Esmâ-i Hüsnâ İle İlgili Ayet-i Kerimeler:
"En güzel isimler (Esmâ-i Hüsnâ) Allah'ındır. O halde ona en güzel isimlerle dua edin."[189]
“De ki: İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini derseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır."[190]
"Allah kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O’na mahsustur." [191]
"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir. Hikmet sahibidir." [192]
Tesbihat
(Subhanellahi velhamdulilahi vel mülkü lillahi, vel azametu vel kibriyau lillah, vela ilahe illallah, vela havle vela kuvvete illa billah, vellahu ekber, adedi halkihi, ve zinete arşihi, ve midade kelimatihi, ve rızae nefsihi, ve kema yenbeği leh, ve kema huve lehu ehl, la yenkatiu vela yenfed, min ezeli'l-ezeli ila ebedil ebed.)
"Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Bütün övgü Allah'adır. Mülk Allah'ındır. Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu ve yücedir.
Allah kendisinden başka ilah olmayandır. Onun güç ve kudretinin üstünde hiçbir güç ve kuvvet yoktur.
Allah, mahlukâtın sayısıyla, arşın ölçüsüyle kelimelerin ifade edemeyeceği kadar zat ve sıfatlarıyla ulu, ezeli ve ebedidir." [193]
Haşr Sûresinin Son İki Ayeti
Ve Esma-i Hüsna
"Eğer biz bu Kur'ân’ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
O, öyle bir Allah'tır ki kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. O mülkün sahibidir, eksikliklerden münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir.
O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler Onundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir.” [194]
Esmâ-i Hüsnâ Ve Tevhid
İsminin anılmasıyla yeryüzünde ve gökyüzünde hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah'ın adıyla başlarım. O her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.
Hamd, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'adır. O, her türlü övgüye layıktır. O'na sınırsız ilmi kadar hamdü senalar olsun. O'nun Celâlinin kemalini ve hükümranlığının azametini mahlukât tam manasıyla kavramaktan acizdir.
Selâtü selam, O'nun Rasulü mahlukâtın en şereflisi, insanların her bakımdan en üstünü Ümmi Peygamber Muhammed (s.a.v.)'e, onun güzide aile efradı ve ashabı üzerine olsun.
Kendisini her türlü noksanlıklardan tenzih ettiğimiz yüce Allah'ın bir takım "Güzel isimleri" ve ulvi sıfatları vardır. Biz bu isimleri ele alırken Allah'ın kitabından ve Rasulullah'ın sünnetinden yola çıktık. Ve bu konuda ilim ve fazilet sahibi kimselerin görüşlerinden istifade ettik.
Bununla ilgili olarak Cenab-ı Hakk:
"En güzel isimler (esmâ-i hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na en güzel isimlerle dua edin" [195] buyurmaktadır. İşte bu; Allah'ın kendi kitabında, peygamberinin diliyle bize isimlerini bildirdiğinin delilidir.
Bu konuda Tirmizî'de rivayet edilen ve yaygın olarak geçen hadis ile Ebu Hureyre tarikiyle Velid b. Müslim'in rivayetini kısaca açıkladım. Bu, Ebu Bekir el-Beyhakî ve diğerlerinin kitaplarındakiler gibi Safvetü't-Tabiin'de çıkarılan isimlerdir.
Bu konuda birtakım güçlüklerle karşılaştım. Ve bu konuda Allah'ın tevfîkine defalarca müracaat ettim. Sonunda bu durum bana kolaylaştırıldı. Ve nefsimi mutmain eden, göğsümü açan, sınırsız bir mutluluk duyduğum bu kitabı yazdım. Bununla Allah'ın isimlerinin bir kısmını okuyucuya aktarmayı umuyorum. Şüphesiz ki Allah'ın isimlerinden her bir isimde de bir azamet, sıfatlarından her bir sıfatta derin bir muhabbet ve vakar vardır. Öyle ki bunlar Rabbinden korkanların tüylerini diken diken yapıyor. Sonra bu güzel isimlerden her biriyle Allah'ı zikirle kalpler yumuşak olur. Allah'ın bu güzel isimleriyle Allah'ı zikreden, kalpleri yumuşayan göğüsleri huzura eren mü'minlere ne mutlu!
Allah'ı çokça zikretmemiz gerekir.
Zira Cenab-ı Hak:
"Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!" [196]
“…Rabbını çok an, sabah akşam tesbih et."[197]
“... Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alikoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir." [198]
"Andolsun ki Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." [199] buyurmaktadır.
Resulullah (s.a.v.) de:
"Rabbini zikreden kimse ile Allah'ı zikretmeyen kimsenin benzerliği ölü ile dirinin benzerliği gibidir." buyurmaktadır.
İşte bu sebepledir ki Allah (cc)'ın isimlerini bize gelen haberlere göre tertib üzere yazdım ve Allah'ın Kitabı'nın gösterdiği üzere açıkladım. Bu isimleri Kur'ân-ı Kerim'den, Allah'ın kitabındaki muhkem ayetlerden çıkardım. Allah'ın isimlerinden her bir güzel ismi Nebi (s.a.v.)'e dua ederek açıklamak için gayret gösterdim. Ben bu husustaki gayretimin sevabını Allah'tan umuyor ve Rabbimin rızasına ermek için yapıyorum. İşte bununla Cenab-ı Hakk'ın en büyük nimetine kavuşmuş olmayı Rabbimden temenni ediyorum. Çünkü bu hususta yüce Rabbimin rızasını umuyorum. Bunun hakkımda bir dua olmasını temenni ediyor ve azamet sahibi olan Allah'a sığmıyor, Allah'ın rızasına ermek istiyorum.
Allah'a bunu faydalı işlerden sayılması için en samimi duygularla dua ediyorum. Çünkü Resulullah'a:
"Hangi amel daha hayırlıdır?" diye soruldu. Peygamberimiz (s.a.v.):
"Allah'ı bilmektir" buyurdu. Peygamberimiz (s.a.v.)'e:
"Bununla hangi ilmi kastediyorsun?" diye sorulduğunda, Peygamberimiz (s.a.v.):
"Noksan sıfatlardan münezzeh Allah'ı bilmektir" buyurdu.
Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.)'e:
"Biz sana yapılacak ameli soruyoruz, sen ise bize ilim'den bahsediyorsun" denildiğinde. Peygamberimiz (s.a.v.):
"Allah'ı bilmekle faydalanılacak en küçük bir amel Allah'ı bilmeden elde edilecek pek çok amelden daha faydalıdır" buyurdu. Zira Allah (c.c):
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"[200]
"De ki: İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini derseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır."[201] buyurmaktadır.
Ey Allah'ım!
Sen Bir ve Samed'sin.
Samed, ihtiyaçlarda kendisine ihtiyaç duyulan efendi, kendisine rağbet edilen, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan kimse demektir. Samed, kendisine ihtiyaç duyulan şerefli zâttır. Samed, ebedi ve ezelidir. O, mahlukat yok olup gittikten sonra da bakidir. Samed bir diğer mana itibariyle efendilikte son rütbeye ulaşmış kimse demektir. Bir diğer manada Samed, her şeyin kendisine ihtiyaç duyduğu zâttır. Yani her yaratılan mahlukât ondan herhangi bir şekilde müstağni olamaz, mutlaka ona ihtiyaç duyar. Samed, teşbih olmaksızın yemeye, içmeye, mideye ihtiyacı olmayandır. Samed olan Cenab-ı Hak doğmamış ve doğurulmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur. Şu da bilinsin ki; O, hiçbir şeye benzemez, O'nun dengi yoktur. O, bir olan mabuddur. O halde akıl sahipleri düşünsün ve ibret alsınlar.
"Ey Allah'ım! Bana faydalı olanı öğret ve beni öğrettiğin şeylerle faydalandır, ilmimi artır."
Varlığı zatının müktezası (gereği) olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı idare eden, ebedi hayatla diri olan, eşi ve örneği olmadan yeri ve göğü ve bunlar arasındakileri yaratan, kendisinden başka mabud olmayan Allah'tan; bizi dergâh-ı izzetinde bağışlamasını ve bize merhamet etmesini diliyor ve umuyoruz. Şüphesiz ki O, bütün günahları bağışlayan ve çok çok esirgeyendir.
"Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." [202]
Esmâ'ül Hüsna ve Kâinat
Kâinât, Yüce Allah'ın eserlerindendir. Allah'ın eserleri, O'nun isimlerine, isimleri sıfatlarına, sıfatları da zatına delil teşkil eder. Bütün varlıklar, Allah'ın isim ve sıfatlarının tezahürü, tecellisi ve eserleridir.
Yüce Allah buyuruyor:
"Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak." [203]
"Andolsun ki, sana apaçık âyetler indirdik." [204]
"Kesinlikle inanan kimseler için âyetleri açıklamışızdır." [205]
"Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları ve yerle gök arasında emre âmâde duran bulutları döndürmesinde, düşünen kimseler için deliller vardır." [206]
"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahipleri için deliller vardır."[207]
"Anlayan bir millet için âyetleri uzun uzadıya açıkladık." [208]
"Rabbinin, dosdoğru yolu işte budur. İbret alan kimselere âyetleri uzun uzadıya açıkladık." [209]
"O, gökten su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan bitirdiğimiz yeşilden, birbirine benzeyen ve benzemeyen yığın yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkardık. Ürün verdiklerinde ürünlerine, olgunlaşmalarına bir bakın. Bunlarda, inananlar için, şüphesiz, deliller vardır." [210]
"Rasûlum! Bir bakın neler var göklerde ve yerde! Fakat bu deliller, bu uyarılar, inanmak istemeyen bir topluluğa fayda vermez." [211]
"Göklerde ve yerde nice belgeler vardır ki yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler." [212]
"Kâinatta düşünenler için deliller vardır." [213]
Bütün kainat Allah'ın eseridir. Bu eserleri görmeyen göz kör, duymayan kulak sağır, anlamayan kalp mühürlüdür!
Kâinattaki bütün belgeler, eserler Allah'ın isimlerinden birine delalet eder. Canlılardaki rızık eseri, Allah'ın Rezzâk ismine delalet eder. Canlılardaki hayat eseri, Allah'ın Muhyi (hayat veren) ismine delalet eder. Nimet eseri, Allah'ın Mün'im (nimet veren) ismine delalet eder. Yüce Allah'ın her eseri bir ismine delalet eder.
Varlıklardaki bütün eserler, Yüce Allah'ın güzel isimlerinden bir isme delalet eder.
Yüce Allah, yarattığı her şeyi ve yaptığı her işi bir hikmete göre yapmıştır. O, boş bir şey yaratmaz, anlamsız ve lüzumsuz bir iş yapmaz.
O, mutlak hikmet sahibidir.
Hikmet nedir?
Hikmetin pek çok anlamı vardır.
Hikmet, doğru söz ve iştir.
Hikmet, olayları sebep-sonuç ilişkileri içinde görmektir.
Hikmet, eşyanın tabiatında mevcut olan sırlara vakıf olmak, işin iç yüzünü, gerçek tarafını kavramak ve gizli yönlerine girmektir.
Hikmet, varlıklar ve olaylar hakkında en mükemmel ve en sağlıklı bilgidir.
Hikmetin bir anlamı da maslahattır. İslâm dini bir maslahat dinidir.
Gerek dünyevî gerekse uhrevî maslahatları azamî derecede gerçekleştirmek ve fesatları asgari hadde indirmek için Allah tarafından gönderilmiştir.
Kâinatın bir parçası, hatta en önemli unsuru olan insan, aklın yanında gönül hayatı açısından da Rabbi ile münasebet kurar. Bu münâsebetin sağlanmasında Esmâ'ül Hüsna'nın çok büyük rolü vardır. İsimlerin kelimeler ve seslerle ifade edilmesi ve bu seslerin kulaklarda yankılanması söz konusu iletişimi geliştiren ve güçlendiren faktörlerdir. Kur'ân-ı Kerim'de dua ve zikrin ısrarla vurgulanmasının bir sebebi de budur. Allah Rasûlü'nün dua ve zikirlerinde Esmâ'ül Hüsna'nın çokça geçmesi de bundandır.
Muhyiddin İbn-i Arabi diyor ki:
Kainat ve özellikle insan ilâhî isimlerin bilinmesine ve tecelli etmesine vesile olmuştur. İnsanın çeşitli halleri ilâhî isimlerin farklı tecelli etmesiyle bağlantılıdır. Her kulun durumuna uygun düşen ilahi bir isim vardır. Kul bir bedendir, ona tekabûl eden ilâhî isim ise onun kalbi gibidir.
Yüce Allah'ın isimleri O'nun sıfatlarına delâlet eder. Esmâ'ül Hüsnâ denilen Allah'ın güzel isimleri, O'nu çeşitli yönleriyle tanıtan sıfatlarıdır. İnsanlarda ve diğer varlıklarda bulunan cüz'î sıfatlar ve görülen bütün eserler, Yüce Allah'ın sıfatlarının bir tezâhürüdür, görüntüsüdür.
Kur'ân-ı Kerîm baştan sona kadar Yüce Allah'ı tanıtan âyetlerle doludur. Hemen hemen her âyet yüce Allah'ın bir yönüne işaret eder. Allah'ı tanımak için, hiç şüphesiz O'nun isimlerini iyi anlamak gerekir. [214]
Esmâ-i Hüsnâ Hakkında Gelen Rivayetler
Ve Hadis-i Şeriflerde Geçen Lafızlar
Esmâ-i Hüsnâ'nın Sayımı
Ebu Hureyre (r.a.)'dan:
“Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Allah'ın doksan dokuz -yüzden bir eksik- ismi vardır. Bunları ezberleyip benimseyen cennete girer."[215]
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle naklediyor:
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip anlarsa cennete girer."[216]
Ebu Hureyre bir başka rivayetinde diyor ki:
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Cenab-ı Hakk'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim onu özümseyerek ezberlerse cennete girer."
Bunlar: Tirmizi rivayetinde yer alan Esmâ-i Hüsnâ'dır. [217]
Esmâ-i Hüsnâ Hakkında
Gelen Farklı Rivayetler
Esma-i Hüsna'nın sayısı, Buhârî'nin Sahih'inde "Allah'ın yüzden bir eksik ismi vardır."[218] şeklinde geçmektedir.
Hadiste geçen 'ahsâhâ' lafzı, burada 'hafizaha" şeklinde geçmektedir. Nitekim Ebu Hureyre rivayetinde Peygamberimiz (s.a.v.):
"Allah'ın doksan dokuz -yüzden bir eksik- ismi vardır. Bunları anlayarak ezberleyen cennete girer. O tektir, teki sever."[219] buyurmuştur.
Sahih-i Buhari'yi şerheden İbn-i Hacer el-Askalani ise Tirmizi'nin, Velid kanalıyla "Şuayb'dan naklettiği rivayeti doğruya en yakın olup Esmâ-i Hüsnâ'yı şerhedenlerin ekseriya güvendiği rivayet budur" [220] demiş ve daha önce Tirmizi'de geçen isimleri ifade etmiştir.
Taberanî hadiste geçen isimleri Ebu Zera' ed-Dımeşkî kanalıyla Safvan b. Salih'den çıkarmış. Fakat isimlerin sayısı konusunda farklı görüşler serdetmiş el-Kabid, el-Basit yerine, el-Kaim, ed-Dâim kullanılmış, er-Reşid yerine eş-Şedîd, el-Vedud, el-Mecid, el-Hakîm yerine- el-Âlâ, el-Muhid, Maliki yevmîddîn kullanılmıştır.
İbn-i Hayyan'ın Hasan b. Süfyan'dan onun da Safvan tarikıyla rivayet ettiği hadiste, el-Mani karşılığında er-Rafi gelmiştir.
İbn-i Huzeyme Safvan rivayetiyle gelen hadislerde aynı şekilde bazı isimlere muhalefet ederek el-Hakîm yerine el-Hâkim; el-Valî yerine el-Mevla isimlerini kullanmıştır.
El-Muğisi"[221] kullanmıştır.
Sünen-i İbn-i Mace'de Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın doksan dokuz -yüzden bir eksik- ismi vardır. Kim bunları anlayarak sayarsa cennete girer."
Bir diğer hadiste Ebu Hureyre (r.a.) diyor ki:
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın doksan dokuz -yüzden bir eksik- ismi vardır. Allah tekliğe geniş ölçüde yer verdi. Her kim bu doksan dokuz ismi özümseyerek ezberlerse cennete girer.”[222]
İbn-i Mace'de Tirmizi'deki düzen korunmadığı gibi farklı isimlere de yer verilmiştir. Metnin sonundaki ahad ismiyle de sayı 100'e çıkarılmıştır.
Allah, doğurmayan ve doğmayan hiçbir şeye muhtaç olmayan birdir. Zuheyr: Hadiste Esmâ-i Hüsnâ'nın başlangıcının "La ilahe illallah" kelime-i tevhidi ile başladığını söylemiştir.
Tirmizi'de bulunan yirmi beş isim İbn-i Mace'de, İbni Mace'de bulunan yüz isimden yirmi beş isim de Tirmizi'de mevcut değildir.[223]