21 Ocak 2014

Gizemli Kültler, Örgütler ve Cemiyetler



Gizem Kültleri 
Bölüm 2
Bu değerli yazı Thamos'un bir süre önce kapanan son derece bilgilendirici sitesi Ezoterika'da bulunmaktaydı. Onu arşivleyen bir okurumuz tarafından sitemize gönderilmiştir, resimleri hermetics.org'un katkısıdır.     

Gizem Kültlerinde İnançlar ve Törenler..Hazırlayan: Thamos (Geometri)


Hıristiyanlığın ilk üç yüz yıllık gelişme dönemi süresince, Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde çeşitli Gizem Kültleri yan yana varlıklarını sürdürmüşlerdir. Tüm bu kültler, ulusal ve yerel inançlardan kaynaklanarak gelişmişler ve sonradan kozmopolit ve uluslararası niteliklere kavuşmayı başarmışlardır. Ne var ki, tüm Akdeniz dünyasının Romalılar tarafından birleştirilmesinin yarattığı yeni toplumsal koşullar oluşmamış olsaydı, Gizem Dinleri asla ulaştıkları gelişim ve yayılma düzeyini sağlayamazlardı. Büyük kentlerde ve limanlarda, İmparatorluğun en uzak yörelerinden gelen halklar toplanıyordu; bir çok insan alışmış oldukları çevreden uzaklaşmak zorunda kalarak yalnızlık içine itilmişti. Bu kişiler, tanıdık bir çevre içinde özümsenme gereksinimi duyarak, yalnızca bir topluluğa ait olabilmenin sağlayacağı güvenliği aramaktaydılar. Roma İmparatorluğunun getirdiği ekonomik ve politik koşullar da, Gizemlerin gelişimini hızlandırmıştı. Bir Gizem topluluğu üyeleri birbirine destek oluyordu. Bir zanaatkar, bir tüccar ya da bir hukukçu için Gizem topluluğuna üye olmak başarının yolunu açabiliyordu. Üstelik, monarşi tarafından yönetilen bir toplumda, kişisel girişimlerin başarı şansı oldukça azdı. İmparatorluk yapısının üstünlüğü karşısında girişimleri hüsrana uğrayan kişi, daha iyi bir gelecek için umut bağlayabileceği bir topluluğa yönelmekteydi. Gizem dernekleri, böylelikle hem bireyselliğin zevkini, hem de kardeşlik ortamının yararlarını bir arada sağlamaktaydı. En azından, ilke olarak Gizem topluluklarında herkes eşit kabul ediliyor, toplumsal statü ve ulusal kökenine bakılmaksızın herkes kardeş olarak görülüyordu.

Aslında, Gizem topluluklarına katılmak bir kişisel seçim konusu olduğundan, propaganda ve misyonerlik kaçınılmazdı. İsis ve Mithra kültlerinde, misyonerlerin gayretleri aşikardı; bu Gizemlerin izleyicileri Roma'yı kendi kültlerinin merkezi olarak kabul etmekteydiler. İ.S. II. yüz yılda yaşamış olan yazar Apuleius'a göre, Roma'ya "Sacrosanta Civitas" (Kutsal Kent) adını vermekteydiler.

Örgütlenme

Genel olarak Gizem Kültlerinin örgütlenmesi oldukça gevşekti. Dionysos Gizemlerinde rahipler, Yunanistan'da her zaman olduğu gibi, varlıklı kişilerdi. Roma'da Magna Mater Kültünde "Galli" olarak adlandırılan çok sayıda rahip görev alır; başlarında "Archigallus" denilen bir baş rahip bulunurdu. Ayrıca, saçlarını uzatan, kadın giysileri giyen ve kokulu yağlar sürünen bir hadımlar grubu da bulunurdu. Bu kişiler, Magna Mater kutlamaları sırasında, vahşi bir müzik eşliğinde çılgınca dans ederler, çoşku ve heyecanın doruklarına ulaşınca kendi kendilerini kamçılar ve yaralarlar, sonunda bitkin düşerlerdi. Rahiplerin dışında, rahibeler ve çok sayıda sıradan görevliler de bulunurdu. Kültün tüm üyeleri, ritüelik geçit töreni sırasındaki işlevlerine göre örgütlenmişlerdi: "Dendrophori" (Ağaç Taşıyanlar) ve "Cannophori" (Kamış Taşıyanlar) gibi.
İsis Gizemlerinde yüksek dereceler, mutlaka Mısır'ın rahipler sınıfına mensup ya da bu soydan gelen kişilere aitti. Aslında, soy olarak rahipler sınıfına mensup olmak, daima yetenek ve ustalıktan önce gelmekteydi. Bu durum, rahiplerin sayısını sınırlı tutmakta, buna karşılık diğer dinler ile rekabette ciddi bir engel oluşturmaktaydı. Ancak, Yunan ya da Roma kökenliler için dinsel topluluğun içinde yükselmenin ikinci bir yolu daha vardı: Mısır'da adına "Pastophori" (Kutsal Sandık Taşıyanlar) denilen bir grup din adamı mevcuttu ve bunlar rahipler sınıfının en alt düzeyini oluşturmaktaydılar. Halbuki, Yunanistan ve Roma'da Pastaphori Mısır soyundan rahipler sınıfının yerini almışlar ve tüm dinsel toplulukların önderi durumuna ulaşmışlardı.

 

Ritler ve Şenlikler

Gizem kültlerine giriş törenlerinin öncesinde bir hazırlık dönemi geçirilirdi. Örneğin, İsis kültünde giriş töreni öncesinde et, şarap ve cinsel birleşmeden kaçınılması gereken on bir günlük bir süre geçirilirdi. Kült merkezinde bulunan kutsal bölümde "Hagneuontes" (Erdemli Yaşayanlar) diye adlandırılan adaylar herkesten uzak tutulurlardı.
Tüm Gizem Dinlerine girişte adaylar mutlaka bir gizlilik andı içmek zorundaydılar. İsis Gizemlerinin andının kayıtlı olduğu papirüs günümüze kalmıştır. İnisiyasyon öncesinde adayların günahlarını itiraf etmeleri istenirdi. Adaylar çoğu zaman, törenin bir bölümünü oluşturan "Vaftiz" işlemine kadar geçmiş olan tüm yaşamlarını, işledikleri günahlarla birlikte anlatmak durumunda kalırlardı. Adayların itirafları tüm topluluk üyelerince dikkatle dinlenirdi. Vaftiz uygulamasının adayların geçmişteki tüm günahlarını sileceği ve o andan başlayarak adayların kurtarıcı tanrının hizmetinde daha iyi bir yaşama başlayacaklarına inanılırdı.

Mithra Gizemlerinde yedi derece vardı: "Corax" (Kuzgun), "Nymphus" (Damat), "Miles" (Asker), "Leo" (Aslan), "Perses" (Pers), "Heliodromus" (Güneşin Habercisi) ve "Pater" (Baba). En alt derecedeki üyeler, ritüelin en önemli törenlerinden bir olan kutsal ekmek ve su töreninde tüm topluluğa hizmet etmekle yükümlüydüler.
İnisiyasyon törenleri her zaman ölüm ve yeniden yaşama dönüşün bir taklidiydi. Bu törenler olası en çarpıcı biçimde canlandırılırdı. Kimi uygulamalarda adaylar toprağa gömülürler ya da büyük küplerin içine sokulurlar; hatta kimi zaman simgesel olarak iç organlarının çıkarılması (tören için bir hayvanın iç organları önceden hazırlanırdı) ve mumyalanmaları bile taklit edilirdi. Başka bazı uygulamalarda ise, adayların kafalarının kesilmesi ya da suda boğulmaları temsil edilirdi. Orpheus kültünde, Dionysos Zagreus mitinin temsilinde, bir çocuk kalbi simgesel olarak pişirilir ve katılanların yemesi için dağıtılırdı.
Çoğunlukla ilginç etkinliklere sahne olan Vaftiz uygulaması, suyla olduğu gibi ateşle de olabilirdi. Vaftiz töreni sırasında kükürtlü meşaleler yakılır; yanan meşaleler suya daldırılır ve izleyenleri hayrete düşürerek, sudan çıkartılan meşaleler yanmaya devam ederdi. Bir başka şaşırtıcı uygulama, karanlık bir odada önceden hazırlanmış bir yazının aniden duvarda parlayarak görünmesiydi. Töreni yöneten rahibin başının çevresinde nasıl hale oluşturulacağını (bu işlem "Nimbus" etkisi olarak bilinir) anlatan talimatnameler bu güne dek kalabilmiştir. Rahibin başı traş edilir ve koruyucu bir yağ ile sıvanır, daha sonra başın arka kısmına içi az miktarda alkolle dolu bir metal kap bağlanırmış; karanlık bir odada alkol yakılınca, kısa süre için istenen "Nimbus" etkisi sağlanabilirmiş. Dionysos ve İsis Gizemlerinde, inisiyasyon töreni çoğunlukla bir "Kutsal Evlilik" yani kutsal çiftleşme riti ile noktalanırdı.
İnisiyasyon törenleri genellikle müzik ve dans eşliğinde uygulanırdı. Bu törenlerde çok sayıda aktör rol alırdı. Dionysos topluluklarında, mimik gösterileri için özellikle ayrıntılı çalışmalar yapılırdı. Kutsal rollerin isimleri yöreden yöreye farklı olurdu. En çok rastlanan roller Dionysos, Ariadne (Dionysos'un eşi, bitki tanrıçası), Palaemon (bir deniz tanrısı), Aphodite (aşk ve güzellik tanrıçası), Proteurythmos (müzikte ritmi bulan tanrı), Kore, Demeter, Asclepius (tıp tanrısı), Pan (çobanlar tanrısı), Curetes (uzun saçlı gençler), Nymphe'ler (doğa tanrıçaları), çobanlar, Silen'ler, Satir'ler (yarı insan yarı hayvan vahşi yaratıklar), Maenad'lar (Dionysos kültünde gece eğlentilerine katılan kadınlar), Kentaur'lar (yarı insan yarı at yaratıklar) ve "Mağaranın Bekçisi" rolleriydi.
Törenlerde her zaman İmparator'un sağlığı ve esenliği için bir dua yer alırdı; tüm Roma İmparatorluğu için de ayrıca bir hayır duası yapılırdı. Aslında, siyaset ve din öylesine iç içe geçmişti ki, zaman zaman kullanılan "Emperyal Gizemler" ifadesi hiç de şaşırtıcı değildi. Bu bakımdan, özellikle Dionysos kültü için, törenlerin uygulamaları üyelerin sosyal statülerine göre farklar göstermekteydi. Varlıklılar için ve üst orta sınıf için, şenlikler sosyal etkinlikler olarak görülürdü. Bu toplulukların üyeleri, İmparator'un kendilerine sağladığı barış, güvenlik ve iyi yaşam fırsatı için müteşekkirdiler; Roma İmparatorluğuna sadakatle bağlıydılar ve bu duygularını törenlerde belirtmekteydiler.
Dionysos, aynı zamanda aktörlerin de koruyucu tanrısıydı. Uluslararası aktörler topluluğu kendi toplantılarını Dionysos Gizemlerine uygun biçimde kutlamaktaydı. Roma İmparatoru seyahate çıktığı zaman, çeşitli kentlerde İmparator onuruna düzenlenecek olan şenlikleri hazırlamak sorumluluğu bu aktörler birliğine aitti. İmparatorun gezi programı önceden belirlendiği için, yolculuk Gizem törenlerine yakından benzeyen bir cafcaflı festivaller dizisine dönüşürdü.

Gizem topluluklarının toplantıları, birlikte yenilen yemeklere göre adlandırılırdı. Dionysos Gizemlerinde toplantıların adı "Stibas" (Saman) idi; zira üyeler yemeklerini saman demetlerinin üzerinde oturarak yerlerdi. Attis Gizemlerinde yemekli toplantının adı "Kline" (Sedir) idi; zira yemekler sedirlerde uzanılarak yenirdi.
İnisiyasyon - Maria Aquilar

Mevsimsel Şenlikler

Dionysos, Demeter, İsis ve Magna Mater kültlerinde bir tür dinsel takvim düzeni bulunmaktaydı. Bu takvim düzenine göre gerçekleştirilen mevsimsel festivaller, bağbozumu ve tahıl ekim-hasat zamanı ile yakından bağlantılı olan eski kabile törenlerinden miras kalmıştı. Şenliklerin zamanlaması, Gizemlerin kaynaklandığı ülkelerin mevsim ritlerine verdiği öneme ve coğrafi koşullara göre değişmekteydi. Dionysos şenlikleri dört mevsimde de kutlanırdı; ama en önemlisi bağbozumu şenlikleriydi. Dionysos kültünde, Demeter inançları ile yakından ilişkili olduğu için, tahıl ekimi ve hasat zamanı şenlikleri de kutlanırdı. Magna Mater kültünde ise, yaşamın yenilenmesini temsil eden bir bahar şenliği kutlanmaktaydı.
İsis şenlikleri, Nil nehrinin döngüsü ile bağlantılı olan üç mevsime (taşkın, ekim ve hasat) göre ayarlanmıştı. Her yıl yaklaşık olarak 19 Temmuz'da, tüm ülke sıcaktan kavrulmuş durumdayken, tıpkı bir mucize gibi, Nil'in suları yükselir ve taşkın başlar. İşte Mısırlılar için kutsal yılbaşı olan o gün, güneş doğmadan önce, İsis'in yıldızı olan Sirius ufuktan yükselerek, taşkın mevsiminin ilk habercisi olur. Nil taşkını şenlikleri eski Mısır'ın en büyük şenlikleriydi. Ayrıca, ek,m ve hasat şenlikleri de vardı. Ancak Mısır takvimi, artık yıl hesabı gözetilmeden düzenlenmiş, 365 günlük bir güneş takvimi olduğu için, belirli bir tarihe bağlanan şenlikler her dört yılda bir gün geri gider ve böylece ciddi bir karışıklık ortaya çıkardı. Romalılar, artık yıl uygulamasını getirerek, Mısır takvimini yeniden düzenlediler. Roma İmparatorluğunda, İsis şenlikleri 25 Aralık, 6 Ocak ve 5 Mart tarihlerinde kutlanıyordu.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...