02 Eylül 2013

HARAMDAN KAÇMAK BİZ BAŞIBOŞ DEĞİLİZ

 Biz, Başıboş Değiliz
İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruh) 
Hindistan'da yetişen en büyük velî ve âlim. Âriflerin ışığı, velîlerin önderi, İslâmın bekçisi, müslümanların baştâcı, müceddid, müctehid ve İslâm âlimlerinin gözbebeğidir. İnsanların îtikâd, ibâdet ve ahlâk husûsunda doğruyu öğrenmelerini, öğrendikleri bu bilgiler ile amel etmelerini sağlayan, insanları Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmak için rehberlik eden ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen İslâm âlimlerinin yirmi üçüncüsüdür. İsmi, Ahmed bin Abdülehad bin Zeynel'âbidîn'dir. Lakabı Bedreddîn, künyesi Ebü'l-Berekât'dır. 1563 (H.971) senesinde Hindistan'ın Serhend (Sihrind) şehrinde doğdu. İmâm-ı Rabbânî ismiyle tanınmıştır. İmâm-ı Rabbânî, Rabbânî âlim demek olup, kendisine ilim ve hikmet verilmiş, ilmi ile amel eden, ilim ve amel bakımından eksiksiz ve kâmil, olgun âlim demektir. Hicrî ikinci bin yılının müceddidi (yenileyicisi) olmasından dolayı"Müceddîd-i elf-i sânî", ahkâm-ı İslâmiye ile tasavvufu birleştirmesi sebebiyle, "Sıla" ismi verilmiştir. Hazret-i Ömer'in soyundan olduğu için ,"Fârûkî" nesebiyle anılmış, Serhend şehrinden olduğu için de oraya nisbetle, "Serhendî" denilmiştir. Bütün bu vasıflarıyla birlikte ismi, İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i elf-i sânî Şeyh Ahmed-i Fârûkî Serhendî'dir. 

Biz başıboş değiliz
Bir gence mektubunda buyurdu ki: (Evladım!
Seni, bu doğru yoldan ayırmasın Allah’ım.
Ey oğlum, sana pek çok lutfedip Hak teâlâ,
Şereflendirmiş idi tövbe ve istiğfarla.
Şimdi bilmiyorum ki, nefis ile şeytanın,
Din bilgisi olmayan kötü arkadaşların,
Arasında, o temiz halde kalabildin mi?
Bu üç güçlü düşmana karşı durabildin mi?
Gençlik var ve para bol, arkadaşlar uygunsuz.
Nefsin arzularını yapmak kolay ve ucuz.
Ey oğlum, benim sana diyeceğim, tek şudur:
Körpeciksin, yolun da begayet korkuludur.
Mubahları, zaruret kadar kullanmalıdır.
Haram ve günahlara hiç uzanmamalıdır.
Zira cenab-ı Allah, acıyıp bu kullara,
Mubahla zevklenmeye, izin verdi onlara.
Helal olan sayısız şeyleri bırakarak,
Onun haram kıldığı bir iki zevke sapmak,
Hakka karşı, ne kadar büyük edepsizliktir.
Ne derece bir inat, ne terbiyesizliktir.)
Allah adamlarından olan bu mübarek zat,
Bir gün de, genç birine şöyle etti nasihat:
(Ey oğlum, haram ile beslenirse bir beden,
Hiç sevap kazanamaz yaptığı ibadetten.
Kazandığın maaşı helal ettirmemişsen,
Nasıl cevap verirsin mahşerde Rabbine sen?
Ey oğlum, bizler kuluz, Allah’ın emrindeyiz.
Kendi emrine buyruk ve başıboş değiliz.
Her istediğimizi yapamayız ki zinhar,
Zira Sahibimizin bize emirleri var.
Burada yaşamazsak Onun emirleriyle,
Mezarda, pişmanlıktan başka şey geçmez ele.
Ey oğlum, gençlik çağı, kâr ve kazanç vaktidir.
Mert olan, bu zamanı iyi değerlendirir.
İhtiyarlık zamanı, herkese olmaz nasip. 
Olsa da, vakit olmaz elverişli, münasip.
Vakit dahi bulunsa, azalınca güç, kuvvet,
Yapılmaz gençlik gibi yarar iş ve ibadet.
Oğlum, nefsimiz için yaparız nice şeyler.
Onlar, hep sorulacak mahşerde birer birer.
O gün günahlarımız konunca önümüze,
Nasıl mahcup oluruz, o zaman Rabbimize.
Hazırdır ve nazırdır elbette cenab-ı Hak.
Ve senin her işini görmektedir muhakkak.
Bir kimsenin işinden, Rabbi razı olmazsa,
Ölmesi, hayırlıdır, onun yaşamaktansa.
Bunları bile bile haramları işlemek,
Müslümana yakışan bir hal olmasa gerek.)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...