27 Kasım 2012

21 NCİ YÜZYIL ALLAH'A YÖNELİŞİN MÜJDESİNİ VERMEKTEDİR

Geçen yüzyıl savaşlar, zulümler, toplu katliamlar, ırkçı saldırılarla dolu, soykırımların yaşandığı bir yüzyıldı. Bu belaların sebepleri ise 19. yüzyılda hazırlanmaya başlamıştı. İlkçağlardan beri maddenin mutlak varlık olduğunu iddia eden maddeci düşünce, Darwin'in 19. yüzyılda ortaya attığı evrim teorisiyle güç bulunca, dinsiz ideolojilerde geniş çaplı bir yayılma oldu. Bu ideolojiler bir anda toplumların hayat felsefesi haline geldi.
Materyalist ideolojilerin toplumlarda uygulanmasıyla, zayıfı ezen, devlet kurumuna karşı, aile kavramını hiçe sayan, barış, huzur, kardeşlik tanımayan, sevgi, vefa, saygı gibi manevi değerlerden uzak, sanattan, bilimden zevk almayan nesiller ortaya çıktı. Ahlaki değerleri yok sayan, yalnızca maddeye önem veren bu anlayışın hakim olmasıyla, insanlar adeta ruhsuzlaştırıldı. Allah'ın varlığını ve dini inkar eden bir dünya oluşturmaya çalışan materyalistler, insanlara, hiç kimseye karşı sorumlulukları olmadıkları ve hiç kimsenin hakkını gözetmeden diledikleri gibi yaşayabilecekleri yalanını empoze ettiler.
Bunda da kısmen başarılı oldular ve ortaya dinden tamamen uzak yaşayan ve insani duygulardan uzaklaştırılmış bir nesil çıktı. Darwinist eğitimle yetişen bu nesil, üniversitede hayat felsefesi olarak Darwinizm'in "güçlü olan yaşar, zayıf olan elenir", "hayat bir mücadeledir", "gelişmek için savaşmak gerekir" telkinlerini almış, bu telkinlerle dolu Darwinist kitapları okumuş bireylerden meydana geliyordu. Bunun neticesinde toplumda giderek artan sayıda dinsiz, Allah inancı olmayan, ahirete inanmayan, hesap gününü düşünmeyen insanlar meydana geldi. Üniversitelerde hocalar, siyaset yapan politikacılar, sanatçılar, sporcular, aydınlar, bilimadamları felsefe olarak materyalizmi benimsedikleri için, konuşmaları, fikirleri, ortaya çıkardıkları eserler hep bu dinsizliğin birer ürünü oldu. Bilim adamları yaptıkları keşifleri, yaratılış gerçeği yerine evrim safsatasına bağladı; edebiyatta, sanatta ortaya çıkan her eserin ana fikri materyalizme dayandırıldı; siyasetçiler, üniversite hocaları, aydınlar yaptıkları her konuşmada bu dinsiz felsefeyi övdüler.
İşte 19. yüzyılda filizlenmeye başlayan dinsiz ideolojilerin dünya toplumlarına hakim olmasının sonucunda, 20. yüzyıl belaların ve sıkıntıların çağı olarak tarih sahnesinde yer aldı.
Ancak artık 20. yüzyıl geride kaldı. Şu an 21. yüzyılda; yepyeni bir çağdayız. Geçtiğimiz yüzyılda materyalist felsefenin, -hangi isimle ortaya çıkarsa çıksın- yıkımdan başka bir şey getirmediğini gören dünya insanları artık Allah'a yöneliyor. Özellikle 20. yüzyılın son dönemlerinde başlayan bu dine ve maneviyata geri dönüş, hızlı bir akımla tüm dünyayı sardı. Allah'a inanan, dua eden, yaratılış delillerini gören, aile, devlet, millet, ahlak gibi kavramlara hak ettikleri gerçek değeri veren toplumlar oluşmaya başladı.
Elbette bunun en büyük nedeni, dinsizlik propagandası yapan faşist ve komünist ideolojilerin oluşturduğu sistemlerin insanlara yaşatmış olduğu yıkım, sefalet, acı ve zulümdür. Özellikle Rusya'da, dinsizliğin doğurduğu felaketlere tüm dünya defalarca şahit olmuştur. Ekonomik bunalım, ahlaki dejenerasyon, açlık... Tüm bunlar Darwinist hezeyanları temel alan komünist Rusya'nın ardında bıraktığı kara tablonun bir parçasıdır. İşte tüm bu yaşananlar dünya insanlarına ders olmuş ve özellikle Batı dünyasında Allah'a yöneliş hız kazanmıştır.
Bu ani dönüş, birçok alanda çarpıcı bir şekilde kendini göstermektedir. Dünyanın önde gelen liderleri, politikacılar, askerler, hukukçular, sanatçılar, sporcular, bilim adamları, aydınlar Allah'a olan inançlarını açıkça ortaya koymaktadırlar. 20. yüzyılın Stalin, Lenin, Hitler, Mussolini gibi dinsiz, kanlı, zalim liderlerinin ve Marx, Engels gibi felsefecilerinin aksine 21. yüzyılın çağdaş liderleri Allah inancının, maneviyatın ve barışın önemini kavramışlardır.
Liderlerin yanısıra sanatçılar, bilimadamları, sporcular, yazarlar, aydınlar artık çalışmalarında, yaptıkları açıklamalarda Allah'ın ismini anarak, Batı'da dine ve maneviyata yönelişin önemini ifade etmektedirler. Son yıllarda düzenlenen ödül törenlerinde sanatçıların büyük çoğunluğu Allah'a olan şükranlarını dile getirmekte, sporcular başarılarının Allah'ın bir lütfu olduğunu belirtmekte, birçok bilimadamı yaratılış gerçeğini kabul etmektedir. Aynı şekilde 21. yüzyıl insanları da bu önemli gerçeğin bilincindedirler. Tüm bu gelişmeler 19. yüzyılda yaygın olarak benimsenen materyalist felsefenin, 21. yüzyılda yerini tekrar Allah inancına, doğruya, barışa, güzel olana bıraktığını göstermektedir.
Bu, Allah'ın insanlara vaadidir:
De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)
ALLAH'A YÖNELİŞİN TOPLUMDAKİ YANSIMALARI
Son yıllarda medyada "Allah'a inanıyorum", "her gece dua ederim, "Allah'a şükretmediğim tek bir günüm bile geçmiyor.", "Allah sizi ve ülkemizi korusun", "Allah'a teşekkür ederim" gibi başlıklı haberlere çok sık rastlıyoruz. Ancak bu haberlerde üzerinde dikkatle durulması gereken nokta bu sözleri kimlerin söylediğidir. Bu sözlerin sahipleri dünyada milyonlarca kişinin beğeniyle izlediği sanatçılar, gençlerin şarkılarını ezbere bildiği şarkıcılar, insanların maçlarını takip ettiği sporcular veya dünya politikasına yön veren ülkelerin liderleridir. Toplumun önde gelen kişileri, bu sözleriyle tüm dünyada büyük bir hızla yayılan Allah'a yönelişin en somut örneğini sergilemektedirler. Bu insanlar inançlarını dile getirmekten hiç çekinmeden, her fırsatta Allah'a olan sevgilerini ve bağlılıklarını vurgulamaktadırlar. Sanatçılar, kendileriyle yapılan röportajlarda, albümlerinin kapaklarında, çevirdikleri filmlerde, söyledikleri şarkılarda, ödül törenlerinde; politikacılar günlük hayatlarında, konuşmalarında kısacası her fırsatta Allah'a karşı olan bağlılık duygularını anlatmaktadırlar.

İngiltere Başbakanı
Tony Blair
İngiltere ve Amerika gibi dünyanın en gelişmiş ülkelerinin başında olan liderler de yaptıkları birçok konuşmada Allah'a yönelişin, manevi değerlerin insanlık açısından öneminin üzerinde durmaktadırlar.
Örneğin dindar kimliğiyle tanınan İngiltere Başbakanı Tony Blair, 2001 yılı Ocak ayında düzenlenen bir toplantıda İslam'daki sosyal adalet kavramının kendisini çok etkilediğini söylemiştir. Ve yine Kuran'da yer alan zekatı örnek vererek yardımlaşmanın toplumlarda yaygınlaşmasını umduğunu dile getirmiştir. Tony Blair'in bu sözleri, tüm dünyada Kuran ahlakına yönelişe büyük bir ihtiyaç olduğu ve bu sürece hızla girildiğini göstermektedir.

ABD Eski Başkanı
Bill Clinton
İngiltere'nin yanısıra dünyada en çok söz sahibi olan ülkelerden olan Amerika'da da durum farklı değildir. Amerika'nın eski başkanı Bill Clinton, 1997 senesinde inanç özgürlüğüyle ilgili bir genelge yayınlayarak her kesimden insanın huzur ve güvenlik içinde ibadetlerini yerine getirmesine imkan sağlamıştır. Bunun yanısıra İslam dinine olan hayranlığını defalarca dile getirmiş, tüm dünyada barışın sağlanması için insanları Allah'a dua etmeye davet etmiş, Kuran'dan ayetleri örnek vererek insanları dine yönelmeye teşvik etmiştir. Bill Clinton ayrıca, tarihin en büyük buluşlarından biri olan Genom Projesi'nin açıklanmasının ardından tüm dünyaya hitaben yaptığı konuşmasında, "Allah'ın yaşamı yarattığı dili öğreniyoruz'' diyerek başladığı sözlerini "Allah'ın en kutsal armağanının ne kadar harika, güzel ve karmaşık olduğunu daha yakından anlıyoruz'' diyerek tamamlamıştır.1 Clinton, bu sözleriyle tüm dünyada hızla yayılan Allah'a ve yaratılış gerçeğine dönüşü dile getirmiştir. Yine 19 Ocak 2001 tarihinde Amerikan halkına hitaben yaptığı "Veda Konuşması"nı da şu sözlerle noktalamıştır: "Allah sizi korusun, Allah Amerika'yı korusun."

ABD Başkanı
George J. Bush
Yeni başkan olan George W. Bush da, başkanlık seçimleri öncesinde Amerika'da devlet okullarında Yaratılış'ın okutulması gerektiğini vurgulamış, dini ve ahlaki eğitime önem verilmesi gerektiğini dile getirmiştir.
Son olarak Newsweek dergisinin Ocak 2001 sayısındaki bir makalede Meksika'nın yeni devlet başkanı Vicente Fox'un, yaklaşık bir yüzyıldan sonra ülkenin yönetimini ele alan en açık dindar olduğu yazılmıştır. Tüm bunlar artık Batı'nın yeni liderlerinin Allah'a yönelişin önemini kavradıklarını açıkça göstermektedir.

Meksika Devlet Başkanı
Vincente Fox
Dünya liderlerinin yanısıra sanat dünyasında da Allah'a dönüşün izleri açıkça görülmektedir. Dünyaca ünlü sinema oyuncularının her biri artık demeçlerinde Allah'a olan inançlarını vurgulamaktadırlar. Örneğin sinema dünyasının önde gelen isimlerinden Oscar ödüllü sinema oyuncusu Denzel Washington, bir röportajında başından geçen bir olay için "bu Allah'ın planı, benim değil", "şu an bulunduğum yere Allah'ın yardımıyla geldim" diyerek Allah'a ve kadere olan inancını ve Allah'a olan güvenini dile getirmiş, ayrıca çocuklarını da Allah inancıyla yetiştirdiğini belirtmiştir.2
Ünlü komedyen Jim Carrey ise bir röportajında sahip olduğu yetenek için Allah'a şükrettiğini açıkça dile getirmiştir.
Bunların yanısıra Arnold Schwarzeneger, Mel Gibson, Sharon Stone, Jean-Claude Van Damme gibi birçok ünlü de yaşadıkları debdebe dolu hayatın geçiciliğini anlayıp, Allah inancına yönelen ünlülerdir.
Sinema oyuncularının Allah'a yönelişlerindeki bu dikkat çekici artışın yanısıra son yıllarda çevrilen Holywood filmlerinde dini temaların işlenmesi de bu açıdan önemlidir. Milyonlarca dolar masraf yapılarak, en son teknoloji kullanılarak çekilen "Armageddon", "End of Days" (Şeytanın Günü), "Resurrection" (Diriliş), "Devil's Advocate" (Şeytanın Avukatı) gibi filmlerde senaryolar Allah inancı, kıyamet günü, melek, şeytan, kader konuları üzerine kurulmuştur.

Dünya üzerinde milyonlarca insanın izlediği filmlerde, son yıllarda sık sık dini temalar işlenmeye başlanmıştır. Yukarıda bu filmlerin bazılarından alınmış kareler ve tanıtımlar görülmektedir.
Sanat dünyasının müzisyen çevresinde son yıllarda yaşanan Allah inancına yönelişin örneklerini görmek mümkündür. Bunu anlamak için her yıl düzenlenen Müzik Ödülleri Törenleri'nden sadece birini takip etmek bile yeterlidir. Grammy, Brits, VH1, MTV Müzik Ödülleri gibi törenlerde ödül alan sanatçıların yüzde doksanı yaptıkları konuşmalarda ilk önce Allah'a teşekkür etmektedirler.
Örneğin ünlü genç şarkıcı Shakira, 2000 senesinde MTV'nin düzenlediği Müzik Ödülleri Töreni'nde ödülünü aldıktan sonra "bana bu hediyeyi verdiği için Allah'a teşekkür ederim" demiş, yine bir başka ünlü şarkıcı olan Lauryn Hill, 1999 senesinde düzenlenen Grammy Ödül Töreni'nde Allah'a olan inancını dile getirmiştir. Bunların yanısıra ünlü şarkıcı Sinéad O'Connor, "Allah bana yardım etti, bana sesimi... verdi" diyerek, sahip olduğu yeteneğin Allah'ın bir nimeti olduğunu belirtmiştir. Dünyanın en ünlü gitaristlerinden biri olan Carlos Santana da bir ödül töreninde sanatçılara hitaben yaptığı konuşmasında müzik kabiliyetinin Allah'ın verdiği bir yetenek olduğunu milyonlarca insana hatırlatmıştır.

Yukarıda amblemleri görülen Avrupa müzik ödülleri törenlerinde, Allah'a olan inancını dile getiren sanatçılar her geçen gün artıyor.
Bir başka dikkat çekici nokta da, hergün televizyonlarda onlarca kere yayınlanan bu şarkıcıların söyledikleri şarkıların sözleridir. Bu sözlerin birçoğunda Allah'a sığınma, Allah'a yalvarma, dua tarzında ifadeler vardır. Bu, çok önemli bir noktadır. Bu şarkıları ezberleyen, sürekli söyleyen her genç aslında Allah'a yalvardığının, Allah'ın ismini andığının farkındadır. Örneğin gençlerin oluşturduğu çok ünlü bir grup olan Boyz II Men, bir şarkılarında sadece Allah'a yalvararak, dua etmektedirler. Bu gençleri seven milyonlarca hayranı da onların Allah'a olan samimi yakınlıklarını kendilerine örnek almaktadır.
Bu şarkıcıların albüm kapakları dikkatlice incelendiğinde Allah'a olan yönelişleri burada da açıkça görülebilir. NSYNC, Backstreet Boys gibi özellikle genç şarkıcılardan oluşan grupların çıkardıkları son albümlerin kapakları çok önemli mesajlar içermektedir. Dünyada milyonlarca genç hayranı olan, her yıl onlarca ödül alan NSYNC grubunun en son çıkardığı "No Strings Attached" adlı albümlerinin kapağında yer alan teşekkür sözleri, özellikle gençlerin Allah'a yönelişinin en büyük delilidir. Bu gençlerden biri olan Chris Kirkpatrick'in Allah'a olan inancını yansıtan sözleri şöyledir:
"Beni koruduğu ve bana verdiği hediyeyle insanlara ulaşma fırsatı verdiği için Allah'a teşekkür ederim. Tüm bunları bana veren Sen'sin ve Sana sonsuz şükürler olsun."
1.Hürriyet Gazetesi, 27 Haziran 2000 2.http://dev.celebsites.com/denzelwashington/; Weekend Conversation with Denzel Washington, 12 Aralik 1999 
Kaynak:Harun Yahya

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...