09 Şubat 2012

Mevlānā Celāl-ed-Dīn Muhammed Rūmī


Mevlâna Celâleddin
  - Bilginler Sultanı Bahaeddin Veled'in kendisinden sonra kürsüsüne varis olarak bıraktığı sevgili oğlu Mevlâna Celâleddin'in doğum tarihi, birçok araştırıcıları düşündürmüştür. Tarihçi Willy Durant, Mevlâna'nın doğumunun 1201, Maurice Barres ise 1203 olarak kabul eder. XIV. Yüzyılda Mevlâna'ya ait menkıbeleri toplayan Mevlevî bilgini Eflâkî Ahmed Dede'nin (Menâkıb-ül-Ârifîn) adlı eserinde, Mevlâna'nın 6 Rebî'ül-evvel 604 (30 Eylül 1207) tarihinde doğduğu yazılıdır. Son yıllarda, bu konuda geniş araştırmalar yapanlar, Mevlâna'nın 1207 yılından çok önce doğduğu tezini ortaya koymuşlardır. Şöyle ki, Mevlâna"Fîhi-Mâfih" adlı eserinin bir yerinde, Semerkand'ın Harezmşahiar tarafından kuşatılmasına dair bir hatırasını anlatırken, "Semerkand'ta idik ve Harezmşah, Semerkand'ı muhasara etmiş, asker çekmiş savaşıyordu" demektedir. Anlatılan tarihî olayın 1207 yılında olduğu düşünülecek olursa, Mevlâna'nın bu tarihlerde hatıralarını unutmayacak bir yaşta, hiç olmazsa 7-8 yaşlarında olması ihtimali vardır. Şu hale göre, onun doğum tarihinin. 1207 yılından çok önceye, en azından 1200 yılına alınması lâzım gelir. Bu böyle olunca, birçok kaynakların bildirdiği gibi, Mevlâna, babası ile birlikte Belh'ten göçtüğü sıralarda, bir çocuk değil, çocukluk yıllarını aşarak delikanlılık çağına basmış bir genç olmalıdır. Mevlâna'yı, Konya topraklarına ayak bastığı yıllarda da en azından 24 yaşlarında, babası Bahaeddin Veled'in kendisine miras bıraktığı kürsüde, herkesin saygısını ve güvenini üzerinde toplayan genç, heyecanlı, fakat olgun bir bilgin olarak görmekteyiz.
    Onun Belh'teki çocukluk günleri, yetişkin dervişlerin ilâhî nağmeleri arasında geçmişti. Mevlâna'nın hayatını yazan Myriam Harry o günleri söyle tasvir eder:
    "Belh'te. Baha Veled'in dervişleri sık sık ilâhî meclislerinde toplanıyorlardı Mevlâna'nın annesi, küçük oğlunun bu meclislere girmesinden çok hoşlanıyordu. Küçük Celâleddin, elinde ipek mendili, basında elmaslarla süslü kırmızı takkesi, başı sağ omuzuna düşük, yanakları al al uzun kirpikli ışıklı gözleri süzgün, kendisini ilâhilerin âhengine kaptırıyor, durmadan semâ ediyordu..."
    Babasının derslerine devam eden. olgun müridlerin terbiyesi altında yetişen Mevlâna, babası ile birlikte, bütün göç yollarını izlemiş, bu yollarda devrin tanınmış bilgin sûfileriyle tanışmıştı. Bahaeddin Veled'in vefatından sonra, durağın Konya şehri olduğuna, O'nıın mübarek cesedinin bulunduğu bu topraklarda kesin olarak yerleşmek gerektiğine artık inanmıştı. Konya'yı seviyor ve şöyle diyordu:
    — Bundan sonra Konya'ya Velîler şehri deyiniz. Zira, Konya'da doğan çocuk veli olur. Sultan'ül Ulemanın mübarek cesedi, evlât ve ahfadı bu şehirde kaldığı müddetçe, burada harp olmaz, düşmanlar galip gelemez. Nihayet helak olurlar. Konya âhir zaman âfetlerinden de mahfuz kalır Zira maddî ve manevî varlığımız artık Konya'dadır.
    Mevlâna. eşi ve çocukları ile birlikte. Emir Eedreddin Gevhertaş'ın yaptırdığı medresenin mütevazi birkaç hücresine yerleşmişti-. Babasının ölümünden sonra, O'nun müridi ve talebeleri, bu sefer kendi etrafını çevirdiler. Veled'in bıraktığı kürsünün tek varisi olarak görüyorlar, ondan feyz almak istiyorlardı. Fakat Mevlâna, kendisini babasının yerine lâyık göremiyor, bu kürsüye oturmanın henüz zamanının gelmediğine inanıyordu. Baha Veled, sevgili oğluna bütün bilgileri kademe kademe vermiş, hakikat yollarını birer birer açmıştı. Bilgiye ve durmaksızın okumaya susamış Mevlâna, babasının ölümünden sonra, yalnız kaldığını, onsuz hiçbir şey yapamayacağını sanıyordu. Bu sıkıntılı günlerde, yeni bir irfan güneşinin Anadolu'ya gelmekte olduğu haberi geldi. Bu. Tirmizli Seyyid Burhaneddin'di.
 
Dr. Mehmet ÖNDER

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...