Âdem Aleyhisselâm ilk insan olarak yeryüzüne
geldikten sonra devran devam etmiş, yüz yirmi dört bin peygamber,
onların tâbileri ve muhalifleri gelip-geçmiş, yaşlı dünya binlerce defa
dolmuş-boşalmış, nice nice hadiselere şâhit olmuş, artık dünyanın sonuna
gelinmiştir.
İnsanoğlu muvakkat ve çok kısa bir ömre sahip olduğu halde ahiret yerine dünyayı tercih ediyor, dünyaya bağlanıyor.
Halbuki insanın ölümü onun kıyametidir ve "Küçük
Kıyamet" olarak tabir olunur. Dünyanın yıkılışı büyük kıyamet, insanın
ölümü ise küçük kıyamettir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:
"Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!" buyuruyor. (Hicr: 99)
Her insanın, her varlığın bir sonu olduğu gibi bu
dünyanın ve kâinatın da bir sonu vardır. Ancak Allah-u Teâlâ kıyamet
vaktini gizledi. Ki, insanlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesine
karşılık devamlı bir hazırlık içinde olsunlar, kötülüklerden
sakınsınlar.
Âyet-i kerime'lerde şöyle buyurulmaktadır:
"Herkes işlediğinin karşılığını görsün
diye, zamanını gizli tuttuğum kıyamet mutlaka gelecektir. Buna inanmayan
ve nefsinin arzusuna uyan kimse seni ondan alıkoymasın. Yoksa helâk
olursun!" (Tâhâ: 15-16)
İnsanları ahiret fikrinden uzaklaştırmak isteyen
şeytan tabiatlı kimseler her zaman için mevcuttur. Fakat akıllı bir
mümin, o gibi kimselerin akıntısına kapılmaz, onlara asla uymaz, kulluk
görevlerini yerine getirerek ahiretini kazanmaya muvaffak olur.
Allah-u Teâlâ;
Kıyametin mutlaka geleceğini;
Kıyametin, ondan kurtuluşun asla mümkün olmayan büyük bir felâket olduğunu;
Ve kıyametin zamanını kendisinden başka kimsenin bilemeyeceğini haber vermiştir.
Oysa bugün kıyamet saati hakkında küffar
memleketlerinde cereyan eden yerli-yersiz tartışmalar bu İslâm
memleketinde de rağbet görüyor,
Allahu Teâlâ bu büyük felâketin şiddetini;
"Gök yarıldığı zaman." (İnfitar: 1)
"Güneş katlanıp dürüldüğü zaman." (Tekvir: 1)
"Yıldızlar kararıp döküldüğü zaman." (Tekvir: 2)
Âyet-i kerime'lerinde ve daha pek çok Âyet-i
kerime'sinde haber verdiği halde kimisi filan köye sığınmakla, kimisi de
muhkem sığınaklar yapmakla bu büyük felâketten korunabileceğini
zannediyor.
Farz-ı muhal hiçbir felâketin ulaşmadığı en muhkem
bir sığınıkta bile olsa "Ölüm felâketi"nden kurtuluş olmadığını,
kâinatın ömrüne kıyasla çok cüzi bir ömür yaşayacağını hesap etmiyor.
Küfür ve inat batağına saplanmış, Allah-u Teâlâ'nın hükmüne ve emrine
teslim olmak yerine, O'nun takdirine karşı tedbir alabileceğini
zannediyor. Allah-u Teâlâ'ya hasım kesiliyor.
Kıyamet Nedir?
"Kıyamet"
kelimesi "Kıyam"dan türemiş olup; dikilmek, ayağa kalkmak, ayaklanmak
mânâlarına gelir ve Kur'an-ı kerim'de yetmiş yerde geçmektedir.
"Kıyâmet gününe andolsun!" (Kıyâmet: 1)
Allah-u Teâlâ üzerinde yaşadığımız bu dünyayı ve
bütün mahlûkatı geçici bir zaman için yaratmıştır. Her canlının bir
eceli olduğu gibi, dünyanın da bir ömrü vardır. Yarattıklarını dilediği
kadar yaşattıktan sonra öldürecek, var olan her şey kıyametin kopmasıyla
bir gün yok olacak ve sonsuza kadar devam edecek olan ahiret hayatı
başlayacaktır.
Kıyâmet günü üzerine yemin edilmiş olması, bu hadisenin muhakkak gerçekleşeceğini göstermektedir.
Dini bir tabir olarak kıyamet ise; içinde yaşadığımız
dünyanın ve onun bünyesinde yer aldığı kâinatın parçalanıp dağılması,
daha sonra insanların hesap vermek üzere Allah-u Teâlâ'nın huzur-u
izzetinde, mahiyetini bilemediğimiz bir biçimde kıyam etmesidir.
"Her şeyi altüst eden o en büyük felâket geldiği zaman." (Nâziât: 34)
Allah-u Teâlâ üzerinde yaşadığımız bu dünyayı ve
bütün mahlûkatı geçici bir zaman için yaratmıştır. Her canlının bir
eceli olduğu gibi, dünyanın da kâinatın da bir ömrü vardır.
Yarattıklarını dilediği kadar yaşattıktan sonra öldürecek, var olan her
şey kıyametin kopmasıyla bir gün yok olacak ve sonsuza kadar devam
edecek olan ahiret hayatı başlayacaktır.
Kıyamet inancı, imanın altı esasından birisi olan
"Ahiret inancı"nın bir bölümüdür. Ahiret hayatı kıyametle başlar. Bunu
mahşer, mizan, sırat, cennetliklerin cennete, cehennemliklerin cehenneme
girmeleri ve ebedi bir hayatın başlaması safhaları takip eder.
İnsan başıboş olarak gâye ve maksatsız
yaratılmamıştır. Öyle olsaydı mükellef olmaz, yaptığı şeylerden mesul
tutulmaz, ceza veya mükâfat görmezdi.
Nitekim Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'lerinde şöyle buyurmaktadır:
"İnsan başıboş olarak bırakılacağını mı sanıyor?" (Kıyamet: 36)
"Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (Müminûn: 115)
Kıyametin Kopma Zamanı Yaklaşmıştır:
Kıyametin kopmasının yakın olduğunu gösteren birçok Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'ler vardır:
Nitekim Âyet-i kerime'lerde mühim bir ihtar mahiyetinde şöyle buyurulmaktadır:
"Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır." (Necm: 57)
"Onun alâmetleri gerçekten gelmiştir." (Muhammed: 18)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şehadet parmağı ile orta parmağını yanyana göstererek şöyle buyurdular:
"Ben, kıyamet şöyle yakın olduğu halde gönderildim." (Buhârî - Müslim)
Kâinatın ömrüne nispetle kıyametin kopması çok yakın sayılır. Bu sebeple bu hadiseye "Âzife" denilmiştir.
Kıyamet, olanca şiddet ve sıkıntıları ile insanları kuşattığında onu Allah-u Teâlâ'dan başka kimse açamaz ve geri çeviremez.
"Onu Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur." (Necm: 58)
Kıyametin kopması Kur'an-ı kerim'de "Saat" kelimesiyle ifade edilmiştir. Beklenmedik bir zamanda ve çok süratli olarak gerçekleşecektir.
"Kıyamet saati mutlaka gelecektir, bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmıyor." (Mümin: 59)
Kıt akıllı, kısır düşünceli olan bu gibi kimseler;
kıyameti tasdik etmezler, öldükten sonra dirilmeyi ve mahkeme-i kübrâ'yı
inkâr ederler, inanmadıkları için de mücadeleye girişirler, yalan
yanlış fikirlerinde ısrar edip dururlar.
Kıyametin kopacağı kesindir. Bütün Enbiyâ-i izam, bütün semâvî kitaplar onu haber vermişlerdir.
Kıyametin ne zaman kopacağını, bu müthiş saatin ne
zaman geleceğini Allah-u Teâlâ'dan başka kimse bilmez. Kesin olarak
bilinen, alâmetleri zuhur etmeden kopmayacağıdır. Birisi zuhur edince,
diğerleri birbiri ardından ortaya çıkar.
Önce küçük alâmetler zuhur edecektir. Ahir zaman
devrinde yaşıyoruz. Kıyametin küçük alâmetlerinin hemen hepsi zulur
etmiştir. Büyük alâmetlerin de zuhur etmesinden sonra her an kıyametin
kopması beklenebilir.