Sadece Ayınız Değil, Ömrünüz Bal Olsun
Ömür Boyu Aşk isimli kitabımın yayınlandığı günlerdi. Yaşlı ve tecrübeli bir dostum yanıma geldi.
–Tebrik ederim, dedi. Henüz okumadım, ama kitabının ismi çok güzel ve manalı. Bana yıllar önce yaşadığım bir olayı hatırlattı.
Merak ettim.
–Nedir size hatırlattığı olay, diye sordum.
–Evlendiğim gün çevremdekiler, balayına nereye gideceğimizi sordu. Ben de, bizim balımız aylık değil, ömürlük, dedim. Önemli olan bir ay değil, bir ömür mutlu olmak değil mi?
Gerçekten de onlar ömür boyu huzurlu ve mutlu olmanın sırrını keşfetmişlerdi. Yarım asra yaklaşan evlilikleri, karşılıklı saygı ve sevgi temelleri üzerinde yükselmişti.
“Balayı” uygulaması bize batıdan geldi. Kimi anma günleri ve kutlamalar gibi, balayına bakışta da iki farklı görüş ortaya çıktı.
Bir kesim, evliliğin ilk günlerini, hayatın en mutlu dönemi kabul ederek balayına çıkmayı çok önemsedi. Madem en mutlu günlerdi. O halde çifte kumrular gibi baş başa kalıp hayatın tadını çıkarmaktan daha normal ne olabilirdi?
Diğer bir kesim ise, balayına çok soğuk baktı. Bunun yerli ve yerleşik âdetlerimizden olmadığını, kuru bir mutluluk çabasından öteye gidemediğini savundu. Özellikle yöresel yaşayış tarzının hâkim olduğu yerlerde balayına önem verilmediği gibi, balayına çıkana da iyi gözle bakılmaz.
Peki hangisi doğru dersiniz?
Aşırıya kaçan toptancı yaklaşımlar, sağlıklı değerlendirme yapmamızı engeller. En iyisi, katı olmamak ve meseleye esnek yaklaşmaktır.
* * *
Doğrusunu isterseniz, başlangıçta ben de balayının ismine de, uygulamasına da soğuk bakardım. Anadolu geleneğinde acılar ve sevinçler birlikte yaşandığı için, iki kişinin kısa bir süre de olsa başını alıp gitmesi yadırganır. * * *
Balayı gereklidir. Oysa evlilik ve balayı bir süreçtir. Sırası gelen herkes o yoldan geçecektir. Kıskanmak da, yadırgamak da yanlıştır.
Evlilikte mutluluğu, sadece ilk günlerdeki “cicim ayları”ndan ibaret sanmak, elbette eksik bir değerlendirmedir. Ancak mutluluğun bütün ömrü kapsaması düşüncesiyle balayını gereksiz ve yapay bir uğraş olarak görmek de doğru değildir.
Bunların yerine balayına, ömrümüzü bala çevirecek hazırlıkların plânlandığı bir dönem şeklinde bakamaz mıyız? * * *
Neticede, balayına evet diyorum. Ama nasıl değerlendirileceği konusunda eksiğimiz ve yanlışımız olduğuna inanıyorum.Balayı hem parasal, hem de içerik olarak iyi plânlanmalı ki, gelecekteki mutluluğa hizmet etsin. Yoksa iyi plânlanmamış bir balayı, gelip geçici birkaç mutlu gün olmanın ötesine gidemez. Bir de savurganlığa gidilirse, ilerleyen günlerdeki ödeme güçlükleri sizi mutsuz bile edebilir.
Eğer ailenizin kültürel yapısı ve parasal imkânlarınız elverişli değilse, ille de balayına çıkacağım diye sorun çıkarmanıza gerek yok. Ama ben, ailenin de ikna edilerek, ekonomik durumunuzla uyumlu, mütevazı da olsa bir balayına çıkmanızı tavsiye ederim.
Çünkü balayı iki insanın birkaç tatlı gün geçirmesinden ibaret değildir; aynı zamanda hayatını birleştiren iki insanın, birbirini tanıma, anlama, alışma ve gelecek için plân yapma dönemidir. Bunu başarmak için birbirinize odaklaşmanız ve size uygun mutluluğu keşfetme konusunda yoğunlaşmanız gerekir.
* * *
İlk günler borç ödemekle geçmesin. Balayında, yapacağınız masraf, bütçenize uygun olmalıdır. Tabiî eğer mümkünse, akraba ve arkadaş imkânlarını kullanarak çok az masrafla bir tatil yapabilirsiniz. Evlenirken de, tatil yaparken de, israftan kaçınmak en güzeli. Aksi takdirde hayatınızın en mutlu ve en önemli günlerini borç ödeme bunalımıyla geçirmek zorunda kalırsınız.
İster ilk günleri evinizde geçirin, isterse tatil imkânı bulun, yapacağınız en önemli şey, birbirinizi iyi tanımaktır.Bunun için bol bol sohbet ederek, birbirinizin kişilik özelliklerini, hoşlandığı şeyleri, sevmediği noktaları öğrenmeniz gerekir. En önemli tanımak, eşinizin duygu ve düşünce dünyasını tanımaktır. Her insan bir âlemdir ve zengin bir dünyası vardır. Fakat pek az insan eşinin bu dünyasından haberdardır. Yıllardır evli olan nice insan, zaman geçtikçe eşini daha iyi tanıdığını fark eder. Oysa başlangıçtan itibaren yapılacak bir gayret, birbirinizi zamanında tanımanıza sebep olur.
Balayında birbirinizi mutlu etmek, sevindirmek, kırıp incitmemek için olağanüstü bir gayret göstermeniz gerekir. Kimileri, “Bırakalım birbirimizi kandırmayı. Biz ne isek, oyuz. Hata ve günahlarımızla birbirimizi tanıyalım” derler. Neden hata ve ayıplarınızı yok etmek veya azaltmak için gayret göstermek varken, onlarda ısrar edeceksiniz?
Varsın biraz yapmacık ve zorlama olsun, daha iyi olmak için çırpının. İlk günlerdeki kibarlığınız, nezaketiniz, tatlı diliniz ve güler yüzünüz ömrünüzün tümüne yayılsın.
Hem unutmayın, ilk izlenim çok önemlidir. Birbirinizi iyi tanıyın ve iyi tanıtın. Eğer ilk günlerin neşesini kaçıran tatsız bir olay olursa, sanmayın ki sadece birkaç gününüz zarar görecek. Hayır! Bütün ömrünüz bu kötü olaydan olumsuz etkilenecek.
Evliliğin ilk günleri aynı zamanda aile mutluluğunu konu alan kitapların birlikte okunmasıyla geçirilmeli. Bazen bir kitap, sizin hayatınızı değiştirir.
Balayı Gibi Bir Tatil
Eğer, “Biz yıllardır evliyiz. Balayına da çıkmadık, beklediğimiz mutluluğu da yaşayamadık” diyorsanız, size baş başa geçireceğiniz balayı gibi bir tatil öneririm.
Yıllar önce evlenen, hatta birkaç çocuğu olan nice insan, “Artık evliliğimiz böyle geçecek, yapacağımız bir şey yok” diye düşünür. Oysa ömrünüzün sonuna kadar yapacağınız çok şey vardır.
Şayet çocuklarınız varsa bile onları güvenilir bir akrabanıza bırakarak baş başa geçireceğiniz verimli bir tatil, size yepyeni mutlulukların kapısını aralayacaktır. Çocuklarınızı götürseniz bile, tatilin akışı içinde birbirinize odaklaşarak geçireceğiniz zamanlar ayırın.
Böyle bir tatil için ilk tanıştığınız veya evlendiğiniz günün yıl dönümünü seçebilirsiniz. Bu şekilde ilk günlerdeki taze, heyecanlı ve romantik ilişkilerinizi hatırlar, o günlerin coşkun duygularına nasıl dönebileceğinizin yollarını ararsınız.
Bunun için sanki yeni evlenmiş gibi her şeyi baştan plânlayın. Ancak bu plânı yaparken sizin yolunuzu aydınlatacak birkaç temel kitap okumanız gerekecek. Bu kitapları birlikte müzakere edip hayatınıza uygulamanız size ikinci bir bahar yaşatacaktır.
Yeter ki, siz buna inanın ve birbirinizin mutluluğuna hizmet etmek için yemin edin.
Cemil Tokpınar