MEKKE'NİN FETHİ
Hudeybiye andlasmasina göre Huzaa kabilesi, Resulullaha,Bekirogullari
kabileside Kureys kabilesi himayesine girmisdi.Fakat Bekirogullari kabilesi
ansizin Kureyslilerden Saffan bin Umeyye,Ikrime bin Ebu Cehil, Süheyl bin Amr,
Huveytib bin Abduluzza, Mükrez oglu Hafz ve bir kisim kureysli müsriklerle Huzaa
kabilesi üzerine saldirmislar ve onlardan 23 kisiyi öldürmüslerdi.Bunun üzerine
Huzaa kabilesinden Amr bin Salim Huzai 4I kisilik toplulukla peygamberimize
geldiler ve olayi Resulullaha anlattilar. Resulullah Kureyslilere, ya bu
saldirida öldürülen 23 kisinin diyetinin ödenmesini yada Kureyslilerin
Bekirogullarinin himayesini birakmasini istedi. Kureysli Müsrikler bunlari da
kabul etmediler.Fakat yinede anlasmayi bozduklari için içlerini korku bürüdü. Ve
tekrar anlasma yapmalari için Ebu Süfyan-i Medineye yolladilar. Ebu Süfyan
Peygamberimizden ve Sahabilerden Eman dilediysede kabul görmedi ve mekkeye eli
bos olarak döndü.Peygamberimiz büyük bir ordu hazirlayarak gizlice Mekke sehrini
kusatti. Aniden basilan Mekkeli Müsrikler neye ugradiklarini sasirmislar ve
savas hazirligini bile yapamamislardi. On ikibin kisilik büyük islam ordusu hiç
bir büyük olaya karismadan kolayca Mekke sehrini fethetmislerdir.Hicretin
sekizinci yilinda Resulullah (s.a.s.)'e boyun egen Mekke, bu tarihten sonra yeni
bir dönemi yasamaya basladi. Allah Teâlâ'nin mübarek kildigi, Islâm dininin
merkezi olan bu belde, sirkten, putperestlikten ve bütün diger hurafelerden
arindirilmis yeni bir hayata kavustu. Daha önce bagimsiz bir sehir devleti olan
Mekke'nin, fetihten sonra ekonomik ve sosyal durumu da degismisti. Mekke,
ihtiyaçlarini temin edebilmek için ihtiyaç duydugu yogun kervan faaliyetlerine
eskisi gibi bagimli degildi. Zira, Islâm devleti elde ettigi gelirleri ihtiyaç
olan yerlere adil bir sekilde taksim ettigi için Mekke'nin ihtiyaç duydugu her
sey Islâm devleti eliyle saglaniyordu. Ayrica eski ticarî faaliyetler, Mekke
için artik hayatî olma özelligini yitirmisti. Mekke, Hac zamanlarinda çok
degisik bir manevî atmosfer altinda hareketli ve canli günler yasiyordu. Bu
zaman zarfinda çok yogun bir ticarî faaliyeti de sahne oldu. Ayrica Mekke,
yeryüzündeki bütün müslümanlarin kalplerinde yasattiklari ve oraya ulasip, Hac
ibadetini yerine getirmek için büyük fedakârliklari göze aldiklari bir manevî
sehir olma özelligini kiyamete kadar sürdürecektir.
Kaynak: Islam tarihi