02 Şubat 2012

ANNE BABA ÇOCUĞA LANET OKURSA


Anne baba çocuğa lanet okursa!

Her insan birilerinin evladı, birilerinin de anne veya babasıdır. Bu, Allahu Teâlâ’nın bir takdiridir ve insanoğlunun en büyük imtihan vesilelerinden biridir. Özellikle, kişinin anne ve babasına karşı sorumlulukları, büyük bir öneme sahiptir. Onların bizim üzerimizdeki haklarını ödeyebilmemiz, adeta imkânsızdır.

Şunu çok iyi bilmek lazımdır ki insan, anne ve babasının hakkını ödemeye çalışmaz, onlara iyilikle muamele edip rızalarını almazsa kendisini büyük bir tehlikeye atmış olur

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, bir hadis-i şeriflerinde; “Anne ve babasının veya onlardan birisinin ihtiyarlık zamanlarına yetişip de cennete giremeyen kimsenin burnu sürtünsün.” (Müslim) buyurmuştur. (Efendimiz bu ifadeyi üç kere tekrar etmişlerdir.)

Anne ve baba, kendilerine isyan eden çocuklarına; “Lanet olsun” dedikleri zaman, o çocuğun kökü kurur. Anne ve babasının rızasını alan kimse, Allah-u Zülcelal'i razı etmiş olur. Ana babasını küstüren kimse, Allah-u Zülcelal'i küstürmüş olur. Bir kimse, ana babasının sağlığına ve ihtiyarlık zamanlarına yetişip de onlara iyilikte bulunmazsa, kendisini cehenneme müstahak etmiş olur.

Hazreti Alkame’nin hikâyesi

Enes bin Malik radıyallahu anhudan şöyle rivayet edilmiştir: “Alkame adında bir genç vardı. Şiddetli bir hastalığa tutuldu ve yatağa düştü. Onun hanımı Peygamber Efendimize gelerek;

— Ya Resulellah! Kocam son nefesini vermek üzere, dedi. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Hz. Bilal, Hz. Ali, Selman-ı Farisi'ye ve Ammar'a (radıyallahu anhum);

— Gidin, Alkame'nin durumunun nasıl olduğuna bakın, buyurdu. Bu sahabeler gelip Alkame'ye;

— Ya Alkame! Şehadet getir, dediler. Alkame bir türlü şehadet getiremeyince, Hz. Bilal (ra) gelip durumu, Peygamber Efendimize haber verdi.

Bunun üzerine Hz. Resulullah aleyhisselam;
— Ana babası hayatta mı? Diye sordu? Hz. Bilal:
— Babası öldü, yaşlı bir annesi var, dedi. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
— Ya Bilal! Alkame'nin annesine git, benim selamımı söyle. Gelebilirse yanıma gelsin. Gelemezse ben onun yanına geleyim, buyurdu.

Hz. Bilal, kadının yanına gelip durumu anlatınca, kadın;
— Onun huzuruna gitmek bana düşer, diyerek, bastonunu aldı ve Peygamber Efendimiz (sav)'in huzuruna geldi. Peygamber Efendimiz:
— Alkame'nin durumu nedir, diye sordu? Kadın dedi ki;
— Yâ Resulellah! Alkame, çok namaz kılan, sadaka veren biridir. Ama ben ona dargınım. Çünkü hanımını bana tercih ediyor(du).

O zaman Peygamberimiz (sav) buyurdu ki;

— Annesi Alkame'ye darıldığı için şehadet getiremiyor. Ya Bilal! Git biraz odun hazırla. Gelip onu yakacağım.

Bunu duyan kadın:

— Ya Resulellah! Oğlumu mu yakacaksın? Hem de benim gözümün önünde. Ben buna dayanamam.

Efendimiz buyurdu ki;

— Allah'ın azabı çok şiddetli ve süreklidir. Eğer Allah'ın onu bağışlamasını istiyorsan, ona hakkını helal et. Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, ona dargın durduğun sürece, namazının ve sadakasının ona bir faydası olmaz. Bunun üzerine kadın dedi ki;

— Ya Resulellah! Allah-u Zülcelal'i, seni ve beni buraya getireni şahit tutuyorum ki ben Alkame'den razı oldum.

Hz. Resulullah Efendimiz, Hz. Bilal'e;
— Ya Bilal! Git, Alkame'nin durumuna bak, buyurdu.

Hz. Bilal, Alkame'nin evine gelince, şehadet getirdiğini ve vefat ettiğini gördü. Durumu Peygamber Efendimize bildirdiler. Yıkanıp kefenlenmesini emretti ve bizzat kendisi namazını kıldı ve kabrin başına gelip şöyle buyurdu;
— Ey muhacir ve Ensar topluluğu! Her kim hanımını, anasından üstün tutarsa ona Allah'ın laneti vardır. Onun ne farz ne de nafile ibadeti makbul olmaz.

İşte, ana baba hakkı böyledir. Onun için onların hakkını yerine getirmek, duasını almak, gönüllerini hoş tutmak ve daima onlara iyilikle muamele edip rızalarını kazanmak için gayret göstermek lazımdır. Ana babamıza hizmet edersek, Allah-u Zülcelâl bizden razı olur. Ama onlara karşı gelir, rızalarını kazanmazsak hem bu dünyada hem de ahirette huzurumuz olmaz.
Ana ve babanın hakları

Ana babanın insanın üzerinde birçok hakları vardır. İnsanın ana babasının rızalarını kazanmak için onlara iyilikle muamelede bulunması çok faziletlidir. Ana baba haklarından bazıları şunlardır;

• Kişi, ana babasına daima tevazu ve saygı ile muamele etmelidir. Hayatta oldukları müddetçe hizmetlerini yapmalıdır.
• Yemeğe ihtiyaç duydukları zaman onları doyurmalı; giyim kuşamlarını gücünün yettiği kadarıyla yerine getirmelidir.
• Ana baba çağırdığı zaman, hemen bu çağrılarına cevap vermelidir.
• Bir emir verdiklerinde -dinin emirlerine aykırı olmamak şartıyla- o emre itaat etmelidir.
• Onları isimleri ile çağırmamalıdır.
• Yolda yürürken önlerine geçmemelidir.
• Kendisi için sevmediği şeyi, ana babası için de sevmemeli, kendisi için sevdiğini onlar için de sevmeli ve istemelidir.
• Ana baba Hıristiyan dahi olsalar, onların hizmetini görüp onları muhafaza etmelidir.
• Hiç kimsenin ana babasına sövmemelidir. Çünkü o kişi de dönüp onun ana babasına söver.
• Yeme, içme ve konuşma gibi konularda ana babasının önüne geçmemeli, bir mecliste onlardan daha üstte oturmamalı, onların huzurunda sesini yükseltmemelidir.
• Ana babaya hiçbir şekilde sert bakmamalıdır.
• Daima ana babası için Allah-u Zülcelal'den af ve mağfiret talep etmelidir.

Nitekim Allah-u Zülcelâl, bir kişinin ana babası için af ve mağfiret istemesini emrederek, bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;

“Ya Rabbi! Beni, anamı ve babamı bağışla.” (Nuh; 28) Diğer bir ayet-i kerimede ise; “Ya Rabbi! Duamı kabul et. Rabbimiz, kıyamet günü hesaba kalkıldığı zaman, beni, anamı babamı ve bütün müminleri bağışla” (İbrahim; 40-41) buyurmuştur.

Ana baba öldükten sonra, onların kabirlerini ziyaret etmeli, hayatta iken dostluk yaptığı kişileri ve onların çocuklarını ziyaret edip iyilikte bulunmalıdır.
Ölümlerinden sonra razı edilebilirler mi?

Salih bir zata;
— Acaba ana baba öldükten sonra, onların rızalarını kazanmak mümkün olur mu? Diye sorulmuş, o da şöyle cevap vermiştir;
— Evet, üç şekilde onların rızalarını kazanabilirsiniz;
• Salih bir kimse olmaya gayret edin. Çünkü ana babaya çocuklarının iyi olması kadar sevimli gelen bir şey yoktur.
• Daima Allah-u Zülcelal'den onlar için mağfiret talebinde bulunun ve onların namına çokça sadaka verin.
• Ana babanızın dostlarını ve yakınlarını ziyaret edin. Çünkü Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde; “İyiliklerin en güzeli, insanın baba dostu ile dostluğunu devam ettirmesidir.” (Müslim) buyurmuştur.

Sonuç olarak, Allah-u Zülcelâl, akrabaları gözetmeyi ve ana babayı razı etmeyi, bütün kitaplarında emretmiştir. Şayet emretmeseydi bile, insan kendi aklı ile düşünerek, ana babasına iyilikte bulunması gerektiğini bilebilirdi. Çünkü ana baba, insanın dünyaya gelmesine vesile olmuşlar ve kendisini büyütmek ve rahat bir şekilde yaşaması için birçok zorluklara katlanmışlardır.

Peki, bize çok küçük bir iyilikte bulunan bir kişiye, daima iyilik yapmaya gayret ediyoruz da bizim dünyaya gelmemize vesile olan ve birçok zorluklara katlanarak bizi büyüten ana babamıza karşı nasıl kötü davranabiliriz?

Ana babasına davranışlarında kırıcı olanlar, şunu hiç unutmasınlar: “Bir kimse öldüğü zaman, ana babası ondan razı değillerse ruhu şehadet getiremeden çıkar. Kabirden kalktığı zaman, onun alnında şunlar yazılıdır; “İşte, ana-babasını razı etmeyenin cezası, budur.”

ENES AHMEDOĞLU

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...