Çökertme Türküsü
Türkünün Hikâyesi
20. yüzyıl başlarının küçük ve sakin bir sahil kasabası görünümünde iken halkın başlıca geçim kaynakları balıkçılık süngercilik ve özellikle de kaçakçılıkmış. Kaçakçılık Osmanlı Devleti 'nın son dönemlerinin tütün tekeli olan Tütün Rejisi sisteminin dışına çıkarak karşıdaki İstanköy adasında gizlice tütün satmak ve karşılığında rakı kahve vs. getirmekmiş.
Türkünün kahramanı Halil Efe'de yakın arkadaşı İbram (İbrahim) Çavuş ile birlikte hayatını kaçakçılıktan kazanırmış.(Kendisinin bizzat kaçakçılık yapmadığı ancak adalardan gelen kaçak malları daha iç kesimlere taşıyan kervanlardan haraç aldığı rivayet edilmektedir.) Türkü'nün bayan kahramanının asıl adı Havse (Hafize)dir. Havse'nin annesi Türkbükü'lü Kel Güssüm (Gülsüm)dür. Kel Güssüm aynı zamanda çengidir. Çengi erkeklerin sazlı sözlü ve alkol alınarak yapılan eğlencelerinde dans eden ve onlarla birlikte olan kadın demektir.
Güzelliği dillere destan olan Havse Çerkez Kaymakamın yanında temizlik vb. işler yaparak çalışmaktadır. Havseyi İbram Efe 2. eş olarak alınca gerek ailesinden gerekse çevreden tepki almıştır. Bu durumun farkında olan diğer efeler (Bunların arasında Halil Efe de vardır) İbram Efe'nin evini basarak Havse'yi kaçırmak istemişlerdir. İbram Efe önce karşı çıksa da 1. eşini ve gelinlik yaşa gelen kızını korumak için Havse'yi teslim etmek zorunda kalmıştır. Efeler tarafından dağa kaldırılan Havse artık annesi gibi çengi olacak ve bu andan sonra Çakır Güssüm olarak anılacaktır.
Daha sonraları Halil Çakır Güssüm'e aşık olacak ve onu dağdaki efelerden (arkadaşlarından) kaçıracaktır. Bu arada hem efeler hem de Çerkez kaymakam Halil'in peşine düşecektir. Aylarca süren bu kaçışın son duraklarından biri Çökertme'dir.
Burada adı geçen Çökertme Yalıkavak'ta şu anda Yalıkavak Marina'nın olduğu yerin adıdır. Gökova'daki Çökertme'nin Türkü dekiyle alakası yoktur. Halil Efe ve Güssüm Yalıkavak Çökertme'den adalara kaçmayı planlarlarken Rum denizci Kostapao ve gemicisini de rehin alarak Kostapao'nun teknesiyle yola çıkarlar.
O zamanlarda Rumlar tarafından pek sevilmeyen ama son derece de korkulan Halil Efe'nin deniz ve denizcilikle ilgisi yoktur. Ne yapacağını şaşıran Kostapao bu olumsuz durumdan kurtulmak için fırsat kollamaya başlar. Nihayetinde rüzgar ve deniz sertleşince Halil Efe'ye böyle devam ederlerse teknenin dayanamayacağını daha açıklarda havanın daha çok sertleşeceğini ve batma tehlikesi olduğunu bildirir. Hava kalana kadar Aspat'a (Karaincir plajının yanında bulunan zirvesinde gözcü kalesi olan dağın adı. Bitez Yalısı'nın karşısındadır.) sığınmanın uygun olacağını daha sonra oradan adalara (muhtemelen İstanköy'e) geçmenin kolay olacağını söyler.
Kostapao'nun asıl amacı fırtınayı bahane ederek teknesini Bodrum'a yaklaştırmaktır. Halil Efe bunu kabul edince Aspat'a yönelirler. Kostapao Aspat'a doğru giderken Halil Efe'nin ve Güssüm'ün rakısına balık yakalamak için de kullanılan bitkiden elde edilen beyaz renkli bir sıvı karıştırır. Böylece Halil ve Güssüm derin bir uykuya dalarken tekne Aspat'ı geçerek karşısındaki Bitez koyuna gelir. (Kostapao'nun Halil ve Gülsüm'ü doğrudan Bodrum Limanına götürüp teslim edememesinin nedeni Bodrum halkından çekinmesidir.) Kostapao'nun yardımcısı karaya çıkarak Çerkez Kaymakam'a Halil ve Güssüm'ün Bitez'de teknenin içinde olduğunu bildirir.
Çerkez Kaymakam emrindeki kolcuları karadan Bitez'e yollarken gümrük muhafaza teknesi de denizden kaçmalarını engellemek için yola çıkar. Bitez'e daha önce gelen kolcular dayanamayıp ateş etmeye başlayınca kendisi ve teknesi de ateş altında kalan Kostapao hemen demir alır ve kıyıdan uzaklaşmaya başlar.
Bu arada Halil Efe'yi de uyandırır. Çok geçmeden muhafaza teknesiyle karşılaşırlar ve muhafaza teknesinden açılan ateş sonucu Halil Efe yaralanır. Yaralı olarak Bodrum limanına muhafaza teknesiyle getirilir. İbret olsun diye akşama kadar Kaymakamlığın bahçesinde bırakılır. Su istediğinde bile yaralı Halil Efe'ye su vermeyen kolcular pek ölmeye niyeti olmayan Halil Efe'yi kaymakamın emriyle gece iz bırakmadan boğarlar. Başta Gülsüm olmak üzere ölüm haberini alan bütün Bodrum yasa bürünmüş ve anısına bu türküyü yakmıştır.
Türkünün Sözleri
Çökertme'den çıktım da Halil'im
Aman başım selamet
Bitez de yalısına varmadan Halil'im
Aman koptu kıyamet.
Arkadaşım İbram Çavuş
Allah’ıma emanet
Burası da Aspat değil Halil'im
Aman Bitez Yalısı
Yüreğime ateş saldı
Dostlar kurşun yarası.
Burası da Aspat değil Halil'im
Aman Bitez Yalısı
Yüregime ateş saldı
Dostlar kurşun yarası.
(Gidelim gidelim de Halil'im
Çökertme'ye varalım
Golcular gelirse Halil'im
Aman nere kaçalım
Teslim olmayalım da Halil'im
Aman kurşun saçalım
Burası da Aspat değil Halil'im
Aman Bitez yalısı
Ciğerime ateş saldı
Telli gurşun yarası)
Türkünün Hikâyesi
20. yüzyıl başlarının küçük ve sakin bir sahil kasabası görünümünde iken halkın başlıca geçim kaynakları balıkçılık süngercilik ve özellikle de kaçakçılıkmış. Kaçakçılık Osmanlı Devleti 'nın son dönemlerinin tütün tekeli olan Tütün Rejisi sisteminin dışına çıkarak karşıdaki İstanköy adasında gizlice tütün satmak ve karşılığında rakı kahve vs. getirmekmiş.
Türkünün kahramanı Halil Efe'de yakın arkadaşı İbram (İbrahim) Çavuş ile birlikte hayatını kaçakçılıktan kazanırmış.(Kendisinin bizzat kaçakçılık yapmadığı ancak adalardan gelen kaçak malları daha iç kesimlere taşıyan kervanlardan haraç aldığı rivayet edilmektedir.) Türkü'nün bayan kahramanının asıl adı Havse (Hafize)dir. Havse'nin annesi Türkbükü'lü Kel Güssüm (Gülsüm)dür. Kel Güssüm aynı zamanda çengidir. Çengi erkeklerin sazlı sözlü ve alkol alınarak yapılan eğlencelerinde dans eden ve onlarla birlikte olan kadın demektir.
Güzelliği dillere destan olan Havse Çerkez Kaymakamın yanında temizlik vb. işler yaparak çalışmaktadır. Havseyi İbram Efe 2. eş olarak alınca gerek ailesinden gerekse çevreden tepki almıştır. Bu durumun farkında olan diğer efeler (Bunların arasında Halil Efe de vardır) İbram Efe'nin evini basarak Havse'yi kaçırmak istemişlerdir. İbram Efe önce karşı çıksa da 1. eşini ve gelinlik yaşa gelen kızını korumak için Havse'yi teslim etmek zorunda kalmıştır. Efeler tarafından dağa kaldırılan Havse artık annesi gibi çengi olacak ve bu andan sonra Çakır Güssüm olarak anılacaktır.
Daha sonraları Halil Çakır Güssüm'e aşık olacak ve onu dağdaki efelerden (arkadaşlarından) kaçıracaktır. Bu arada hem efeler hem de Çerkez kaymakam Halil'in peşine düşecektir. Aylarca süren bu kaçışın son duraklarından biri Çökertme'dir.
Burada adı geçen Çökertme Yalıkavak'ta şu anda Yalıkavak Marina'nın olduğu yerin adıdır. Gökova'daki Çökertme'nin Türkü dekiyle alakası yoktur. Halil Efe ve Güssüm Yalıkavak Çökertme'den adalara kaçmayı planlarlarken Rum denizci Kostapao ve gemicisini de rehin alarak Kostapao'nun teknesiyle yola çıkarlar.
O zamanlarda Rumlar tarafından pek sevilmeyen ama son derece de korkulan Halil Efe'nin deniz ve denizcilikle ilgisi yoktur. Ne yapacağını şaşıran Kostapao bu olumsuz durumdan kurtulmak için fırsat kollamaya başlar. Nihayetinde rüzgar ve deniz sertleşince Halil Efe'ye böyle devam ederlerse teknenin dayanamayacağını daha açıklarda havanın daha çok sertleşeceğini ve batma tehlikesi olduğunu bildirir. Hava kalana kadar Aspat'a (Karaincir plajının yanında bulunan zirvesinde gözcü kalesi olan dağın adı. Bitez Yalısı'nın karşısındadır.) sığınmanın uygun olacağını daha sonra oradan adalara (muhtemelen İstanköy'e) geçmenin kolay olacağını söyler.
Kostapao'nun asıl amacı fırtınayı bahane ederek teknesini Bodrum'a yaklaştırmaktır. Halil Efe bunu kabul edince Aspat'a yönelirler. Kostapao Aspat'a doğru giderken Halil Efe'nin ve Güssüm'ün rakısına balık yakalamak için de kullanılan bitkiden elde edilen beyaz renkli bir sıvı karıştırır. Böylece Halil ve Güssüm derin bir uykuya dalarken tekne Aspat'ı geçerek karşısındaki Bitez koyuna gelir. (Kostapao'nun Halil ve Gülsüm'ü doğrudan Bodrum Limanına götürüp teslim edememesinin nedeni Bodrum halkından çekinmesidir.) Kostapao'nun yardımcısı karaya çıkarak Çerkez Kaymakam'a Halil ve Güssüm'ün Bitez'de teknenin içinde olduğunu bildirir.
Çerkez Kaymakam emrindeki kolcuları karadan Bitez'e yollarken gümrük muhafaza teknesi de denizden kaçmalarını engellemek için yola çıkar. Bitez'e daha önce gelen kolcular dayanamayıp ateş etmeye başlayınca kendisi ve teknesi de ateş altında kalan Kostapao hemen demir alır ve kıyıdan uzaklaşmaya başlar.
Bu arada Halil Efe'yi de uyandırır. Çok geçmeden muhafaza teknesiyle karşılaşırlar ve muhafaza teknesinden açılan ateş sonucu Halil Efe yaralanır. Yaralı olarak Bodrum limanına muhafaza teknesiyle getirilir. İbret olsun diye akşama kadar Kaymakamlığın bahçesinde bırakılır. Su istediğinde bile yaralı Halil Efe'ye su vermeyen kolcular pek ölmeye niyeti olmayan Halil Efe'yi kaymakamın emriyle gece iz bırakmadan boğarlar. Başta Gülsüm olmak üzere ölüm haberini alan bütün Bodrum yasa bürünmüş ve anısına bu türküyü yakmıştır.
Türkünün Sözleri
Çökertme'den çıktım da Halil'im
Aman başım selamet
Bitez de yalısına varmadan Halil'im
Aman koptu kıyamet.
Arkadaşım İbram Çavuş
Allah’ıma emanet
Burası da Aspat değil Halil'im
Aman Bitez Yalısı
Yüreğime ateş saldı
Dostlar kurşun yarası.
Burası da Aspat değil Halil'im
Aman Bitez Yalısı
Yüregime ateş saldı
Dostlar kurşun yarası.
(Gidelim gidelim de Halil'im
Çökertme'ye varalım
Golcular gelirse Halil'im
Aman nere kaçalım
Teslim olmayalım da Halil'im
Aman kurşun saçalım
Burası da Aspat değil Halil'im
Aman Bitez yalısı
Ciğerime ateş saldı
Telli gurşun yarası)