinin zaten dostu çoktur. 
142. Gençlikte zahmete katlan ki, ihtiyarlıkta rahata eresin. 
143. Ey babasının canı (canım evladım, ciğerparem), Hak Teâlâ Hazretleri'ni 
tanı. 
144. Başkasına nasîhat vermeden önce, kendin o tavsiye edeceğin şeyi uygula. 
145. Kendi ölçüne göre söz söyle. 
146. Herkesin (kendine göre olan) kadrini bil. 
147. Herkesin hakkına riâyet et. 
148. Sırrını sakla. 
149. Dostunu müşkül zamanında dene. 
150. Dostunu iyilik veya kötülük zamanında sına. 
151. Ahmak ve cahil kimseden uzak dur. 
152. Aklı başında ve bilgin dostu tercih et. 
153. Alim, cahili bilir. Çünkü o önce cahildi. Cahil alimi bilmez. Çünkü o alim 
olmadı. 
154. Bir tedbir alacağın zaman, ahlâk ve bilgi sahibi kimseye akıl danış. 
155. Delil ve isbatını hazırladıktan sonra söz söyle. 
156. Gençlik zamanını ganimet bil. 
157. Gençlik zamanında iki cihana ait işlerin dürüst olsun. 
158. Dostlarına ve ahbaplarına saygı ve ikram göster. 
159. Alimin tek bir günü, cahilin hayatının tamamından daha hayırlıdır. 
4 19 ^^ 
 160. Anayı ve babayı ganimet bil (onlara saygı göstermekte ve hatırlarını hoş 
tutmakta kusur etmeyip tecrübe ve nasîhatlarından istifade et). 
161. Đyi bir üstadı baba yerinde tut. 
162. Masrafını gelirine göre ayarla. 
163. Her işte ortalama davran. (Đfrat ve tefrite sapma.) 
164. Cömertliği âdet edin. 
165. Misafire karşı ne hizmet gerekirse yap. 
166. Birinin evine misafir gittiğinde gözünü ve dilini sıkı tut. Etrafı göz 
gezdirmekten ve gevezelikten sakın. 
167. Herkesle hoş geçin. 
168. Çocuklarının eğitim ve terbiyesine dikkat et. 
169. Đmkân bulursan, ata binmeyi ve ok atmayı öğren. 
170. Vücudunu ve üstünü başını temiz tut. 
171. Ayakkabını giyerken sağ ayağından ve çıkarırken sol ayağından başla. 
172. Herkese kendi ölçüsüne göre muamelede bulun. 
173. Geceleri lâf ederken yavaş konuş. Gündüzleri konuşurken etrafı göz gezdir. 
174. Az yemeği, az uykuyu ve az konuşmayı âdet edin. 
175. Kendin için hoş görmediğin şeyi başkalarına reva görme. 
176. Yapacağın işleri bilerek ve düşünerek yap. 
177. Bilmediğin şeyde ustalık taslama. 
178. Kadına ve çocuğa sır söyleme. 
179. Başkalarının refah ve saadetine göz dikme. 
180. Soysuz kimselerden vefa umma. 
20 
 
181. Hiçbir şeye karşı kayıtsız davranma. 
182. Olmayacak şeyi olur sanma. (Yarım kalmış bir işi olmuş sayma.) 
183. Bugünün işini yarına bırakma. 
184. Senden büyüklerle şakalaşma. 
185. Büyüklerle konuşurken uzun laf etme. 
186. Kimseyi hor görme. 
187. Sana ihtiyaç arzeden kimseyi üzme. 
188. Eski münakaşaları anma. 
189. Başkasının menfaatine ortaklık etme. 
190. Malını dosta, düşmana anlatma. 
191. Hısıma, akrabaya karşı alâkanı kesme. 
192. Đyi kimselerin aleyhinde söz söyleme. 
193. Kendini beğenme. 
194. Halkın ittifakla üzerinde durduğu şeye sen de uy. 
195. Parmaklarını ağzına burnuna sürme. 
196. Herkesin yanında dişlerini temizleme. 
197. Ağzını burnunu sessiz temizle. 
198. Herkesin içinde esnerken ağzını elinle ört. 
 
199. Bir kimseye karşı üstünlük taslayarak çalım satma. 
200. Parmağınla burnunu karıştırma. 
201. Konuşurken, sözlerine alay ve şaka yollu güldürücü lâflar karıştırma. 
202. Bir kimseyi başkasının yanında mahcup etme. 
203. Kaş, göz işaretiyle, şunu bunu yere serecek veya küçük düşürecek harekette 
bulunma. 
204. Söylenen lâkırdının tekrarını isteme. 
205. Gülünç söz söylemekten çekin. 
 1 ?ı \= - 
 
206. Kendini kadınlar gibi süsleme. 
207. Başkasının yanında kendini veya ailenden birini methetme. 
208. Çocukların keyfine uyma. 
209. Diline sahip ol. 
210. Söz söylerken ellerini oynatma. 
211. Herkese karşı saygılı davran. 
212. Kötü kimselerle arkadaş olma. 213. Ölen bir kimseyi boş yere zemmetme. 
214. Elinden geldiği kadar kavga ve sataşmadan çekin. 
215. Kuvvetini denemeye çalışma. 
 
216. Đyiliği tecrübe edilmiş şeyler (veya insanlar) hakkında suizanda bulunma. 
217. Kendi ekmeğini başkalarının sofrasında yeme. 
218. Acele iş görme. 
219. Dünya işleri için kendini fazla üzme. 
220. Seni tanımak istemeyen kişiyi sen tanı. 
221. Öfkelendiğin zaman sözünü tartarak söyle. 
222. Burnundan akan suyu elbisenin kolu ile silme. 
223. Herkesin karşısında yemek yeme. 
224. Yolda giderken büyüklerin önünde yürüme. 
225. Bir kimse konuşurken araya lâf karıştırma. 
226. Güneş doğacağı vakitlerde uyuma. 
227. Başını dizlerinin üzerine koyma. 
228. Sağa, sola bakma, daima önüne bak. 
229. Mümkün olduğu kadar, eyersiz ve koşusuz ata binme. 
230. Misafir yanında bir kimseyi azarlama. 
230. 
 
231. Misafire iş buyurma. 
232. Deli veya sarhoş adama söz söyleme. 
233. Đşsiz, güçsüz serseri adamların yanında oturma. 
234. Kâr ve ziyan kaygısıyla kimseye yüz suyu dökme. 
235. Hem fodul, hem kibirli olmaktan sakın. 
236. Kimsenin düşmanlığını celbetme. 
237. Kavga ve gürültüden uzak dur. 
238. Daima yanında para ile çakı ve parmağında yüzük bulunsun, bunlarsız gezme. 
239. Kendini küçük düşürüp horlatacak dereceye varmamak şartıyla herkese karşı 
nezaketle muamele et. 
240. Tevazudan ayrılma. 
241. Ömrün oldukça Allah'a sıdk-u ihlâs ile yönel ve O'na tevekkül et. 
242. Akıllı olan kimse, iyilikleri yapmak ve kötülüklerden kaçınmak için 
çalışmalıdır. Çünkü Allahü Teâlâ'ya, yapılan işler gizli kalmaz ve kayıp da 
olmaz. Herkes, yaptığının karşılığını görür. Noksan sıfatlardan münezzeh, kemal 
sıfatlarla muttasıf bulunan Allahü Teâlâ, oğlunun Lokman'a: 
"Ey babacığım! Eğer ben hiçbir kimsenin görmediği yerde günah yaparsam, tek olan 
Allahü Teâlâ o günahı nasıl bilir?" sorusuna; babası Lokman'ın verdiği cevabı 
şöyle anlatır: 
- "Ey yavrum! Hakîkaten (yaptığın iyilik ve kötülük) bir hardal tanesi kadar 
olsa da bir kaya içinde, ya göklerde, yahut yerin dibinde (gizlenmiş) olsa bile 
Allah onu getirir. (Meydana çıkarır ve hesabını görür.) Çünkü Allah lâtiftir, 
ilmi her gizli şeye ulaşır. Habîr'dir, her şeyin künhü-nü bilir." 
=j 23 ^^ -- 
 
243. Yavfum! Bazı peygamberlere hizmet ettim, 
kendilerinden sekiz cümle öğrendim: 
1) Eğer namazda isen kalbini muhafaza et. 
2) Yemekte isen boğazını muhafaza et. 
3) Başkasının evinde isen gözlerini muhafaza et. 
4) Đnsanlar içerisinde isen dilini muhafaza et. 
5) Đki şeyi devamlı zikret: Allah'ı. 
6) Ölümü. Đki şeyi de unut: 
7) Başkalarına yaptığın iyiliği, 
8) Başkalarının sana yaptığı kötülüğü. 
 
244. Ey oğlum! Başlangıçta senin önüne -sevdiklerinden veya sevmediklerinden- 
bir iş teklifi gelirse, onu önce kendi vicdanına danış. Ve bil ki, senin 
iyiliğin ve hayrın hangisinde ise onu yap. 245. Yavrucuğum! Gücün yeterse kullardan zulmü kaldır. Allah da senin cezanı 
kaldırır. Onun intikamından kendini korumuş olursun. Şanı yüce Allah'ın 
"Müntekım (intikam alıcı)" olduğunu da hatırla. Onlara adaletli davran. 
Zalimlerden, mazlumların hakkını talep et. Eğer zulüm yaparsan, gerçekten bil 
ki, senin zulmün (kıyamet gününde) o mazlumun önüne geçer ve Allah'ın cezası o 
zalim kişiye isabet eder, zulüm yapanla beraber kalır ve devam eder. 
246. Yavrum! Dünyada ibadet ve taaatına gayret et ki, âhirette sana yar 
olsunlar. Dünyayı da büsbütün terk etme. Helâlinden rızık kazan ki, kimseye 
muhtaç olmaya-sın. Çünkü çoluk çocuğun geçindirilmesi, erkeklerin üzerine 
yüklenmiştir. Bazan ye, bazan oruç tut. Çünkü oruç, şehveti keser. Namazına da 
devamlı ol. Muhakkak ki, namaz, (nafile) oruçtan üstün bir ibadettir. 
247. Ey oğul! Oruç ve riyâzatı (nefsi terbiye maksadıyla az gıda ile geçinmeyi) 
vücut sevmez. Güzel ahlâk ve 
247. 
namazı da nefis sevmez. Çünkü nefis, her şer ve hevâ (kötü ve boş) şeylerin 
kaynağıdır. 
248. Babanın çocuğunu terbiye etmek için dövmesi, ekin için yağmur gibidir. 
Çünkü ekin, gökten inen yağmur damlalarıyla gelişir. 
249. Ey yavrum! Sen cenazelerde hazır ol. Düğünlerden kaç. Çünkü cenazelerde 
bulunmak, sana âhireti hatırlatır. Fakat düğünlerde bulunmak, seni dünyaya 
bağlar. 
Dünyadan da öyle uzak olma ki, eşin ve çocuğun vardır. Zarurî geçimini kazan. 
Hevâdan (boş şeylerden, nefis isteklerinden) vazgeç, hayadan (utanma hissi ve 
Allah korkusundan) vazgeçme. 
Ekmeğini elde etmeye muktedir olana kadar, rızık için kötü feryat etmeyi kes, 
Allah'tan iste. Onlar (düğün dernekte bulunmak, rızık için kötü feryat etmek, 
hayâsızlığa düşmek), şeytanın tuzaklarındandır ve fitne sebebidir. 
250. Yavrum! Sana dinin emirlerine sarılmanı tavsiye ederim. Çünkü, gündüzleyin 
kötülük yapan, geceleyin gam çeker. 
251. Yavrum! Kim nefsinin vaizi olup onu kötülüklerden korursa, Aziz ve Celil 
Allah onu muhafazası altında bulundurur. Kim insanlara acır da nefsinden 
fedakârlıkta bulunup iyilik ederse, Allah da bu sebeple onun izzetini artınr. 
Allahü Teâlâ'ya ibadet hususunda nefsi zelil eylemek, günahla aziz etmekten daha 
iyidir. Ümit ettiğini, Aziz ve Celil Allah'tan bekle. Allahü Teâlâ'ya ma'siyet 
(günah işlemek) üzere devam edersen, hayat suyunun kesileceğini bil. Teşbih 
edilmeye lâyık Allah'tan gereği gibi kork. Sânı yüce Allah'ın rahmetinden 
ümidini kesme. 
252. Yavrum! Kim yalan söylerse, yüzünün nuru gi 
der. Yalancılık ve eğrilikten sakın. Çünkü yalan, kınından 
sıyrılmış bir kılıçtır. 
d 25 ^S==^^^ 
 
Ey oğul! Güzel ahlâklı ol. Kim kötü ahlâklı olursa, kederi çoğalır. Büyük 
taşlar, yerlerinden daha kolay nakledilir. Bazı şeyleri anlamış görünen 
kişilerin, anlamadıkları bilinir. 
253. Yavrum! Taş, demir ve her ağır yük taşınabilir. Lâkin kötü komşudan daha 
ağır bir yük yüklenmedim. Mermer taşlarını tattım (taşıdım). Lâkin fakirlik 
hastalığından daha kötü bir şey tatmadım. 
254. Ey oğlum! Ağzından çıkan sözlere dikkat et. Muhakkak ki sen, sustuğun zaman 
selâmet bulursun. Sözlerden ancak sana faydası olanı konuşman gerekir. 
255. Ey yavrum! Nefsini -senin ona, onun da sana ihtiyacı olmayan- arkadaşının 
nefsinden aşağı tut. Đnsanların övmesini istemeyen kişiler gibi ol. Onların seni 
yermesine, ayıplarını söylemesine de fırsat verme. Çünkü nefsin ondan zahmet 
çeker. Đnsanlar da sana kızar. 
256. Bu dünyada her işi para derhal halleder, yorulmaksızın seni gideceğin yere 
ulaştırır. 
257. Yavrucuğum! Kelimelerin güzel ve yüzün güleç olsun ki insanlara, atâ ve 
ihsan sahibi olanlardan daha sevgili olasın. 
258. Ey yavrum! Ancak muttaki olanların yemeğinden ye. 
259. Yavrucuğum! Allahü Teâlâ, peygamber göndermiştir. Ona ilim ve beyan 
vermiştir. Benim söylediğim ondandır. 260. Oğulcuğum! Tevbeni geciktirme. Çünkü ölüm ansızın geliverir. Allah'tan 
kork! Kalbin günahkâr olduğu halde sana ikram etsinler diye, kendini insanlara 
muttaki gösterme. 
261. Oğlum! Seher vakti uyurken, sakın ol ki 
Hakk'ı zikir ve teşbih eden horoz, senden akıllı ve uyanık 
çıkıp da seni geride bırakmasın. 
\ ->& I 
 
262. Lokman Hekîm, ilk defa oğlunu şirkten men 
etti ve şirkin fenalığını ona anlattıktan sonra Allah'ın ilim 
ve kudretiyle -yapılan iyilik ve kötülüğün her çeşidini bil 
diğini ve bunlardan hesaba çekeceğini anlatarak- onu 
korkuttu. 
Daha sonra da tek Allah'a îmanı kuvvetlendirecek ibadetleri oğluna emretti. Ve 
ibadetlerden de ilkin namazı devamlı kılmasını söyleyerek şöyle öğüt verdi: 
- "Yavrucuğum! Namazı devamlı kıl..." 
263. Ey oğul! Oruç, şehveti gideren bir evdir, fakat rızkı gidermez. Đnsanı 
hafifletir ki, namazı zamanında kılabilsin. Allah'ın yanında namaz, (nafile) 
oruçtan iki kat sevgilidir. 
264. Ey oğlum! Çok uyuma, çok yeme. Kim, çok uyur ve çok yerse, kıyamet günü 
iflas etmiş olarak gelir, hiçbir güzel ameli bulunmaz. 
265. Ey oğlum! Bilmediğini öğrenmen, bildiğinle amel etmedikçe, sana hayır 
vermez. Bu şuna benzer: Bir adam odun yüklenmiştir, sırtında taşıyor. Fakat yükü 
ağır geliyor, takatsiz düşüyor. Buna rağmen odunların bir kısmını atması 
gerekirken, o hâlâ yükünün üzerine başka odunlar eklemektedir. 
266. Edeb, üstündür nesepten, amel (ibadet) 
üstündür maldan, ilim üstündür bütün dünyadan ve ehlin 
den. 
267. Ey yavrum! Ben sana pek çok öğütler verdim. Sana verdiğim öğütleri, eğer 
dağa vermiş olsaydım, dağ parça parça olurdu. 
268. Yavrucuğum! Her ne zaman bir günah işlersen, arkasından sadaka ver ve tevbe 
et. 
269. Ey oğul! Halka iyilik eyle. Her işte acele etme. 
Sabır ile tâ muradın hasıl ola (muradına eresin). 
 
270. Oğlum! Bir işi güzel talep etmek, ilmin yarısı 
dır. 
Đnsanlara sevgi, aklın yarısıdır. 
Geçimde tedbirli olmak, kazancın yarısıdır. 
- Oğlum! Hakîm bir kimseyi elçi yap, ama ona bir tavsiyede bulunma. Hakîm bir 
elçi bulamazsan, kendi nefsinin elçisi ol. 
271. Ey oğul! Kanaat cübbesini başına çek. Hakka teveccüh ile otur. Elinde 
olanlardan fakirlere ver. Bil ki, bu dünyanın bir benzen de şudur: Bu dünya bir 
gölgeye benzer, sen onu durur sanırsın, fakat o yürür. Lâkin yürüdüğünü 
göremezsin, birazdan görürsün ki kaybolmuş. 
272. Ey oğlum! Merhamet edene, merhamet olunur. Susan, selâmet bulur. Hayır 
söyleyen, kazanır. Şer söyleyen, günahkâr olur. Diline sahip olmayan pişman 
olur. 
273. Ey oğul! Küçüklüğünde edep öğren. Büyüklüğünde faydasını göresin. Küçüğü, 
küçüklüğünden dolayı hakir görme. O küçükler, yarının büyükleri olacaktır. 
274. Ey oğul! Halka, vaaz ve öğüt verip kendini unutma. Bildiğinle amel et ki, 
ecir ve sevaba nail olasın. 
275. Ey oğlum! Bağış ve hibeyi ehline ver, gayrısı-na verme. Nakes olana (iyilik 
bilmeze), atâ ve iyilik etsen, ettiğin iyilik yerini bulmayıp, heba (yok) olur. 
276. Ey oğul! Emanet ehli ol, tâ ki, zengin olasın. 
277. Ey oğul! Saadetin nişanı dörttür: 
 
1) Biri doğruluktur, 
2) Ve biri edeptir, 
3) Ve biri hilimdir, 
4) Ve biri de emaneti ehline (sahibine) vermektir. 278. Oğlum! Acı olma, atılırsın. Tatlı olma, yutulur 
sun. 
 1 ?" 1= = 
 
279. Ey oğlum! Kötülükten ve acelecilikten sakın. Bu iki huydan çirkin şey 
yoktur. Er odur ki, her hususta iyi ve kötüye sabır ve tahammül eder, herkesle 
güzel geçinir. Başkalarına iyi muamele ve ikram eder. Cahillerden sırrını 
saklar, alçakların sohbetinden kaçınır. 
280. Ey oğul! Görünüşünde sâlih (iyi), içinden fâcir (kötü) olmayasın. 
281. Ey oğul! Malını, cimrilikle tutma. Onu büsbütün har vurup harman savurma. 
282. Yavrum! Bir kimse, kötü arkadaşlara sahip olursa, selâmet bulamaz. 
Bir kimse, kötü yerlere girip çıkarsa, itham altında kalır. Diline sahip olmayan 
kimse, pişman olur. 
283. Yavrucuğum! Mide dolarsa, fakir uyur. Hikmet susarsa âza ibadetten kalır. 
284. Ey oğlum! Seni ilk sakındıracağım şey, nefsindir. Çünkü her nefsin bir 
hevâsı, bir nefsânî isteği vardır. Eğer nefse, nefsânî isteğini verirsen, azar 
ve başka şeyler ister. Çakmak taşında ateşin gizlenmesi gibi, nefsânî arzular da 
kalpte gizlidir. Çakılırsa parlar, kendi haline bırakılırsa gizlenir. 
285. Ey yavrum! Senden, bir kimse bir şey sormayınca haber verme ve söyleme. 
286. Yavrucuğum! Đyilik bilmeze iyilik etme ve öğüt verme ki, zayi olur. Çünkü 
merkebe safran versen yer, ne kadar saman versen yer, fark etmez. 
287. Ey yavrum! Ben, sükûtumdan dolayı asla 
pişman olmadım. Çünkü "Sözüm gümüşten olsa bile sü 
kûtum altındır." 
288. Oğlum! Halk, sözleriyle iftihar ettikleri zaman 
sen de susmakla iftihar et. Zira insanın lisanı sabah-ak- 
 
şam, refîki (arkadaşı) olan bir azaya: "Ne haldesiniz?" diye sorar. O da: "Sen 
bizi kendi halimize bıraktıkça, salâh (iyilik) ve selâmet üzereyiz." cevabını 
verir, der. 
289. Oğlum! Mideni yemekle doldurma. Aklın eksik, anlayış kabiliyetin noksan 
olur. 
290. Ey oğul! Eğer daima sağlık dilersen, şu sekiz şeye dikkat et: 
 
1) Gündüz çok uyuma, 
2) Ve gece az uyu, . 3) Sidiği tutma, 
 
4) Çok cima etme, 
5) Geceleyin çok su içme, 
6) Aşırı doyuncaya kadar yemek yeme, 
7) Acıkmadıkça yemek üzerine yemek yeme, 
8) Az yemekle kanaat eyle. 
Bütün hastalıkların başı bu sekiz şeydir. 
291. Ey yavrum! Eğer sen, ölüm hususunda şüphede isen uyuma. Muhakkak ki, 
uyuduğun gibi öleceksin. Eğer öldükten sonra dirilme hususunda şüphede isen, 
uykudan uyanma. Muhakkak ki sen, uykudan uyandığın gibi, ölümünden sonra öylece 
dirileceksin. 
292. Yavrucuğum! Dünyadan sana ulaşanı al. Kazandığından arta kalanını âhiretin 
için harca, infak et (ihtiyaç sahiplerine dağıt). 
293. Dünyada hor olmak, yeğdir (üstündür) şerif olmaktan, 
Ve âhirette aziz olmak yeğdir, hor olmaktan. Her kim dünyayı seçip âhireti terk 
ederse, dünyada fitneye uğrar ve âhirette mahrum kalır. 
294. Ey yavrum! Đşlerini âlimlere danış. 
295. Vücut sağlığı, dinin emirlerini tutmakladır. 
I 30 I 
 
 
 
 
i V  
296. Oğlum! Hasta olmadan önce tabip çağır. 
297. Ey oğlum! Bir topluluğa vardığın zaman, önce onlara selâm ver. Sonra bir 
kenardaki boş yere otur. Onlar sana bakıp da konuşmadıkça, sen de onlarla 
konuşma. 
Eğer onlar, bulundukları mecliste Allah'ı zikrediyorlarsa sen de onlarla beraber 
otur. Eğer o mecliste Allah'tan gayrisini zikrediyorlarsa, derhal oradan ayrıl, 
o meclisi terk et. 
298. Oğlum! Dostlarının bir şeyini reddetme. Fakat Allah'ın istediğinden başka 
türlü hareket edecek kadar da ileri gitme. 
299. Sabrın başlangıcı zor, sonu tatlıdır. 
300. Adalet, öyle bir binadır ki, asla vîran olmaz. 
301. Doğru konuş, fakat sert olmasın. 
302. Çok yeme, sıcak yeme, çiğ yeme. 
303. Yemeğe tok, ilme aç ol. 
304. Halka yakın ol, doğru konuş. 
305. Şüphe seni kimse ile dost etmez. 
306. Düşman, daima düşmandır. 
307. Mal biriktirenle ilmini saklayan, bu dünyaya hasret gider. 
308. Ekmekle tuz ikram edenin bile iyiliğini unutma, hakkında dua et. 
309. Sorulmadan hiçbir şeye karışma. 
310. Fesatçılarla yaşayanların huyları onlara da geçer. 
311. Fırsat elindeyken halkla iyi geçin, düştüğünde seni kaldıracaklar, 
onlardır. 
312. Acele, sabra mâni olur. Muradına erişemez- 
31 
 
313. Nankörlere yakın durma, iyilik ve öğütlerin kaybolur. 
314. Đyilik, insanın emniyet kemeridir. 
315. Đyilikte dost düşman ayırma. 
316. Sükût, selâmet kapısını açan tek anahtardır. 
317. Güzellik, huy fenalığını ve cehaleti gidermez. 
318. Cömert ol ki, itibarın artsın. 
319. Đnsanı yükselten akıldır. 
320. Şükür, nimeti bereketlendirir. 
321. Đdaresini bilen için az mal, israf edilen maldan iyidir. Çünkü idare edilen 
mal çoğalır, israf edilen mal azalır. 
322. Başkasına akıl vereceğine, kendi malını kaybetme. 
323. Küçüğünü hor görme. Küçüklük, büyüklük 
ancak Allah huzurunda belli olur. 
324. Halk sende olmayanla seni överse, aldanma. 
325. Doğru da olsa yemin etme. 
326. Đyilik, dost kazandırır. 
327. Sabır murada, kanaat zenginliğe götürür. 
328. Olgun insanın mihenk taşı, akıl danışmak, güler yüz, nefse hakimiyet ve 
acıya katlanmaktır. 
329. Yürüyüşün kararlı olsun. 
330. Bağırıp çağırmak, seslerin en kötüsüdür. 
331. Elde edilen hikmetler, balın peteğine taşınan çiçek özleri gibidirler. 
Yüzlerce olsalar da süzüle süzüle ikiye inerler. Bunlar, çekilen cefâ ile 
yapılan iyiliğin unu-tulmasıdır. 
332. Allah ile ölüm, hatırdan çıkmamalıdır. 
333. Hekimler, ahmaklığa deva bulamazlar. 
334. Büyüğü olmayan kimse, başını taşa vurur. 
=j 32 hzz 
 
335. Balta beden, acı söz can yaralar. (Balta yarası iyileşir, ama dil yarası 
iyileşmez). 
336. Servet düşmanlığı, insana ıztırap verir. 
337. Kanaat, zenginliğe götüren merdivendir. 
338. Sus ve düşün. Dil belâsından kurtulmanın devası bunlardır. 339. Büyüklere karşı ne diren, ne karşı gel. 
340. Đnsanın vefakâr malı, âhiret için biriktirdiğidir. El için toplanan, mîras 
bırakılan, lâkin hesabı verilen, mal değildir. 
341. Dost edineceğin insanı önce kızdır. Yaptıklarını incele ve kararını öyle 
ver. 
342. Seni anlamayanlara uğrama. 
343. Gündüzleri uyuma, geceleri az uyu. 
344. Sıkışınca işemek, bedenin yükünü hafifletir. 
345. Yazın dereden, kışın gözeden su içme. 
346. Geceleyin su içmek ağrı yapar. Ayak üstü, hele terliyken su tası ele 
alınmamalıdır. Midede dert (hastalık), bedende kırıklık sebebi olur. Oturarak, 
ağır ağır (eme eme) su içmek, terin geçmesini beklemek lâzımdır. 
 
347. Oburluk, bedenin baş düşmanıdır. Đştahsızlık da öyle. 
348. Yıkanınca, bir zaman sarınıp uzanmalıdır. 
349. Yemekten sonra yürümek gereklidir. 
350. Ayağını sıcak tut, başını serin, kendine bir iş bul, düşünme derin. 
351. 
1) Oğlum! Ormanda veya ağaçlık altına yatıp uyuma. 
2) Ekmeğini şekerle ye. 
3) Büyüklerin sözlerini dinle. 
3) 
352. Oğlum! 
1) Devlet adamı ile dost olma. 
2) Kadını sırdaş edinme. 
3) Alçak adama borçlanma. 
353. Hasta olmamak için, 
1) Çok yemeyiniz, 
2) Sıcak yemeyiniz, 
3) Çiğ yemeyiniz. 
354. Yıkandıktan sonra uyuyun, velev ki bir dakika 
olsun. Cima yaptıktan sonra derhal idrar boşaltın, velev 
ki bir damla olsa bile. 
Yemekten sonra muhakkak yürüyün, velev ki bir metre olsa bile. 
355. Düşman, düşmanlık etmekten geri kalmaz. 
Her dostuna güvenme. 
356. Oğlum! Günahın zerresinden kaç. Gazaba uğ-rayacakmışsın gibi Allah'tan 
kork. Lâkin korkudan fazla ümit bağla. 
357. Ayak yolunda (helada) çok oturma, ciğerlerine hastalık gelir. Çok da tutma 
(sidiğini bekletme), hastalık yapar. 
358. Lokman Hekime sormuşlar: 
 
— En büyük nimet hangisidir? Lokman: 
— Đyi huylu olmaktır, demiş. 
359. Yine sormuşlar: 
— En hayırlı sermaye nedir? Lokman: 
— Sağlıktır, cevabını vermiş. 
 
360. Sırrını sakla, az konuş. 
361. Sözünde sadık ol. 
362. Kavgadan kaçın. Sebepsiz yere kimse ile husûmet eyleme. 
I 34 1 
 
 
 
363. Fakirleri hor görme. 
364. Ululara (büyüklere) riayet eyle. 
365. Akranınla sohbet et. 
366. Bilmediğin adama yardımcı olma. 
367. Tez inançlı olma (inancını çabuk değiştirme). 368. Herkese halîm (yumuşak) olma. 
369. Az kimse ile yakınlık kur. 
| 370. Sana düşmanlık edene güvenme. 
371. Kaybettiğin mal için üzülme. 
372. Kendinden büyük ile çekişme. 
373. Dosdoğru ol. 
374. Başa gelene sabret. 
375. Halka mütevazî ol. 
376. Önce düşün, sonra konuş. 
377. Sırrını çocuğa ve deliye söyleme. 
378. Malını kimseye söyleme. 
379. Kötüleyici olma. 
380. Gururlu ve kibirli olma. 
381. Kimsenin hatırını kırma. 
382. Herkesin hatırını hoşça tut. 
383. Yaramaz kimse ile arkadaşlık etme. 
384. Salihlerle arkadaşlık et. 
385. Kendi halini düşün (önce kendi ayıbını gör), elin ayıbına bakma. 
386. Dilini küfür sözlerden koru. 
387. Sadakayı terk etme; zekâtı men etme. 
388. Oruç tut. 
389. Beş vakit namazı terk etme, kıl. 
390. Şehadet kelimesini dilinden eksik etme. 
391. Tevbe ve istiğfara devam et (kötülüğü terk eyle, Allah'tan af dile, azimle 
tevbe edip bir daha tevbeni bozma). 
391. 
392. Sahtekârlık ve aldatma yapma. 
393. Salavat-ı şerîfeyle meşgul ol (mübarek dualan okumakta, nimete şükür 
etmekte ve ibadet yapmakta devamlı ol). 
394. Ve dâima takva (Allah'tan korkup bütün kötülüklerden kaçınmak) üzere ol. 
395. Lokmana: / 
 
— Su hakkında ne buyuruJur? diye sual edince: 
— Su bir ilâçtır, su hayat kaynağıdır; kullanmasını bildiğiniz müddetçe, demiş. 
396. Yine Lokmana hamamdan sorarlar. 
Cevap verir: 
- Hamam çok faydalıdır. Suda şifa vardır. Hamam 
da ise şifanın şifası. Lâkin hamamın iki kapısı olmalı, bi 
rinden girmeli, ötekinden çıkmalıdır. 
397. Lokman'ın oğlu, kasabadan dönerken atından 
iner, idrar yapar. 
Yoldaşları Lokman'a şikâyet ederler: 
- Oğlunuzu iyi terbiye ediniz, derler. 
Lokman cevap verir: 
- Evet terbiyede kemâli bulmuş değil. Madem ki id 
rarı gelmiştir, atı üstünde yapacaktı bu işi, demiş. 
398. Lokman Hekim, midesinden şikâyet eden bir 
zâta şu tavsiyede bulunur: 
- Yemekten sonra ya sırt üstü yat, ya da kırk adım 
at. 
399. Lokman, bir gün seyahata çıkıp gezerken bur 
nuna sarımsak kokusu vurur. Bakar ki o belde sarımsak 
la dolu. "Bana burada ihtiyaç olmaz. Bu yerde sarımsak 
var. Her derde deva, ümmü şifa (şifaların anası) bir nes 
ne." demiştir. 
1 36 1 
 
400. Soğanın çiği zarar, pişmişi yarar. 
401. Her hastalığın başı acıkmadan yemektir. 
402. îçki, ümmü şifa değil, bilâkis hastalık ve pisliklerin anasıdır. 
 403. Cenabetten (pis olandan), keramet beklenmez. 
404. Çok su, çok uyku getirir. Çok uyku da ölüm getirir. 
405. Duvarı nem, insanı da gam yıkar. 
406. Gençliğinde hızlı giden, tez kocar. 
407. Kişinin işi ne ise, düşü de odur. 
408. Yatarken tatlı yiyenin, uykusu da tatlı olur. 
409. "Ey oğlum! Takvayı kendin için âhiret sermâyesi edin. Çünkü takva, mal ve 
mülk ile olmayan bir ticârettir." 
410. "Ey oğlum! Cenazede hazır bulun. Çünkü cenaze, sana âhireti hatırlatır. 
Haram ve günahlar ise, senin dünyaya karşı meylini artırır." 
411. "Ey oğlum! Yalan söyleyen kimsenin nuru gider, kötü huylu olan kimsenin gam 
ve kederi çoğalır. Anlayışsız kimseye bir meseleyi anlatmaktan, bir kayayı 
yerinden oynatmak daha kolaydır." 
412. "Söz söylemek istediğinde etraflıca düşünüp ondan sonra konuş. Kimse "of" 
demesin." 
413. "Ey oğlum! Ailahü Teâlâyı anan insanlar görürsen, onlarla otur. Alim olsan 
da, ilminin faydasını görürsün ve ilmin artar. Đlmin yok ise sana öğretirler. 
Ailahü Teâiâ onlara olan rahmetinden seni de faydalandırır." 
414. "Ey oğlum! Ailahü Teâlânın zikredilmediği 
meclise rastlarsan, orada oturma. Sen âlim olsan da, il 
min sana fayda vermez. Eğer ilmin yok ise cahilliğin faz- 
 
lalaşır. Onlarla bulunman sebebiyle, Allahü Teâlâ'nın gazabı sana isabet eder." 
415. "Ey oğlum! Dünya derin deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Takva 
gemin, imân yükün, tevekkül hâlin, salih amel azığın olsun. Kurtulursan Allahü 
Teâlânın rahmetiyle, boğulursan günahın sebebiyledir." 
416. "Đhtiyarların hatırını yap, saygı göster; ustalar eski binayı yıkmaz, tamir 
eder." 
417. "Ey oğlum! Helâl lokma ye ve işlerinde âlimlere danış. Đşlerini nasıl 
yapacağını onlara sor." 
418. "Ey oğlum! Bir hatâ işlediğinde hemen tevbe et ve sadaka ver." 
419. "Ey oğlum! Ölümden şüphe ediyorsan uyku uyuma. Uyuduğun ve uyumak 
mecburiyetinde olduğun gibi, ölüme de mahkûmsun. Dirilmekten de şüphe ediyorsan 
uykudan uyanma. Uykudan uyandığın gibi, öldükten sonra da dirileceksin." 
420. "Ey oğlum! Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer. Hayır 
söyleyen kâr eder. Kötü konuşan günahkâr olur. Diline hâkim olmayan pişman 
olur." 
421. "Ey oğlum! Kanaatkar olursan, cihanda senden zengin kimse yoktur." 
422. "Ey oğlum! Başkasına haset eden, ızdıraptan kurtulamaz." 
423. "Ey oğlum! Mala tok, hikmete aç olasın." 
424. "Ey oğlum! Sözü tatlı söyle; katı, kaba, sert söyleme. Çoğu zaman sus. 
Düşün. O zaman dilin belâsından emin olursun." 
425. "Ey oğlum! Sende olmayan faziletler ile insanlar seni medhederlerse, sakın 
gururlanıp kibirlenme. Kendinden aşağısını hor görme. Ahmaklara ve câhillere 
sükût eyle." 
425. 
^¦¦¦K 
426. "Ey oğlum! Her hâlinde, Hak Teâlâ Hazretle-ri'ne sığın. Her şeyi Hak'tan 
bil." 
427. "Ey oğlum! Müslümanlar hakkında kötü düşünme. Kötü düşünceyi terk eyle. 
Zira kötü düşünmek, seni hiç kimse ile dost yapmaz." 
428. "Ey oğlum! Đnsanlara güler yüzlü ve doğru sözlü ol. Selâmı yaymayı âdet 
edin." 
429. "Ey oğlum! Đnsan cimri olunca, onun hakkında kötü sözler çok olur." 
430. "Ey oğlum! Az mal güzel idare ile çok olur. Çok mal kötü idare ile israf 
(yok) olur." 
431. "Ey oğlum! Sakın kıymetini bilmeyenlere gitme. Ana-baba hakkını gözet. 
Hakiri tahkir eyleme (aşağı görme). Kibre kapılma. Allahü Teâlâ Râfi, ve Hâfıd 
(yükselten ve alçaltan)dır. Zira O, hakiri azız, fakiri zengin yapar. Dilerse, 
azizi zelîl, zengini fakir yapar." 432. "Ey oğlum! Kötü huylu, her ne kadar güzel ve yakışıklı olsa da, onun 
sohbetinden kaç. Zira onun güzelliği kötü huyunu örtmez." 
 
433. "Ey oğlum! Kılıcın parlaklığına bakma. Fiili (işi) kötüdür." 
434. "Ey oğlum! Tevbeyi yarına bırakma. Çünkü ölüm, ansızın gelip yakalar." 
435. "Ey oğlum! Dünyanın sevinç ve neşelerini te-rübe ettim. Đlimden lezzetli 
bir şey bulamadım." 
436. "Ey oğlum! Yakîn ve sabrı sanat edin. Allahü Teâlâ'nın haram kıldığı 
şeylerden uzak olursan, dünyada zâhid ve mücâhid olursun." 
437. "Ey oğlum! Ticâret olarak, takvaya (Allahü Te-âlâ'dan korkmaya) sarıl. Zira 
o, mal olmadan kâr getirir." 
438. "Ey oğlum! Sıhhat gibi zenginlik, güzel ahlâk gibi nîmet yoktur." 
*' ^^ 39 k = 
 
439. "Ey oğlum! Bildiğin şeyle amel edinceye kadar, bilmediğin şeyi öğrenmeye 
çalışma." 
440. "Ana babanın evlâdını terbiye için dövmesi, ekine su vermek gibidir." 
441. "Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın! O her sabah, zikir ve tesbîh 
ediyor, sen ise uyuyorsun." 
442. "Ey oğlum! Seçilmiş kullara teslim ol, kötülerle dost olma." 
443. "Ey oğlum! Dünya geçici ve kısadır, senin dünya hayâtın ise azın azıdır. 
Bunun da azının azı kalmış, çoğu geçmiştir." 
444. "Ey oğlum! Sükût etmekten pişman olmazsın. Söz gümüş ise sükût altındır." 
445. "Ey oğlum! Amel ancak yakîn (Allahü Teâlâ'ya ait olan ilim ve marifet) ile 
yapılır. Herkes yakîni nisbetin-de amel eder. Amel noksanlığı, yakîn 
noksanlığından gelir." 
446. "Ey oğlum! Altın, ateşle tecrübe edildiği gibi kul da, belâ ve musibetlerle 
tecrübe edilir. Kulun derecesi, bunlara olan sabrı nisbetinde anlaşılır." 
447. "Ey oğlum! Kötü huydan, gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma. Yoksa 
arkadaş bulamazsın. Đşini severek yap, sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı 
iyi huylu ol. Çünkü insanlara karşı iyi huylu olan ve onlara güleryüz göstereni 
herkes sever." 
448. "Ey oğlum! Dünyadan yetecek kadar nasibini al. Yoksa insanlara muhtaç olur, 
ellerine bakarsın." 
449. "Ey oğlum! Kötü kadından sakın. Çünkü o, vaktinden önce seni kocaltır. Kötü 
kadınların şerrinden kork. Çünkü onlar iyiliğe çağırmaz." 
450. "Ey oğlum! Helâl kazanarak yoksulluktan korun. Yoksul düşen kimse üç 
musibetle karşılaşır: 
450. 
1- Din zayıflığı, çünkü fakirlik insanı kötülüğe sürükler. 
2- Akıl zayıflığı, çünkü ihtiyaç düşüncesi insanı şaşırtır. 
3- Mürüvvet ve insanlığı kaybolur. Bunlardan daha büyüğü de insanların maskarası 
olur." 
 
451. "Ey oğlum! Şüphesiz hikmet, yoksulları, pâdişâhların meclislerine oturtur." 
452. "Ey oğlum! Mide dolunca tefekkür uyur, hikmet lâl (dilsiz) olur ve âzâ 
ibâdetten tembellesin" 
453. "Ey oğlum! Bir kavmin toplandığı yere geldiğin zaman, önce onlara selâm 
ver, sonra bir köşeye otur ve onları konuşur görmedikçe konuşma. Şayet Allahü 
Teâlâ'nın zikrine dalarlarsa, sen de katıl. Boş ve lüzumsuz konuşmalara dalacak 
olurlarsa, oradan uzaklaş." 
454. "Ey oğlum! Diline sahip olmayan, sonunda pişman olur. Çok münâkaşa ve 
münazara yapan, kötüle-nir. Kötü işlerin yapıldığı yerlere girenler, oralarda 
işlenen kötü işleri yapmakla suçlanır ve töhmet altında kalırlar. Kötü kimse ile 
arkadaş olan, kötülükten kurtulamaz, emîn olamaz. Đyi kimse ile arkadaş olan 
kimse de, iyi şeylere kavuşur." 
455. "Yavrucuğum! Alimlerin meclislerinde devamlı bulun. Hükemânın sözlerini 
dinle. Zira Allahü Teâlâ, yağmur suyu ile ölü toprağa hayât verdiği gibi, hikmet 
nuruyla da ölü kalbi diriltir. Yavrucuğum! Đlimden bilmediğini öğren. Bildiğini 
bilmeyenlere öğret. Allahü Teâlâ'yı zikreden bir kavim gördüğünde, onlarla beraber otur. Olur ki, Allahü Teâlâ'nın rahmetine kavuşmuşlardır. Sen de onlar 
sebebiyle rahmete kavuşursun." 
456. "Ey oğlum! Allahü Teâlâ'dan öyle kork ki, bu korku seninle ümîdin arasına 
girsin, senin ümidini tama 
men kessin. Fakat Allahü Teâlâ'dan öyle ümit et ki, senin ile korkun arasına 
girip, sendeki korkudan hiçbir şey bırakmasın." Bunun üzerine oğlu: "Ey 
babacığım! Benim bir kalbim var. Kalbimi korku ile doldurursam, bu benim ümidime 
mâni olur. Kalbimi ümit ile doldurursam, bu ümîdim, hiçbir korkuya kalbimde yer 
vermez" dedi. Lokman Hekîm: "Ey oğul! Mü'minin öyle bir kalbi vardır ki, sanki o 
iki kalp gibidir. Birisi ile Allahü Teâlâ'nın rahmetini umar, diğeri ile Allahü 
Teâlâ'nın azabından korkar. (Yâni, mü'min ümît ile korku arasında olacaktır. Ne 
sadece ümit edip azâbdan emîn olacak, ne de korkuya düşüp Allahü Teâlâ'nın 
rahmetinden ümit kesecek)" buyurdu. 
457. Bir gün Dâvûd Aleyhisselâm demir telden yelek örerken, Lokman Hekîm varıp, 
bunu ne yapacaksınız diyecekti. Lâkin faydasız sözden sakınmak için sustu. Dâvûd 
Aleyhisselâm yeleği bitirip giydi: "Ne güzel savaş elbisesi" dedi. Lokman Hekîm 
sabredip, cevâbı aldığından pek sevinip: "Sükût, hikmettir; ama her kişinin kârı 
değildir" dedi. Hazreti Dâvûd durumu ferasetle bilip "Sana Hekîm demeleri, ona 
lâyık olduğun içindir" buyurdu. 
458. Bir gün Dâvûd Aleyhisselâm, Hazreti Lokmana: "Bir koyun boğazlayıp, bütün 
vücudunun en iyisi olan iki parça et getir" dedi. O da gidip, dille yürek 
getirdi. Bir başka defasında; "En aşağı kısımlarını getir" dedi. Yine dille 
yürek getirdi. Sebebini sorduğunda: "Dille yürek (kalp) iyi olursa, bütün 
iyilerin iyisi olur, kötü olunca, bütün kötülerin kötüsü olur" deyip, insanın 
iyilik ve kötülüğünün dil ve kalbine bağlı olduğuna işaret etti. 
459. "Oğlum! Yalandan sakın, zira o serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimseler 
kurtulabilir." 
460. "Oğlum! Sana birtakım hasletler tavsiye edeceğim. Bunları yerine getirirsen 
mensûb olduğun topluluğun efendisi olursun: "Yakın uzak kim olursa olsun, her- 
=) 47 | 
 
kese tatlı davran. Đyiden de kötüden de cehaletini gizle. Dostlarını koru. 
Yakınlarını ziyaret et, gammazlığa kıymet vermeyeceğine, arayı bozacak 
azgınların sözünü dinlemeyeceğine dâir onlara güven ver. Öyle arkadaş seç ki, 
ayrıldığınız zaman, ne sen onları, ne de onlar seni dillerine dolasınlar." 
461. "Ey oğlum! Üç şey, üç şey ile bilinir: Hilim gazap ânında, şecaat harb 
meydanında, kardeşlik ise ihtiyaç ânında." 
462. "Ey oğlum! Dostlarının bir şeyini reddetme. Fakat Allahü Teâlâ'nın 
istediğinden başka türlü hareket edecek kadar da ileri gitme." 
463. "Ey oğlum! Dünyayı sat, âhireti al. Böylece alışverişinde, her iki yönden 
kâr edersin. Sakın âhiretini satıp dünyayı alma. Zira bu suretle, her iki 
taraftan zararın olur." 
464. "Oğlum! Kalbin katı olduğu hâlde, insanların sana hürmet etmesi için, 
kendini Allahü Teâlâ'dan korkar gibi göstermeye çalışma." 
465. "Oğlum! Đlim meclisine sokul, fakat âlimlerle mücâdele edip onları üzme. 
Dünyadan yetecek kadarını al, fazlasını âhiretin için infâk et. Sıkıntıya düşüp 
başkasının sırtına yük olacak şekilde dünyayı tamamen arkaya atma. Oruç tut, 
fakat orucun şehvetini kırsın. Şehvetini kıracak şekilde oruç tut. Âdi 
kimselerin meclisine katılma, riyakârların içine girme." 
466. "Ey oğlum! Yolculuğa çıkınca iğnen, ipliğin, tarağın, aynan, senin ve 
beraberindekilerin ihtiyacını görecek kadar ilâcın yanında olsun. Günahlar 
hâriç, arkadaşlarına muvafakat eyle!" 
467. "Ey oğlum! Orta hâlde ikram edici ol, saçıcı olma." 
 
43 
 
468. "Ey oğlum! Hasta olmadan önce tabip çağır. Tabibe, hasta olmadan önce 
hürmet göster." 
469. Lokman Hekîm'e oğlu: "Ey babacığım! Bir insan için en hayırlı haslet 
nedir?" dedi. Lokman Hekîm; "Dindir" buyurdu. "Ya iki haslet olsa?" dedi. "Din 
ve mal" diye cevap verdi. "Üç haslet olsa?" dedi. "Din, mal ve hayadır" buyurdu. "Dört olsa?" dedi. "Din, mal, haya ve güzel ahlâk" dedi. "Ya beş haslet olsa?" 
deyince; "Din, mal, haya, güzel ahlâk ve sehâvet (cömertlik)" buyurdu. "Altı 
olsa?" deyince; "Ey oğlum! Bir insanda bu beş haslet toplanırsa, o insan 
müttakî, velî ve Allahü Teâlâ'nın kendine yakın kıldığı kullarından olup, 
şeytandan uzaklaşır" buyurdu. Lokman Hekîm'in oğlu devamla; 
470. "Ey babacığım! En kötü haslet nedir?" dedi. Lokman Hekîm; "En kötü haslet, 
küfürdür" buyurdu. Oğlu: "Ya en kötü iki haslet nedir?" deyince: "Küfür ve 
kibir" buyurdu. "Üç olursa?" deyince: "Küfür, kibir, şükür azlığı yâni az 
şükretmek" buyurdu. "Dört olursa?" deyince; "Küfür, kibir, şükür azlığı ve 
cimriliktir" buyurdu. "Beş olursa" deyince: "Küfür, kibir, şükür azlığı, 
cimrilik ve kötü ahlâktır" buyurdu. "Ey babacığım, altı olursa?" deyince: "Ey 
oğulcuğum, bu beş kötü haslet bir kimsede toplanınca, o kimse şakîdir. Allahü 
Teâlâ'dan uzaktır" buyurdu. 
 
471. "Oğlum! Hayreti mûcib olmayan lüzumsuz şeylere gülme, lüzumsuz yerde gezme, 
üstüne vazife olmayandan sorma. Başkasının servetini koruyacağım diye, kendi 
servetini mahvetme. Senin malın, kendin için infâk edip takdim ettiğindir. 
Başkasının malı, veresiye terk ettiğindir." 
472. "Oğlum merhamet eden merhamet bulur, sükût eden selâmete erer, hayır 
söyleyen kâr eder, kötü konuşan günahkâr olur, diline hâkim olmayan pişman 
olur." 
------H " 1 
 
473. "Oğlum! Sakın fakirdir diye kimseye hakaret etme. Çünkü her ikinizin de 
Rabbi birdir." 
474. "Oğlum! Sonunu gören pişmanlıktan emin olur." 
475. "Küçük şeylere küçük diye bakma, yarın büyük olur." 
476. "Küçükken terbiye edersen, büyüyünce faydasını görürsün." 
477. "Kötü isim ile kimseyi anma. Đleri gidip nefsini halka üstün tutma." 
 
478. "Ey oğlum! Borçlu olmaktan sakın. Çünkü gündüz zillet, gece gam ve keder 
içinde olursun." 
479. "Ey oğlum! Allahü Teâlâ günâhımdan dolayı beni cezalandırmaz diye ümitli 
olmadığın gibi, rahmetinden de ümidini kesici olma." 
480. "Ey oğlum! Alimlere karşı övünmek, akılsızlarla inatlaşmak, meclislerde ve 
toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme. Đhtiyacım yok diyerek ilmi de 
terk etme." 
481. "Ey oğlum! Yalandan çok sakın. Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında 
mürüvvetini azaltır. Bununla hayanı, değerini ve makamını kaybedersin." 
482. "Ey oğlum! Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. Đnsanların elinde olana 
tamah etmekten sakın. Kazaya razı ol ve Allahü Teâlâ'nın sana verdiği rızka 
kanâat et." 
483. Beyhâkî, Süleyman Temimi'den şöyle rivayet etti: "Lokman Hekim oğluna: "Ey 
oğlum! Rabbığfirlî (Yâ Rabbî, beni affet) duasını çok oku. Zira öyle bir an 
vardır ki, Allahü Teâlâ o anda duâ edenin dileğini geri çevirmez" buyurdu." 
^^^^^ I 45 I = 
 
484. Lokman Hekîm'e: "Bize peygamberlerden öğrendiğiniz ilimleri özetleyerek, 
nefis terbiyesine dâir, en derli toplu bir nasîhat verir misiniz?" dediler. 
Lokman Hekim: "Evet, peygamberlerin ilimlerinden kendim için özetleyip dünya ve 
âhiret işlerinin üzerine kurduğum kısa bir sözü size de söyleyeyim. Sekiz şeye 
dikkat eden, öncekilerin ve sonrakilerin ilimleriyle amel etmiş olur. Bunlar 
dört zamanda dört şeyi korumak, iki şeyi hatırdan çıkarmamak, iki şeyi de 
tamamen unutmaktır. Korunacak şeyler, namazda gönül, halk arasında dil, yiyip 
içme ânında boğaz, bir kimsenin evine girilince de öteye beriye bakmamaktır. Hiç 
hatırdan çıkmaması gereken şeyler, Allahü Teâlâ'nın büyüklüğü ile ölüm hâlidir. 
Unutulması gereken şeyler de, bir kimseye yapılan iyilik ve kendine yapılan 
kötülüklerdir" buyurdu. 
485. "Yavrucuğum! Kötü insanlardan Ailahü Te-âlâ'ya sığın, böylece insanların en 
hayırlısı olursun." 486. "Yavrucuğum! Dünyaya gönül bağlama! Ona itimat etme! Zira sen bunun için 
yaratılmadın. Ailahü Te-âlâ, dünya nimetlerini, itaat edenlere yani müminlere 
sevap, âsilere ceza kılmadı." 
487. "Yavrucuğum! Sakınılması lâzım olan bir husustan çok sakın! O da şudur: 
Đnsanlar seni Allah'tan korkuyor gördükleri hâlde, kalbin fâcirdir yâni günahla 
doludur." 
Bu hususta Resûlullah Efendimiz hadîs-i şerîfde buyurdular ki: "Bâtınını (içini) 
ıslâh eden eden kimsenin, dışını da Ailahü Teâlâ ıslâh eder." 
488. "Yavrucuğum! Sana iki şey tavsiye ederim. 
Bunlara dikkat edersen dâima hayır üzere bulunursun. 
Bunlar geçineceğin para ve ödeyeceğin borcundur." 
489. Lokman Hekim oğluna: "Đnsanlara muhtaç ol 
duğunu gösterme. Çünkü senin böyle yapman zenginlittir. Tamahdan sakın. Çünkü 
tamah hazır bir fakirliktir. Namazını dünyaya veda eden kimse gibi kıl. Özür 
dilemeyi gerektirecek şeylerden sakın" buyurdu. 
490. "Ey oğlum! Hak Teâlâ'ya tâbi ol! Nasîhati önce kendine yap! Başkasına 
tavsiye edeceğin şeylerle önce kendin amel et! Sözünü, bilgine, hâline göre 
söyle!" 
491. "Yavrucuğum! Sana dost olanları, sıkıntılı zamanlarda dene!" 
492. "Oğlum! Gençlik zamanını ganîmet bil! Bir işte akıllı ve ilim sahibi 
kimselere danış!" 
493. "Yavrucuğum! Dostlarına da düşmanlarına da güleryüzlü ol! Dostlarına hürmet 
ve ikramda bulun!" 
494. "Oğlum! Masraflarını gelirine göre ayarla! Ik-tisâd et! Aşırı gitme! Her 
işte îtidâl sahibi ol, yâni orta yolu tercih et! Cömertliği âdet et!" 
495. "Ey Oğlum! Büyüklerle konuşurken sözü uzatma! Akrabaya karşı alâkanı kesme! 
Üzerinde ittifak olunmuş şeye muhalefet etme! Hiç kimseye üstünlük tasla-ma! 
496. "Oğlum! Kaş göz işaretleri ile, hiç kimseyi küçük düşürecek hareketlerde 
bulunma! Başkasının yanında kendini veya aileni medhetme!" 
497. "Oğlum! Elinden geldiği kadar kavgadan, münâkaşadan sakın! Dünyâ işleri 
için kendini fazla üzme! Kızdığın zaman sözlerine dikkat et, ölçülü olmaya 
çalış! Büyüklerin önünden yürüme! Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma!" 
498. Abdullah bin Vehb bildirdi ki: "Birisi Lokman Hekîm e; "Đnsanların sana 
gelip, sözünü dinlemelerine şaşıyorum" dedi. Lokman Hekîm, ona: "Ey kardeşim! 
Sana söyleyeceğime kulak verirsen, sen de böyle olursun" dedi ve şöyle ilâve 
etti: "Beni, gördüğün duruma getiren şeyler; gözümü haramdan korumam, dilimi 
tutmam, yemede iffetli ve ölçülü olmam, namusumu korumam, doğruyu söylemem, 
ahdime vefa etmem, misafirime ikramda bulunmam, komşumu korumam ve beni 
ilgilendirmeyen şeyleri terk etmemdir." 
499. Lokman Hekîm'e: "Terbiyeyi kimden öğrendin?" dediler. O da: 
"Terbiyesizlerden, onların beğenilmeyen her şeyinden sakınmak suretiyle" 
buyurdu. "Hikmeti kimden öğrendin?" dediler. Basacakları yeri görür gibi, 
bilmeden ayağını yere koymayan âmâlardan (körlerden)" buyurdu. 
500. Resulü Ekrem (S.A.V.), Lokman Hekîm'den haber vererek; "Lokman, oğluna: 
"Allahü Teâlâ kendisine emânet edilen şeyi korur. Ben de seni, malını, dînini ve 
amelinin sonunu, Allahü Teâlâ'ya emânet ediyorum" dedi" buyurdu. 
501. "Her korkan kimse elini göğsüne korsa korkusu geçer." (Nesefi: 3/235) 
Kaynaklar 
1) Terğib ve Terhîb 
2) Şir'atüTĐslâm 
3) Münebbihât 
4) Hayâtü'l-Hayevân 
5) Đhyâ-i Ulûmiddin 
6) Müzekkin Nüfûs 
7) Envâru'I-Âşikıyn 
48

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...