22 Şubat 2012

İMAM BUHARÎ HAZRETLERİ

İMAM BUHARÎ HAZRETLERİ

İmam Buhari Çeviren: A. Fikri YAVUZ
Sönmez Neşriyat

İMAM BUHARÎ HAZRETLERİ


Abdullah İbni M e s ' u d 'un — Allah ondan razı olsun — rivayet ettiği hadîs-i şerifin beyaniyle «Kuı-'ân yeryüzünde Allah'ın zi­yafet sofrasıdır.» Hazreti Âişe 'nin de — Allah ondan razı olsun — tav­siyelerinden anlıyoruz ki, Allah'ın elçilik görevini taşıyanların en üstünü «Hazreti Muhammed Sallâllahü Aleyhi ve Seîlem'in Ahlâkı KUR'ÂN idi.»
Hazreti Peygamber Kur'ân'ı, insanlara, yaşayışlarıyla, hal ve gidişatlarıyla terceme eder ve açıklardı. Kur'ân-ı Kerîm'in açık ve kesin âyetle­ri, Peygamberin hikmetle dolu söz ve hareketleri yirmi üç yılda tamam­lanmıştı. Bu zaman içerisinde, ashab-ı kiram, Allah'ü Teâlâ'nın kendilerine ihsan buyurduğu güçle hadîsleri ezberlediler. Daha sonra hadîs imamları, Peygambere ait çok değerli ve büyük hadîs kitapları yazdılar. Bunların çoğunu, şeriatın gaye ve maksadına uygun olarak itikat, vasıyyet, idare ve toplumla ilgili konular, cihad faziletleri, Cennet ve Cehennem gibi bö­lümlere ayırarak hazırladılar.
Ahlâk ve adaba mahsus olan hadîsler ise, bütün hadîs kitaplarında fazla miktarda ve çeşitli bölümlere dağınık bir halde bulunuyordu. Zira ahlâk, Peygamberin getirdiği hidayet dininin temelinde büyük bir rükün teşkil eder. Herkes biliyordu ki, Peygamber (Sallâllahü Aleyhi ve Selîem) ahlâkın iyi ve güzellerini tamamlamak için insanlığa gönderilmişti.
İşte İmam Muhammed İbni İsmail El-Buharî, «Camiu's-Sahîh» adlı meşhur eserinde, «Edeto» için bir bölüm ayırmıştır kî, bu ölmez eserin 78. bölümünü teşkil etmektedir. Sonra İmam Buharı, bununla yetinmeyip sırf edep mevzuuna ait olmak üzere müstakillen bu kitabı hazırlamıştır. Bu esere, «el-Edelbu'l-Müfred» adını vermiştir; çünkü bu eseri yalnız edeble ilgili hadîslere tahsîs etmiş, başka şeylere değil...
Güzel tesadüflerden biri olarak İmam Buharı, asırların ha­yırlısı olduğu rivayet edilen üçüncü asrın başında yetişmiş, daha sonra hayatının ikinci safhasında, kendisinden sonra gelecek hadîs âlimleri top­luluğunun elçisi imiş gibi, onlara öncülük etmiştir. Böylece Hazreti Pey­gamberin sünnetini izliyenler için, hayır sahipleri için «Sünnet» hakkında yukarda adı geçen «Camiu's-Sahîh» kitabını hazırladı. Hem asrmdaki âlimlerin, hem de daha sonra gelen hadîs âlimlerinin İmamı olmuştu.
Abdullah îbni M e s ' u d 'un - Allah ondan razı olsun — rivayet ettiği hadîs-i şerifin beyaniyle «Kur'ân yeryüzünde Allah'ın zi­yafet sofrasıdır.» Hazreti Âişe'nin de —Allah ondan razı olsun— tav-' şîy elerinden anlıyoruz ki, Allah'ın elçilik görevini taşıyanların en üstünü «Hazrefi Muhammed Sallâllahü Aleyhi ve Sellem'in Ahlâkı KUR'ÂN idî.»
Hazreti Peygamber Kur'ân'ı, insanlara, yaşayışlariyle, hal ve gidişat-î&riyle tercenıeeder ye açıklardı. Kur'ân-ı Kerîm'in açık ve kesin âyetle­ri, Peyganîberin Mkmetle dolu söz ve hareketleri yirmi üç yılda tamam-îantaıştl. Bu zaman içerisinde, ashab-ı kiram, AUah'ü Teâlâ'mn kendilerine ihsaft'buyurduğu güçle hadîsleri ezberlediler. Daha sonra hadîs" imamları, Peygambere ait çok değerli ve büyük hadîs kitapları yazdılar. Bunların çoğunu, Şeriatın gaye ve'maksadına uygun olarak itikat, vasıyyet, idare ve topltimlaMlgili konular, cihad faziletleri, Cennet ve Cehennem gibi bö­lümlere âyıfcarak hazırladılar.
Ahlâk ve adaba mahsus olan hadîsler ise, bütün hadîs kitaplarında fazla miktarda ve çeşitli bölümlere dağınık bir halde bulunuyordu. Zira ahlâk, Peygamberin getirdiği' hidayet dininin temelinde büyük bir rükün teşkil eder. Herkes biliyordu ki, Peygamber (Sallallahü Afcyki ve Sellem) ahlâkm iyi ve! güzellerini tamamlamak için insanlığa gönderilmişti.
îştq îmam Muhammed îbni îsmaîl El-Buharî, «CamîuVSahîn» adlı meşhur eserinde, «Edeb» için bir bölüm ayırmıştır bu ölmez eserin 78. bÖîümühü teşkil etmektedir. Sonra îmam B'uİıar î, buıîunlâ yetinmeyip sırf edep mevzuuna ait olmak üzere müstakillen bu kitabi'nazırîârnıştır. Bu esere, «el-Edebu'1-Müfred- adını yermiştir; çünkü bu eseri yalnız edeble İlgili hadîslere tahsîs etniiş, başka şeylere değil...
Güzel tesadüflerden'biri olarak îmam Btiharî, asırların ha­yırlısı olduğu rivayet' edilen üçüncü asrın başında yetişmiş, daha sonra hayâtının ikinci safhasında, kendisinden sonra gelecek hadîs âlimleri top­luluğunun elcisi irtıiş gibi, onlara öncülük etmiştir. Böylece Hazreti Pey­gamberin-sünnetini izttyenler îçiö, hayır sahipleri için «Sünnet» hakkında yukarda adi geçea «Catniu's-Sahîh» kitabını hazırladı. Hem asrındaki âlimlerin, hem de daha sonra gelen hadîs âlimlerinin îmaml olmuştu.
İmam Buharî, ilk olarak İslâmda hadîs mevzuunda bir kitap yazıp hadîsleri eleştirerek gayet ince ve titiz metodlarla sahîh ve sağlam­larını sakatlarından ayıran büyük îmam'dır. Bu büyük hizmeti ile, kendi asrında yıldızları parlıyan bid'at ehlinin takip etmekte oldukları sapık yol kesilmiş oldu. Böylece onlar, perişan olarak korku içinde sapık yolların­dan geri döndüler.
İmam Buhar'î veburmn gîtii âlimler, felâm dini için açık ve parlak deliller ortaya çıkardılar ki, îslâm yolundan, Peygamberin gidişa­tından sapanlara ve uydurmacılara artık bir hareket ve imkân kapısı kalmadı; İmamı (E b ti" A b dul 1 ah) Muhammed îtini î s mail, îbn i îbrah î m , f b ni' 1-Muğîre ET-Cu ' f î / ilk vatanı olanTrBuh,ara*da çuma namazmdan sonra, Hicrî 13, ^Seyyal 194 tarihinde doğdu.'
E 1-Mü st en îr îbn i Atık diyor ki, bu doğum tarihini, biz­zat Irnam Buharî, babasının el yazısı olarak bana göstermiştir.
Bu.har:î'nin babaşı,iilira,ye takva sahibi zengin bir zattj; Daha,doğ­rusu ticaretle uğraşan bir âlimdi. Daha çok sünnete ait ilimlerle meşgul oluyordu. Hafız İ b n-i Hibba n «Kitabufs-Sikat»açÜı eserinde, Buharî 'nin.babasjnı dördüncü tabaka ricalinden saymıştır; H a m-m a. d t b n.i Z e y d ve M al i k 'den rivayet ettiğini söylemiştir. Irak'lılar. da kendisinden rivayet etmişlerdir. Oğlu İmam Buharî, «Tarih-i KebuVüıde şöyle anlatıyor:
Babam' î;&m e il i İH a m m a d İ b n i Z e y d 'i (98479) görmüş, İ b n ü '1 - M,ü b a re k ile (118-182) görüşmüş ve îmanı M a 1 i k 'i (93-179). dinlemiştir.
Bu harî 'nin babası. İ s m a i 1, İmam Malik ile Ham ma d î b p. i Z e y d, 'den ye Irak'lılar da; kendisinden rivayet ettiklerine göre, anlaşılıyor ki, { s m a i 1 Efendi 179 hicret.yılından önce hac farizasını edâ,etmek üzere vatanından çıktı; Medine'yi ziyaret etti ve. orada da İmam Ma 1 i ^ ile görüştü, giderken de, çlönerken .de Irak'a uğrayıp orada H amma, d ile karşılaştı ve,pndan-'hadîs dinledi. Iraklılar onunla be­raber, bulunarak kendilerinden hadîs rivayet ettiler.
I b n u ' 1 -,M ü b ar ek 'e gelince, bununla devam eden hayat, Mali;k ve Ham m a d 'dan sonra,üç yıl olmuştu»,
Bu har î'nindedesi İ br a.hîm î bn u;'1 - M u.ğ,î r e hakkında, Hafız îh n i Hacerr «He4yo's-Sarî>» adlı kitabıaın 478. sayfasında şöyle diyor: «Buna ait haberlerden eliffîize bir. şey geçmemiştir.»
Bu^harî'nin büyük dedesi, İbrah-im -inde babası MUĞÎRE, bu soyun Ufc müslüman olan şahsiyetidir, Müslümanlığı kabul edişi ile,vâtanâaşlarindan^ve C u ' f a kabilesinden Y e m a n adındaki (Sîi*1 zâtm elîyiei olmuştur.
Cu'fa kabilesinden olan bu «Y e m h», muhaddis Hafız Abdul1ah,İ b n i M-;u,^ a m m e d 'in büyük dedesidir; çünkü Hafız A b-.d ull'a.h 'in babası Muhattı m,e/d , M u h a m m e d 'in babası Ab.duil ah , Abdullah'ın babası Cafer, C,a f e r 'in de ba­bası El-Yeman 'dır, Cu'fa kabilesine mensuptur...Buhara ve MaveraünnehirMe Allah yoluna çağırma sevabını iş-liyen:bir kabilenin adıdır. Bu kabilenin gayret ve çalışmalariyle doğuda çok kimseler İslâm'ı kabul etmiş; ve İslâm'ın yayılmasına bunların büyük hizmetleri olmuştur. İmam Buharı gibi büyük şahsiyetler doğmuş ye İslâm'a büyük hizmetlerinden dolayı şerefli bir kabile'unvanını korumuşflar-vemlaranispetedilmelç de bir fazilet olmuştu.. Bu hizmetler içinde en fo%ük nastbCF kazandıran da. şüphe yok ki,, îmam B u h-a.rî Jnirt geriye bıraktığı ölmez eserlörtdîr. Allah'hepsinden razı, olsun.
'Buhar î; 'hin babasının öhırri tarihi bilinmemekle beraber,' B u -h a r; î 'nin^ küçukKîfünde vefat ettiği kssihlikle söylenebilir. Böylece B u'h^a-''r îî,' annesinin'kucağında ve himayesinde büyüdü. İlk hadîs din-lemesi d&Hk'rî'2O4 târihin-de olmuştur. Buharı 'nin talebesi, B u" h a i* î'hih'şöyle dediğini anlatmıştır: «Daha ilk medresede iken, baiîa ha­dîs ezberieinekHlhâm edildi.»~O vakit on veya daha az yaşta bulunuyordu. ' B ÜK^ r!'nin Küçüklüğünden itibaren hiadîs ezberlemekte takip et­tiği yol, ravilerin hal tercemelerini, onlarla yaşamış gibi ezberlemek öl-ftmstur. "-Oî raviyî, ravinin iktisabını, kimden rivayet ettiğini ve raviden kimlerin rivayet ettiğini hep bilirdi. Bir kimse hadîs rivayetinde.ve ravi-Ietfin'senedinde hataya düştüğü' zaman, İmam; Buharî onun imdadı­na yetişirdi; çünköT İmam B u h §:r î bütün ravileri ve talebelerini, ra-viniit şöyhlenni,; şöyhlerin zamanlarını ve vatanlarım bilirdi. Bu ehliyeti­ni gösteren bil* hadise vardır ki; onu'bizzat Buharî, medrese tahsi-
'linâen tottra şöyle anlatmıştır.
iMedrösfeBe;Ve dışardaH âlimlerle bazı ihtilâflara düştüm. Bîr gün, medresede dersveren hoca dedi ki, S'ü f y an E bû Z ü'b e y r 'deri, EVû Z>ü be y r de 1 b'r'â h İ'm N e h a iJden rivayet etti. Ben, E'bû 2üb e y r , î Vr ah İîn 'deh rivayet etmemiştir, dedirri. BÜ-nun üzerine adam beni azarladı. Ben ona dedim ki, dön, yanında varsa aslına bak:Adam gidip araştırdı ve sonra dönüpi bana şöyle dedi; ' «Eiy gehçîîlivâyet hasıldır?i Ben dedim ki," o, Adiyy oğlu Zü-tee"yr"'dir, 1 b r a h i m 'den rivayet etmiştir; E b û Z ü b e y r de­ğildir; Adam balemi aldı, kitabını düzeltti ve bana; «Doğru söyledin\» dedi. Biri; B-uh'lrîPye ;sordu: Bu adafria karşı hareketinde kaç yaşmdaydıh? Buharî, on bir yaşındaydım, demiş. Bu yaşta iken, memleketindeki hadîs rivayetlerini Muhammed îbni Selâm 'darı (161-225), Abdullah İbni Muhammed E 1 - M ü s n i d î 'den (?-229) ve bunların; emsalinden alıyordu.
Buharı şöyle anlatır: On altı yaşıma bastığım zaman, îbni Mübarek 'in (118-182) ve Veki' î b n ü'1 - C er r ah'm (130-197) kitaplarım ezberledim! Fıkıh âlimlerinden de bunların görüşlerini anla­dım
Ömrünün bu devresinde, (210 hicret yılında) hac farizasını edâ etmek üzere, B e y t u 1 1 a h 'a müteveccihen annesi ve kardeşi A h m e d ile'yola çıktı B u h a r î ... Ahmed ondan küçüktü. Her girdiği bel­de âlimlerindenîmâm Buharı hadîs dinlerdi:
Beîh'de; Mekkî îbni İbrahim Hafız B e 1 h î'den (?-215), Basra'da; E bû A m r E K'K a y s î *den (?-213) ve Muhammed îbni Abdullah î t> n i ' 1 - M ü s e n n a El-Ensarî'den (118-215) ,Kûfe'de; Ab d u 1 1 ah î b n i M û s a E 1-A b s î '-dfen (?-2l3), Mekke'de; Mekke şeyhi ve kurrası Abdullah îbni Yeiîd El-Mukrî 'den (120-213), BağdadMa; A f f a n ibni M üs 1 i m E 1 - B a s r î 'den (13Î-220), Humus'dan; Ebu'K.Yeraan E 1 - H a k e m î b n i Nafi' E 1 - B « h r a n î Men (138-221), Şam'da: Ebû Müshir Abdu'1-A'lâ E1-G a s s a n î'den (140-218), As-kalanda: Adem îbni 1 y a sdari (182-220), Filistin'de: Muhammed îbni Yûsuf El-Faryabî 'den (?-212) hadîs dinlemiş ve okumuştur.
Sehl îbni Sirrî rivayet ettiğine göre, Buharı şöyle demiştir:
«Şam'a, Mısır'a ve Arap Yanmadası'na iki defa, Basra'ya dört defa gittim ve Hicaz'da altı yıl kaldım. Küfe ve Bağdad'a hadîs âlimleriyle beraber kaç defa gittiğimi sayamam.» Haşid îbni' İs nva il demiş­tir ki, Buharî daha küçükken bizimle beraber Basra âlimlerine gider gelirdi; yazı yazmıyordu. Hatta beraber bulunduğumuz bu günlerde on altı gün geçince, onu yazı yazmayışından ötürü ayıkladık. Bunun üzerine bize şöyle dedi: Aleyhimde söz ettiniz; yazdıklarınızı bana okuyun. Biz de, yazdıklarımızı, ©nbeş binden fezla olduğu halde ona okuduk. O, bü­tün bu'hadîsleri ezbere olarak bize «kudu; öyle,ki, biz, onu ezberinden yazmış olduğumuz hükmünü vermeye başladık.
Muhammed Îbnu'l-Ezher El-Sicistanî şöyle an­latıyor: Mekke :kadısı Süleyman îbni Harb El-Ezdî El-B a s r î 'nin meclîsinde idim. Bu zat 224 hicret yılında vefat etti; doksan yaşında bulunuyordu. Orada bulunanlardan birine Buharı için, bu genç neden yazmıyor? diye soruldu.. Verilen cevap şu oldu: Bu genç Bu-hara'ya döner ve orada kendi ezberinden yazar.
Varraka Ibni Mu ha mm e d îbni Ebî Hate m'den, Buharı 'nin anlattığı rivayet edilmiştir:
«Ben hadîs âKmi Faryabî 'nin meclisinde îdim; üstad şöyle takrir etti: Bize Sü f y a n , Ebû U^r v e 'den; Ebû Ur ve, Eb£'l-' H a 11 a b 'dan; Ebû'l-Hattab, Ebû Haınza 'dan rivayet etti. Mecliste bulunanlardan hiç biri, S ü f y a b 'dan yukarıda bulunan ravi-lerin adını bilemedi, (onları künyeleri ile tanıyorlardı). Ben dedim ki, S ü f y a n 'in yukarısmdaki ravilerden E b û U r v e , Muammer îbni Ra şi d'dir. E bû ' 1-Ha tt a b , K a t a d e İbni Dia-me'dir. Ebû Halaza da, E n e s İ b n i, M a 1 i k'dir.
Buharı ilâve ederek dedi-ki* F a r y a b î 'nin ravileri künyele­ri ile söylemesinin sebebi şu: Faryabî 'nin hocası Süfyan e 1 -S e v r î ,. bu künyelerle rivayet etmiş; çünkü meşhurlara böyle künye-leriyle söylerdi. Faryabî de emanete bağlılığından dolayı, hocası Süfyan El-Sevrî 'den işittiği, gibi hadîsleri anlatıyordu.
Buharî ise, bütün ravileri aralarında yaşamış gibi biliyor ve ta­nıyordu. Künyelerini bilmek, onun için en kolay şey idi.
Buharî, 210 tarihinde vatanından çıkışından sonra îslâm âlemi­nin en ünlü âlimlerini dinlemiş ve yaşadığı müddet onlardan faydalanmış­tır. Hafız İbnu'l-Hacer, «Hedyu's-Sarî» adlı kitabının 479-480 sayfalarında bir bölüm açarak Buharî 'nin hocalarını beş tabaka üze­re tertip etmiştir ki, izahat için oraya baş vurulabilir.
Buharî 'nin, hocalarından elde ettiği üstün istifadeyi -güzel bir şe­kilde canlandıran Örnek, Yusuf îbni Musa El-Mervezî'-nin şu sözleridir:
«Basra Mescidinde bulunuyordum. O esnada bir münadinin şöyle ça­ğırmakta olduğunu işittim: Ey ilim sahipleri! Muhammed İbni İsmail El-Buharî şehrimize gelmiştir. Bunun üzerine âlimler toplanıp ona karşı çıktılar, ben de aralarında vardım. Bir genç gördüm ki, sakallarında beyaz yoktu. Adam mescide girip sütun arkasında namaza durdu. Namazı bitirince, insanlar etrafını çevrelediler ve ondan, kendile­rine hadîs yazdırması için bir meclis -tertip etaftesini istediler. Buharî de onların bu teklifini kabul etti. Sonra münadî, Basra mescidinde ayağa kalkıp şöyle seslendi:
Ey ilim sahipleri! Mu h a m m e d îbni İsmail El-Buharî gelmiştir. Bize hadîs yazdırmak üzere kendisinden bir meclis tertip etme­sini istedik. O da, yarın falan yer ve saatte bir meclis akdetmeyi kabul etti
Sabah olunca, muhaddisler, hafızlar, fıkıh âlimleri ve diğer dinleyi­ciler kalabalık bir şekilde hâzır bulundular. Böylece binlerce dinleyici: toplanmış oldu.
Muhaiûra,ed İboi İsmail EI-Buharî (Ebu Abdullah), oturup hadîs yazdırmıya başlamadan_:Önce dedi ki, ey Basra'lılarh Ben birT gencim; benden hadîs dinlemeyi istediniz. Ben de sizin beldeniz ehlinden rivayet edilen sizin bilmediğiniz ve faydalanacağınız hadîsleri' size anlâ^-tacağıro.
Hazır bulunanlar, onun bu sözünden hayrete düştüler. Nihayet yaz­dırmıya başladı ve rivayetlerini tamamladı. İşte Yusuf İbni Mûs'a1 böyle anlatarak sözlerini şöyle bitirdi:
Buharı bu tarzda onlara bir meclîs tertip ederek haüîs yazdırdı. Her hadîste, bu hadîs sizde* şu şekilde rivayet edilmiştir; o-; kaefor var ki, bu hadîsin falandan rivayeti sizde yoktur, diye söylüyordu.
Buharı 'nin eser yazmakla meşgul oluşu, gençlik çağlarında baftar.r Kendisi şöyle derdi: On sekiz yaşa bastığını zaman, ashab-i kiramın ve-tabiînin hükümlerini ve-sözlerini yazmıya'başladım. Bu tarih 'U bey d u1!*'1 lah İbni M û s a'nin günlerine raslar ki, Ü b e y d u 1 Va. hhn Ölünr tarihi olan 213 yılından önce Kûfe'de bulunduğu devredir. "
Selim ibn'î.Mü oa h i d şöyle anlatır: M u h a m m e d İbni İsmail El- Buharı bana demiştir ki, ben ashabdan ve tabiînden naklettiğim hadîslerin çoğunun ravilerinin doğum ve ölüm tarihlerini, ya­şadıkları yerleri bilirim. Ben asli olmıyan bir hadîsi ashabdan ve tabiîn­den rivayet etmem. Ben sahih olanı, Allah'ın Kitabından ve Peygambe­rinin sünnetinden bilirim.
Yine. Buharî'nin şöyle dfediğini Varraka anlatır: Hao- göre­vimi bjtirdikten sonra Medine'de, bir yıl kaldım; hep hadîs yazıyordum. Her yıl hac edip Mekke'den Basra'ya dönüyordum. Sağlam'hadîsi sakat hadîsten ayırıp bunları bilmedikçe, asla hadîs jdersine oturmuş değildim. Basra'da yazılmadı bir hadîs bırakmadım.
Buharı başka bir ifadesinde demiştir ki, teşn,adab vs cemiyet nizamı, ile ilgili olup, ihtiyaç duyulan bir şey bilmyorum k, Kur'ân'da ve Sünnette mevcut olmasın.
BuharVnin telif ettiği eserlerin en büyüğü, daha.doğrusu İslâm'ın-en büyiik mirası, pnua «çEii-Camîu^-Sahîh» adlı meşhur hadîs kitabıdır.; Mekke'de iken onu tasnif e, ve .balşlarıiH tertibe başlamıştı. Hadîslerini al­tı yüz bin hadîs arasından, on altı yıl içinde seçmiş: ve şöyle demiştir: «Ben her-Jıadîs için istihare edip, Allah için t iki rekât namaz kılma­dıkça ve hadîsin sıhhatine kesin olarak inanmadıkça, asla kitabıma bir. hadîs koymadım.»
Buharî, önce müsvedde halinde yazıyor, sonra temize çekiyordu.; Müsveddeleri beyaza çekmek istediği zaman, Medine'ye gider, orada Hazreti Pey g.a m b e * Mft kabai il© münberi! arasında temize naklederdi. ve her hadîs naklinde iki rekât namaz kılardı.
E b û Caier E 1 - U k,.a y 1 î şöyle diyor; Buharı «Sahîh» kitabını tasnif edince, onu, büyük âlimlerden İbni Meclînî,. Ah-m e d İ b n.i .H,a;>n. be 1.,. Y ah ya j b n i M u.'.i n ,ve!bunlar gibi asnnın imamlarına arz etti. Bunların, hepsi «Sahîh» i güzel buldular ve onun sıhhatine şahidUk ektiler; yalnız dört hadîsi istisna ettiler M, bun­larda da Buharı 'nin haklı olduğunu Ukaylî söylemiş, sahîh ol^ duklarmı ifade etmiştir. .
Hakim Ebû AJımed şöyle demiştir: Allah İmam Buharî'ye rahmet etsin; çünkü din esaslarını o telif etti ve insanlara açıkladı. On­dan sonra her çalışan âlim, kendisinden faydalanmıştır.
Bu h a r î 'nin «El-Camiu's-Sahîh» başta olmak üzere şu eserleri vardır;
1— El-Câmiu’s-Sa"hih
2— EHSdebu'l-Müired (terceme ve şerhi yapılan bu kitap)
3— Kîtabu'i-Hibe
4— El-Kıraatü Halfa'1-İmam
5— Reful-Yedeyhi Fi's-Salât
6— Halku Efalil-İbad
7— Tarîhu'1-Kebîr
8— Tarihü'l-Evsat
9— Tarîhu’l-Sağir
10— EI-Camiu'1-Kebîr
12— El-Tefsîru'1-Kebîr
13— Kitabu'l-Eşribe
14— Kitabu'I-îlel
15— Esmau's-Sahabe
16— Kitabu'l-Vicdan
17— Kitabu'l-Mebsut
18— Kitabu'1-Künâ
19— Kitabu'l-Fevaid
20— Birru'l-Valideyn
Şimdi terceme ve şerhini takdim ettiğimiz El-Edebu'1-Müfred, daha önce 1306 hicret yılında Hindistan'ın «Aret» şehrinde, 1309 yılında İstan­bul'da ve 1349 yılında da Kahire'de basılmıştır. En sahîh baskısı Hind bas­kısı olup, nüshası nadirdir. Mekke kütüphanesinde yazma bir nüshası vardır.
Muhammed Fuad Abdulbakî, eserin bablannı ve ha­dîslerini numaralıyarak diğer Kütüb-i Sitte'deki yerlerini göstermiştir. Bu baskıdaki metin de onun çalışmaları eseridir.
İmam Buharı hakkında son olarak Müslim İbni Hac­ca c 'in şu itirafını kaydederek sözü kesiyoruz:
îmam! Saha ancak hasedci dil uzatır. Bön şahidlik ederim ki, gerçekten dünyada-senin emsalin yoktur.»
Büyük İmam hayatının 62. yılında ^Semerkand köylerinden biri olan: Hartenk'e gitti ve misafir olarak: yakınlarından Galip İbni C i b -r î l'in «vine indi. Galip şöyle anlatır: Bir- gece, gece, namazını bitir­dikten-sonra, İmam düâ_ ederken şöyle dediğini işittim: «Allah'ım!. Artık yeryüzü bunca genişliği ile bana dar geldi; beni kendine al.» Bundan bir­kaç gün sonra HartçnVde hastalandı. Durumundan haber alan Semer-kand'hlar bir, elçi gon.der.erek İmam kendüerine dönmesini istediler, îmam Buharı Hazretleri de bu daveti.kabul etti ve hayvatıa binmek. için hazırlandı, ayakkabıdayım, giydi ve. hayvana binmek için —ben de kolundan tutarak — yirmi adım kadar yürüyünce,. «Beni bırakın,, takatsiz kaldım.» djş4i. Biz- de onu bıraktık; dualar etmiye başladı, sonra yaslana­rak vefat etti. Ölümü, Cumartesiye rastlıyan Ramazan Bayram gecesinde, hicretin de 256 yılında olmuştu.
Allah ona bol bol rahmet etsin ve Müslümanlara ve insanlığa ettiği büyük hizmetinden dolayı ona, salih velilerine verdiği mükâfatı versin...
Not: İmam Buharı hakkındaki bu yazı, Arapça olarak Muhibuddin El-Hatîb tarafından yazılıp «El-Edebu'1-Müfr ed­in başına konmuş olup, Özetlenerek Türkçeye çevrilmiştir.[3]
A. Fikri YAVUZ

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...