Yıldızların
Parlaklıkları
Yıldızları incelemede bilinmesi
gerekenlerin başında onların parlaklıkları gelir. M.Ö. İkinci yüzyılda
Hipparchus (Hiparkus) çıplak gözle görebildiği yıldızların parlaklıklarını kadir
aralıkları denen beş aralığa böldü; en parlak yıldızı 1 inci kadir, en sönük
yıldızı 6 ıncı kadir olarak sınıfladı. Yıldızların gökteki konumlarını ve
parlaklıklarını içeren ilk gerçek kataloğu hazırladı. Örneğin Büyük Ayı'nın
yıldızlarının çoğu ve kutup yıldızı 2. kadirden, Küçük Ayı'nın tavasının
sapındakiler 4. kadirden, tavasının en sönüğü 5. kadirdendir. (“Kadir birimi„
rakamın üzerine yazılan m harfi ile gösterilir. Örneğin, 2m ikinci
kadir; 3m,6 üç onda altıncı kadir demektir. Bugün 5m ve
6m yıldızları Ay'sız, iyice karanlık bir gecede görebilmek için
şehrin ışıklarından uzaklaşmak gerekir.) Bugün, teleskoplar sayesinde,
6m den daha sönük milyarlarca yıldız olduğunu biliyoruz. Bunların
parlaklıkları, Hipparchus ölçeğini de koruyarak, fakat kişinin göz yeteneğine
bağlı olmayan, iyi tanımlanmış çağdaş âletlerle ölçülen sayısal kadir sınıfına
dayandırılmıştır. Birkaç örnek Çizelge 4.1'de verilmiştir.
Şekil 4.13: 100000 yıl sonra Büyük
Ayı takım yıldızı sağdaki şekli alacaktır.
Çizelge 4.1: Kadir ölçeğinde bazı
görünür parlaklıklar.
Güneş | -26m.5 |
Dolunay | -12m.5 |
Venüs (en parlak ) | -4m.4 |
Sirius | -1m.4 |
Rigel | 0m.0 |
Aldebaran | +1m.0 |
Kutup yıldızı | +2m.0 |
Çıplak gözle görme sınırı | +6m.0 |
Gemici dürbünü görme sınırı | +9m.0 |
15 cm çaplı teleskopla görme sınırı | +13m.0 |
5 m çaplı teleskopla fotografik görme sınırı | +24m.0 |
En büyük teleskopla fotografik görme sınırı | +29m.0 |
Yıldız parlaklıklarını ölçmek için
temelde iki çeşit çağdaş yöntem vardır: Birincisi 19. yüzyıl sonlarında başlayan
ve bugün çok daha duyarlı hâle getirilen fotograf çekme yöntemidir. Bir yıldızın
görünen parlaklığı, fotograf filmi (genellikle cam) üzerinde oluşturduğu
görüntünün büyüklüğünden bulunabilir. Parlak bir yıldızın film üzerindeki
görüntüsü sönük yıldızın görüntüsünden daha büyük olur (Şekil 4.12). Bunlar
"fotografik ışık ölçer" diye bilinen âletlerle ölçülürler. Büyük teleskoplarla
ya da daha uzun poz süresi ile çekilen fotograflarla daha sönük yıldızlar
kaydedilebilir.
Daha duyarlı ikinci yöntem
"fotoelektrik ışık ölçümü" yöntemidir. Işık fotonları ışığa duyarlı bir yüzeye
düştükleri zaman, yüzeyden elektron koparırlar. Ne kadar çok foton düşerse o
kadar çok elektron koparılır. Bu elektronlar bir iletken telle toplanırsa
elektrik akımı oluşur. Bu akımın şiddeti, ışığa duyarlı yüzeye düşen ışığın
şiddetinin bir ölçüsüdür. Teleskop, ışığı (parlaklığı) ölçülecek yıldıza
yönlendirilir, teleskopun topladığı ışık "fotokatlandırıcı" denen bir aygıtın
duyarlı yüzeyine düşürülür. Fotokatlandırıcıda oluşan küçük akım bir yükselteçle
ölçülebilir düzeye yükseltilir. Elektronik teknolojisinin son yıllardaki
gelişmesi sonucu bu yöntem, TV görüntüsü çekmeye benzer biçimde, fotograf
çekiminde de kullanılmaktadır.
19. yüzyıl gök bilimcileri, birinci
kadirden yıldızların altıncı kadirden yıldızlara göre 100 kat daha parlak
olduğunu buldular. Kadir farkı 5 iken parlaklık oranının 100 olması demek, kadir
farkı 1 iken parlaklık oranının 2.512 olması demektir. Çünkü,
(2.512) (2.512) (2.512) (2.512)
(2.512) = 100
Bir yıldız diğerinden 2m
kadir daha parlaktır demek, (2.5) (2.5) = 6.3 kere daha parlaktır demektir.
Kadir farkı ile parlaklık oranı arasındaki ilişki kesin matematiksel formülle
ifade edilebilir: Eğer a yıldızının ölçülen ışık şiddeti La, b
yıldızının ölçülen ışık şiddeti Lb ve bunlara karşılık gelen kadir
değerleri, ma ve mb ise, aradaki bağıntı şudur :
\F(La,Lb) =
100.4(mb-ma)
mb-ma=5 iken
La/Lb=100 olduğunu kolayca kanıtlayabilirsiniz. Bu
ifadenin en çok kullanılan biçimi ve matematiksel eş değeri şöyledir:
mb-ma=2.5
log\F(La,Lb)
a yıldızı standard olarak
seçilirse, yukarıdaki yöntemlerle ölçülen Lb den mb
hesaplanır, böylece bütün yıldızların kadirleri standart yıldıza (ya da
yıldızlara) ayarlanmış olur.
Bu şekilde tanımlanan matematiksel
kadir sınıfına göre, Hipparchus'un 1. kadir sınıfına koyduğu yıldızlardan bir
kısmı, aslında sıfırıncı kadirden ya da daha parlaktır. Bugün en büyük
teleskoplarla 29 uncu kadire kadar yıldızları kaydetmek (ölçmek) mümkündür. 29
ncu kadirden bir yıldız; 1 nci kadirden bir yıldızdan yaklaşık 160 milyar kere
daha sönük, gözün görme sınırı olan 6 ncı kadirden 1,6 milyar kere daha
sönüktür.
Salt Parlaklıklar
Bir kürenin yüzeyine serpilmiş gibi
gözüken yıldızların aslında çok farklı uzaklıklarda olduklarını gördük. Yerden
gözle ya da çağdaş teleskoplarla ölçülen parlaklık, görünen parlaklık (m) dir.
Yıldızların gerçek ışınım güçlerini bulmak için, m yi uzaklığın etkisinden
kurtarmamız gerekir.
Bir ışık kaynağının görünen
parlaklığı, uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak değişir; örneğin, uzaklığı
iki katına çıkarsa bize ulaşan ışık miktarı dört kat azalır. (Çünkü, bir nokta
kaynaktan çıkıp bir koni içinde yayılan ışık, koninin eksenine dik kesitinin
alanı gittikçe büyüdüğünden, gittikçe daha büyük alana yayılır; iki alanın
oranı, bu alanların koninin köşesine olan uzaklıklarının kareleri oranına
eşittir.) O hâlde yıldızların gerçek parlaklıklarını karşılaştırabilmek için
hepsini aynı uzaklığa indirgemeliyiz.Yıldızların hepsini 10 parsek ya da 32.6
ışık yılı uzaklığa yerleştirdiğimizi ve parlaklıklarını yeniden ölçtüğümüzü
düşünelim. Bu şekilde bulunan kadir değerlerine salt (mutlak) parlaklık denir.
Örneğin 100 pc ötede bir yıldızın görünen parlaklığı 6. kadir olsun. Bunu 10 pc
uzaklığa getirebilseydik 100pc/10pc = 10 ve 102 = 100 olduğundan
parlaklığı 100 kat yani 5 kadir artardı ve salt parlaklığı +1 olurdu. Eğer bir
yıldızın uzaklığı biliniyorsa, salt parlaklık şu formülden kolayca hesaplanır :
M = m + 5 - 5 log r
Burada; M salt parlaklık, m ölçülen
görünen parlaklık, r ise pc biriminde uzaklıktır. Bu, astronominin temel
formüllerinden biridir.
Bütün yıldızları 10 pc yarıçaplı
küre yüzeyine yerleştirebilseydik gök yüzü çok farklı görünürdü : Güneşin bizden
uzaklığı r = 1GB = 1/206265 pc ve görünen parlaklığı m = -26m.74 olduğuna göre,
yukarıdaki formül M = +4m.83 verir; bu durumda Güneşin çıplak gözle
görülmesi çok zor olurdu. Uzaklığı 7m.2 pc olan Vega yıldızı yaklaşık
yine aynı kadirde, yani Güneş'ten 50 kez daha parlak olurdu. Kuğu takım
yıldızında Deneb için m = 1.25, r = 500 pc dir. Bunu 10 pc uzaklığa getirince, M
= -7m.2 olur: Vega'dan 1400 kez, Güneş'ten 65000 kez daha
parlak. En parlak yıldızlar için M = -10m olduğu ve
uzaydaki sayılarının çok az olduğu anlaşılmıştır. Bize en yakın yıldız Proxima
Centauri için, m = 11, r = 1.3 pc dir. Bu M = 15m.5 verir, yani
parlaklığı 60 kez azalır ve Güneşten 18000 kere daha sönük olduğu
anlaşılır.Yıldızların salt parlaklıkları 30m den daha büyük aralığı
kapsar.
Yıldızların Renkleri ve
Sıcaklıkları
Açık bir gecede ve karanlık bir
yerde yıldızları inceleyenler, yıldızların çeşitli renkler sergilediklerini
bilirler. Örneğin; Avcı (Orion) takım yıldızında Betelgöz ve Akrep (Scorpius)
takım yıldızında Antares kırmızı, Arabacı (Auriga) takım yıldızında Capella ve
Güneş sarımsı, Çalgıcı (Lyra) takım yıldızında Vega ve Büyük Köpek (Canis Major)
takım yıldızında Sirius beyazdır. Bu renkler yıldızların sıcaklıklarının
göstergesidir.
Yıldızlar yaklaşık olarak ideal bir
karacisim gibi ışıma yaparlar. (bkz kesim 4.1). Merkezde üretilen ışınım,
Güneş'te olduğu gibi, yüzeye ardışık soğurulma ve yeniden salınma ile ulaşır.
Dolayısıyla dış atmosferden çıkan ve bizim gözlediğimiz ışınım ışık küre (ince
yüzey katmanı) tarafından soğrulup yeniden salınan ışınımdır, yani bu dış katman
oldukça iyi bir karacisim gibi davranır. Bu demektir ki yıldızların renkleri,
Wien yasası nedeniyle, onların yüzey sıcaklıklarının bir göstergesidir: Kırmızı
yıldızlar 3000°K yöresinde olup soğukturlar; sarı renkte olanlar 6000°K,
beyazlar 10000°K, mavi yıldızlar 20000°K kadardır.
Yıldızın bütün dalga boylarında
saldığı toplam ışınıma, bolometrik ışınım gücü (Lbol);
buna karşılık gelen kadir değerine, bolometrik kadir (Mbol)
denir. Yer atmosferi dalgaboylarının çoğunu geçirmediği için Mbol
gözlenemez. Ayrıca, teknik nedenlerle de gök bilimciler bir yıldızın
parlaklığını sınırlı dalgaboyu aralıklarında gözlerler. Örneğin; sarıya duyarlı
film kullanılır ya da sarı süzgeçten geçirilen ışık (gözün en duyarlı olduğu
bölge) ölçülürse görsel kadir elde edilir. Gözün gördüğü kadir'e en yakın kadir
budur. Eğer maviye duyarlı fotograf filmleri kullanılırsa ya da mavi süzgeçten
geçen ışık ölçülürse mavi kadir bulunur. İlk ölçülen yıldız parlaklıkları (19.
yüzyıl sonlarında) bunlardır. Sonra gök bilimciler kadir sistemini kısa
dalgaboyunda mora ve uzun dalgaboylarında kırmızıötesine kadar genişlettiler.
İki kadir arasındaki farka, renk
ölçeği denir. Kadir cinsinden görsel (sarı) parlaklığı V, mavi parlaklığı B ile
gösterirsek, renk ölçeği (B-V) yıldızın yüzey sıcaklığına bağlı olur. Dolayısıyla yıldızın
rengi ve uzaklığı (aradaki ilişki belirlendikten sonra) B-V den bulunabilir. Yıldızın
sıcaklığı biliniyorsa, V den görsel salt parlaklık Mv; B
den mavi salt parlaklık Mb hesaplanabilir.
Yıldızların çoğu için Yer
atmosferinin kestiği ışınım miktarı çok değildir. Uydularla yapılan gözlemler
yardımıyla bu ölçülürse, Yer yüzeyinden yapılan kadir ölçümleri düzeltilerek
mbol bulunabilir. Yıldızın uzaklığı ölçülmüşse Mbol ve
dolayısıyla toplam ışınım gücü L hesaplanabilir. L =4πR2σT4 bağıntısından da
yarıçap biliniyorsa sıcaklık, sıcaklık biliniyorsa yarıçap bulunabilir. Şimdi
bunu Güneş'e uygulayıp yüzey sıcaklığını bulalım: Kesim 4.2 de Güneş'in ışınım
gücünü L = 3.8x1026 watt, yarıçapını R = 7x108 m bulmuştuk.
Bunları yukarıda yerlerine koyarsak, T4 = L/4πR2σ = 0.11x1016 ve iki defa
arka arkaya karakök alırsak (dördüncü derceden kök), T = 5780°K bulunur. Buna,
güneşin etkin sıcaklığı denir.
Şekil 4.14: Tayf sıralamasını
gösteren bir örnek dizi. Hidrojenin soğurma (siyah) çizgilerinin A dan B ye ve A
dan G ye doğru gittikçe zayıfladığına dikkat ediniz. Diğer bazı elementlere ait
çizgilerin hangi tür yıldızda kuvvetli veya zayıf olduğunu incelemeniz
gerekir..