28 Şubat 2012

"KÜRTÇE" KELİMELER, TÜRKÇE'DEN BOZMADIR!..



"KÜRTÇE" KELİMELER, TÜRKÇE'DEN BOZMADIR!..
4- Dördüncü Tabaka : ANADOLU içindeki iç göçler ve mecburi iskan neticesinde bölgeye yerleşmiş TÜRK boylarının bölge ağızlarına kattığı özellikler...KARAKEÇİLİ, BEĞDİLİ, TÜRKAN, KAÇAR, KARAMANLI... vb.)
5- Beşinci Tabaka : Bölgedeki kültür dilleri tesiriyle ve özellikle OSMANLI TÜRKÇESİ aracılığıyla bölge ağızlarına girmiş olan, İtalyanca, Yunanca, Fransızca, Rusça, İngilizce’ye ait kelimeler...
Bu kelimelerin de tamamına yakını TÜRKİYE TÜRKÇESİ ve OSMANLI TÜRKÇESİ ile ortaktır.
İtalyanca, Yunanca, Fransızca ve Rusça ile ortak kelimeler :
FIRTONEK (Fırtına), FENEV, CENDERME (Jandarma), KAFTAN...vb.
Bu konularda fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara bakınız :
- Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, "Doğu Anadolu Osmanlıcası, Etimolojik Sözlük Denemesi", Ankara 1986 ;
- Tuncer Gülensoy, "Kurmanç ve Zaza Türkçesi Üzerine Bir Araştırma!, Ankara 1983 ;
- Ahmer Buran, "Doğu Anadolu Ağızlarının Kelime Hazinesi" Belgeler, Türk Tarihi, S. 44
ANADOLU’da TÜRK dil ve kültürünün izlerini SÜMERLER'e kadar götüren çalışmalar vardır.
SÜMERCE ve TÜRKÇE arasındaki benzerlikler, diller için tesadüfî benzerliğin çok ötesindedir..O halde ilk tabakanın içine SÜMERCE’yi de dahil etmek mümkündür.
Burada asıl belirtilecek husus, tarih sahnesinde aralarında en az 1500 yıllık bir mesafe olmasına rağmen bu iki dil arasında cümle yapısı bakımından olan benzerliktir. (Bakınız Prof. Dr. Emin Bilgiç, Atatürk’ün Yüzüncü Yılına Armağan adlı kitapta bulunan "Sümerlerin Tarihleri, Dilleri ve Kültürleri" adlı makale)
SÜMER dilinin Samî diller grubuna dahil olmadığı, bütün bilim adamları tarafından tasdik edilmektedir.. Hinks, Langdon, Hein gibi bilim adamları, SÜMERCE’nin Hint-Avrupai diller grubunda olduğunu öne sürmüşlerse de, delil gösterememişlerdir. Hatta Langdon "Sumerian Grammar, Paris, 1911" adlı eserinde fikrini değiştirmiştir.
Ravlingson, Oppert, Delizsch, Hommel gibi bilim adamları ise SÜMERCE’nin İSKİT ya da TURAN dilleri topluluğuna ait olduğunu belirtirler.
H. Z. Koşay ise hiç birinin gerçekleştiremediğini yapmış ve SÜMERCE ile TÜRKÇE arasındaki benzerliği gösteren bir liste yayımlamıştır. (Bakınız: SÜMERLER)

Kelime içinde yan yana bulunan iki ünsüzün yer değiştirmesi (göçüşme/metathese):

Diğer bazı tablolar:

BAZI MORFOLOJİK ÖZELLİKLER

Dilin genel grameri gibi, kelime yapısı da bir terkip halindedir.... Arapça kelimelere Farsça ek ve yardımcı fiiller, TÜRKÇE kelimelere Farsça ekler vb. gibi yardımcı fiiller veya bunların tersi bir yol takip edilerek bir "Esperonto" yaratılmıştır... Asıl tabaka ile birleşen kelimelerde, TÜRKÇE kelimelere TÜRKÇE ekler getirilmektedir.
1- TÜRKÇE kökenli kelimelere TÜRKÇE eklerin getirilmesi :


KURMANÇ AĞZI ............... TÜRKÇE
çavirme .............. çev-ir-me
vergu ................. ver-gi
koçer .............. göç-er
eriş ............... er-iş
zobaşı ............... su-baş-ı
 

2- TÜRKÇE kökenli kelimelere Farsça eklerin getirilmesi :


emdan .............. yem-dan
sahbun ............ sağ-bun (budan)
sağtırın ............ sağ-kırın (kerden)
yazmişkır .............. yaz-mış-kır (kerdan)
 

3- Farsça Kökenli kelimelere Farsça eklerin getirilmesi :


havani .............. kar+an-i
koremar ................ kör+mar
korbun ................ kör+buden
gırankırın ................ giran+kerden
 

4- Arapça kökenli kelimelere Arapça eklerin getirilmesi :


himet .................. himmet
dayire ................. daire
hukumat .................. hükümet
 

5- Arapça kökenli kelimelere Farsça eklerin getirilmesi :


haberbezin ................. haber+bezin
hefbun ............... hef(hafi)+buden
garbdost ................ garib+dust



SENTAKS İFADESİYLE UMUMİ KÜRTÇE

Kürt ağızları sentaks olarak da Farsça ile aynı değildir.... Cümle yapısı ve özellikle gramer mantığının temelinde TÜRK mantığı vardır... Fakat Farsça’nın tesiriyle OSMANLI TÜRKÇESİ’nde olduğu gibi, bazı tamlamalar TÜRKÇE'nin yapısına uygun değildir. Aşağıdaki cümle sentaks itibarı ile TÜRKÇE ve Farsça ile karşılaştırılmıştır.... İki tamlama dışında TÜRKÇE’nin gramerine uyan ve kullanılan kelimeler, TÜRKÇE, Farsça ve Arapça’dan bozma kelimelerdir.


Wi lı ser reki ne aw heye ne çamor
(o) (üstünde bir yolun) (ne) (su - ab) (var) (ne) (çamur)
We erde hışkda korpiyek çekiriye
(o) (yerde kuru) (bir köprü) (yapmış)
 

Bu sentaksta, ÖZNE+ TÜMLEÇ+YÜKLEM sırası korunmuştur.
Her ülkenin bünyesindeki sosyal konular, milli akademiler’nce incelenip çözüme kavuşturulurken, maalesef biz gereken önemi vermediğimizden, bize ait bu alanlarda yabancılar uzman yetiştirmektedir.
Bir çok millette görülebilecek bölge ağızlarının ve bazı ölü dillerinin, siyasi maksatlar için diriltilmesinde çıkar uman çevrelerin çalışmalarını da ilim adına onaylamak mümkün değildir.
Türkiye’de dünya kültürünü zenginleştirecek ve yurttaşlarımızın gelişmesine hizmet edecek bir Kürtçe olsaydı, bunun gelişimini desteklemek Türk aydınının seciyesinin bir gereği olurdu. Ancak, dil olma şahsiyetine ulaşmamış, "patois" seviyesindeki mahalle ağızlarını, Türk milletinin bölünmesine yol açacak şekilde suni bir millet dili yapma çabalarına asla müsaade etmeyiz.
TÜRK fikir ve sanat adamı, dil taassubu içinde de değildir... Nitekim TÜRKLER, geçmişte ve günümüzde ilmin ve edebi sanatların çeşitli dallarında çok farklı dillerden eserler vermişlerdir.
Bütün büyük dillerde olduğu gibi, TÜRKÇE’de de tarihin gelişimi içerisinde farklı lehçeler ile de eserler verilmiştir. KARAHANLI TÜRKÇESİ ile yazılmış "Divan ü Lügati’t TÜRK" bizim olduğu gibi, UYGUR TÜRKÇESİ ile yazılmış "Altun Yaruk" da bizimdir. Bu cümleden olmak üzere Arapçası ve Farsçası bol Doğu Anadolu Osmanlıcası ile üretilmiş fikri, dini ve edebi metinler de bizimdir ve o derece de millidirler.
Kürt lehçeleri olduğu ileri sürülen parçalar üzerinde araştırma yapanlar, onun problemleri üzerinde de sürekli olarak çalışmaktadırlar. Temel amacı Türkiye’yi zaafa düşürmek olan Kürt dil bilimcilerinin, Kürtçe genel başlığı altında toplanan Doğu’daki aşiret dillerinin, Kürtçe’nin lehçeleri olduğu yolunda çeşitli çalışmalar yaptıklarını belirtmiştik.
Dil bölücüleri tarafından Kürtçe dil çatısı altında toplanmaya çalışılan Zazaca’nın gramer yapısı ve kelime haznesinin çok farklı olması, Kürt dil birliğini sağlanmasındaki en büyük engeli oluşturmaktadır.
Zira bu Kürtçü dil çalışmaları sırasında Zazalar, Zaza-Kurmanç dil farklılığını bilmelerinin yanı sıra Kurmanç olmadıklarının da bilmekte ve Kurmançça ile, Kürtçe genel başlığı altında birleşmeyi istememektedirler.
Yani Kürt ayırımcıların dil çalışmaları, kendi aralarında da bölünmelere yol açmaktadır.
TÜRKÇE’nin İstanbul ağzındaki kelimelerinin ZAZA ve KURMANÇÇA ağızlarında bulunan karşılıklarına örnekler:






***



DIMILLI AĞZI

Bütün TÜRK lehçeleri gibi DIMILLI da, OSMANLI TÜRKÇESİ’nin bozulmasından, okumamış, dağlı, şehir medeniyetine ulaşamamış basit yaşayışlı kişilerin ağzında kelimelerin basitleştirilmesinden meydana gelmiştir.
Meselâ :


Tembel --------------Temel
Tembih -------- Tembe, Teme
Şembe ---------- Şeme (Cumartesi)
 

XIX. Asırda yazılmış bir Farsça belgede "Dunbeli, Kızılbaş taifesinden sayılan bir Kürt kabilesidir. Hepsi TÜRKÇE konuşurlar," denilmektedir. (Deng Dergisi s. 22, 1992) Aslında burada belirtilmek istenen, Dunbeli (Dımıllı) halkının Alevi, dağlı, göçebe bir TÜRK aşireti olduğudur... DIMILLI dil yapısı, Hint-Avrupai değil, URAL-ALTAY’dır. Yani fiil sondadır.
Meselâ :


Mi say de lafeld. ----------------- Dımıllı ağzı
Min sev de lewik. -------------- Kurmanç ağzı
Ben oğlana elme verdim. ---- TÜRKÇE
I gave an apple to the boy. -- İngilizce
Kemâli ra vafe. -------------------- Dımıllı ağzı
Jı Kemâl re befe ----------------- Kurmanç ağzı
Kemâl’e söyle --------------------- TÜRKÇE
Tell Kemâl -------------------------- İngilizce
 

Burada, tamamen TÜRKÇE'nin özelliği olan "B-V değişimini", Kurmanç-Dımıllı ağızlarında görüyoruz.
Meselâ :


Ehmedi nan ward. ----------------Dımıllı ağzı
Ehmed nan hwar.----------------- Kurmanç ağzı
Ahmet ekmek yedi. -------------- TÜRKÇE
Ahmet ate bread. ----------------- İngilizce
 

Türkiye bu konunun kültürel önemini kavramış olmalı, ve her türlü tedbiri almalıdır. Dil araştırmalarının ortaya koyduğu gerçek budur.
Netice-i kelâm; Kürtler, Ortadoğu’daki komşu kültürlerin etkisiyle asıllarından dil itibarıyla başkalaşıma uğramış TÜRK toplumlarıdır. Anadolu Kürt boylarına TÜRKÇE’yi yeniden öğretmek, onları dil itibarıyla da asıllarına döndürmek demek olacaktır.
Dünyadaki sayısız örnekleriyle de görüldüğü gibi, sadece dil faktörünün bir toplumu ayrı bir millet ve ayrı bir devlet oluşturmaya yetmeyeceği tarihi ve bilimsel bir gerçektir.
Dil başlı başına bir devlet kurmaya yeterli değilken, bünyesinde farklı dilleri barındıran toplumların bir millet oluşturabileceğini de görmekteyiz... Çin, A.B.D. ve Hindistan bunun en iyi örneğidir.
TÜRK dilinin genel problemleri çözümlendiği, TÜRKÇE dünya dilleri ailesinde hak ettiği yeri alabildiği oranda, Anadolu dil birliği ile ilgili problemler de çözüme kavuşturulmuş olacaktır. TÜRK lehçe ve şivelerinin karşılıklı lügatlarının hazırlanması, TÜRKÇE’nin genel gramer kurallarını içeren eserlerin yapılması, zamana ve coğrafi dağılıma göre TÜRK dil özelliklerinin gösterdiği gelişme seyrinin belirlenmesi; TÜRK dil birliğini sağlarken, ANADOLU TÜRKÇESİ'nin de kendi içerisinde bütünleşmesini sağlayacaktır.
H. Z. Koşay'ın ayrıca ELAMCA üzerine yaptığı çalışma da önemlidir. (bakınız: ELAMLAR)
TÜRKİYE TÜRKÇESİ ile KURMANÇ ağızları arasında birlik vardır...Aslında bu şaşırtıcı değildir. Çünkü bu dilleri konuşanlar aslında aynı soydan ama ayrı boylardan gelen TÜRKLER'dir.
KAYNAKLAR:
- T. Gülensoy, "Kurmanç ve Zaza Türkçeleri Üzerine Notlar", Ankara 1985 S. 1-7;
- Tuncer Gülensoy "Doğu Anadolu Ağızları ve Divan-u Lügat-it Türk", V. Uluslararası Türkoloji Kongresi 23-28 Eylül 1985, Tebliğler 1. Cilt Türk Dili, Cilt-1. İstanbul 1985 S. 107-115;
- Tuncer Gülensoy "Doğu Anadolu Ağızları Üzerine"; Türk Dili (Eylül 1985), sf. 144-149
***
Kurmanç ve Zaza ağızlarında tesbit edilen bazı ünlü değişmeleri :

Günümüzde "kürtçe" diye bir dil olarak önümüze çıkarılan, KURMANÇ AĞZI ve ZAZA AĞZI'nın meydana gelişleri, "Dil tabakalanması" gerçeği ile izah edilebilir:
1- İlk Tabaka : (Asıl Unsur) Bu tabakanın içinde ALTAY dilleri ile ortak, MOĞOLCA, ÇUKAYCA, KÖKTÜRK ve UYGUR TÜRKÇE'sinden kelimeler vardır... Bu ilk tabakanın dili TÜRKÇE olduğu için grameri de pek tabii ki TÜRKÇE’nin temel grameri doğrultusundadır.
MOĞOLCA .... BORO , TÜRKÇE .... BOZ , KÜRTÇE .... BOR/BORO
MOĞOLCA .... KAL , TÜRKÇE .... İHTİYAR, ATA, DEDE , KÜRTÇE ... KAL


VİTİK: BİTİK
HAMA/ HEMAY (UMAY)

ve benzeri birçok kelimenin yanında DLT ile birleşik 1000’i aşkın kelimenin varlığını da belirtmek gerekir. Yukarıda örneği verilen benzer kelimeler, TÜRKİYE TÜRKÇESİ'nde kullanılmadığı halde, KURMANÇ ve ZAZA ağızlarında kullanılmaktadır.
2- İkinci Tabaka : Ermeni, Rum; Süryani... vb. gibi küçük yerli diller... Bu diller birlikte yaşadıklarından dolayı bu dillerden alınmış kelimeler :


Ermenice: AHÇİK,
Rumca: DEMET (demation),
Süryanice: ADAR.

3- Üçüncü Tabaka : Arapça, Farsça gibi kültür dilleri... SELÇUKLU döneminde Farsça’nın resmî dil olmasından ve SELÇUKLULAR'ın bölgedeki uzun hakimiyetinden dolayı Farsça daha da etkili olmuştur. Arapça ve Farsça’dan çok sayıda kelime bölge ağızlarına girmiştir. Bu dönemde Farsça, gramer özellikleri bakımından da aslında TÜRKÇE olan bölge ağızlarını etkisi altına almıştır.
Arapça ve Farsça’dan toplam 2500-3000 dolayında kelime bölge ağızlarında yer almaktadır....
Bu kelimelerin % 80’i OSMANLI TÜRKÇESİ, %40-50’si de bugünkü TÜRKİYE TÜRKÇESİ
ile ortaktır...
(Bu kelimeler için bakınız Ahmet Buran: Doğu Anadolu Ağızlarının kelime hazinesi BTTD.)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...