31 Ekim 2012

TÜM NİMETLERİN EN ÜSTÜNÜ ALLAH'IN RIZASI



Tüm nimetlerin en üstünü:ALLAH’ın rızası


Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah’tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (Tevbe Suresi72)
Önceki sayfalarda cennette var olan nimetlerin göz kamaştırıcılığını anlattık. Ortaya çıkan tablo cennetin insanın beş duyusuna olabilecek en büyük zevk ve lezzetleri tattırdığını göstermektedir. 
Ancak cennetin tüm bunlardan çok daha üstün olan en büyük nimeti Allah’ın rızasıdır. Müminin Allah’ın rızasını kazanabilmiş olmasından dolayı hissettiği sevinç ve huzurdur. Dahası Allah’ın verdiği herşey için O’ndan razı olmanın O’na daimi bir şükür içinde bulunmanın verdiği asil mutluluktur. Kuran’dacennet ehlinin bu vasfına şu şekilde dikkat çekilir: 
“… Allah onlardan razı oldu onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.” (Maide Suresi 119)
Müminlerin Allah’ın rızasını kazandıklarını hissetmelerinin en çarpıcı ifadesi ise Allah’ın onlara görünecek şekilde tecelli etmesidir. Dünyada bu durum olanaksızdır çünkü ayette belirtildiği gibi”gözler O’nu idrak edemez…” (Enam Suresi 103). Ancak Kuran’da bildirildiğine göre Allah ahirette mümin kullarına belirli bir şekilde tecelli ederek gözükecektir. Bunun nasıl olacağı ise Allah Katındadır. Ancak ayetlerde geçen ifadelere göremahşer günü Allah sekiz meleğin taşıdığı arşında müminlerin karşısına gelecektir. (Hakka Suresi 17) 
Ayetlerde haber verildiği üzere o an müminlerin “yüzleri ışıl ışıl parlar Rablerine bakıp-durur”. (Kıyamet Suresi 22-23) Dahası “çok esirgeyen Rabbdan onlara bir de sözlü ‘Selam’ (vardır)”. (Yasin Suresi 58) İçinde bulundukları doğruluk makamı Allah’ın onurlu-üstün makamıdır ve müminler burada “çok kudretli mülkünün sonu olmayan (Allah)ın yanında doğruluk makamındadırlar”. (Kamer Suresi 55)
Tüm bunlar müminlerin Allah’ın rahmetini ve rızasını üzerlerinde en yoğun biçimde hissetmeleri anlamına gelir ki olabilecek en büyük nimet budur. Allah’ın rızasını kazanmış olmak hiçbir maddi güzellikle karşılaştırılamayacak kadar büyük bir sevinç ve mutluluk verir insana. 
Aslında cennetin diğer nimetlerini değerli kılan şey de yine Allah’ın rızasıdır. Çünkü aynı nimetler dünyada da kısmen var olabilirler ama Allah’ın rızası dahilinde olmadıktan sonra mümin için bir anlam taşımazlar.
Bu nokta son derece önemlidir ve iman edenlerin bunun üzerinde dikkatle düşünmeleri gerekmektedir. Çünkü nimeti asıl değerli kılan şeyonun kendi içinde taşıdığı lezzet ve zevkin çok daha ötesinde bir şeydir. Asıl değer o nimeti Allah’ın “ikram” etmiş olmasıdır. O nimeti kullanan ve bunun için Allah’a şükreden mümin Allah’ın ikramıyla muhatap olduğunu Rabbimiz’in kendisini sevdiğinikoruyup-gözettiğini ve kendisine rahmetinden tattırdığını hisseder ki asıl hazzı bundan alır. Nimet bir amaç değil araçtır. İnsanın Allah’a daha çok şükretmesini sağlamak için vardır. Dolayısıyla cennetin tüm nimetleri de yine birer araçtır; içindeki müminler ebediyen Allah’a şükretsinler diye yaratılmışlardır. Onları değerli kılan en önemli şeylerden biri de budur. Kısacası cennetteki nimetler insanın Allah’a yakınlaşması O’nun ebedi dostluğunu sevgi ve hoşnutluğunu kazanmanın tarifsiz zevkine ulaşması için bir vesiledir. İşte bu nedenle Allah’ın rızası cennetin en büyük nimetidir. Ve diğer maddi zevklerin hepsinin çok ötesindedir.
Cennetteki en çarpıcı nimetlerden biri olan ve Kuran’ın da sık sık vurguladığı güzel kadınları (hurileri) ele alalım. Bu kadınlar estetik kavramının doruğunu temsil ederler ve son derece çekicidirler. Bunlarla birlikte olmak başlı başına büyük bir nimettir. Nitekim Kuran’da bu teşvik edilir onların yüzlerinin ciltlerinin ve hatta göğüslerinin güzelliğine dikkat çekilir. Allah’ın yarattığı en büyük maddi nimetlerden biri olan cinsellik bu muhteşem kadınlarla sonsuza dek en mükemmel biçimde yaşanır. 
Ancak bu kadınları bu denli değerli kılan şey kendi güzelliklerinin ötesinde onların Allah’tan gelen birer “ikram” olduğunun bilinmesidir. Sonuçta varılan en büyük zevk ikram edenin sevgi yakınlık lütuf ve iltifatına kavuşmanın verdiği zevktir. Yapılan ikramverilen hediye ne kadar değerli olursa olsunbunlardan daha değerli olan alemlerin Rabbi olan Allah’ın ikramına layık görülmenin Allah’tan hediye almanın verdiği zevktir.
Nitekim eğer “Allah’ın ikramı” olmasa bir mümin için tüm nimetler anlamlarını yitirirler. En güzel kadın dahi mümine eğer Allah’ın rızasına aykırı biçimde -yani helal dairesinin dışında- yaklaşırsaanlamını yitirir. Böyle bir yaklaşım Allah’ın rızasına muhalif bir ruhu barındırdığı için müminin kalbini asla cezbedemez. 
Hz. Yusuf’un gösterdiği büyük asalet mümin ahlakının bu yönünü en güzel şekilde ortaya koyar. Kuran’da Mısır vezirinin karısının Hz. Yusuf’tan murad almak istediği hatta bunun için Hz. Yusuf’u zorladığı bildirilmektedir. Ayetlerde Hz. Yusuf’un da söz konusu kadını çekici bulduğu bildirilmektedir. Ancak Hz. Yusuf Allah’ın haram kıldığı bu ilişkiden Allah’ın işaretiyle sakınmıştır. Kadın onu tekrar zorladığında ise zina etmektense hapse girmeyi yeğleyerek şöyle demiştir: “Rabbim zindanbunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir…” (Yusuf Suresi 33) 
Hz. Yusuf’un son derece kötü şartlardaki bir hapishaneyi vezirin karısının kendisini çağırdığı fiilden daha “sevimli” bulması Allah’ın rızasının mümin için olan önemini gösterir. Allah’ın rızasına uygun hareket etmek O’nun hoşnutluğunu kazandığını bilmek müminin kalbi için herşeyden daha önemlidir. Maddi nimetler eğer Allah’ın rızasına aykırı biçimde müminin önüne gelirsenimet olmaktan çıkarlar ve değerlerini yitirirler. 
Cennette ise tüm maddi nimetler Allah’ın rızasına uygun bir biçimde vardırlar. Hurileri Allah özel olarak yaratmış ve kullarına ikram etmiştir. Evleryiyecekler tabiat güzellikleri ve diğer herşey Allah tarafından sunulmaktadır. Onları değerli kılan şey de budur. 
İşte bu nedenle insanın kalbi ancak cennetle tatmin olur. Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır ve bu yüzden ancak O’nun ikramından zevk alır. Dünyada ise cenneti andıran ortamlarda yani nimetlerin O’nun rızasına uygun ve O’na şükredilerek kullanıldığı ortamlarda huzur bulur. İnkarcıların eskiden beridir hayalini kurdukları “yeryüzünde cennet” ideali işte bu nedenle mümkün değildir. Cennette var olan maddi güzelliklerin dünyadaki benzerlerini alıp bir yere toplasanız bile Allah’ın rızası olmadıktan sonrahiçbir anlam ifade etmezler. Hem Allah o maddi güzelliklerden alınan zevki de hemen yok eder.
Kısacası cennet Allah’ın bir ikramıdır ve bu nedenle değerlidir. Cennet ehli “ikrama layık görülmüş kullar”dan (Enbiya Suresi 26) oldukları için ebedi mutluluk ve sevince kavuşurlar. Orada söylenecek en hikmetli söz ise “Celal ve ikram sahibi olan” Allah’ın adını övüp yüceltmektir. (Rahman Suresi78)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...